Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HAVLÎ Bir yıllık
HAVM Deve sürüsü * Devretmek
HAVMANE (C: Havâmin) Çok sağlam yer
HAVME Tasarruf dâiresi
HAVN Hıyanet etmek, hâinlik yapmak
HAVR Rücu etmek, dönmek * Eksiltmek, noksan etmek
HAVRA Yahudi mâbedi, sinagog * Mc: Pek gürültülü yer
HAVRA (Ahver'in müennesidir) Çok beyaz veya çok beyaz gözlü Ahu gözlü kadın
HAVRAN Şam diyarından bir yerin adı * Balıkesir'in bir ilçesi
HAVREM Ayak ovup kir gidermekte kullanılan, kırmızı renkli delikli taş
HAVREME Burun ucu
HAVS Geceleyin istemek
HAVS Ayrılmak * "Haysü" mânâsına zarf-ı mekân için lügattır
HAVSA Bağır * Bağırın yanındakiler
HAVSA' Bir gözü beyaz, bir gözü siyah olan koyun
HAVSA' Karnı sarkık olan kadın (Müz: Ahves)
HAVSAL Havuzun kenarında suyun durulduğu yer
HAVSALA Zihnin bir şeyi kavrama derecesi Anlayış Akıl * Tıb: Kuş kursağı Karın boşluğu Cevf * Mide
HAVSALA-SUZ f Takati kaldıran, tahammülü mahveden
HAVSERE Araptan bir kabile
HAVŞEB Köstek yeri
HAVTA' Tavşan yavrusu * Bir nevi sinek * Delil
HAVTEK(Î) (C: Havâtik) Kısa boylu
HAVTEL Büluğa eren oğlan * Bağırtlak yavrusu
HAVV (HUVV) Bal, asel
HAVVA Hz Adem'in (AS) muhterem zevcesi, eşi * Rengi esmere mâil kadın * Yalancı, kezzab
HAVVAS Hurma yaprağı satan kişi * Hurma yaprağından zenbil yapıp satan kişi
HAVVAT Bahadır, çeri, kahraman, öncü
HAVYA Madenlerle yapılan kaynak işlerinde, lehimin eritilmesinde kullanılan âlet Lehimi eritebilmesi için sıcak olarak kullanılması gereken bu havyaların çoğu elektrikle ısıtılır
HAVYAR Balık yumurtası Mersin balığı yumurtasından yapılan siyah, mugaddi ve leziz bir madde
HAVYE Tıb: Yaranın etrafındaki kabarık etler
HAVZ Suya girme * Sakınılacak işe girişmek * Başlamak
HAVZ Seri sevk, yeynilik, sür'atli oluş, hızlılık
HAVZ Cem' etmek Bir şey ilâve etmek
HAVZ (C: Hıyâz) Hususi suretle yapılan su havuzu
HAVZ-I HAYAL Hayal havuzu
HAVZ-I KEBİR Fık: Büyüklüğü 45 - 50 metre kare genişliğinde olan akmayan, durgun su bulunan havuzdur Genişliği bu ölçüden küçük olursa ona havz-ı sagir denilir
HAVZ-I KEVSER Kevser havuzu (Bak: Kevser)
HAVZA Coğ: Açık ve düz deniz kıyısı Kenar * Memleket * Taraf * Sınır için: Bir şeyin çevresi içinde olan
HAVZA Bir hükümetin idaresi altında bulunan bütün ülkeler
HAVZAA Kumluktan alınmış bir miktar kum
HAVZAN Sarı çiçekli, güzel kokulu bir çiçek Nilüfer çiçeği * Tarhun otu
HAVZE Nâhiye * Cemaat, topluluk
HAVZERÎ Birbirinden ayrılmayı istemek
HAY f Eyvah! Vay!
