Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...
RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HALC Pamuğu temizlemek, havalandırmak ve kabartmak için yay ile atmak
HALC Çekmek * Hareket etmek
HALCE Uzak, ırak yer, baid
HALCEM Uzun, tavil
HALD Devamlılık Süreklilik Dâimi Bâki
HAL-DAR f Benli, benekli
HALE Ay ve güneşin etrafında bazen görünen parlak dâire
HALE Annenin kız kardeşi Teyze Türkçede babanın kız kardeşine hala denir Arabçada dayıya "Hâl" denir
HALEB Süt sağma Sağılmış süt
HALEBE (Hâlib C ) Kandıranlar, aldatanlar, hile yapanlar
HALEBE (Hâlib C ) Süt sağanlar
HALEBÎ Halepli, Halep ahalisinden olan
HALEC Çalışmaktan, yürümekten veya ibadetten kemiklerin ağrıması
HALECAN Titreme Kalb çarpıntısı Heyecan
HALECAN-I KALB Kalb çarpıntısı
HALED Kalb
HALEDAR Haleli, halelenmiş Parlak daireli
HALEDE Küpe
HAL' EDİLME Hükümdarın tahttan indirilmesi * Boşanmış olmak * Kovulmuş olmak
HALEF Birinin yerine sonradan geçen kimse Babadan sonra kalan oğul
HALEF AN-SELEF Seleften halefe geçme Geçen ve gidenden, gelene kalma Babadan evlâda geçme
HALEFEN Arkadan gelerek
HALEFİYYET Haleflik, birinin yerine geçmiş olma
HALEK Kara, siyah
HALEL Bozukluk Eksiklik * Başkası tarafından verilen zarar * İki şeyin aralığı Boşluk Açıklık
HALELDÂR f Bozma Bozulma Bozulmuş
HALELPEZÎR f Bozulan, Halel bulan Eksik Fesad kabul eden Bozuk
HALEM Helâk olmak * Dibâgat yaparken derinin kurtlanması
HALEMAT (Halme C ) Meme uçları, meme başları
HALEME (C : Halem-Halemât) Meme başı * Büyük kene * Bir ot cinsi
HALEN şu anda, henüz, şimdiki hâlde
HALENBUS Serçe renginde, ondan küçük bir kuş
HALENC (C : Halânic) Ağaç, şecer
HALESA (Hâlis C ) Hâlis, sâfi
HÂLET Suret Hâl Keyfiyet
HÂLET-İ CEHENNEM-NÜMUN Cehennem gibi çok azab verici hal
HÂLET-İ GAŞY Kendini bilmeyecek derecede baygınlık
HÂLET-İ NEZ' Ölüm hâleti Can verme zamanı Sekerat vakti
HÂLET-İ RUHİYE İnsanın ruh hâleti, manevi ve iç durumu
HÂLET-İ ŞUHUD şuhud hali, mânen veya misalen seyretme hâleti (  Fakat ihatasız olan hâlet-i şuhudda ve rü'ya gibi rü'yetlerini tâbirde verdikleri hükümlerinde hakları olmadığı için kısmen yanlıştır M )
HALEVAR f Ay şeklinde olan, hilâl gibi olan
HALEVAT (Halâ C ) Halvetler, boşluklar * Yalnız bulunulacak yerler
HALEZON Sümüklü böcek kabuğu Kabuklu sümüklü böcek
HALF(E) Yemin etmek Andiçmek Kasem etmek
HALF Ardı Arka Kendinden sonra gelen Arka taraf
HALF-I İMÂM İmâmın ardı, arkası
HALFE Yerine adam koymak * Kılavuz
HALFE Andiçme, yemin etme
HALFÎ Arka, ard ile alâkalı olan
HALHAL Eskiden kadınların süs için ayaklarının topuklariyle baldırları arasına yani ayak bileklerine taktıkları altundan veya gümüşten yapılmış halka Ayak bileziği
HALHAL (C : Halâhil) Ulu, şerif kişi
HALHALE Esneklik, elâstikiyet
HALIK Yoktan yaratan Yaratıcı Allah (C C )
HALIK (C : Huluk-Havâlık) Büyük dağ * Ağaca dolaşmış olan üzüm çubuğu * Süt ile dolu olan koyun memesi * Tıraş eden Berber
HALIKIYYET Yaratıcılık Halk edicilik İcad ve takdir
HALİ Tenhâ Boş Sahipsiz Issız İçinde bir şey olmama
HALÎ Hâl ile, vaziyet ile Tavra âit şimdiki Hâle mensub
HALÎ Gamsız, kedersiz, gailesiz, dertsiz * Evlenmemiş erkek, bekâr adam
