Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...
RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) ME'ZER (C: Meâzir) Sığınacak yer, melce
MEZFUFE Gönderilmiş
MEZG Yemeği ağızda çiğnemek
MEZH (Müzâh-Müzâha-Mizâh) : Lâtife, şaka * Mezc, katma, karıştırma
MEZHAR (C: Mezâhır-Mezâhir) Karın içi * Damar
MEZHEB Yol Gidilen yol Tutulan çığır * Dinin esaslarında ve esas temel mes'elelerde bir olmakla beraber, teferruatta bazı muhtelif mes'eleler olması sebebiyle birbirinden az farklı müctehidlerin yolları Müctehidlerden, kendilerine tâbi olunanların seçtikleri meslekleri Füruatta Hanefi ve Şâfii; ve Akaidde Mâturidi ve Eş'ari gibi  Bu "Mezheb" kelimesi asıl ve esas mânasına da kullanılır Beyn-el ulemâ ve mukakkiklerce ince tedkik neticesinde Kur'ân-ı Kerim'in esaslarından, Peygamber'in (A S M ) emir ve sünnetlerinden ayrılmamış "Dört Mezheb" Hak olarak seçilmiştir: 1- Hanefî Mezhebi, 2- Şâfiî Mezhebi, 3- Hanbelî Mezhebi 4- Mâlikî Mezhebi (Bak: İmam)(Eğer desen: Hak bir olur; nasıl böyle dört ve oniki mezhebin muhtelif ahkâmları hak olabilir?Elcevab: Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre nasıl beş hüküm alır; şöyle ki: Birisine, hastalığının mizacına göre su, ilâçtır, tıbben vacibdir Diğer birisine, hastalığı için zehir gibi muzırdır; tıbben ona haramdır Diğer birisine az zarar verir; tıbben ona mekruhtur Diğer birisine, zararsız menfaat verir; tıbben ona sünnettir Diğer birisine, ne zarardır, ne menfaattir; âfiyetle içsin, tıbben ona mübahtır İşte hak burada taaddüd etti Beşi de haktır Sen diyebilir misin ki: "Su, yalnız ilâçtır; yalnız vacibdir, başka hükmü yoktur "İşte bunun gibi, ahkâm-ı İlâhiyye; mezheplere, hikmet-i İlâhiyyenin sevkiyle ittiba edenlere göre değişir, hem hak olarak değişir ve herbirisi de hak olur, maslahat olur Meselâ, hikmet-i İlâhiyyenin tensibiyle İmam-ı Şâfiî'ye ittiba eden, ekseriyet itibariyle Hanefîlere nisbeten köylülüğe ve bedeviliğe daha yakın olup, cemaatı birtek vücud hükmüne getiren hayat-ı içtimaiye de nâkıs olduğundan, herbiri bizzat dergâh-ı Kadıy-ül-Hâcat'ta kendi derdini söylemek ve hususi matlubunu istemek için, imam arkasında, Fâtiha'yı birer birer okuyorlar Hem ayn-ı hak ve mahz-ı hikmettir İmam-ı A'zama ittiba edenler, ekseriyet-i mutlaka itibariyle, İslâmî hükümetlerin ekserisi, o mezhebi iltizam etmesiyle, medeniyete, şehirliliğe daha yakın ve hayat-ı içtimaiyeye müstaid olduğundan; bir cemaat, bir şahıs hükmüne girip, birtek adam umum namına söyler; umum, kalben onu tasdik ve rabt-ı kalb edip, onun sözü, umumun sözü hükmüne