Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...
RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HİLAF Ters, karşı, zıd Karşı koymak Muhalefet etmek
HİLAF-I ÂDE Âdet ve kaidenin aksine Kaide ve nizama aykırı
HİLAF-I HAKİKAT Hakikata muhalif Gerçeğe ve hakikata zıt
HİLAFEN Zıd olarak Hilaf olarak
HİLAFET Bir kimseye halef olmak ve onun yerine geçmek * Din ve dünya işlerinde umumi reislik İmam-ül Mü'minîn olan zât, şer'î hükümlerin icrasında Peygamberimiz Hz Muhammed'e (A S M ) halef olduğu için hilafet vazifesini alana Halife denmiştir Buna İmamet-i Kübra da denir Hilafet, 1517 (Hi: 923) tarihinde Abbasilerden Osmanlılara intikal etmekle, hilafet ve saltanat birleşmiş oldu Hilafeti Sultan Selim Han'a terkeden Mısır'da son Abbasi Halifesi El-Mütevekkil idi (İslâmiyetin himayesi ve i'lâsı, şer'î hükümlerin ve cezaların icra ve ikamesi, askerin techizi, öşür ve zekâtın toplanması ve emsâli muâmelât için ümmet üzerine imâm tâyini farzdır Halife şer'î hükümlerle idare ve hareket etmekle mukayyettir Bizzat kendi arzusuna göre hareket edemez ve şeriata muhalif bulunamaz Bu itibarla da halife, hukuk nizamı ile kayıtlıdır ve seçimle başa geldiği için bir "İslâm Cumhuriyetinin Reisi" olmuştur İslâm âlimleri, ilim, adâlet, kifâyet ve rey' ve ilmin sıhhati için a'za ve havassa âit selâmet olmak üzere dört şartın bulunmasını icmâen şart kılmışlardır İslâm diyaneti ve siyasetinde Hâkim, ancak Cenab-ı Hak'tır Hilafet makamı İlâhî ahkâmı tatbik ve halkı iyi idare ile muvazzaftır ) (Bak: Halife)(Eğer desen: Hilafet-i İslâmiye noktasında İmam-ı Ali'nin fevkalâde iktidarı, hârikulâde zekâsı ve yüksek liyakatiyle beraber seleflerine nisbeten muvaffakiyetsizliği nedendir?Elcevab : O mübârek zât, siyaset ve saltanattan ziyade, daha çok mühim başka vazifelere lâyık idi Eğer tam muvaffakiyet-i siyasiye ve tamam saltanat olsaydı, "Şâh-ı Velâyet" ünvan-ı mânidarını bihakkın kazanamıyacaktı Halbuki zâhirî ve siyasî hilafetin pek çok fevkinde manevî bir saltanat kazandı ve Üstad-ı Küll hükmüne geçti; hattâ kıyamete kadar saltanat-ı manevîsi bâki kaldı M )
HİLAFET-İ SENİYYE Büyük, yüce hilafet Osmanlı Devleti hilafeti
HİLAFETNAME Tarikata intisab ile usulü dairesinde belirli mevkilere çıkarak irşad mertebesine yükselenlerden isteklilerin irşad ve terbiyesine ruhsat ve izni mutazammın şeyhi tarafından verilen mühürlü vesika
HİLAFETPENAH f Hilafetin dayanak yeri Halifeliği haiz bulunan, hilafeti koruyan kimse Halife, padişah
HİLAFGİR (C: Hilâfgirân) f Zıt düşüncede olan, karşı fikirde bulunan, aleyhinde olan
HİLAF-GİRÎ f Muhalif taraftan olma, karşı tarafı tutma Hilafgirlik
HİLAFINA Zıddına, tersine, aksine
HİLAFÎ Hilafa, ihtilafa sebeb olana dair
HİLAF-ÜL-ÂDE Kaide ve usule karşı
HİLAL Sâfi ve halis * Sıdk ile dostluk etmek * Ara Aralık * Zaman ve vakit * İki şey arasına sokulmuş olan * Buluttan yağmurun çıktığı yer * Gr: Bir kelimenin aslını ve ondan türeyenleri gösteren tertip * Kulak ve diş karıştırmak gibi şeylerde kullanılan ucu sivri nesne
