Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #34
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HILABE Aldatmak, hud'a
HILACE Hallaçlık
HILAF (C: Ahlâf) Söğüt ağacı * Muhalefet etmek, karşı gelmek
HILAL (C: Ahılle) Diş arasını ayıklamakta kullanılan nesne Dostluk
HILAS Kara ile ak arasında olan çocuk
HILAS Her nesnenin dibine çöken ağırlığı
HILB Kalble karın arasında olan perde
HILBİD Küçük deve
HILF Birbirine yardım etmek * Ahdetmek
HILF Meme başı
HILFE Muhalefet etmek, karşı gelmek * Biri gidip diğeri geriye gelmek * Biçildikten veya yandıktan sonra biten ot * Sonra biten yemiş
HILK Boğaz balgamı
HILK Hükümdar mührü * Çok mal
HILKID Kötü ahlâklı ve ağır ruhlu kimse
HILKÎ (Bak: Hilkî)
HILL Helâl * Kâbe ile mikat arası
HILLE Mekân ismi "Büluğ" mânâsına mastar
HILLE Kılıç gediği
HILLÎFÎ Bir kimseyi yerine bırakmak
HILM Dost
HILS (C: Ahlâs) Yünden veya kıldan yapılan ve palas denilen döşek * Büyük ve kuvvetli olan dişi deve
HILT Bir şeye karışık, karışmış bulunan * Eski tıbda: Ahlât-ı erbaa (Kan, salya, safra, dalak) dan birisi * Soyu, nesebi karışık kimse
HILT-I MAHMUD Vücudun sağlam ve sağlıklı oluşu
HILT-I REDÎ Vücudun hastalanmasına sebebiyet veren madde * Bir şeye karışmış olan şey
HILTA İşret * Muaşeret
HILYE Güzel sıfatlar, iyi hasletler * Süs, zinet * Peygamberimiz HzMuhammed'in (ASM) evsafı ve bundan bahseden kitab
HIM' Kurt * Hırsız
HIMA Kimsenin giremediği mahfuz otlak * Sultan için korunup hıfz edilen çayır
HIMAM Ölüm, mevt
HIMAR (C: Hamir - Humur) Eşek
HIMAR (C: Humr-Humur) Kadınların başlarına sardıkları bez
HIMARE (C: Hamâyir) Ayak üstü * Havuzun etrafına koydukları taş * Avcıların av vurmak için çevrelerine ev gibi dizdikleri taşlar
HIMAS Karnı aç kimseler
HIMASA İnce bellilik
HIMBIL Budala ve miskin
HIMDID Havuz dibinde olan döşeme
HIMHIM Burundan konuşan Sesleri burnundan çıkararak konuşan kimse * Burnundan çıkan ses gibi boğuk * Arap diyarında biten bir ot * Çok siyah
HIMLAK (C: Hamâlik) Gözün etrafı
HIMRE Bir şeyin bozulup şekil değiştirmesi
HIMS Üç gün deveyi susuz bırakıp, dördüncü günü su vermek * Alaca yemeni bez
HIMTAT Ot arasında olur bir nakışlı böcek
HIMVE Hastanın yemek yememesi
HIMYE Tıb: Hastanın, hekim tarafından verilen ilaçlarla kanaat edip ve tavsiyelerine uyup o hududun dışına çıkmaması
HIMYET Yemek yememek Perhiz yapmak
HINA (HINNÂ) Kına
HINAF Devenin yulardan burnunu çözmesi * Deve bileğinde olan yumuşaklık
HINAÎ Kına satan, kınacı
HINAK (Hanak C) Kızmalar, darılmalar, kin tutmalar, haset etmeler
HINAK İdam ederken boyna geçirilen ip
HINAS (Hünsâ C) Kendisinde hem erkeklik ve hem de dişilik özelliği taşıyanlar
HINAT (Hınta C) Buğdaylar
HINATA Buğday satmak
HINAYE Burun ucu
HINC Her nesnenin aslı * Meyl ettirmek, eğmek, yöneltmek
HINCAHINÇ Ağzına kadar ve tıka basa dolu Dopdolu (Bu tabir bir yer veya taşıt için kullanılır)
HINCER (C: Hanâcir) Hançer
