Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (L Harfi)-Osmanlıca Sözlük (L Harfi)İle İlgili Kelimeler....
RE: Osmanlıca Sözlük (L Harfi) LAHT-I CİĞER Ciğerden kopma
LAHT İri cüsseli kimse
LAHUS Uğursuz, meş'um
LAHUT İlâhî âlem Uluhiyet âlemi Ruhanî, manevî alem
LAHUTÎ Uluhiyet âlemine mensub ve müteallik olan Sır âlemi Gaybî âleme ait Ruhanî âlemle alâkalı
LAHUTİYAN Uluhiyet âlemine girebilen melekler
LAHV Kabuğunu soymak
LAHVA Abes, bâtıl sözleri çok söyleyen, boş konuşan kadın (Müz: Elhâ)
LAHY Sakalın bittiği yer
LAHZ (Lahzân) Göz ucu ile bakma
LAHZ Ahlâkı yaramaz kimse
LAHZA Göz açıp kapayacak kadar kısa zaman Bir an En kısa zaman Göz ucu ile bir bakış Zaman
LAİC(E) (C : Levaic) Kalbini aşk ateşi saran kimse
LAİHA (Bak: Lâyıha)
LAİK Fr Dine istinad etmeyen Ruhanî olmayan kimse Dini olmayan şey Dinî olmayan fikir, dinî olmayan müessese, sistem veya prensip Devleti dinî esas ve hükümler ile idare etmeyen sistem Temel esasların ve kanunların menşeini ve teşri'de (kanun yapmakta) hareket noktasını ve değer ölçüsünü dine isnad etmeyip insanın ve cemiyetin sadece dünyevi menfaat ve anlayış ölçüsüne terkeden; diğer tâbirle: İlâhi kanunu terkeden, beşeri nizamla cemiyeti idareye çalışan sistem (  Bîtaraf kalmak, yâni: Hürriyet-i vicdan düsturuyla, dinsizlere ve sefahetçilere ilişilmediği gibi, dindarlara ve takvacılara da ilişmez bir hükümet  Ş )
LÂİLAÇ Çâresiz, dermansız, imkânsız
LÂİM (Lâime) Çekiştiren Levmeden Başkasını kötüleyen
LÂİME (C : Levâim) Çekiştirme, levmetme, kınama
LÂİN Lânet eden Lânetleyen * Herkesin kınadığı
LAÎN Lânetlenmiş, kovulmuş, merdud Allahın rahmetinden mahrum
LAJVERD f Lâciverd
LAK f Hakir, zelil, aşağı * Tahta kadeh
LAK' Atmak
LA'K Yalamak
LAKA' (C : Elkâ) Kıymetsiz hakir nesne
LAKAB Asıl isminden başka sonradan takılan ad Meşhur olan birinin sonradanki adı
LAKAF Duvar yıkılmak
LAKANE Zeki ve seri anlayışlı olmak
LAKANIK Sucuk gibi içi doldurulmuş olan şey
LAKAT Yabandan toplanan nesne * Mâdende bulunan gümüş ve altın parçaları
LÂKAYD Kayıtsız Alâkasız Karışmayan Kıymet ve ehemmiyet vermeyen Aldırış etmeyen
LÂKAYDANE Kayıtsız ve alâkasızca Mühimsemiyerek
LÂKAYDÎ Kayıtsızlık, ilgisizlik, alâkasızlık
LÂKELÂM Hiçbir diyecek yok
LAKF Yutmak, bel etmek
LAKH (LAKÂH) Davar yüklü olmak
LÂKIH (C: Levâkıh) Ağaca su yürüten rüzgâr * Yağmur yağdıran rüzgâr * Karnında yavrusu olan hamile deve
LÂKIS Kötüleyici ve ayıplayıcı kimse
LAKÎ (Lâkıy) İtibarsız ve değersiz, zelil kimse * Önemsiz ve kıymetsiz şey
LAKÎM Yontulmuş veya yonulmuş
LÂKİN Amma Fakat Ancak şu kadar var ki
LÂKİNNE İstidrak edatıdır İdrak istemek, anlamak istemek edatıdır ve bulunduğu kelimede bir şeyin anlamak istendiğini bildirir Evvelki sözden neş'et eden bir tevehhümü kaldırmak için kullanılır (Bak: İnne)
LAKÎT(A) Yerden kaldırıp alınmış ve sahipsiz kalmış bir şey Sokakta bulunan mal, para * Sokağa atılmış yeni doğmuş çocuk (Bak: Lukata) * Üzerine ansızın gelinen kuyu
LÂKİŞE Tutmaç aşı
LAKK Vurmak
LAKLAK (C : Lekâlik) Leylek
LAKLAKA Leylek sesi * Hareketten ve ıztıraptan dolayı çıkan ses * Şiddetli ses ve galebe ile çağrışmak * Boş ve mânasız söz