HİLAL-İ SÜTUR Satırların aralığı Satırlar ortası
HİLÂL Yeni ay şekli Yeni ay * Fık: Yay şeklinde görülen her yeni aya ve her ayın üçüncü gecesine kadar aya hilâl denir 26 ve 27 nci gecelerdeki aya da hilâl, onda sonrakileri kamer denir * Cami kubbeleri ve minâre külâhları tepesine konulan alemlerin hilâl şeklinde olan uç kısmı
HİLÂL-İ AHDAR Yeşilay
HİLÂL-İ AHMER Kırmızı ay Kızılay'ın önceki ismi
HİLÂL-İ ÎD Bayram hilali Bayram edileceğinin anlaşılmasına sebeb olan hilâl
HİLÂL-İ SAVM Oruç hilâli Ramazanın geldiği kendisi görünmekle bilinen hilâl
HİLÂLE Ay ağılı, hâle
HİLÂL-EBRU f Kaşı ay gibi olan Hilâl kaşlı Yeni ay gibi kaşı olan
HİLALET Samimi dostluk
HİLALÎ Yeni ay şeklinde olan * Bir yazı stili
HİLALÎ SAAT Kalıbı gümüş olmayıp bakır veya tombak olan eski saatlere verilen addır
HİLASÎ (Hilâsiyye) Zenci ile beyaz melezi
HİLAŞ f Gürültü, kavga, patırtı, şamata
HİL'AT Yüksek makamdaki zatların beğendiği kimseye ve takdir edilen zevata giydirdiği kıymetli, süslü elbise Kaftan
HİL'AT-İ FÂHİRE Çok kıymetli ve değerli olan kaftan
HİL'AT-İ HASS-ÜL HAS Tar: En değerli kumaştan yapılan hil'atler için kullanılan bir tâbirdir Bu türlü kaftanlar şeyh-ül İslâm, sadrazam ve Mekke şerifi gibi en yüksek derecedeki devlet memurlarına giydirilirdi
HİL'AT-I VEDÂ Tar: Osmanlılar zamanında saraya misafir edilen kimselere ayrıldıkları zaman giydirilen hil'at
HİL'AT-I VÜCUD Vücud elbisesi Ruhun,içinde bulunduğu ten elbisesi Cesed
HİL'AT-DUZ f Kaftan diken, terzi
HİLB Asma yaprağı * Ciğer * Tırnak * Tarp bitkisi * Zampara genç
HİLBACE Ahmak
HİLBİLAB Sarmaşık
HİLBİSE Şey
HİLBUS Ahmak
HİLCAB Büyük çömlek
HİLE Sed Hâil * Çare * Maslahat ve hayırlı işlerde tedbirli ve tecrübeli olmak * Aldatacak tarz ve tedbir Fend Mekir Dabara * Zeval ve intikal * Sahtekârlık, yalancılık, düzenbazlık
HİLE-İ ŞER'İYE Müşkül bir mes'eleyi, şer'i esaslar üzeri, hazakatla hall ve izah etmek ve şer'an muahaze ve mes'uliyeti mucib olmayacak surette te'vilini bulmaktır Bu tabir kanuna, yani şeriata karşı irtikâb edilen, hile, oyun, aldatma veya şer'î bir hükmü bertaraf etmek mânasına olmayıp, ancak karışık bir durumun ve mes'elenin kanuni ve şer'i hal çaresini bulmak demektir Buna, mahlâs-ı şer'i (Şer'i kurtuluş) da denir (O S )
HİLEBAZ f Hileci, yalancı, düzenbaz, oyuncu
HİLEKÂR f Hileci, hilebâz
HİLEKÂRANE f Hilekârcasına, hile yapanlar gibi
HİLEKÂRÎ f Hilekârlık
HİLEPERDAZ f Hile yapan, hileci
HİLESAZ f Oyuncu, düzenbaz, hileci
HİLF (C : Ahlâf) Sözleşme, söz verme * Yardımlaşma, dayanışma Birlik maksadıyla ittifak
HİLHAL (C : Helâhil) Hallacın bezi iyi dokuması * Seyrek kalbur
HİLÎTEC Hindistan eriği
HİLKAM Arslan, esed *İri yapılı, cüsseli, şişman
HİLKAT Doğuştan gelen vasıf Yaratma Yaratılış
HİLKATEN Yaratılıştan Doğuştan