geçtiğinden, Hanefî mezhebine göre imam arkasında Fâtiha okunmaz Okunmaması ayn-ı hak ve mahz-ı hikmettir Hem meselâ, mâdem, şeriat, tabiatın tecavüzatına sed çekmekle onu tâdil edip nefs-i emmareyi terbiye eder Elbette ekser etbâı, köylü ve nim-bedevi ve amelelikle meşgul olan Şâfiî Mezhebine göre: "Kadına temas ile abdest bozulur; az bir necaset zarar verir " Ekseriyet itibariyle hayat-ı içtimaiyeye giren, nim-medeni şeklini alan insanlar, ittiba ettikleri mezheb-i Hanefîye göre: "Mess-i nisvan abdesti bozmaz, bir dirhem kadar necasete fetva var "İşte, bir amele ile bir efendiyi nazara alacağız Amele, tarz-ı maişet itibariyle; ecnebi kadınlarla ihtilâta, temasa ve bir ocak yanında oturmaya ve mülevves şeylerin içine karışmaya mübtelâ olduğundan; san'at ve maişet itibariyle, tabiat ve nefs-i emmaresi meydanı boş bulup tecavüz edebilir Onun için, şeriat onların hakkında, o tecavüzata sed çekmek için, "Abdest bozulur, temas etme; namazını ibtâl eder, bulaşma" mânevi kulağında bir sada-yı semâvi çınlattırır Amma o efendi, namuslu olmak şartiyle, âdât-ı içtimaiyesi itibariyle, ahlâk-ı umumiye namına, ecnebi kadınlara temasa mübtelâ değil, mülevves şeylerle nezafet-i medeniye namına kendini o kadar bulaştırmaz Onun için şeriat, mezheb-i Hanefî namiyle ona şiddet ve azimet göstermemiş; ruhsat tarafını gösterip, hafifleştirmiştir "Elin dokunmuş ise, abdestin bozulmaz; hicab edip, kalabalık içinde su ile istinca etmemenin zararı yoktur Bir dirhem kadar fetva vardır" der, onu vesveseden kurtarır İşte, denizden iki katre sana misal  S )
MEZHER Çiçeklik Bir çiçeği içine alan şeylerin hepsi
MEZHERE Çiçek yeri Çiçek bahçesi
MEZHÜVV Kibirli, gururlu
MEZİ İlm-i Halde: Kadınla oynamak veya şehvetle yanına gelmek gibi hâllerde erkeğin tenasül cihazında zuhur eden yapışkan renksiz akıcı cisim (Bu hâl abdesti bozar, gusül icab ettirmez)
MEZÎD Çoğalma Ziyade etme
MEZÎK Su ile karışık süt
MEZİL Daralıp gönlündeki sırrı ifşâ eden, sıkıntıdan içindeki sırrı açıklayan * Ayağı uyuşmuş * Malını ve sırrını herkese gösterip açıklayan * Küçük cüsseli, zayıf, hafif kimse
MEZİLLET Yanlışlığa sebeb olacak şey * Ayak kayacak yer
MEZİR Zarif kimse * Katı kalbli ve cesur * İşlerinde nüfuzlu olan
MEZİR Fâsid olmak, fesatçılık yapmak
MEZİYYAT (Meziyyet C ) Meziyyetler Üstünlük vasıfları
MEZİYYET İyilik İyi ve salih hareket ve faaliyet (Dünyaca havas tanınan insanlardaki meziyet, sebeb-i tevazu' ve mahviyet iken, tahakküm ve tekebbüre sebep olmuştur Fukaranın aczi, avâmın fakrı, sebeb-i merhamet ve ihsan iken; esaret ve mahkûmiyetlerine müncer olmuştur M )
