Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....



Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LÂ Arabçada kelimenin başında nefy edatı'dır Cevap yerine veya yersiz inkârda kullanılır "Yoktur, değildir" gibi Mâzi fiilinin evvelinde bulunan Lâ, duâiye olur Lâ zâle sıhhatehu: "Sıhhati zâil olmasın" sözündeki gibi * Harf-i atıf da olur Ve mâba'dını makabline nefyen rabt eder ve irabı da ona tâbi kılar $ "Şeref edeb iledir, neseb ile değildir" sözündeki gibi * Vav edatıyla beraber olursa, atıf edatı vav olur, lâ da nefyi te'kid eder
LA' Korkak
LAAHLÂKÎ Ahlâk dışı Terbiye hârici
LAAKALL En az Hiç olmazsa(Ey nefis! Bil ki, dünkü gün senin elinden çıktı, yarın ise; senin elinde sened yok ki, ona mâliksin Öyle ise; hakiki ömrünü bulunduğun gün bil Lâakall günün bir saatini ihtiyat akçesi gibi hakiki istikbal için teşkil olunan bir sandukça-i uhreviyye olan bir mescide veya bir seccadeye at S) Yani beş vakit namazı kıl
LAALETTAYİN Gelişigüzel Ayırd etmeksizin Rastgele
LAALGUN f Kırmızı renkte Al renkte
LAALİK Doğrulukla kalkıp durmak
LAALLE Arabçada olması mümkün şeyler için kullanılır Ola ki, umulur, ümid edilir, umulur ki mânâlarınadır Ümide veya endişeye delâlet eder (Bak: İnne)
LAANALLAH Allah lânet etsin
LAANE Lânet etti (mânâsına fiil)
LAAS Çok yemek, çok içmek
LAAS Dudağın rengi açık siyâha yakın olmak
LA'B Ağızdan salya akmak
LABE f Yalvarma, yaltaklanma, dalkavukluk etme Acz gösterme * Bu yolda söylenen söz
LA'BE Bir kere oynamak
LABE'S Beis yok, zararsız
LABİRENT Fr Bir defa içine girildiğinde çıkış yolu çok güçlükle bulunabilen bina * Çok karışık ve birbirini kesen yol
LABİS Giyinmiş Giyen
LABİŞARTIN (Lâ bişartın) Kayıtsız şartsız Bir şarta dayanmaksızınLABORATUVAR : Fr İlmî ve sınaî çalışma ve araştırmalar yapmak için çeşitli cihaz ve malzemelerin bulunduğu yer
LABÜDD Çok lâzım Elzem Gerekli * Her halde Mutlaka Muhakkak * Ayrılık yok
LAC f Çıplak
LAC Dar şey Geniş ve bol olmayan nesne
LA'C (C: Levâıc) Halecan etmek * Acı vermek, elem vermek * Yakmak * Muhabbet ve aşktan dolayı yürekte hâsıl olan hararet
LACEREM şüphesiz, elbette, besbelli * Nâçar, zaruri
LACEVAB Cevapsız Cevapdışı
LACEVERD Lacivert * Koyu mavi renkte değerli bir süs taşı
LACEVERDÎ f Lacivert renkte
LACÎ Muslih, ıslah eden, terbiye eden
LACİN Ağaçtan dökülen yaprak * Ağaçtan yaprak indirme
LAÇ f Oyun etme, aldatma, hile yapma
LAD f Duvar
LADE f Ahmak, akılsız, ebleh
LADEN f Çamdan çıkarılan zift gibi siyah ve kokulu zamk
LADİNE f Kendir
LADİNÎ Dinle alâkası olmayan Dinsiz Din dışı (Bak: Lâik)
LAEDRÎ Bilmiyorum (Eski zamanda şüpheci olup hiç bir şeye inanamıyan sofestailere Lâ edriye denirdi Septisizm (Bak: Sofizm)
LAF f Konuşma, tekellüm * Söz, lâkırdı
LAFAHR Fahirsiz İftiharsız İftihar etmeksizin * Fahrolmasın
LAF-I GÜZAF f Boş yere söz Boş lâkırdı
LAFİYUN Sütleğen cinsinden bir ot
