Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #40
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HOŞENDAM f Boyu bosu güzel ve düzgün olan
HOŞGÛ f Hoş konuşan, tatlı dilli Konuşmaları kırıcı olmayan
HOŞGÜVAR f Hazmı kolay, tatlı, hoş, sindirici
HOŞGÜZEŞTE f Hoş geçmiş tatlı zaman
HOŞHAL f Hali vakti iyi, bahtiyar, mes'ud
HOŞHAN f Okuyuşu güzel
HOŞHIRAM f Güzel yürüyüşlü, güzel gidişli
HOŞKADEM f Uğurlu ayağı olan, ayağı uğurlu
HOŞKALEM f Kâtip İyi yazı yazan * Hilekâr, hileci
HOŞKÂM f Memnun, rahat, arzu ve isteklerine ulaşmış
HOŞMANZAR f Manzarası güzel Güzel görünen * Mc: Güzel yüzlü Siması güzel olan
HOŞMENİŞ f Huyu, tabiatı iyi Güzel huyları olan
HOŞMEŞREB f Sevimli, güzel huylu
HOŞNEVA f Sesi güzel olan Güzel sesli
HOŞNİGÂH f Güzel bakışlı
HOŞNİHAD f İyi yaradılışlı, güzel huylu
HOŞNİŞİN (C: Hoş-nişinân) f Göçebe * Rahat yerleşmiş
HOŞNUD f Memnun, râzı, gönlü hoş edilmiş
HOŞNUDLUK Memnuniyet, râzılık
HOŞNÜMA f Güzel görünen
HOŞREFTAR f Gidişi, yürüyüşü güzel Güzel gidişli
HOŞRU(Y) f Tatlı yüzlü, sevimli
HOŞSOHBET f Konuşması tatlı, sohbeti güzel
HOŞTER f Daha lâtif, daha hoş
HOTOZ Eski zamanda kadınların başlarına giydikleri süslü serpuş * Hayvan, kuş ve tavuk tepesi * Yapıların ve eşyaların üzerine konulan tepelik
HOV Av kuşuyla yapılan av * Av kuşunu, yanına celbetmeye mahsus bir kelime-i beynelmileldir
HOVARDA Sefih, çapkın Malını mülkünü zevk u safa yolunda harcayan, sefâhette sarfeden
HÖDÜK Kaba, nezaketsiz Gabi, acemi, vurdumduymaz
HÖL Yaşlık, nem, rutubet
HÖRGÜÇ Devenin sırtındaki tümsek
HÖYÜK Kazıldığında içinden eski eserler çıkan alçakça toprak tepe
HU "O" mânasına zamir olup, Kur'an-ı Kerim'de, bir Allah'tan başka ilâh olmadığını ifade eden ve kelime-i tevhid olan bu lâfzında şeklinde 26 defa zikredilmiştir Müstakil olarak "hüve" diye okunur (Bak: Hüve)
HUB (Hâbb) Günah
HUB f Hoş, güzel, iyi
HUBAB Muhabbet * Mahbub, sevgili olan * Su üzerinde olan kabarcık ki, habab-ül mâ' derler
HUBAHİB Yıldız böceği * Bahil bir kimsenin adı
HUBAK (C: Hubek) Suya ve kuma rüzgârın etkisiyle yol yol görünen yerler
HUBAN f Güzeller, iyiler
HUBANNAME Edb: Güzel ve yakışıklı gençler hakkında yazılan kitap (Güzel kadınlar hakkında yazılanlara ise "zenanname" denilir)
HUBAR Taşlı, yumuşak yer
HUBARA (C: Hubârât) Toy kuşu
HUBAS Değirmen unluğu
HUBASE Ganimet malı
HUBASE Selin derede kazıp yıktığı yerler
HUBA'SEN (C: Huba'senât) Yoğun ve katı nesne
HUBAT Cinnete benzer bir sefahet
HUB-AVAZ f Güzel sesli, sesi güzel olan