MEZİYYET-İ İFÂDE İfâde meziyeti
MEZK Yarma, yırtma Kesme
MEZK (Mezâk-Mezka) : Tatmak, tadına bakmak * Tadacak yer
MEZKUM Zükâm hastalığına tutulmuş Nezle olmuş, nezleli
MEZKÛR Zikri geçen Zikredilmiş Evvelce bahsi geçmiş olan (Bak: Mezbur-Merkum)
MEZL Muztarib olmak, acı ve ıztırab çekmek
MEZLAKA Ayak kayacak yer Kaypak yer * Mc: Yanlışlığa düşmeye sebeb olan hal
MEZMERE Çok şiddetli hareket ettirmek
MEZMUM Zemmolunmuş Makbul olmıgirsin bir tarafına  !!! ayıplanmış Kötü
MEZMUN (Bak: Mazmun)
MEZMUR Terennümle okunan kaside, ilâhi ve münâcat * Hz Dâvuda (A S ) inen "Zebur"un Surelerinden herbiri
MEZNEB (C: Mezânib) Kepçe * Suyun akacak olduğu yer
MEZR (Mezra) Zarif adam * Bir kimseye düşmanlık etmek * Parmakla çimdiklemek * Su kırbasını tamamen doldurmak * Tadını anlamak için biraz ağzına almak, içmek
MEZR Fâsit olma Bozuk olma * Pis * Ayrılık
MEZRAA Tarla Ekilip mahsul alınan mülk, yer
MEZREVAN Dizin aşağısındaki kaba etlerin etrafı
MEZRU' Ekilmiş Tohum ekilmiş yer
MEZRU' (C : Mezruât) (Zirâ dan) Arşınlanmış, ölçülmüş Arşınla ölçülmüş
MEZRUAT Ekili olan şeyler Ekili yerler
MEZRUAT (Mezru C ) Arşınlanmış şeyler Ölçülmüş nesneler
MEZ'UB Koyununa kurt gelen
MEZ'UK Mesrur, neşeli, sürurlu * Tuzlu
ME'ZUN İzinli, izin almış Salâhiyetli * Diplomalı İcâzetli
ME'ZUNEN İzinli olarak
ME'ZUNÎN (Me'zun C ) Mezunlar İzin almış kimseler Salâhiyetliler İcâzet sahibleri Diplomalılar
ME'ZUNİYET Me'zun olma İzinli ve salâhiyetli olma Diplomalı olma
ME'ZUNİYET-İ KAT'İYE Kat'i mezuniyet, kesin izin
ME'ZUNİYET-İ RESMİYE Resmi izin ve selâhiyet
MEZ'UR (Mez'ure) Korkmuş, çekinmiş
MEZZ(E) Emmek, mass
MEZZA' (C : Mezâyi) Koğucu * Yalan * Sırrını gizlemeyen kişi
MEZZAH Lâtifeci, şakacı
MEZZER Halep vilâyetinden getirilen siyah taş
MI'CAZ Mak'adı büyük olan
MIGREFE (C: Megârif) Kepçe
MIGŞA Bahadır, kahraman
MIGTAS Burun, göz çanağı
MIHBASA (C: Mehâbıs) Helva küreği
MIHBAT Davar için ağaçtan yaprak dökmekte kullanılan sopa
MIHBAZ (C: Mehâbız) Hallaç tokmağı
MIHCEN (C: Mehâcin) Çomak * Başı eğri ağaç
MIHDAME Hizmeti çok olan kişi
MIHFAK Enli yassı kılıç
MIHKAN (Mıhkana) Şırınga Tenkıye âleti
MIHLAC Yufka oklavası * Yün ve pamuk atacak âlet, hallaç tokmağı
MIHSAL Kilit * Zenbil
MIHTAB Balta gibi odun kesmekte kullanılan âlet
MIHTAT Cetvel tahtası
MIHZAK Makat
MIKASS (C: Makâs) Kesecek âlet, mikrâz
MIKATTA Üzerinde kamış kalemlerin uçları kesilen sedef, kemik, ağaç, fil dişi veya mâdenden yapılan âlet
MIKBES (MIKBÂS) (C: Mekâbis) Ateş parçası
MIKDEHA (C: Mekâdih) Kepçe * Çakmak
MIKLA' Sapan
