Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #49
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MUASIR Bir asırda yaşayanlardan herbiri Hem asır olan Aynı devirde yaşayan
MUASIRÎN (Muasır C) (Asr dan) Aynı asırda yaşayanlar Bir asırda yaşamış olanlar
MUASÎ İtaatsiz, isyan eden, baş kaldıran
MUASKER (Asker den) Ordu yeri, asker karargâhı Ordunun muharebe zamanında toplandığı yer
MUASSEL İçine bal katılmış Ballı
MUAŞAKA Sevişme Ziyadesiyle arz-ı muhabbet etme Birbirini sevme Karşılıklı aşk ve muhabbet
MUAŞERE Karışmak
MUAŞERET Birlikte yaşanılanlar * Sünnet dâiresinde insanlarla iyi münâsebet
MUAŞIK (Işk dan) Seven, âşık olan Muhabbet eden
MUAŞİR Muâşeret eden ve birbiriyle iyi geçinir olan
MUAŞİRÂN (Muaşir C) Muaşirler Birbirleriyle iyi geçinen kimseler
MUAŞŞER (Aşr dan) Onlu, onluk On kısma bölünmüş * Edb: Onar mısralık bendlerden teşekkül eden manzumeler
MUAŞŞEŞ Ağaçlarında kuş yuvası çok olan yer
MUAŞŞİR (Aşr dan) Ondalıkçı Öşürcü Aşar memuru
MUATAT Birbirine atâ etmek, karşılıklı hediyeleşmek * Vermek
MUATEB(E) Azarlanılan Tekdir olunan Azarlanmış * Paylamak, çıkışmak
MUATİB (İtâb dan) Tekdir eden, paylıyan, azarlıyan
MUATTAL Tatil edilmiş Kullanılmaz olmuş Battal edilmiş Terkedilmiş * İşsiz Tenbel
MUATTAR Itırlı, kokulu * Güzel kokulu bir lâle çiçeğinin adı
MUATTIL Atıl bırakan İşsiz eden İşe yaramaz hâle getiren
MUATTILA Boş bırakılmış Atâlete atılmış * Hâlık'a itikat etmeyen (Bak: Ta'til)
MUATTIŞ (Atş dan) Susatan, susatıcı
MUATTİS (Ats dan) Aksırtan, aksırtıcı
MUÂVAZA İki tarafın da ivaz vererek, anlaşarak yaptığı akit Sayışma Bir şeyi diğer bir şeye bedel, ivaz olarak vermek Aslı olmadığı halde menfaat celbi için hususi bir surette müzakere ile yapılan hileli iş Yapmacık
MUÂVAZATEN Değiş yapma ile İki tarafın da rızası dâhilinde değiştirme ile * Hileli, dalavereli
MUAVEDE(T) (Avdet den) Dönüş, geri dönme, avdet etme * Adet edinme
MUAVEME (Ağaç) bir sene meyve verip, bir sene vermeme * Bir seneliğine tutma
MUAVENAT (Muâvenet C) Muâvenetler, yardım etmeler
MUAVENET Yardımcılık Yardım Teâvün
MUAVENET-İ NAKDİYE Para yardımı
MUAVİD Geri dönen, avdet eden
MUAVİN Yardımcı Yardım eden Vekil * Mekteblerde ve resmi dairelerde müdürden sonra gelen idare memuru
MUAVİYE (Mi: 603 - 682) Sahabe-i Kiramdan olup Şam'da yirmi seneden ziyade valilik yaptı, sonra hilâfetini ilân etti Yirmi sene de halifelik yaptı Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâmın kayın biraderi ve vahiy kâtibi idi Beni Ümeyye sülalesinden olan bu zattan itibaren İslâm Devletine, Emevi Devleti denmiştir (Bak: Emevi Devleti)(Eğer denilse: Neden hilâfet-i İslâmiye Al-i Beyt-i Nebevide takarrur etmedi? Halbuki en ziyade lâyık ve müstehak onlardı?El-Cevab: Saltanat-ı dünyeviye aldatıcıdır Al-i Beyt ise hakaik-ı İslâmiyeyi ve ahkâm-ı Kur'aniyeyi muhafazaya memur idiler Hilâfet ve saltanata geçen, ya Nebi gibi mâsum olmalı veyahud Hulefâ-i Râşidin ve Ömer ibn-i Abdulaziz-i Emevi ve Mehdi-i Abbasi gibi harikulâde bir zühd-i kalbi olmalı ki; aldanmasın Halbuki, Mısır'da Al-i Beyt nâmına teşekkül eden Devlet-i Fatımiyye hilâfeti ve Afrikada Muvahhidin hükümeti ve İranda Safeviler devleti gösteriyor ki; saltanat-ı dünyeviye Al-i Beyte yaramaz, vazife-i asliyesi olan hıfz-ı dini ve hizmet-i İslâmiyeti onlara unutturur Halbuki saltanatı terk ettikleri zaman, parlak ve yüksek bir surette İslâmiyete ve Kur'ana hizmet etmişler M)
MUAVİYE Tilki eniği
MUAVVAK (Avk dan) Ta'vik edilip geriye bırakılmış iş
MUAVVEC (İvec den) Eğik, eğri, eğilmiş
MUAVVEZ Gerdanlık Nazarlık Nüsha geçirilecek yer * Evin etrafındaki mer'a
