Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (N Harfi)-Osmanlıca Sözlük (N Harfi)İle İilgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (N Harfi)-Osmanlıca Sözlük (N Harfi)İle İilgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (N Harfi) NÜBÜVVET DA'VA ETMEK Peygamber olduğunu bildirip doğruluğunu isbat için deliller göstermek, peygamberliğini ileri sürmek
NÜBÜVVET-PENAH Peygamber, nebi Nübüvvet kendisine istinad eden zât
NÜC'A Otlu yer istemek
NÜCEBA (Necib C) Necib kimseler Nesli, soyu sopu temiz ve pâk olan kişiler
NÜCEBE Lütuf ve keremi çok olan Cömert insan
NÜCEYM Yıldızcık Küçük parıltısı olan Küçük yıldız
NÜCH (NECÂH) Zafer bulmak Hâlâs olmak Kurtulmak İhtiyaçlarını giderip zafer bulmak
NÜCME Bir ot cinsi
NÜCU' Yemeğin hazmolup sindirilmesi * Eser yapmak * Duhul etmek, girmek
NÜCUM Tulu' etmek, doğmak * Görünmek, zuhur etmek
NÜCUM (Necm C) Yıldızlar
NÜCUM-U SÂKIBE Işığıyla karanlığı delip geçen yıldızlar
NÜCUM-U SEYYARE Seyyar, gezici yıldızlar
NÜCUM-PEREST f Yıldıza tapanlar
NÜCUMÎ Yıldızlarla ilgili * Yıldızlarla uğraşan
NÜDA (C: Endâ-Endiye) Yağmur * Boğaz ıslatıcı nesne * Çiy, rutubet * Atâ, bahşiş * Sesin uzaklara gitmesi
NÜDBE Ölen bir kimsenin iyilikleri, mehasini sayılarak ağlamak
NÜD'E Mal çokluğu * Kavs-i kuzeh Gökkuşağı * Et köpüğünün üstü * İç yağı
NÜDEMA (Nedim C) Nedimler
NÜDFE Atılmış az nesne * Sağılmış az süt
NÜDGA Tırnak sonunda olan beyazlık
NÜDHA Genişlik, vüs'at
NÜDUB (Nedebe C) Yara izleri, nedbeler
NÜFASE Diş arasında kalan yemek parçası
NÜFAZ (NÜFÂZE) Ağaçtan veya başka birşeyden silkmekten ve hareket ettirmekten dolayı düşen nesne
NÜF'E (C: Nifâ) Seyrek ve dağınık olan ot
NÜFESA Loğusa kadın
NÜFFAHA (C: Nefehâ) Suyun üstünde olan kabarcığı
NÜFHA Yüce beyaz tepe
NÜFTURE (C: Nefâtir) Müteferrik, dağılmış ot
NÜFUK Helâk olmak
NÜFUR Ürküp kaçma, dağılma, firar etme * İntikal etme * Hacıların Mina'dan Mekke'ye doğru gitmeleri
NÜFUS (Nefs C) Nefisler, canlar, şahıslar
NÜFUS-U SEB'A 1- Nefs-i emmare, 2- Nefs-i levvame, 3- Nefs-i mülhime, 4- Nefs-i mutmainne, 5- Nefs-i râdiye, 6- Nefs-i mardiyye, 7- Nefs-i sâfiye (Bak: Nefs)
NÜFUŞ (NEFÂŞ) Yabana yayılmak * Davarların geceleyin yayılıp çobansız otlamaları
NÜFUZ Sözü geçer olmak, sözü dinlenmek * Vücudundan işleyip geçmek İçine alan
NÜFZ Arka ve kürek eti
NÜFZA Bir yere saçılmış veya dökülmüş olan kan
NÜGAK (NAGİK) Çobanın koyuna çağırıp haykırması
NÜH f Dokuz
NÜHA Yüksek olmak * Miktar * Bir kimse hakkında olan yasak ve men
NÜHAB Deve öksürüğü
NÜHAK Eşek anırtısı
NÜHALE Kepek
NÜHAM Bir kuş cinsi
NÜHAME Tükrük
NÜHAS Bakır * Duman (Bak: Nuhâs)
