Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MAHBEL Hayvanın gebelik zamanı
MAH BE MAH Aydan aya
MAHBER (Mahbere) Mürekkep hokkası Divit
MAHBES Hapishane Hapsedilen yer Cezaevi
MAHBEZ (C: Mahâbiz) Ekmekçi dükkânı Ekmekçi fırını
MAHBUB Muhabbet edilen Sevilen
MAHBUB-U HÜDÂ Allah'ın sevgilisi Hz Muhammed Mustafa (ASM)
MAHBUB-U LİGAYRİHÎ Faydalarından veya başkası sebebi ile sevilen Dolayısı ile sevilen
MAHBUBAT Sevilenler Sevgililer
MAHBUBE (Hubb dan) Sevilmiş veya sevilen kadın Muhabbet edilen kadın veya kız * Vaktiyle çok kıymetli ve pahalı olan lâle cinsinden bir çiçek
MAHBUBETÜN Lİ-ZÂTİHÂ Zâtı için sevilen Kendi zâtında sevgili olan
MAHBUBİYYET Sevilen olmak Mahbub olmaklık Sevilecek hâlde bulunuş (Cenab-ı Hakk'ın kullarını her çeşit nimetler ile besleyip yetiştirmesi ve ihtiyaçlarına cevap vermesi; onları sevdiğini ve mahbubiyyetini gösteriyor)
MAHBUK Katı, şiddetli, şedid
MAHBUN Kıtlık için saklanan şey * Edb: İkinci harfi düşürülmüş vezin
MAHBUS Hapsedilmiş olan
MAHBUSHANE f Cezaevi, hapishâne, zindan
MAHBUSÎN (Mahbus C) Hapsolunmuş kimseler Bir yere kapatılmış olanlar
MAHBUSİYET Hapislik, mahbusluk Hapis kalınan müddet
MAHC Soymak * Yontmak
MAHC Cima etmek * Kovayı azıcık çekip yine dolsun diye suya vurmak
MAHCAH Lâyık olacak mevzi
MAHCER Ev, hane Hususi yer * Göz çukuru
MAHCİR (C: Mehâcir) Göz çukuru * Gözün çevre yanı Yüzde perde varken gözden ve etrafından görünen yerler * Bahçe
MAHCUB Utanan Utangaç * Perdeli, örtülü Kapalı * A'ma * Yaşmak veya perde ile mestur olan
MAHCUBÂNE f Utanarak, utanmış bir hâlde Sıkılganlıkla
MAHCUBE Namuslu ve utangaç kadın veya kız Sıkılgan kadın * Kapı ardına konulan ağaç
MAHCUBİYET Utangaçlık, sıkılganlık, mahcubluk
MAHCUC Kasdolunmuş olan * Çok gidilip gelinen * Delil ve bürhanla isbat edilmiş olan * Mekke-i Mükerreme'nin bir adı * Kendi yerine hacca gidilmiş olan
MAHCUCUN ANH (Bak: İhcac)
MAHCUR (Hacr den) Huk: Hacir altına alınmış, malını kullanmaktan men' edilmiş, hacredilmiş
MAHCUZ (Hacz den) Huk: Hacz edilmiş Mahkeme kararıyla rehin altına alınmış
MAHÇE f Minare, kubbe, sancak gibi şeylerin başına konulan hilâl
MAHÇEHRE f Ay yüzlü (Aslı: Mâhçihre'dir)
MAHDEM Baldırın köstek takacak yeri
MAHDU' Hileye aldanmış olan Kandırılmış kimse * Boyun damarı kesilmiş kişi
MAHDUD Sınırlanmış, çevrilmiş Az sayılı Hududlanmış
MAHDUDİYET Sınırlılık Darlık
MAHDUD Dikeni kesilmiş ağaç
MAHDUD Tesviye edilmiş Silinmiş, düzgün * Meyvesi çok olup da dalları eğilmiş
MAHDUM Oğul Evlâd * Kendisine hizmet olunan Efendi
MAHDUMİYET Mahdumluk, oğulluk, evlâtlık * Efendilik
MAHDURE Örtülü ve kapalı kadın veya kız
MAHDUŞ Vesveselendirilmiş, kuşkulandırılmış * Tırmalanmış
MAHE f Matkap, burgu
MA'HED (C: Maâhid) Sözleşilen ve antlaşma yapılan yer Buluşma yeri
MAHFAS Yuva
MAHFAZA (Hıfz dan) Küçük kutu, kap Zarf
MAHFED (C: Mehâfid) İkamet yeri Oturulan yer * Bir renk cinsi
MAHFEL (C: Mehâfil) Dernek yeri
MAHFÎ Gizli, saklı
MAHFİL (C: Mahâfil) Toplanılacak yer Toplantı ve görüşme yeri * Büyük câmilerde eskiden pâdişahlara veya müezzinlere ayrılmış olan etrâfı parmaklıklarla çevrilmiş yüksekçe yer
MAHFİYYEN Gizlice Gizli ve saklı olarak
MAHFUF Zarar gelmesin diye etrafı çevrili, kuşatılmış
MAHFUK Hafakanlı, ikide bir yüreği oynıyan