HUBB (Hibâb - Hibb - Mehabbet) Sevgi, muhabbet, bağlılık, dostluk Bir şeyi birisine sevdirmek * Hulus, lüzum ve sübut * Muhafaza ve imsâk
HUBB-U CAH f Şöhret düşkünlüğü, makam sevgisi Rütbe hırsı(İnsanda, ekseriyet itibariyle hubb-u câh denilen hırs-ı şöhret ve hodfüruşluk ve şan ü şeref denilen riyakârâne halklara görünmek ve nazar-ı âmmede mevki sahibi olmağa, ehl-i dünyanın her ferdinde cüz'î küllî arzu vardır Hattâ o arzu için, hayatını feda eder derecesinde şöhretperestlik hissi onu sevkeder Ehl-i âhiret için bu his gayet tehlikelidir Ehl-i dünya içinde gayet dağdağalıdır; çok ahlak-ı seyyienin de menşeidir; ve insanların da en zaif damarıdır Yâni: Bir insanı yakalamak ve kendine çekmek, onun o hissini okşamakla kendine bağlar; hem onun ile onu mağlub eder M)
HUBB-U EHL-İ BEYT f Ehl-i Beyt'e olan sevgi ve bağlılık Hz Peygamber'in (ASM) neslinden gelenleri, onun izinden gidenleri ve onun yolunda sâdık olup sebat edenleri sevmek
HUBB-UL VATAN Vatan sevgisi
HUBB Hilekâr, dolandırıcı, aldatıcı, kurnaz
HUBBAN Habbeler, tâneler, tohumlar (Hibeb de aynı meâldedir)
HUBBAZÎ Ebegümeci
HUBBE Dostluk
HUBEB (Habbe C) Buğday, mısır, arpa gibi ufak ve yuvarlak nebatatın taneleri
HUBESA (Habis C) Habisler, pis şeyler * Abdestsiz, gusülsüz gezen pis kâfirler
HUBEYB (Hubeybe) (C: Hubeybât) Küçük tane, ufak tane, tanecik
HUBEYBAT (Hubeybe C) Küçük tanecikler
HUBÎ f Güzellik
HUBLA Gebe, hâmile
HUBLE Boyuna takılan süs eşyası
HUBNE Koltuk altına koyup getirilen şey * Kaftan eteği * Don
HUBR Bilme, ilim * Sınamak, tecrübe
HUBRE Etten ve balıktan aldıkları hisse
HUBRU(Y) (C: Hubruyân) Yüzü güzel olan Güzel yüz
HUBS Kötülük, fenalık, yaramazlık
HUBS Vakfolan nesne
HUBSE Tutuk mânâsına bir isim
HUBŞ Sesi güzel olan bir kuş
HUBTER (Hub-terin) f En güzel, pek güzel
HUBU' Çocuğun ağlamaktan dolayı sesinin kesilmesi
HUBUB (Hubüb) (Habâb C) Su üzerinde kabarcıklar
HUBUB Tohumlar, tâneler
HUBUBÂT Habbeler, tâneli nebatlar, taneler
HUBUL (Habl C) Urganlar, ipler, halatlar
HUBUL El ve ayak kesmek
HUBUR Sevinç, sürur, gönül ferahlığı Şadüman olmak * Âlimler
HUBUR Haberler Havadisler
HUBUT Bâtıl olmak Beyhude, işe yaramaz olmak
HUBUT Aşağıya inme, düşme
HUBÜK (Habîke ve Hibak C) Habîkeler ve hibaklar (Bak: Habîke)
HUBÜS Necaset, çirkinlik
HUBZ Ekmek
HUBZ-İ HINTA Buğday ekmeği
HUBZ-I ŞAÎR Arpa ekmeği
HUBZE Ekmek parçası Bir parça ekmek * Kül pidesi
HUC f Horoz ibiği * Kuş tacı, ibik * Koç * Horoz ibiği adlı bir çiçek
HUC-İ HURUS Horoz ibiği
HUC-İ HÜDHÜD İbibik ibiği, hüdhüd kuşunun ibiği
HUCEE Çok nikâh ve çok cima eden erkek * Şişman ve ağır kimse
