Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (N Harfi)-Osmanlıca Sözlük (N Harfi)İle İilgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (N Harfi)-Osmanlıca Sözlük (N Harfi)İle İilgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (N Harfi) NİJAD f Nesil, soy, neseb * Cibilliyet, tabiat
NİJM f Bazı kış sabahları inen koyu sis
NİK f İyi, güzel, hoş
NİK Ü BED İyi ve kötü
NİK (C: Niyâk) Dağın yüksek yeri, dağ tepesi * Kızgın, hiddetli, gadaplı kimse
NİKAB Yüz örtüsü, peçe, perde
NİKABE (NEKABE) Kâhyalık * Ululuk
NİKÂBET Rüzgârın ters yönlerden esmesi
NİKÂH Evlenme Şeriata uygun şekilde evlenme * Resmi evlenme muâmelesi (Bak: Mücâhede)
NİKÂH-I DÂHİLÎ İçerden evlenme, akrabadan kız alma
NİKÂH-I HÂRİCÎ Dışardan evlenme, akraba hâricinden kız alma
NİKÂH-I MUT'A Bir zamanlık, geçici nikâh olup meşru değildir
NİKÂH-I SAHİH Sıhhat şartlarını cami' olan nikâh
NİKAHTER (Nik - ahter) f Tâlihli, şanslı, mutlu
NİKÂL f Ateşli kömür parçası
NİKÂL Dizgin demiri
NİKAL Devenin suyu içip gittikten sonra gelip yine içmesi
NİKAM (Nikmet C) İntikamlar, öc almalar
NİKAN (Nik C) f İyiler, iyi kimseler
NİKAR İnat Kin
NİKAŞE Nakış yapma san'atı Nakışçılık
NİKAT (Nokta C) Noktalar
NİKÂT (Nükte C) Nükteler İnce mânâlar * İnce mânâlı, şakalı ve zarif sözler
NİKÂYET Düşmanı kılıçtan geçirme
NİKBAHT (Nîk-baht) f Bahtlı, tâlihli, şanslı
NİKBAZ (Nîk-bâz) f Davranışları ve işleri iyi olan
NİKBİN (Nîk-bin) f İyi gören, iyimser, her şeyi iyi tarafından gören
NİKDA Yaş kanbel otu
NİKENDİŞ (Nîk-endiş) f Her vakit iyilik düşünen Herkesin iyiliğini istiyen
NİKFERCAM (Nîk-fercâm) f Sonu, âkıbeti hayırlı ve iyi olan
NİKHASLET (Nîk-haslet) f Ahlâkı ve huyu iyi olan
NİKHU f Güzel huylu, iyi huylu
NİKÎ f İyilik, iyi olma
NİKKİRDAR (Nîk-kirdâr) f Hareket ve davranışları iyi ve beğenilir olan
NİKL (C: Enkâl) Köstek * Kayd * Dizgin demiri
NİKMANZAR (Nîk-manzar) f Görünüşü ve manzarası güzel olan
NİKMET Şiddetli ceza Hoş olmayan muamelelerle olan mücâzat
NİKNAM f İyi nam kazanmış, iyi ünlü
NİKNİHAD (Nîk-nihâd) İyi huylu
NİKS Ters doğan çocuk * Zayıf ve cılız adam
NİKS Elbisenin ve örülmüş şeylerin eskilerini bozup gidermek, tekrar yine iplik yapmaya kabil olanı ip eğirip yenilemek
NİKTER (Nik-ter) f Çok beğenilmiş, çok iyi
NİK-TERİN f Çok iyi, hepsinden iyi olan
NİKU Güzel, iyi, hoş
NİKUBAHT f Bahtı açık
NİKUKÂR f İşleri doğru ve iyi olan, iyi işli
NİKUYÎ f Güzellik, iyilik
NİKZ (C: Enkaz) Bina yıkıntısı
NİL Vesime adı verilen boya otu * Çivit boyası
NİL Mısır'ın bir nevi hayat menbaı olan en büyük nehrinin ismi(Nil-i mübarek, Cebel-i Kamer'den çıktığı gibi, Dicle'nin en mühim bir şubesi, Van vilâyetinden Müküs nahiyesinden, bir kayanın mağarasından çıkıyor Fırat'ın da mühim bir şubesi, Diyadin taraflarında bir dağın eteğinden çıkıyor Dağların aslı, hilkaten bir madde-i mâyiadan incimad etmiş taşlar olduğu fennen sabittir Tesbihat-ı Nebeviyyeden olan: $ kat'i delâlet ediyor ki: Asl-ı hilkat-i arz şöyledir ki: Su gibi bir madde, emr-i İlâhî ile incimad eder, taş olur Taş, izn-i İlâhî ile toprak olur Tesbihteki arz lâfzı, toprak demektir Demek o su, çok yumuşaktır; üstünde durulmaz Taş çok serttir, ondan istifade edilmez Onun için Hakîm-i Rahîm, toprağı taş üstünde serer, zevilhayata makarr eder S)
NİLE f Çivit
NİLÎ Mavi, çivit rengi
NİLÎ PERDE Gökyüzü, sema
NİLU-BERG f Nilüfer
NİLÜFER f Beyaz, mavi ve sarı çiçekler açan bir cins su bitkisi * Bursa yakınlarında akan bir akarsu
NİM f Yarım, nısf, buçuk, yarı
NİM Eski kürk * Bir ot cinsi
NİMAL (Neml C) Karıncalar
NİMAR (Nimr C) Kaplanlar
NİMAT (Nemat C) Örtüler, ihramlar
NİMBİSMİL f İyice boğazlanmayıp yarı kesilmiş olan
Nİ'ME Ne iyi, ne âlâ, ne güzel
NİME f Yarım, nısf, yarı
NİME-İ RUZ Günün ortası Yarım gün
Nİ'ME-L MATLUB Tam aradığımız İsteyip aradığımızın en âlâsı
Nİ'ME-L MEVLA Ne iyi sâhib ve mâlik, ne iyi Allah (CC)
Nİ'ME-L VEKİL Ne güzel, ne iyi vekil
Nİ'ME-L VESİLE Ne güzel sebeb, ne âlâ vesile
NİME NİME f Parça parça, yarım yarım
Nİ'ME-R RAKİB Ne iyi gözetici, koruyucu
NİME-RUZ (Bak: Nime-i ruz)
Nİ'MET (Nimet) İyilik, lütuf, ihsan Saadet Hidayet * Giyecek şeyler * Yiyecek faydalı şey, rızık(Eğer dünyanın veya vücudun mülkiyeti, zılliyeti sende ise, taahhüd, tahaffuz, korku külfetleriyle nimetlerden lezzet alamazsın, dâima rahatsız olursun Çünkü noksanları tedarik, mevcutları telef olmaktan muhafaza ile dâimâ evham, korkular, meşakkatlere mahal olursun Halbuki o nimetler Mün'im-i Kerim'in taahhüdü altındadır Senin işin O'nun sofra-i ihsanından yeyip içmekle şükretmektir Şükürde bir zahmet yoktur Bilâkis nimetin lezzetini arttırır Çünkü şükür, nimette in'amı görmek demektir İn'amı görmek, nimetin zevalinden hâsıl olan elemi defeder Zira nimet zâil olduğundan Mün'im-i Hakiki, onun yerini boş bırakmaz, misliyle doldurur ve teceddüdünden lezzet alırsın MN)

Alıntı Yaparak Cevapla