HALİ' Boşanmış erkek, zevcesini şer'an terketmiş adam (Müennesi: Hâlia'dır ) * İtaatsız, isyan eden, utanmaz, kayıtsız, hayasız * Kovulmuş * Soyulmuş
HALÎ' Ailesinden ayrılan kimse * Kurt
HALÎ-ÜL-İZAR Yüzü yırtık * Mc: Edepsiz, ahlâksız, utanmaz
HALİB Sütçü, süt satan kimse * Sidik borusu
HALİB (C : Halebe) Aldatıcı, hilekâr, sahtekâr (Müennesi: Hâlibe'dir )
HALÎB Taze süt
HALÎC Liman Boğaz Kanal Körfez Koy Denizin kara içine nehir gibi uzanmış kısmı * Irmak * Büyük çanak * İp * Deve ağzı
HALÎC-İ FÂRİS Basra körfezi
HALİC(E) Hareket ettirme Sarsma, oynatma
HALİCE Pamuk eğiren
HALÎCE İçinde hurma ıslanmış süt * Üzüm sıkıntısı
HALİÇ (Bak: Halîc)
HALİÇE Küçük halı Kilim Seccâde (Kaliçe de yazılır )
HALİD (Hulud dan) Sonsuz, ebedi Daimi
HALİDAT (Hâlide C ) Sürüp gidenler, devam edenler
HALİD BİN SİNAN Benî Abes kabilesinin Bin-Bagis'ten ehl-i tevhid bir zat olup; Hz Peygamber Efendimiz, bu zat hakkında: "O bir nebi idi, fakat onun kavmi onu zâyi etti" buyurmuşlardır Kendisi Peygamberimizin zamanına yetişememiş ise de kızı Nezd, Hz Peygamberimize geldiğinde, o sırada Peygamberimizin âyetini okuduğunu işitince: "Bunu, babam da okurdu" demiş olduğu rivâyet edilir
HALİD BİN VELİD Câhiliye devrinde Kureyş eşrafındandı Hudeybiye muahedesinden sonra Müslüman oldu Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, kendisine Seyfullah namını vermiştir Çok kahraman bir gazi idi Suriye, Filistin, Şam gibi yerler onun himmeti ile feth olunmuştur 18 Hadis-i şerif nakletmiştir Hicri 21 senesinde Suriye'de dar-ı bekaya göçerken: "Bunca muharebelerde bulunup bu kadar yaralar almış olduğum halde, hiç birinde vefat etmeyip akıbet yatakta öldüğüme kederleniyorum " meâlinde konuşmuş, atını ve silâhlarını fisebilillah vakfetmiştir (R A )
HALİDE f Saplanmış, dürterek bastırılmış
HANÇER-İ HALİDE Saplanmış hançer
HALİDE Hâlid'in müennesidir (Bak: Hâlid)
HALİF Yemin etmek
HALİF Yemin ederek sözleşenlerden herbirisi
HALİF (Half den) Yemin eden
HALİF İki dağ arasındaki yol * Eski elbise * Arkadan gelen Sonradan gelen Birinin yerine geçen
HALİFE Öncekinin yerine geçen * Fık: İlâhî, yâni şer'î hükümlerin tatbik ve icrası için Peygamber'e (A S M ) vekil olan zât İmam İmamet-i kübra (Namazda imama uyan cemaat gibi, halifeye de şer'î emirlerde öylece itaat edilir Halifede aranan dört şart: İlim, adalet, kifayet, a'zâ ve havâsta selâmet ) (Bak: Hilafet)
HALİFE-İ EVVEL Devlet dairelerinde yazı işlerinde çalışanlar Tanzimattan evvel kalem teşkilâtı; halife, halife-i sâni, halife-i evvel olmak üzere üç derece idi Ondan sonra bir kısım dairelerde bunun yerine baş kâtib, bazılarında da mümeyyiz-i evvel denilmiştir
HALİFE-İ MÜSLİMÎN Yavuz Sultan Selim Han'dan sonraki Osmanlı Padişahları hakkında kullanılmış bir tabirdir Müslümanların halifesi demektir
HALİFE-İ RUY-İ ZEMİN Yeryüzünün halifesi mânâsına gelen bu tabir, Yavuz Sultan Selim Han'dan sonra Osmanlı Padişahları hakkında kullanılmıştır
HALİFE (C : Hülef-Hulefât) Gebe deve
HALİFE (C : Havâlif) Türklerin kıldan veya keçeden yaptıkları çadırların direği, çadır direği
HALİFE (C : Halefâ) Su içinde biten bir ot (Türkçede "kandıra" derler )
HALİK Helâk olan Mahv olan Fenaya giden Fâni Zâil
HALİK Tıraş edilmiş
|