MUAVVEZETÂN (Muavvezeteyn) Kur'ân-ı Kerim'in son iki suresi (Dâima okunacak gâyet lüzumlu dersleri verdiği ve her çeşit şerli işlerden Allah'a sığınmayı tavsiye ve emrettiği için bu isim verilmiştir)
MUAVVIK Ta'vik eden Geriye bırakan Oyalanan
MUAVVİZAT (Bak: Felak)
MUAYEDE (Îd den) Bayramlaşmak
MUAYENE Zâhir ve âşikâre olmak, görünmek, belli olmak * Gözden geçirme, yoklama, kontrol etmek
MUAYENEHANE f Hekimlerin, hastaları muayene ettikleri yer
MUAYERE Ayarlama
MUAYEŞE Beraberce hoşça geçinme
MUAYİN (Ayn dan) Kat'i ve kesin olarak belli olan Görülmüş olan
MUAYYEB (C: Muayyebât) (Ayb dan) Ayıplanmış
MUAYYEBAT (Muayyeb C) Ayıp ve iğrenç şeyler
MUAYYEN Görülmüş olan, kat'i olarak belli olan, belli, ölçülü, tayin ve tesbit olunmuş, karalaştırılmış
MUAYYİN (Ayn dan) Tâyin eden, belirten, belirtici
MUAZADE Yardım etme
MUAZALE Bir sözün mânasını başka sözle bağlayıp kelâmı arka arkaya getirme * Kafiyeyi ayrılmıyacak şekilde mâkabliyle bağlama * Sözde kelimeleri tekrarla kullanma
MUAZERE Ma'zeret, özür dileme
MUAZERE İnadlaşmak * Yardımlaşmak * Birbirinden kaçmak * Ekin kuvvetlenmek
MUAZID Yardım eden
MUAZ İBN-İ CEBEL (Ebu Abdurrahman el Ensarî) Ashâb-ı Kirâm arasında hürmetle yâd olunan büyük fakihlerdendir Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sağlığında Kur'an-ı Kerim'i cem'edip ezberleyen bahtiyarlardandır Peygamberimiz, "Kur'ânı, Muaz İbn-i Cebel'den alınız" buyurmuştur 157 hadis rivâyet etmiştir Ürdün nâhiyesinde otuz yaşında olduğu hâlde ebediyete intikal etti (RA)
MUAZZAM Büyük, iri, cesim, mükerrem, mübeccel, koskoca
MUAZZAMÂT Büyük ve ağır işler Muazzam şeyler
MUAZZEB Eziyet çeken, azap içinde bulunan Sıkıntıda kalan
MUAZZEF Nefsin arzularını terkeden, zühd sâhibi
MUAZZEL Ayıplanmış, ta'zil edilmiş Azarlanmış, paylanmış
MUAZZEZ Çok aziz Muhterem Çok sevgili, kıymettâr, izzetlendirilmiş
MUAZZEZEN İzzet ve ikram ile, ikram olunarak, ağırlanarak
MUAZZİ Sabredici
MUAZZİB Ta'zib edin, azapla eziyet veren
MUAZZİR (Özür den) Ta'zir eden, sahte özür süren
MUBADİL (Bak: Mübâdil)
MUBAH (İbâhe den) İşlenmesinde sevab ve günah olmayan şey * Fık: Yapılması ve yapılmaması şer'an câiz bulunan şey (Yemek, içmek, uyumak gibi)
MUBAHASE (Bak: Mübâhese)
MUBAHAT (Mubah C) Mübahlar Günahı, sevabı olmayan, işlemesi ne haram, ne de helâl olan şeyler
MUBAHHAL Cimri, tamahkâr, pinti
MUBAHHAR Tütsülenmiş * Buhar hâline gelmiş, buharlanmış
MUBAREK (Bak: Mübârek)
MUBAREZE (Bak: Mübâreze)
MUBASARA Görme yarışına çıkma İki kişinin, "hangimiz evvel görüyor" diye bir yere bakması
MUBASSIR Gözetici, bekleyici, bakıcı * Eskiden gümrüklerde muhafaza memuru ve mektebte talebenin inzibatına bakan memur
MUBAŞERET (Bak: Mübâşeret)
MUBATAŞA İki kişi elleriyle birbirlerini kucaklamağa çalışma
MUBATTIN Kin tutan, hased eden * Karnı zayıf ve içine çökük olan
MUBEMU f Tel tel, kıl kıl Birer birer İnceden inceye, çok dikkatle
MUBEND f Saç bağı
MUBİD Zerdüşt Mecusi din adamı * Tedbirli, akıllı adam
MUBİK (C: Mubikat) Helâk edici * İsyan * Büyük günah
MUBİKAT (Vebk den) Helâk edici şeyler Mühlik
MUBİKAT-I SEB'A İnsanı felâkete götüren yedi kebâir, yedi büyük günah: Katil, zinâ, şarab içmek, ukuk-ı vâlideyn (yâni; sılâ-yı rahmi terk), kumar oynamak, yalan şâhidliği, dine zarar verecek bid'alara tarafdarlık (Bak: Kebâir)
MU'BİLE (C: Meâbil) Yassı, uzun ok temreni
MU'BİR Terkolunmuş, bırakılmış, terkedilmiş
MUBSIR Görücü, gösterici, görünen, bilici, bildirici, vazıh ve âşikâr * Mantık Kelâm ve seyrin mutediline denir
MUBSIRÂT (Mubsır C) Görünenler, görünen âlem
MUBTAL İptal edilmiş
MUBTIL İptal eden

Alıntı Yaparak Cevapla