NÜHAT Mağrur ve kibirli kimse Kendini beğenmiş insan
NÜHATE Yonga Talaş
NÜHAZ Yokuş * Güç yer
NÜHAZ Deve öksürüğü * Devenin göğsünde olan bir hastalık
NÜHBE Gadapla ve kahirle cebren alınan mal
NÜHBE (C: Nuheb) Her nesnenin iyisi
NÜHBUR (C: Nehâbir) Kum yığını
NÜHS Kuş ismi
NÜHS Dağ
NÜHU' Kusmak
NÜHUD (Nühuz) Kalkmak, kıyam etmek, yerinden yükselmek * Şiddetle muharebe etmek
NÜHUD Atın iri gövdeli olması
NÜHUL Arık, zayıf olmak * Arılar Bal arıları (Bak: Nuhul)
NÜHUR (Nahr C) Kurbanlar
NÜHUR Akarsular, nehirler, ırmaklar
NÜHUR f Göz, basar, ayn
NÜHUR Ayların evvelleri
NÜHUSET Yaramazlık, uğursuzluk (Mübârek'in zıddı)
NÜHUST f İlk gelen, evvel doğan, evvelki olan
NÜHUZ Hareket etme, deprenip kalkma
NÜHÜFT f Saklı, gizli
NÜHÜFTE f Saklı, gizli
NÜHÜFTEGÎ f Gizlilik, saklılık
NÜHÜM f Dokuzuncu
NÜHÜVE (Et) çiğ olmak
NÜHYE (C: Nühâ) Akıl * Gayet Son
NÜHZA Devenin göğsünde olan bir hastalık
NÜHZE Fırsat
NÜKAF Deveyi öldüren bir verem
NÜKAH Tatlı soğuk su
NÜKAS Devenin dudağında olan bir hastalık
NÜKAT (Bak: Nikât- Nüket)
NÜKET (Nükte C) Nükteler Herkesin anlayamıyacağı ince mânâlı ve zarif sözler
NÜKHET Râyiha Ağız kokusu * Günahlı sözler Hoş olmayan günah olan söz, kelime
NÜKKE Zayıflıktan dolayı sesi çıkmayan deve
NÜKR Anlayışı, fikri, ferâseti iyi olmak * Zorluk * İnkâr
NÜKRE Bilinmezlik * Zorluk, güçlük * Kabile ismi
NÜKS Hastalığın geri dönmesi, depreşmesi
NÜKTE İnce mânalı söz, idraki ve anlaşılması nezâket ve zarifliğe dayanan nazik husus İbarenin asıl mânasından başka olan nazik ve lâtif mânâ, dikkatle anlaşılabilen ince mânâ * Yere ağaçla vurup eser bırakmak
NÜKTE-ÂMİZ f Nükte karıştıran
NÜKTEBÎN f İnceliği gören, nükteyi anlıyabilen Kavrayışlı, anlayışlı, zeki
NÜKTEDÂN f Nükte bilen İnce ve zarif kimse
NÜKTEDÂNÎ Nüktecilik, nüktedanlık
NÜKTEDÂR f Nükteli söz söyleyen Nükteli konuşan
NÜKTEGU f Nükteli konuşan, nükteli söz söyleyen
NÜKTEGUYÎ f Nükteli konuşma Nükteli söz söyleme
NÜKTEPERDAZ (C: Nükteperdâzân) f Nükteli söz söyleyen, nükteli konuşan
NÜKTEPİRA f Nükteye süs veren
NÜKTESENC (C: Nüktesencân) f Nükteyi değerlendiren Nükteden anlayan Nükteyi yerinde kullanan
NÜKTEVER f Nükteyi anlamakta mâhir olan, nükte bilen
NÜKU' Kısa boylu kadın
NÜKUB Rücu' etmek, geri dönmek * Udul etmek, ayrılmak * (Nekbet C) Tâlihsizlikler, şanssızlıklar Felâketler, musibetler, düşkünlükler
NÜKUL Vazgeçme, geri dönme, cayma
NÜKUS Ardına dönmek
NÜLK Alıç adı verilen dağ yemişi
NÜMA f Gösteren veya gözüken mânasında olup, birleşik kelimeler yapılır
NÜMAYAN f Görünen, aşikâr olan, gözükücü olan Parlayan
NÜMAYANTER f Fazla görünen, en çok görünen

Alıntı Yaparak Cevapla