HAYA Hicab, utanma, edeb, ar, namus Allah korkusu ile günahtan kaçınmak
HAYA Yağmur * Ucuzluk
HAYADAR f Utangaç, çekingen, mahcub
HAYADİD (Haydud C) Haydutlar, eşkiyalar
HAYA-HUY f Çığlık, vâveyla * Çalıp eğlenmeden çıkan gürültü, ses
HAYAL (C: Hayâlât) Zihnen tasarlanan şey Hakikatı bilinmeyip akılla tasarlanan veya gölgeli görünen şey * Asıl olmayan ve akıldan geçen fikir
HAYAL-İ BEŞER İnsan hayali
HAYAL-İ FENER Sihirbaz feneri denilen ve resimli camları olan ve bu resimleri duvara aksettiren fenere benzer bir âlet * Mc: Son derece vücutça zayıf olan kimseler için kullanılır
HAYAL-İ HÂİL Korku ve dehşet veren hayal
HAYAL-İ SEFİD f Beyaz hayal
HAY'AL Yakasız gömlek
HAYALÂT (Hayal C) Hayaller, hülyalar
HAYALÂT-I ÂLİYYE Yüksek ve âli hayaller
HAYALEN Hayal olarak Zihinde tasarlayıp canlandırarak
HAYALET Göze görünen hayal, karaltı
HAYALÎ Hayale âit Hayale mensub ve müteallik * Hayal, yahut halk dili ile "Karagöz" oynatanlar
HAYALİYYUN (Hayalî C) Romantik şâirler, hayalî yazarlar
HAYALİYYUN MEZHEBİ Aslı olmayan ve hayalde tasavvur edilen şeyleri, gerçek olduğunu vehm edenlerin mesleği
HAYAL-PEREST f Hayalî şeylerle çok uğraşan Çok hayal kuran Dalgın Olmayacak şeylerle avunan
HAYAL-PERESTLİK Kelâmda hakikatı rencide edecek şekilde lüzumsuz hayallere yer vermek
HAYAL-PERVER f Hayale düşkün
HAY'AME Yaramaz huylu, kötü mizaçlı
HAYAT Dirilik Canlılık Yaşama Sağlık * Fık: Allah (CC) kendi Zât-ı Ehadiyyetine mahsus bir hayat sıfatı ile muttasıftır Bu, Hak Teâlâ'nın ilmi ile, irade ve kudret ile ittisafına hâs bir sıfattır (Bak: Meratib-i hayat) (Hayat, şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi hem en büyük neticesi hem en parlak nuru hem en lâtif mâyesi hem gayet süzülmüş bir hülâsası hem en mükemmel meyvesi hem en güzel zineti hem sırr-ı vahdeti hem rabıta-i ittihadı hem en yüksek kemali hem en güzel cemali hem kemalatın menşei hem san'at ve mahiyetçe en hârika bir ziruhu, hem en küçük bir mahluku bir kâinat hükmüne getiren mu'cizekâr bir hakikatı, hem güya kâinatın küçük bir zihayatta yerleşmesine vesile oluyor gibi; koca kâinatın bir nevi fihristesini o zihayatta göstermekle beraber, o zihayatı ekser mevcudatla münâsebettar ve küçük bir kâinat hükmüne getiren en harika bir mu'cize-i kudrettirHem hayatın hakikatı altı erkân-ı imaniyeye bakıp, mânen ve remzen isbat eder Yâni, hem Vâcib-ül Vücud'un vücub-u vücudunu ve hayat-ı sermediyesini hem dar-ı âhireti hem hayat-ı bâkiyesini hem vücud-u melâike hem sâir erkân-ı imaniyyeye pek kuvvetli bakıp iktiza eden bir hakikat-ı nuraniyyedir Hem hayat, bütün kâinattan süzülmüş en sâfi bir hülâsası olduğu gibi, kâinattaki en mühim bir maksad-ı İlahî ve hilkat-ı âlemin en mühim neticesi olan şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbeti netice veren bir sırr-ı azamdırEvet bu hayatın gayesi ve neticesi hayat-ı ebediyye olduğu gibi, bir meyvesi de