HİLKIYYAT Yaratılışla alâkalı, hilkatte olan evsaf
HİLKIYYET Yaratılışta olma, hilkî olma
HİLKÎ Hilkate âit, yaratılıştan Yaratılışa dâir Yaratılışta * Zâti
HİLL Helâl Yapılması günah olmayan * Harem-i Kâbe ile mikat arası, hac zamanında Mekke-i Mükerreme dışında ihrama girilen yerin haricinde bulunan saha
HİLLE İstasyon, durak
HİLLET Bir yere konup istirahat eden cemaat * Yorgunluk Kırgınlık * Boşanmış kadının iddet müddetinin sona ermesi
HİLLET (C : Hillel - Hilâl) Samimi ve cân-ı gönülden olan dostluk En güzel takdir edici ve samimi arkadaşlık * Kılınç gediği * Nakışlı deri * Ağızda bâki kalan dişler * Dişler arasında kalan yemek artığı
HİLLEVF Kocamış, ihtiyarlamış * Yalancı, hilekâr
HİLM Doğuştan olan huy yumuşaklığı Şiddete tahammül Nefsini heyecandan korumak * Vakar Sükûn
HİLM-İ HİMARÎ İfrat derecede yavaşlık, yumuşak huyluluk
HİLMAN Çok, kesir
HİLMÎ Hilm'e ait ve hilm'e bağlı
HİLMİYYET Yumuşaklık, yavaşlık, yumuşak huyluluk
HİLV Boş oluş Boşluk (Bak: Hulüv)
HİLYA' Yırtıcı hayvanların küçüğü
HİLYE Güzel sıfatlar Süs Zinet Cevher Güzel yüz * Kılıcın sapındaki veya kınındaki zinet * Suret Hey'et Görünüş
HİLYE-İ ŞERİF Peygamberimiz Hz Muhammed'in (A S M ) mübarek vasıflarını anlatan manzum veya nesir halindeki yazı
HİLYUN Marçopa denilen ot
HİM Huy, mizac, tabiat
HİM Deveye ârız olan susuzluk hastalığı * Kürtçede: Temel, esas
HİMAL Yük getirmek, yük taşımak
HİMALE (C : Hamayil) Kılıç kayışı
HİMAN Susuz, susamış
HİMAR Merkep Eşek
HİMARÎ Himarla alâkalı * Eşek gibi
HİMAYE Koruma Korunma Muzır şeylerden muhafaza etme
HİMAYE-İ ETFAL CEMİYETİ Çocuk Esirgeme Kurumu
HİMAZE Katılık, şiddet
HÎME f Kütük, odun, kereste
HİMEM (Himmet C ) Himmetler
HİML Yük Taşınan ağırlık
HİML-İ CESİM Ağır yük
HİMLAC Kuyumcular körüğü
HİMM Suyu çok olan kuyu
HİMMET Kalbin bütün kuvveti ile Cenab-ı Hakk'a ve sâir mukaddesata yönelmesi Kalb isteği ile gösterilen ciddi gayret * Allah indinde makbul ve mübârek bir kimsenin mânevi yardımı ile birisini koruması, yardım etmesi * Tabiî şevk ve meyil ve heves * Lütuf, yardım (Bak: Mahiyet)Himmet kelimesinin çok geçtiği bir ders:(S - Zindan-ı atalete düştüğümüzün sebebi nedir?C - Hayat bir faaliyet ve harekettir Şevk ise matiyyesidir İşte himmetiniz şevke binip mübareze-i hayat meydanına çıktığı vakit, en evvel düşman-ı şedid olan ye's rast gelir Kuvve-i maneviyesini kırar Siz o düşmana karşı kılıcını istimal ediniz Sonra müzahametsiz olan hakkın hizmetinin yerini zapt eden meylüttefevvuk istibdadı hücuma başlar Himmetin başına vurur, atından düşürttürür Siz hakikatını o düşmana gönderiniz Sonra da ilel-i müteselsiledeki terettübü atlamakla müşevveş eden aculiyet çıkar, himmetin ayağını kaydırır Siz yu siper ediniz Sonra da, medeni-i bittab' olduğundan ebnâ-yı cinsinin hukukunu muhafazaya ve hakkını onlar içinde aramağa mükellef olan insanın âmâlini dağıtan fikr-i infiradî ve tasavvur-u