LAFK İki şeyi birbirine çarpma
LAFZ (LAFIZ) Ağızdan çıkan söz, kelime * Bir şeyi atmak
LAFZ-I ALLAH (LAFZULLAH) Allah isminin lâfzı
LAFZ-I ÂM Gayr-ı mahsur, yani sayısız müsemmaları ihata ve aynı cinsten bir çok fertlere birden delâlet eyliyen lâfızdır Kavim, cemaat, nisa gibi
LAFZ-I HAS Bir mânâya münferiden başlı başına vaz' olunan lâfızdır Hasan, Hüseyin, insan, erkek, kadın lâfızları gibi
LAFZ-I KÜLLÎ Man: Mânâsı umumi ve herkesçe müşterek olan lâfız "İnsan" gibi
LAFZ-I MUHTEMEL Huk: İki veya daha ziyade mânâya hamli mümkün bulunan sözdür ki, hangi mânânın kast olunduğu mücerred rey ile değil; deliller ve karineler ile tayin olunur
LAFZ-I MURAD Mânâsı için olmayıp lafzı için söylenen kelime, söz
LAFZ-I MÜFESSER Huk: Tahsis ve te'vile ihtimâl bırakmıyacak derecede açık olan sözdür ki, onunla amel vâcib olur
LAFZ-I MÜREKKEB Man: Mürekkeb lafız Cüzlerden biri, mânâsının cüzlerinden birine delâlet eden lafız
LAFZ-I MÜŞEBBİ' Doyurucu, tatmin edici söz
LAFZ-I MÜŞTEREK Huk: Birçok müsemması bulunan lafızdır ki, hangi mânâ kasdolunduğu taayyün etmediği surette mânasız addolunur, onunla amel olunmaz
LAFZ-I VÂHİD Tek söz
LAFZ-I ZÂHİR İbaresi işitilmekle ancak bilinen, yâni söyleyenin maksadı düşünülmeye muhtaç olmadan derhal mânâsı anlaşılan sözdür Bunun zıddına hafi denir
LAFZA Bir tek söz veya kelime
LAFZA-İ CELÂL İsm-i Celâl, Allah lâfzı
LAFZAN Lafız itibariyle Söz olarak Söyleyerek Yazılı olmıgirsin bir tarafına !!!
LAFZEN f Geveze, çok konuşan * Övünen, kendini medheden
LAFZÎ Lafza ait ve müteallik * Gr: Kelimenin söylenişine ve yapısına aid, onlarla alâkalı
LAFZİYE Sözde ve yazıda görülen ve çok defa tasannua kaçan kelime süsleri
LAFZ-PERDAZANE f Çeşitli ve çok söyleyerek
LAFZULLAH Allah lâfzı (Bu kelime Kur'ân-ı Kerimde 2806 defa zikredilmiştir Bu lâfız bütün "sıfat-ı kemâliyeyi" tazammun eden bir sadeftir)
LAG f Lâtife, şaka * Oyun
LAGAR f Cılız ve zayıf hayvan
LAGARÎ f Cılızlık, zayıflık
LAGB (LÜGÂB) Zahmet, meşakkat * Güve yemiş kuş kanadı * Zayıf adam
LAGIB Acıkmış ve yorulmuş kişi
LAĞIM Kaleleri düşürmek için gedik açmak veya düşman ordugâhına zarar yapmak maksadıyla açılan ve barut konulup atılan yerler Bu işi yapanlara "lâğımcı" denilirdi Sonradan bu türlü işlere "İstihkâm" denilmiş ve o ad altında askeri teşkilât yapılmıştır * Kazurat ve çirkef sularının akmasına mahsus örtülü yol
LAGİYE Edebe aykırı ve fena söz
LAGLAGA (C: Laglag) Ördekten küçük bir güzel kuştur, başında az miktar beyaz tüyü vardır Türk diyârında yavrusunu çıkarıp kış günlerinde Mısır'a gider
LAGM İnanmayacak söz söylemek * Bulaşmak
LAGT Hafif hafif ses çıkarma Mırıldanma
LAGV Faydasız çirkin söz * Köpeğin ürkmesi * Deve avazı * Rağbet olunmayan nesne * Hükümsüz * Kaldırmak * Hata etmek * İbtâl etmek
LAGVİYYAT (Lagv C) Lağvlar Boş sözler
LAGY Avaz, ses, savt * Yaramaz fuhuş sözler