hayatı veren Zât-ı Hayy ve Muhyi'ye karşı şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbettir ki; bu şükür ve muhabbet ve ibadet ve hamd ise hayatın meyvesi olduğu gibi kâinatın gayesidir Ve bundan anla ki; bu hayatın gayesini "rahatça yaşamak ve gafletli lezzetlenmek ve heveskârâne nimetlenmektir" diyenler, gayet çirkin bir cehaletle, münkirâne, belki de kâfirâne, bu pek çok kıymettar olan hayat nimetini ve şuur hediyesi ve akıl ihsanını istihfaf ve tahkir edip, dehşetli bir küfran-ı nimet ederler L)(Ziya ile mevcudat görünür, hayat ile mevcudatın varlığı bilinir Her birisi birer keşşaftır M)(Ey nefis! Eğer şu dünya hayatına müştaksan, mevtten kaçarsan; kat'iyyen bil ki: Hayat zannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır O dakikadan evvel, bütün zamanın ve o zaman içindeki eşya-yı dünyeviye, o dakikada meyyittir, ölmüştür O dakikadan sonra, bütün zamanın ve onun mazrufu o dakikada ademdir, hiçtir Demek güvendiğin hayat-ı maddiye, yalnız bir dakikadır Hattâ bir kısım ehl-i tedkik "Bir âşiredir, belki ân-ı seyyaledir" demişler İşte şu sırdandır ki; bazı ehl-i velâyet, dünyanın dünya cihetiyle ademine hükmetmişler Madem böyledir; hayat-ı maddiye-i nefsiyeyi bırak Kalb ve ruh ve sırrın derece-i hayatlarına çık, bak; ne kadar geniş bir daire-i hayatları var Senin için meyyit olan mâzi, müstakbel, onlar için hayydır, hayatdar ve mevcuttur S)(Vücudun kemali hayat iledir Belki vücudun hakiki vücudu hayat iledir Hayat vücudun nurudur S)(Hayatı veren O'dur Ve hayatı rızık ile idame eden de odur M)
HAYAT-I ALİL Hasta ömür, hastalıklı hayat
HAYAT-I ASKERİYYE Askerlik hayatı
HAYAT-I HUSUSİYYE Hususi hayat, özel hayat Şahsa ait hayat
HAYAT-I İNSANÎ İnsana ait hayat
HAYAT-I TAKDİRİYYE Huk: Ana rahminde bulunan çocuğun hayatı
HAYAT Kasaba ve köy evlerinde üstü kapalı, bir, iki veya üç tarafı açık sofa * Avlu
HAYAT-BAHŞ f Hayat bağışlayan, hayat veren, zindelik veren
HAYAT-ENGİZ f Yaşamaya zorlayan, yaşatan
HAYAT-FEZA (EFZA) f Hayat artırıcı, hayat bahşedici (Bak: Fezâ)
HAYATÎ Hayata ve yaşamağa ait Hayatla alâkalı Hayat için mecburi olan * Mc: Çok önemli bir şeyin bağlı bulunduğu başka bir şey Temel
HAYATİYET Canlılık Hayat işaretinin, alâmetinin görünür olması
HAYATİYYUN Biyoloji âlimleri
HAYAVİYE Hayatla alâkalı âza (Hayeviye diye de okunur)
HAYBER Arap Yarımadasında Hicaz bölgesinin doğu sınırında ve Medine-i Münevvere'nin 170 km kuzeyinde bir kasabadır Evleri, yüksek bir kayanın üzerinde kurulmuş olan bir kalenin etrafında bulunur Hicretin yedinci senesinde vuku bulan Hayber Gazası ile meşhur olmuştur Aynı sene içinde Hz Resulullah Efendimiz, Hudeybiyeden döndükten sonra binikiyüz piyâde ve ikiyüz süvari ile Hayberin fethine gitmiştirHayberin eski ahalisi yahudi olup, fetihten sonra haraca bağlanarak vatanlarında bırakılmışlar ise de, Hz Ömer (RA) Peygamberimizin son hastalıklarında "Arap Yarımadasında iki din birleşemez" dediğini işittiğinden, daha sonra halifeliği zamanında bu hadise istinaden bütün yahudileri çıkarıp Şam'a naklettirmiştir