HUCESTE f Saâdetli, mutlu Hayırlı, uğurlu, meymenetli
HUCESTE-HİSAL f Güzel huylu, tabiatı uğurlu
HUCESTE-RE'Y Reyi, fikri ve düşüncesi isabetli ve uğurlu
HUCNE Kuşak
HUCRE (Bak: Hücre)
HUCUB (Hicab C) Perdeler, hicablar, hâiller
HUCURAT (Hücre C) Hücreler, odacıklar
HUCURAT SURESİ Kur'an-ı Kerim'de 49 suredir Medine-i Münevvere'de nâzil olmuştur
HUCZE (C: Hucez) Kuşak yeri * Ateşli odun parçası
HUD (Hâid C) Büyüklük * Çok hürmet * Bir Peygamber ismi Rıfk, sükun ve vakar ile muttasıf olduğu için bu Peygambere Hud ismi verilmiştir (AS) Yahudilere de bu isim söylenilmiştir Nuh tufanından sonra Yemen diyarında Hadremud civarında Ahkaf denilen yerde Ad Kavmine gönderilen Peygamber Hud (AS) idi
HUD SURESİ Kur'an-ı Kerim'de 11 sure olup Mekke-i Mükerreme'de nâzil olmuştur
HUD f Miğfer, baş zırhı
HUDA f Rabb Sâhib Cenab-ı Hak Hâlık
HUD'A Hile, oyun Aldatma Düzen Mekir * Bir kere aldanmak * Herkese aldanan Safdil
HUDABİN Hakkı ve hakikatı gören Cenâb-ı Hakk'ı tanıyan
HUDADAD f Allah vergisi Mevhibe-i İlâhî
HUDAHAN f Şehâdet parmağı
HUD'AKÂR f Oyuncu, düzenbaz, hilekâr
HUD'AKÂRÎ f Düzenbazlık, hilekârlık, oyunculuk
HUDANEGERDE f Allah göstermesin
HUDAPEREST Allah'a ibadet eden Dindar
HUDAPESEND f Allah'ın beğeneceği şey
HUDARA f Allah için, Allah aşkına
HUDARA Karanlık gece * Siyah bulut
HUDARE Deniz
HUDARET Yeşillik Sebze
HUDARÎ Arı kuşu
HUDARİ' Bahil kimse
HUDARİYYE Tavşancıl kuşu * Karanlık gece
HUDAŞİNAS f Allah'ı tanıyan, Allah'a iman eden
HUDAVEND f Allah, Hâlık, Rabb * Sâhib, malik, efendi * Hükümdar, hâkim
HUDAVENDÎ f Hudavendilik, sâhiplik, hükümdarlık
HUDAVENDİGÂR f Hükümdar, âmir, efendi, sahib * Osmanlı padişahlarından 1 Murad Han Gazi'nin (1362 - 1389) lâkabıdır ve bu sebeple, şehzadeliğinde valilik yaptığı Bursa vilâyetine de Cumhuriyete kadar bu nam verilmişti
HUDAVER Sahip, mâlik * Bey, hâkim, efendi
HUDAY f Allah, Rabb
HUDAYGÂN f Büyük hükümdar, yüce sultan, ulu pâdişah
HUDAYÎ f Hudâlık, uluhiyyet Allah'lık * Allah'a mensub
HUDAYİNABİT Ekilmeden biten ot veya ağaç * Hiç bir talim ve terbiye görmemiş adam
HUDDAM Hizmette bulunanlar Hizmetçiler * Cin taifesinden olan hizmetçi
HUDDE Çukur
HUDENA (Hadîn C) Sâdık dostlar, vefakâr arkadaşlar
HUDER Kökü derin olan ot