LAGZ Kayma, sürçme
LAGZAN f Kayan, sürçen
LAGZİDE f Kaymış, sürçmüş
LAGZİDE-PÂ(Y) f Ayağı kaymış Ayağı sürçmüş
LAGZİŞ f Sürçme, kayma * Kayış, sürçüş-LAH : f Kelimenin sonuna ilâve olunarak "yer" mânâsını verir Meselâ: (Senglâh: Taşlık yer)
LAH' (Gövde) sülpük ve sarkık olmak
LAHA f Yama
LAHA Boş ve faydasız sözler konuşmak * Ekmeği ıslatıp yemek * Gıda * Aldatıp kandırmak * Karnın sarkık ve sülpük olması
LAHAMET Semizlik, etlilik, şişmanlık
LAHAN Bozulup kokmak
LÂHAVLE (Lâhavle ve lâkuvvete illâ billâhil-aliyyil azim" cümlesinin kısaltılmışı ki, "Kuvvet ve kudret ancak Cenab-ı Allah'tadır" meâlinde olup bir belâ ve tehlike esnasında veya sabrın tükendiğini açıklamak için söylenir
LÂHAYR Uğursuz, hayırsız
LÂHAYRE FİH Bu işte hayır ve uğur yok
LAHB Sür'atle gitmek * Eti kemikten ayırıp soymak
LAHC Dar olmak * Bir nesne, kabında paslanıp çıkmamak
LAHD (LUHD) (C: Lühud) Mezar Üstü yükseltilerek yapılan mezar * Eğilmek * Bir tarafına meyilli olan çukur
LAHE f Yama
LAHF Örtmek, setr etmek
LAHF şiddetli vuruş
LAHH Göz yaşının çok olması
LAHH Ulaşmak, varmak * Yağmuru kesilmeyen bulut
LAHHAM Kaz gibi büyük, başı kızıl, kanadı kara bir kuş Vezega dedikleri keler
LÂHIK Yetişen, ulaşan, erişen Eklenen, katılan * Fık: Namaz başlangıcında imama uymuşken ayrılarak tekrar namaz bitmeden imama uyan
LÂHIKA Ek, ilâve, katılan şey Zeyl Sonradan ilâve edilen, eklenen
LAHÎ Oyuncu * Boşuna ve mânasız eğlenen Oyalayan
LAHİ (Bak: Lahâ')
LAHİB Açık yol
LAHİF Zulüm görmüş, ıztırab ve sıkıntı çekmiş
LAHİK Yetişen, vâsıl olan, ulaşan * İlâve olan, eklenen * Sonradan tâyin edilen, yenisi (Bak: Lâhık)
LAHİKE (C: Levâhik) Gr: Ek, ilâve (Bak: Lâhıka)
LAHÎM Semiz, etli, şişman
LAHİM Et yediren * Devamlı olarak et yiyen
LAHİME Et yiyen hayvan
LAHİN Telâffuz esnasında hususan Kur'ân okurken yanlışlık yapan
LAHİS Susuzluk veya sıcaktan dolayı dilini çıkararak soluyan köpek
LAHÎS Örülmüş Dizilmiş
LAHÎS Dar nesne
LAHİYANE TA'ZİB f Oyun olsun diye zahmet vermek Oynarcasına azab vermek
LAHİZ f Sel suyu
LAHÎZ Benzer, misil, nazir
LAHK (Lehak) Geriden yetişmek, ardından yetiştirilmek * Alüvyon Liğ Akarsuların taşımasıyla gelen maddeler
LAHLAHA Güzel kokuların karışmasından meydana gelen koku * Güzel kokularla yapılan bir nevi macun
LAHLAHANİYE Pelteklik, kekemelik
LAHM Et Her şeyin içi ve üzeri * Bir işi sağlam kılmak * Kırık şeyi kuyumcunun yapıştırması Lehimlemek * Bir yerde ilişip kalmak
LAHM Ü ŞAHM Et ve yağ
LAHME Et parçası
LAHN Güzel ve kaideli ses * Nağme * Kaideye uymayan yanlış okuyuş * Usulüne uygun okumak * Sadece muhatabın anlıyacağı şekilde remizle söz söylemek * Meyl * Fehmeylemek * Lisan * Lügat Fetva Mânâ Mefhum
LAHS Yalamak
LAHS (LİHÂS) Darlık * Şiddet * Meşakkat, zahmet
LAHS Gözün üst kapağının etli olması
LAHT f Bir şeyin parçası, cüz'ü

Alıntı Yaparak Cevapla