şahsî karşı çıkar Siz de: olan mücahid-i âli-himmeti mübarezesine çıkarınız Sonra başkasının tekâsülünden görenek fırsat bulup, hücum edip belini kırar Siz de: olan hısn-ı hasîni himmete melce' ediniz Sonra da acz ve nefsin itimadsızlığından neş'et eden ve işi birbirine bırakmak olan düşman-ı gaddar geliyor Himmetin elini tutup oturtturur Size de: olan hakikat-ı şâhikayı üzerine çıkarınız Tâ o düşmanın eli o himmetin dâmenine yetişmesin Sonra Allah'ın vazifesine müdahale eden dinsiz düşman gelir Himmetin yüzünü tokatlar, gözünü kör eder Siz de: olan kâr-âşinâ ve vazife-şinas olan hakikatı gönderiniz Tâ onun haddini bildirsin Sonra umum meşakkatin anası ve umum rezaletin yuvası olan meylürrahat geliyor Himmeti kaydeder, zindan-ı sefalete atar Siz de: olan mücahid-i âli-cenabı, o cellâd-ı sehhara gönderiniz Evet size meşakkatta büyük rahat var Zira fıtratı müteheyyiç olan insanın rahatı yalnız sa'y ve cidaldedir )(Münazarat) (Velilerin himmetleri, imdatları, manevî fiilleriyle feyiz vermeleri, hâlî veya fiilî bir duadır Hâdî, Mugîs, Muîn ancak Allah'dır Fakat insanda öyle bir lâtife, öyle bir hâlet vardır ki, o lâtife lisaniyle her ne sual edilirse velev ki fâsık da olsun Cenab-ı Hak o lâtifeye hürmeten o matlubu yerine getirir O lâtife pek uzaktan bana göründü ise de teşhis edemedim M N )
HİMYAN Dirhem koydukları kap ve kemer
HİMYATA (Süryanicedir ve Tevrat'ta geçer ) Resul-ü Ekrem Hz Muhammed'in (A S M ) İbranice bir ismidir
HİMYE Perhiz Yiyecek ve içecekte sıhhat için gösterilen ihtimam ve dikkat
HİMYEVÎ Perhiz ile alâkalı
HÎN An, zaman, vakit Sıra Çağ * Kıyamet
HÎN-İ HÂCET İhtiyaca göre, ihtiyaç vakti
HÎN-İ SEFER Yolculuk * Ölüm zamanı Sefer zamanı
HÎNA f Şarkı söyleme
HİNÂ-GER f Şarkıcı, şarkı söyleyen
HİNA' Hayvanın kösneyip erkek istemesi
HİNA Hurma salkımı * Bir çeşit katran
HÎNA Kİ Vakta ki, ne zaman ki
HİNAS (Hünsâ C ) Kendilerinde hem erkeklik, hem de kadınlık alâmetleri bulunan kimseler
HİNBER (C : Henâbir) Eşek sıpası
HİND Hindistan'ın kısa adı * Bir kadın adı (Asr-ı saadette Hazret-i Hamza'nın ciğerlerini yiyen kadın, Ebu Süfyan'ın karısı ) * Fetva metinlerinde kadını temsil etmek üzere kullanılan umumi isimlerden birisi Diğerleri: Fatıma, Hatice, Zeyneb
HİNDEB (Hindebâ-Hindebâe) Hindibâ, gündöndü çiçeği
HİNDÎ Hind'e ait * Hind ahalisinden olan, Hindli * Bugün konuşulan Hind dillerinin en yaygın ve tanınmış olanı * Güzel sanatlarda kullanılan ve Hind'de yapıldığı için de bu ismi alan bir kağıt cinsi
HİNDU f Satürn (Zühal) gezegeni * Benek, ben * Hind'in Brahman ahalisinden olan * Hindliler gibi pek esmer adam
HİNDUBAR f Yazı hokkası
HİNDUVANE f Kavun, karpuz
HİNDUVANÎ Hindî kılıç
HİNE Onurlu olma hâli, gururluluk
HÎNE Bir vakit
HÎNEİZİN (Zaman zarfı) o zaman, o sıra
HÎNEN Zamanca, vakta, vakitçe, zaman olarak
HÎN-İ HACETTE Lüzumlu zamanında, ihtiyaç olduğu vakit
HİNK Kır at
HİNME Boncuk adı
|