HINDELİS Ağır yürüyüşlü deve
HINDİS (C: Hanâdis) Katı karanlık
HINEZKAR Kısa boylu kişi
HINN Cinden bir tâife
HINNA Kına Saça, sakala veya kadınların, parmaklarının uçlarına sürdükleri sarımtırak pembe boya ve bunun esası olan toz
HINNAB Uzun boylu
HINNUS (C: Hanânis) Hınzır eniği
HINS Bâtıldan hakka veya haktan bâtıla meyletmek Yeminini bozmak Günah
HINS-I YEMİN Yemininde durmayıp bozmak Nakz-ı ahd da denir
HINSIR Küçük parmak Serçe parmak
HINSÎR Alçak, soysuz, âdi
HINTA Buğday
HINTAR Çok acıkmak
HINYE Yay
HINZAB Kısa boylu * Yaban havucu
HINZIB (HUNZEB) Kokmuş et parçası Bir lâkap
HINZIR (C: Hanâzır) Domuz (Beğenilmeyen birisine hakaret için mecazen söylenir) * Pis ve katı kalbli kimse
HINZİMAN Cemaat, topluluk * Taife
HINZÎRE (C: Hınzırât) Hileci ve fitnekâr kadın * Dişi domuz
HINZİYAN Faydasız ve mânasız sözler konuşan
HINZÎZ (C: Hanâzız) Enenmemiş veya enenmiş erkek davar
HIR Hırıltı * Kavga, dövüş
HIRA Mekke-i Mükerreme'nin civarında bulunan ve Hz Peygamber'e (ASM) ilk vahyin geldiği mağaranın ismidir Bu mağaranın bulunduğu dağa Hırâ dağı denildiği gibi, Harrâ veya Cebel-i Nur da denilmektedir
HIRA Zayıf, cılız * Küçük, ufak
HIRABE Deve hırsızlığı yapmak
HIRAFE Acılık * Tezlik
HIRAK Hareket
HIRAM f Sallanma, salına salına naz ve edâ ile yürüme
HIRAMAN f Salınarak naz ve edâ yaparak yürüyen
HIRASET Koruma * Bekleme, bekçilik etme, muhafaza etme
HIRAŞ f "Tırmalayan, kazıyan" anlamıyla bileşik sıfatlar yapar Meselâ: Dil-hıraş : Gönlü tırmalayan, inciten Samia-hırâş : Kulak tırmalayıcı
HIRBA Bukalemun adı verilen keler cinsi * Güneşin bulutlara aksetmesinden hasıl olan renkler
HIRBAK Sahabeden bir kimsenin adı ki, ona "Zülyedeyn" de derlerdi * Def'etmek, kovmak * Yellenmek
HIRBAŞ Fesâd vermek * Acı bir ot
HIRBÜRE Kavun
HIRÇIN Pek inatçı, titiz
HIRDAVAT Ehemmiyetsiz şeyler, öteberi * Demirden mâmul eski âlet (Bak: Hurdevat)
HIRED f Akıl, fikir, zihin İnsandaki düşünce ve anlayış kuvvesi
HIRED-ÂMUZ Öğreten, öğretici, muallim
HIRED-ÂŞUB f Akıl dağıtan
HIRED-FERSA f Akıl yorucu
HIRED-MEND (C: Hıredmendân) f Akıllı, anlayışlı
HIRED-MENDÎ Akıllılık
HIRED-PESEND Akıllı, zîakıl, düşünen
HIRED-SUZ f Şaşırtıcı, akıl yakıcı
HIRFET Geçinmeğe medar (sebeb) olan iş, san'at Devamlı meşgul olunan iş
HIRFU' Pamuk
HIRIZMA Azgın hayvanların ağzına veya ayının burnuna takılan demir halka
HIRÎD f Satın alma
HIRÎDAR f Alıcı, müşteri, tâlib
HIRÎDE f Satın alınan, satın alınmış
HIRİSTİYANLIK (Bak: İsevî)
HIRK (HIRRÎK) Cömert, kerim
HIRK Törpülemek * Kızgınlıktan dolayı dişini gıcırdatmak * Bir şeyi dürtmek
HIRKA Bez parçası Bezden mâmul elbise * Tas: Mânen dünya zevk u safâsından çekilip kendini ibadete verenlerin elbisesine hırka-i tecrîd denir
HIRKA-İ SAADET Cenab-ı Peygamber'in (ASM) İstanbul'da Topkapı Sarayı'nda gümüş sandık içinde muhafaza edilen hırkasıdır Mısır'ın fethi üzerine Mekke Şerifi tarafından diğer emanat-ı mübareke ile beraber Yavuz Sultan Selim Han'a hediye edilmiştir Hırka-i Şerif de denir (OTDS)
