Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...
RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HÂFİR-İ KABR Mezar kazan, mezarcı
HAFÎR Kazılmış yer Çukur Mezar
HAFİR (C : Havâfir) Davar tırnağı
HAFİRE Evvelki hâline ve evvelki yerine dönmek
HAFİŞE Sel yolu
HAFİY Her şeyi arayıp bilmiş olan âlim * Bir şeyi mübâlağa ile arayıp bilen kimse
HAFİYE Saklı ve gizli şeyleri araştıran * Casus * Polis
HAFİYE (HÂFİYYE) (C : Havâfi) İnsan bedeninde gizli olan can * Kuş kanadında ebâhirden sonra olan dört kısacık yeleklerin her birisi * Gizli, mestur
HAFİYEN İkram ederek * Yalınayak olarak
HAFİYYAT Gizli şeyler Gizlilikler
HAFİYYAT-I UMÛR İşlerin saklı tarafları, gizli kısımları
HAFİYYEN Gizlice, saklı olarak, gizliden Aşikâr olmıgirsin bir tarafına  !!!
HAFİYYETEN Gizlice, gizli ve saklı olarak
HAFİYY Ü CELÎ Gizli ve âşikâr
HAFÎZ Esirgeyen Koruyan Muhafaza eden Muhafız
HAFÎZ Hodbinliği, kibri, serkeşliği kırılmış kimse Aşağı basılmış
HAFİZALLAH Allah korusun Allah muhafaza etsin, Allah saklasın (anlamındadır)
HAFÎZİYYET Muhafaza edicilik, koruyup esirgeyicilik * Cenâb-ı Hakk'ın, bütün tohum ve çekideklerde olduğu gibi, bir mahlûkun başına gelecek vaziyetleri ve başından geçenleri muhafaza edici sıfatı Cenab-ı Hakk'ın muhafaza ediciliği (İsm-i Hafız'in tecelli-i etemmine işaret eden: âyetidir Kur'an-ı Hakîm'in bu hakikatına delil istersen: Kitab-ı Mübin'in mistarı üstünde yazılan şu kâinat kitabının sahifelerine baksan, ism-i Hafîz'in cilve-i azamını ve bu âyet-i kerimenin bir hakikat-ı kübrasının naziresini çok cihetlerle görebilirsin Ezcümle: Ağaç, çiçek ve otların muhtelif tohumlarından bir kabza al O muhtelif ve birbirine muhalif tohumların cinsleri birbirinden ayrı, nevileri birbirinden başka olan çiçek ve ağaç ve otların sandukçaları hükmünde olan o kabzayı karanlıkta ve karanlık ve basit ve câmid bir toprak içinde defnet, serp Sonra mizansız ve eşyayı farketmeyen ve nereye yüzünü çevirsen oraya giden basit su ile sula Sonra senevî haşrin meydanı olan bahar mevsiminde gel, bak! İsrâfil-vâri melek-i ra'd; baharda, nefh-i Sur nev'inden yağmura bağırması, yer altında defnedilen çekirdeklere nefh-i ruhla müjdelemesi zamanına dikkat et ki, o nihayet derece karışık ve karışmış ve birbirine benziyen o tohumcuklar, ism-i Hafîz'in tecellisi altında kemal-i imtisal ile hatasız olarak Fâtır-ı Hakîm'den gelen evamir-i tekviniyeyi imtisal ediyorlar Ve öyle tevfik-i hareket ediyorlar ki: Onların o hareketlerinde bir şuur, bir basiret, bir kasd, bir irade, bir ilim, bir kemal, bir hikmet parladığı görünüyor Çünki görüyorsun ki: O birbirine benzeyen tohumcuklar, birbirinden temayüz ediyor, ayrılıyor Meselâ bu tohumcuk, bir incir ağacı oldu Fâtır-ı Hakimin nimetlerini başlarımız üstünde neşre başladı Serpiyor, dallarının elleri ile bizlere uzatıyor İşte bu, ona sureten benziyen bu iki tohumcuk ise, gün âşıkı namındaki çiçek ile, hercâi menekşe gibi çiçekleri verdi Bizler için süslendi Yüzümüze gülüyorlar; kendilerini bizlere sevdiriyorlar Daha buradaki bir kısım tohumcuklar, bu güzel meyveleri verdi Ve sünbül ve ağaç oldular Güzel tad ve koku ve şekilleri ile iştihamızı açıp, kendi nefislerine bizim nefislerimizi davet ediyorlar Ve kendilerini müşterilerine feda ediyorlar Tâ nebatî hayat mertebesinden, hayvanî hayat mertebesine terakki etsinler Ve hâkeza  kıyas et Öyle bir surette o tohumcuklar inkişaf ettiler ki, o tek kabza, muhtelif ağaçlarla ve mütenevvi çiçeklerle dolu bir bahçe hükmüne geçti İçinde hiçbir galat, kusur yok sırrını gösterir Herbir tohum, ismi-i Hafîz'in cilvesiyle ve