MIKLA' (Mıklât) (C: Mekâli) Çelik çeldikleri ağaç * Kebap tavası
MIKLAD (C : Mekâlid) Anahtar, miftah Kilit dili * Hazine
MIKLAT Evlâdı yaşamayan kadın * Bir kez doğuran ve daha hâmile olmayan deve
MIKLEB Eski kitap ciltlerinin sol kenarındaki kapak Ekseriya okunan yer belli olsun için araya konurdu * Saban demiri
MIKLEM (MIKLEME) (C: Mekâlim) Kalem koyacak kap, kalemlik
MIKMA' (C: Mekami') Fil başına vurdukları demir çomak
MIKMAA (C : Mekami') Gürz ve topuz gibi parçalayıcı ve yarıcı silâh
MIKNA' (Mıknaa) (C : Mekani') Başörtüsü
MIKNATIS yun Demir ve benzeri mâdenleri kendine çekici hususiyeti bulunan câzibe * Başka te'sir altında kalmadan kuzey ve güney kutuplarına doğru yönünü değiştiren demir çubuk (İki kutbu bulunan bu mıknatıslı çubuğun şimale bakan kısmına şimal (kuzey) ucu, cenuba çekilen ucuna da cenub (güney) ucu diyoruz * Mağnetik oluş
MIKNATISİYYET Mıknatıs kuvveti ve hassası
MIKNEB (C: Mekanib) Otuz kırk kadar olan at sürüsü * Avcılar torbası
MIKNEVA Hizmet eden, hizmetçi
MIKRA' Balta gibi bir âlet olup, onunla taş parçalanır
MIKRA' Hekimlerin, hastanın vücudunu dinledikleri âlet
MIKRAME Nakışlı eşarp Mendil Havlu Peştemal
MIKRAZ (C : Mekariz) Makas Kesecek âlet
MIKTAL (C : Mekâtıl) Bıçkı
MIKTARE Kuş ayağına yapılan köstek * Kelepçe
MIKVEM (C: Mekâvim) Saban ağacının tutulacak yeri
MIKVES Yay kabı
MIKZAF Kayık küreği
MIKZEF Tanbur
MI'LA Çulhaların çukur içinde ayak ile basıp oynadıkları nesne
MI'LAK (MA'LUK) (C: Meâlik) Üzengi kayışı * Üzüm hevneği * Et ve üzüm asılan çengel
MINKARÎ Gaga biçiminde Gagaya benzer olan * Gaga ile alâkalı
MINTAKA (Mıntıka) Muayyen bir yer Havali Taraf Kısım Kuşak Kenar Yeryüzünde bir kısım Bölge
MINTAKA-İ MEMNUA Yasak bölge
MINTIKAT-ÜL BÜRUC Burçlar mıntıkası Coğ: Oniki burcun bulunduğu tutulma dairesi (Bak: Büruc)
MINTIKA-İ HARRE Sıcak mıntıka Ekvator iklimi olan yerler Hatt-ı istiva mıntıkası
MINTÎK Çok düzgün konuşan
MINZAR Röntgen * Bakma âleti
MIS'AD Merdiven Yükseğe çıkmakta kullanılan âlet Asansör
MI'SAM (C: Meâsım) Kolun bilezik takacak yeri
MI'SAR (C: Meâsır) Yeni hayız görmüş ve büluğuna yetişmiş olan kız
MISBAH Kandil Çıra Meş'ale Lâmba (Aya, güneşe, yıldızlara ve mecâzen de Resul-i Ekrem'e (A S M ) bu isim verilmiştir )Sabah ve sabahat maddesinden ism-i âlettir ki; sabah gibi lâtif ve kuvvetli aydınlık veren lâmba demektir (E T )
MISBAH-ÜL MESHUR Sabahlayan, sabahlamış
MISDAGA Yüz yastığı
MISDAK (Sıdk dan) Bir şeyin doğru olduğunu isbata yarayan şey Tasdik âleti * Alâmet Tavır Tarz Düstur * Değer ölçüsü
MISDAKIYYÂT Mısdak ilmi
MISFAT Süzgeç Tasfiye âleti
|