LAKLAKIYYAT (Laklaka C ) Faydasız, boş lâkırdılar; mânâsız sözler
LAKM Çabuk çabuk yemek yemek Yutmak * Seddetmek
LAKN Anlamak Fehmetmek Çabuk kavramak
LAKPÜŞTE f Kaplumbağa
LAKS Lâkab takmak * Ayıplamak * Yaramaz olmak
LAKS Yakmak * Almak
LAKT Dermek, toplamak, cem'etmek * Ansızdan bir nesneye yetişmek
LAKVE Ağız çarpılması
LÂL f Dilsiz Söz söyleyemiyen
LA'L Kırmızı Al renk * Dudak Kırmızı ve kıymetli bir süs taşı
LALA f Osmanlı İmparatorluğu zamanında sadrazamlar hakkında "Atabek" karşılığı olarak kullanılan bir tâbir olduğu gibi, şehzâdelerin mürebbilerine de bu ad verilirdi * Saraya alınan acemilerin terbiyesine memur edilenler * Eskiden büyük memurlarla zenginler de çocuklarının terbiyesine bakmak üzere "lâla" istihdam ederlerdi Lâla, görünüşte hizmetkâr vaziyetde idiyse de, terbiyesi kendisine havale olunan çocuğa karşı âmir yerinde bulunur; esasen yaşlı ve kâmil insanlardan seçildikleri için çocuklar da kendisine bir mürebbi, bir hoca gibi tâzim ve hürmet ederlerdi
LA'LAA Kırmak
LALE Lâle denen meşhur çiçek * Vaktiyle suçluların ve delilerin boynuna takılan halka * İncir koparmak için ucu çatallı değnek
LALEFAM f Lâle renginde Rengi lâlenin rengine benzeyen
LALEGUN f Lâle renkli Pembe
LALEHADD f Lâle yanaklı Yanakları pembe renkte olan
LALEK (Lâlekâ) f Taç * Papuç, ayakkabı * Horoz ibiği
LALERENK f Lâle renginde olan Lâle renkli Pembe
LALERUH f Lâle yanaklı Yanağı lâle gibi pembe olan
LALERUHSAR f Lâle yanaklı, al yanaklı
LALESAR f Lâlelik Lâlebahçesi * Sığırcık kuşu
LALEVEŞ f Lâleye benziyen Lâle gibi
LALEZAR f Lâle bahçesi Lâlelik
LA'L-FAM f Kırmızı renkli, al
LA'L-GUN f Al renkli Kırmızı renkli
LA'L-RENG f Kırmızı renkli Al renkte
LA'LUS Kurt, zi'b
LÂL Ü EBKEM Şaşa kalmış Sükuta mecbur olmuş Susmuş
LÂM Kur'ân alfabesinde yirmialtıncı harf olup, ebcedi değeri otuzdur
LÂM-UL ÂKIBET Neticeyi, âkibeti bildiren lâm
LÂM-I CER Kelimeyi cerreden lâm harfi Kelimenin sonunu "i" diye okutur Lillâhi, Lieclillâhi'de olduğu gibi İstihkak ve ihtisas, has ve müstehak ve zarfiyyet, illet mânâsını verir
LÂM-I TA'RİF VEYA LÂM-I İSTİĞRAK Kelimenin mânâsını umuma teşmil ettiği için, istiğrak mânâsı verilir El-i istiğrak veya harf-i ta'rif de denir Meselâ: Hamd kelimesi herhangi bir hamdi ifâde ettiği halde; El-Hamd dediğimiz zaman her ne kadar hamd varsa, bütün hamd ve senâlar mânâsına gelir Bu, harf-i ta'rif ile olur Harf-i ta'rif bir kelimeyi belirsiz halden belirli hâle koyar Muayyeniyyet mânâsını verir Bunlar elif ve lâm harflerinden teşekkül eder El-Mekteb'de olduğu gibi Mekteb herhangi bir mektebdir El-Mekteb dendiğinde bizce muayyen, belli olan bir mekteb mânâsını ifade eder Başına harf-i ta'rif gelen kelimeden tenvin kalkar Nekre iken ma'rife olur
LÂM-ÜT-TAHSİS VE TEMELLÜK Ait olma ve sâhib bulunmayı bildirir (Bak: Li)
LÂM-UT-TAKVİYE Takviye lam'ı Bu harf Arabçada ve yerine ve mânâsına da kullanılır
LÂM-UT-TA'LİL İllet ve sebeb bildiren lâm'dır
LÂM-UZ-ZARFİYE Zaman bildiren lâm
LÂMEHALE Hilesiz * Çaresiz, imkânsız, ister istemez
LÂMEŞRU Meşru olmayan, şeriata uymayan, umumi nizam harici
LÂMİ' Parlak Parlayan
|