HAYBET Mahrumiyyet İsteğine erememek Me'yus ve mahrum olmak
HAYBET-ZEDE f Sıkıntıya uğrayan, kedere düşen, kederli olan
HAYD (C: Hayud-Ahyâd) Uzanmış büyük dağ burnu
HAYDA' Sıcak günlerde uzaktan görenin su sandığı serap
HAYDAR Yiğit, cesur, kahraman * Hz Ali'nin (RA) bir nâmı, * Arslan, gazanfer
HAYDAR-I KERRÂR Hz Ali * Kahramanca döne döne düşmana saldıran
HAYDARANE f Hz Ali gibi Kahramanca, yiğitçe, cesurca
HAYDARÎ Kahramanlık, cesurluk, yiğitlik Arslanlık * Eskiden bazı esnaf ve köylülerin giydikleri kolsuz aba, hırka
HAYDARİYYE Hırkanın altına giyilen kısa ve kolsuz elbise
HAYDE Meyletmek, yönelmek, eğilmek * Hakdan ve doğru yoldan ayrılmak
HAYDEB Ulu ve yüce yol
HAYDO (Kürdçede ism-i tasgirdir) Haydar demektir (Ali'ye Alo denmesi gibi)
HAYDUD (Haydut) Yol kesici Dağ hırsızı Eşkiya
HAYE f Yumurta * Haya, husye
HAYED Gölgesinden ürken eşek
HAYENDE f Ağızda çiğneyen
HAYESAN Doğru yoldan dönmek, udul etmek * Nefret etmek
HAYEVAN (Bak: Hayvan)
HAYEVÎ Canlı (Bak: Hayaviye)
HAYF (Hayfâ) Emansızlık Haksızlık Zulüm Cevr (Vah vah, yazık, eyvah, yazıklar olsun meâlinde söylenir)
HAYF Gözün birisi birine muhalif olmak
HAYFANE (C: Hayfân) Alacalı çekirge * Ayakları uzun olan at
HAYFES Kısa adam
HAYHAY t Baş üstüne, seve seve yaparım, öyle ya!, şüphesiz, elbette (gibi mânâlara gelir)
HAYIFLANMAK Acınmak, üzülmek Esef etmek
HAYIR Hayrette kalan, mütehayyir Şaşıran * Birikmiş su
HAYIRSEVER İyilik ve yardım etmesini seven
HAYİA Şiddetli ses
HAYİC Âşık, hayran * Mest olmuş deve
HAYİDE f Çiğnenmiş * Ağızdan ağıza dolaşmış, bayat söz
HAYİDE-GÛ f Değersiz sözler söyleyen kimse * Değersiz şiirler yazan kimse
HAYİH Lâzım olduğu halde mevcud olmayan nesne
HAYİL Kısır olan hayvan * Engel, mâni * Hicâb
HAYİM Suyu, tahmin ettiği yerlerde arayıp bulamamak * Susuz, atşân
HAYİR Mütehayyir kimse * Toplanmış su
HAYİŞ Sık bitmiş olan hurma ağaçları
HAYİZE Aybaşısı olan kadın (Bak: Hayz)
HAYK Kaplamak
HAYK Sallanmak * Dokumak * Tesir etmek, etkilemek
HAYKAN Büyük ve kalın olan * Kısa boylu bir kimsenin yürümesi * Omuzunu oynatmak
HAYKATAN Türraç kuşunun erkeği
HAYL At At sürüsü * Atlı sürüsü * Zümre, güruh * Düşünmek, hıfzetmek
HAYL-İ ADÜV Düşman sürüsü, düşman güruhu
HAYL Kuvvet Havl
HAYLA' Cin taifesinden bir nesne * Sırtlan * Korku
HAYLE Keçi sürüsü
HAYLE Zannetmek, sanmak
HAYLİ f Oldukça Epeyce Çok Bir takım Kesir Bol
HAYLULET Kibir * Taazzum Gurur * Su-i zan * Korkmak Tevehhüm etmek
HAYLULET Yolu kapamak * Araya girme İki şey arasına girip hicab olmak
HAYLULET-İ ARZ Ay tutulması Dünyanın güneşle ay arasına girerek güneş ışığına perde olması
HAYM Yaramazlık yapmak
HAYMANA Başıboş hayvanları haylayıp salıverdikleri çayırlık yer * Ankara'nın bir kazası
HAYME Çadır

Alıntı Yaparak Cevapla