HIRKA-İ SAADET DAİRESİ İstanbul'da Topkapı Sarayı'nda "mukaddes emanetlerin" bulunduğu yer Burada yüzyıllardan beri, başta Peygamberimiz HzMuhammed'in (ASM) hırkaları olmak üzere İslâmî nitelikte birçok mukaddes eşya saklanmaktadır Bu eşya Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından, Mısır'ın fethinden (1517) sonra İstanbul'a getirilmiştir
HIRKA-İ ŞERİF (Bak: Hırka-i Saadet)
HIRKAPUŞ f Hırka giyen, derviş
HIRKAPUŞANE f Fakircesine, dervişçesine
HIRKAPUŞÎ f Fakirlik, dervişlik
HIRKAT Hararet, sıcaklık, yanma
HIRMAN Mahrumluk, mahrumiyet * Ümitsizlik, ye's
HIRMAN Yalan, kizb
HIRMELE Akılsız kadın
HIRNIK (C: Harânik) Tavşan yavrusu * Bir şâire kadın
HIRPADAK Birdenbire, hemencecik * Uygun bir şekilde, münâsib bir tarzda Tıpatıp
HIRPANÎ f Derbeder, perişan kılıklı, pejmürde
HIRRAN Boyun eğen, itaat eden, muti
HIRRE Susuzluk
HIRRÎC Bir kimsenin çıkardığı nesne
HIRRÎF Acılığından dili acıtan nesne
HIRRİK (C: Ehrak - Hurrak - Huruk) Cömerd, kerim Zarif
HIRRİT (C: Harârit) Delil * Hâzık * Mâhir, maharetli
HIRS Aç gözlülük Tamahkârlık * Kızgınlık * Şiddetli istek, arzu * Azgınlık(Hırs ile aculiyet sebeb-i haybettir Zira, müretteb basamaklar gibi fıtrattaki tertibe, teselsüle tatbik-i hareket etmediğinden haris muvaffak olamaz M)(Arkadaş! Esbab ve vesaiti insan kucağına alıp yapışırsa, zillet ve hakarete sebep olur Meselâ: Kelp, bütün hayvanlar içerisinde birkaç sıfat-ı hasene ile muttasıftır ve o sıfatlar ile iştihar etmiştir Hattâ sadakat ve vefâdarlığı darb-ı mesel olmuştur Bu güzel ahlâkına binaen, insanlar arasında kendisine mübarek bir hayvan nazarıyla bakılmağa lâyık iken, maalesef insanlar arasında mübarekiyet değil necis-ül-ayn addedilmiştirTavuk, inek, kedi gibi sair hayvanlarda, insanların onlara yaptıkları ihsanlara karşı şükran hissi olmadığı halde, insanlarca aziz ve mübarek addedilmektedirler Bunun esbabı ise, kelpte hırs marazı fazla olduğundan esbab-ı zâhiriyeye öyle bir derece ihtimam ile yapışır ki, Mün'im-i Hakiki'den bütün bütün gafletine sebep olur Binaenaleyh, vasıtayı müessir bilerek Müessir-i Hakiki'den yaptığı gaflete ceza olarak necis hükmünü almıştır ki tâhir olsun Çünki hükümler, hadler günahları affeder Ve beyn-en-nâs tahkir darbesini, gaflete keffaret olarak yemiştirÖteki hayvanlar ise, vesaiti bilmiyorlar ve esbaba o kadar kıymet vermiyorlar Meselâ: Kedi seni sever, tazarru eder Senden ihsanı alıncaya kadar İhsanı aldıktan sonra öyle bir tavır alır ki, sanki aranızda muarefe yokmuş ve kendilerinde sana karşı şükran hissi de yoktur Ancak Mün'im-i Hakiki'ye şükran hisleri vardır Çünki, fıtratları Sânii bilir ve lisan-ı halleriyle ibadetini yaparlar Şuur olsun olmasınEvet kedinin "Mır-mır" ları "Yâ Rahim! Yâ Rahim! Yâ Rahim!" dir MN)

Alıntı Yaparak Cevapla