MAHFUR Kazılmış toprak Hafriyat olunmuş
MAHFUZ Alçalmış veya alçatılmış
MAHFUZ (Hıfz dan) Hıfzolunmuş, saklanılmış * Ezberlenmiş Hafızaya alınmış * Korunup gözetilmiş * Gizlenmiş, saklanmış
MAHFUZAT (Mahfuz C) Mahfuz olunmuş, gizlenilmiş şeyler * Hıfzedilip ezberlenmiş şeyler
MAHFUZEN Polis veya jandarma gibi resmi bir muhafaza altında olarak
MAHFUZ LİMAN Bütün rüzgarlara kapalı olan ve her türlü hâllerde emniyet ile barınmağa müsâit bulunan limanlar
MAHH Yumurtanın akı
MAHICİYY Palan vurdukları at
MAHIK (Mahk dan) Yok eden Silen Ortadan kaldıran
MAHIZ (C: Muhaz) Ağrısı tutmuş hâmile kadın
MAHİ f Balık Semek
MAHİ (Mahv den) Yok eden, mahveden, perişan eden
MAHİ-İ EMRAZ Hastalıkları yok eden
MAHİC Sâfi, saf, katıksız
MAHİDAN f Balık havuzu
MAHİFÜRUŞ f Balık satan Balıkçı
MAHİGİR f Balık tutan Balık yakalayan Balık avlayan
MAHİHAR f Balık yiyen Balık avlayan, balıkçıl
MAHİLE (C: Mahâyil) Düşünmeğe sebebiyet veren işaret, alâmet
MAHİN (C: Mihne-Mihan) Hizmetkâr
MAHİR Becerikli, hünerli, san'atkâr
MAHİRANE f Ustaca, ustalıkla, maharetle
MAHÎS Kaçacak yer Kaçamak * Kurtulmak
MAHİYAN (Mâh C) Aylar * (Mâhî C) Balıklar, semekler
MAHİYANE f Ay hesabıyla verilen ücret Aylık
MAHİYAT Mahiyetler Esaslar Hakikatlar İç yüzleri
MA-HİYE O şey ki
MAHİYET Bir şeyin içyüzü, aslı, esası Bir şeyin neden ibâret olduğu, künhü, esası, hakikatı (Mâhiyet, hakikatten daha umumidir Hakikat, mevcudatta, mahiyet ise, hem mevcudat hem ma'dumatta müstameldir) (LN)(İnsanın kıymetini tayin eden, mahiyetidir Mahiyetin değeri ise, himmeti nisbetindedir Himmet ise, hedef ittihaz ettiği maksadın derece-i ehemmiyetine bakar İİ)
MAHİYET-İ CÂMİA Çok vasıfları içinde toplayan mahiyet (Bak: Himmet)
MAHİYYE Aylık
MAHÎZ Hayız hali zamanı (Bak: Hayız)
MAHÎZA (C: Mehâyız) Hayız bezi
MAHK Gidermek * İptal etmek, saymamak * Eksik, noksan
MAHK İnat etmek * Birbirini tutup çekmek
MAHKEDE İkamet mevzii, oturulan yer
MAHKEME (Hüküm den) Dâvaların görülüp hükme, karara bağlandığı yer İcra-yı adalet için çalışan resmî daire
MAHKEME-İ EVKAF İkinci meşrutiyetin ilânından sonra evkaf müfettişliği dairesine verilen ad
MAHKEME-İ KÜBRA Öldükten sonra, âhiretteki ve Allah (CC) huzurundaki mahkeme Bütün insanların muhakemesinin huzur-u İlâhiyede yapılacağı yer
MAHKEME-İ NİZAMİYE Adliye mahkemeleri Temyiz mahkemeleri ile hukuk ve ceza mahkemeleri
MAHKEME-İ ŞER'İYYE şeriat mahkemesi şeriat hükümlerine göre dâvalara bakan mahkeme
MAHKEME-İ TEMYİZ Adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme ve tahkik mercii olan yüksek mahkeme
MAHKEME-İ UZMA Büyük mahkeme Mahkeme-i Kübra
MAHKÎ Hikâye olunmuş Anlatılmış Rivayet olunmuş olan
MAHKİYYUN ANH Kendisinden bahsedilen, kendisinden anlatılan
MAHKUD Hased edilen, hased olunan
MAHKUK Hakkedilmiş Sert bir şey üzerine sert kalemle kazılarak yazılmış
MAHKÛM Aleyhinde hüküm verilmiş olan Dâvayı kaybedip cezalanan * Birisinin hükmü altında bulunan * Zorunda ve mecburiyetinde olma Katlanma
MAHKÛMUN-ALEYH Kendi aleyhinde hüküm verilmiş olan
MAHKÛMUN-BİH Kendisi hakkında hüküm verilmiş olan
MAHKÛMUN-LEH Dâvayı kazanmış olan Lehine hükmolunan
MAHKUN Suçsuz, masum
MAHKUN-UD-DEM Fık: Katli lâzım olmayan kimse
MAHKUR (Bak: Muhakkar)
MAHL Kıtlık, kaht

Alıntı Yaparak Cevapla