ihsaniyle ona pederinin ve aslının malından verdiği irsiyeti; iltibassız, noksansız muhafaza edip gösteriyor İşte bu hadsiz harika muhafazayı yapan Zât-ı Hafîz, kıyamet ve haşirde, hafîziyyetin tecelli-i ekberini göstereceğine kat'i bir işarettir Evet bu ehemmiyetsiz, zâil, fâni tavırlarda bu derece kusursuz, galatsız hafîziyyet cilvesi bir hüccet-i katıadır ki; ebedi te'siri ve azim ehemmiyeti bulunan emanet-i kübra hamelesi ve arzın halifesi olan insanların ef'al ve âsâr ve akvâlleri ve hasenat ve seyyiatları, kemal-i dikkatle muhafaza edilir ve muhasebesi görülecek Âyâ bu insan zanneder mi ki, başıboş kalacak Hâşâ!  Belki insan, ebede meb'ustur ve saadet-i ebediyeye ve şekavet-i daimeye namzeddir Küçük-büyük, az-çok her amelinden muhasebe görecek Ya taltif veya tokat yiyecek İşte hafîziyyetin cilve-i kübrasına ve mezkûr âyetin hakikatına şâhidler had ve hesaba gelmez Bu mes'eledeki gösterdiğimiz şahid; denizden bir katre, dağdan bir zerredir L )
HAFK Naldan çıkan ses
HAFL Kederlenme, hüzünlenme, tasalanma * Toplantı, toplanma
HAFNE (C : Hafenât) İki avuç dolusu olan şey
HAFR Kazmak ve çukur etmek
HAFR Ahdinde durmamak * Kiraya vermek
HAFRİYAT Yeri kazıp derinleştirmeler Kazılar
HAFS Toplama, cem'etme Biriktirme
HAFS Hız Sür'at
HAFS Her nesnenin boşu
HAFSA Peygamberimiz Hz Muhammed'in (A S M ) zevcelerinden biri ve Hz Ömer'in (R A ) kızı
HAFŞ Tıb: "Tavuk karası" adı verilen bir göz hastalığı
HAFŞ Celbetmek, çekmek * Yeri kazıp oymak * Birbiri ardınca tez tez gelmek
HAFT Dövmek
HAFT Sâkin olmak * Sözü gizli söylemek
HAFTA f Yedi günden ibaret müddet Yedi günlük müddet
HAFTAN Eskiden savaşlarda zırh üzerine giyilen bir cins pamuklu elbise * Kaftan
HAFUD Karnındaki yavrusunu âzası belirmeden düşüren deve
HAFUR Bir ot cinsi
HAFV Men etmek, mâni olmak, engel olmak
HAFY Gizlemek * Setretmek, örtmek * İzhar etmek, görünmek * Parlamak, yıldıramak
HAFZ Aşırı olmama hali * Refah ve ferahlık Huzur ve rahat * Yavaş yavaş mülayim yürüyüş, itidal Alçak * Kelimenin son harfini esre, yâni "i" diye okumak * Sözü boğaz içinden söylemek
HAFZ Taşımak için hazırlanmış ev eşyası Ev eşyası taşıtılan deve * Bir şeyi eğmek veya elden bırakmak
HAH f (Hasten : "İstemek" mastarından yapılmıştır ) Kelimenin sonuna getirilerek isteyen, ister mânasında terkib yapılır Meselâ: Bed-hah : Kötülük isteyen
HAHAM Mûsevilerin dinî reisi, râhibi, âlimi
HAHAN f İstekli, arzulu, tâlib
HAHEM (Hâsten) mastarından, "İsterim" mânasına fiildir
HAHER f Kızkardeş Hemşire
HAHERÎ f Hemşirelik, kızkardeşlik
HAHER-ZADE f Hemşirezade, kızkardeş çocuğu Yeğen
HÂHİŞ f Fazla arzu, isteyiş
HÂHİŞ-İ VİCDANÎ Vicdanî isteyiş ve arzu
HÂHİŞGER (HÂHİŞKER) f Arzulayan İsteyen İstekli
HÂHİŞGERAN (HÂHİŞKERÂN) f Hâhişgerler, istekliler, tâlibler
HAH NA-HAH f İster istemez
HAİB (Heybet den) Kokan, Utanan Utangaç
HAİB Mahrum Ümidsiz Kederli Me'yus Bi-behre olan
HAİBEN Muvaffakiyetsiz olarak Mahrum olarak
HAİBÎN (Hâib C ) Zarar ve ziyâna uğrayanlar * Mahrum olanlar * Me'yus olanlar, üzülenler
HAİC (Hâyic) Coşkun, heyecanlı
HAİD Pişman, nedamet eden, tövbekâr, nâdim
HAİF (Havf dan) Korkan Korkmuş olan
HAİF Gadir eden, azarlayan Zulmeden
HAİFEN Korkarak, korkakçasına
HAİFANE Korkakcasına, ödlekçesine
HAİK (C : Hayyak) Çulha
HAİL Perde Mânia İki şey arasını ayıran
HAİL Korku ve dehşet veren
HAİLE Neticesi fâcialı tiyatro piyesi Trajedi (Bak: Dram)
HAİM (Hâyim) Hayrette kalan Mütehayyir Sersem
HAİN Emanete hıyanet eden İyiliğe karşı kötülük eden
HAİNANE Hâincesine, hâin bir kişiye yakışır şekil ve surette
HAİR Hayrette kalmış, mütehayyir Şaşırmış, taaccüb etmiş
|