HUDEYBİYE Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye giden yolun üzerinde ve Mekke'den bir merhale uzaklıkta küçük bir köy olup, yakınında bir kuyu ve bir ağaç vardır ki, bu ağacın altında Hz Fahr-i Kâinat Efendimize (ASM) beşinci hicri senede eshabı tarafından biat olunmuştur Hicretten beş sene on ay geçtiğinde Hz Peygamber, maiyetindeki Muhacirîn ve Ensar'dan 1400 kişi bulunduğu halde umre niyetiyle Kâbe-i Şerife'yi ziyaret maksadıyla gidip bu yere vardıklarında Kureyş'in harp için karşı çıktıklarını haber alması üzerine, harp niyetiyle gelmeyip ancak sıla-i rahm ve Beytullah'ı ziyaret niyetiyle geldiklerini beyan buyurmuşlarsa da, Kureyş o sene Hz Peygamber'le müslümanların Mekke'ye girmelerine razı olmayıp ertesi sene kabul edecekleri şartıyla ve diğer bazı şartlarla muahede akd etmişlerdir Bunun üzerine mezkur sahabeler Hudeybiye'nin yakınında bulunan ağacın altında Hz Peygamber Efendimize biat ettikten sonra Medine-i Münevvere'ye dönmüşlerdir( ifade ediyor ki: Sulh-u Hudeybiye, çendan zahiri İslâm aleyhinde görülmüş ve Kureyşliler bir derece galip görünmüş olduğu halde mânen Sulh-u Hudeybiye, manevî büyük bir fetih hükmünde olacak ve sair fütuhatın da anahtarı olacak diye ihbar ediyor Filhakika, Sulh-u Hudeybiye ile çendan maddi kılınç, kılıfına muvakkaten konuldu Fakat Kur'an-ı Hakîm'in bârika-âsa elmas kılıncı çıktı, kalbleri akılları fethetti Musâlaha münasebetiyle birbiriyle ihtilât etiler Mehâsin-i İslâmiyet, envâr-ı Kur'aniye, inad ve taassubat-ı kavmiye perdelerini yırtarak, hükmünü icra ettiler Meselâ: Bir dâhiye-i harp olan Halid Bin Velid ve bir dâhiye-i siyaset olan Amr İbn-ül As gibi, mağlubiyeti kabul etmiyen zatlar, Sulh-u Hudeybiyye ile cilvesini gösteren seyf-i Kur'anî, onları mağlup edip, Medine-i Münevvere'ye kemal-i inkıyad ile İslâmiyete gerdendade-i teslim olduktan sonra, Hazret-i Halid bir "Seyfulah" şekline girdi ve fütuhat-ı İslâmiyenin bir kılıncı olduMühim bir sual: Fahr-ül Âlemîn ve Habib-i Rabb-ül Âlemîn Hazret-i Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sahabelerinin, müşrikîne karşı Uhud'un nihayetinde ve Huneyn'in bidayetinde mağlubiyetinin hikmeti nedir?Elcevab: Müşrikler içinde o zamanda saff-ı sahabede bulunan ekâbir-i sahabeye istikbalde mukabil gelecek Hazret-i Halid gibi çok zatlar bulunduğundan şanlı ve şerefli olan istikballeri nokta-i nazarında bütün bütün izzetlerini kırmamak için, hikmet-i İlahiyye, hasenat-ı istikbaliyelerinin bir mükâfat-ı muaccelesi olarak mazide onlara vermiş, bütün bütün izzetlerini kırmamış Demek mazideki sahabeler, müstakbeldeki sahabelere karşı mağlup olmuşlar Tâ o müstakbel sahabeler, berk-i süyuf korkusuyla değil, belki bârika-i hakikat sevkiyle İslâmiyet'e girsin ve o şehamet-i fıtriyeleri çok zillet çekmesin L)

Alıntı Yaparak Cevapla