Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (Z Harfi) Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (Z Harfi) Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (Z Harfi) ZARURET Çaresizlik Muhtaçlık Sıkıntı Yoksulluk ( $ kaidesi, yâni: "Zaruret, haramı helâl derecesine getirir" İşte şu kaide ise, küllî değil Zaruret, eğer haram yoluyla olmamış ise, haramı helâl etmeye sebebiyet verir Yoksa, su-i ihtiyariyle, gayr-ı meşru sebeblerle zaruret olmuş ise, haramı helâl edemez, ruhsatlı ahkâmlara medar olamaz, özür teşkil edemez Meselâ: Bir adam su-i ihtiyariyle, haram bir tarzda kendini sarhoş etse; tasarrufatı, ulema-i Şeriatça aleyhinde câridir, mâzur sayılmaz Tatlik etse, talâkı vâki olur Bir cinâyet etse, cezâ görür Fakat su-i ihtiyariyle olmazsa, talâk vâki olmaz, ceza da görmez Hem meselâ, bir içki mübtelâsı, zaruret derecesinde mübtelâ olsa da, diyemez ki: "Zarurettir, bana helâldir" S)(Meşakkat teysiri celb eder Yâni: Suubet, sebeb-i teshil olur ve darlık vaktinde vüs'at gösterilmek lâzım gelir Karz ve havale ve hacr gibi pek çok ahkâm-ı fıkhıyye bu asla müteferri' dir Ve fukahanın ahkâm-ı şer'iyyede gösterdikleri ruhas ve tahfifat hep bu kaideden istihraç olunmuşturŞu kadar var ki hakkında nass-ı kat'i bulunan, meselâ yapılması her halde kat'iyyen memnu bulunan bir hususda meşakkat özrile o nassın hilâfı irtikâb olunamaz Orada meşakkat, teysiri celb etmezBu kaide, Eşbah'da $ diye münderiçtirZaruretler, memnu olan şeyleri mübah kılar Yâni: İşlenmesi men ve nehy edilmiş bazı şeyler vardır ki, bunları yapmak, zaruret halinde mübah hükmünde olur, bundan dolayı yapan muahaza edilmez Muteber bir ikraha mebni başkasının malını itlâf veya açlıktan helâk havfından dolayı başkasının taamını rızası olmaksızın yemek gibiMaamafih haram ve memnu olan şeyler, üç nevidir Birincisi: Memnuiyeti aslâ sâkıt olmayan muharremattır Başkasını zulmen öldürmek veya başkasının haksız yere bir uzvunu kesmek gibi İkincisi: Aslâ sâkıt olmayıp zaruret vaktinde ruhsata mahal olan muharremattır Başkasının malını itlâf gibi Üçüncüsü: Zaruret halinde memnuniyeti sâkıt olan muharremattır Meyte gibi temiz olmayan bir şeyi yemek gibiBu kaide, Eşbah'da $ diye münderiçtir ve arz olunduğu üzere her memnua şâmil değildir Ist Fık K)
ZARURÎ (Bak: Zaruriyye)
ZARURİYYAT (Zarurî C) Mecburi işler İster istemez olan işler
ZARURİYYAT-I DİNİYYE İman edilmesi zaruri olan dinin esasları, (Allah Teâlâya, Âhiret gününe, Meleklere, Peygamberlere, Kitaplara ve hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmak)
ZARURİYYAT-I NÂŞİE Bir şeyin kendisinde bulunması zaruri olan ve ondan ayrılması mümkün olmayan ve zâti hassadan meydana gelen zaruretler
ZARURİYYE (Zarurî) Mecburî İster istemez olacak iş İhtiyarî olmayan, mecburî olan
ZAR ZAR f Hazin hazin, yanık yanık, (sesle) ağlıya ağlıya
ZA'T Boğmak Boğazlamak
ZÂT Hürmete lâyık kimse * Kendi Öz, asıl * Ehil Sâhib (Zu'nun müennesi)
ZÂT-ÜL BEYN İki kişi arasındaki düşmanlık
ZÂT-ÜL CENB Yan zarı iltihab Akciğer zarı iltihabı
ZÂT-UL ESMÂR Meyve veren Meyveli
ZÂT-UL HAREKE Kendi kendine hareket eden cisim Aslında hareketli olan cisim Otomatik
ZÂT-UL İLKAH-İ ZÂHİRE İlkahı (döllenmesi) çiçek vâsıtasıyla olan nebat
ZÂT-ÜL MATÂLİ' Birkaç matlâı bulunan akaside
ZÂT-ÜR RİE Akciğer zarı iltihabı
ZÂTEN Esâsen, aslında, asıl olarak
ZÂTÎ (Zâtiyye) Zâta mensub Kendisine âit, ile alâkalı, hususi Özel
ZÂTİYYAT şahsiyetler Zâta mahsus işler
ZÂTÜLBEYN (Zât-ül beyn) İki kişinin arasında olan düşmanlık
ZÂTÜLCENB (Zât-ül cenb) Tıb: Akciğer zarı iltihabı Akciğer veremi
ZÂT-ÜZ-ZEVC Kocası olan kadın
ZAUN Yük devesi
ZAV' Aydınlık Işık
ZAV'-UŞ ŞEMS Güneş ışığı
ZAVABIT (Zâbıta C) Kaideler Nizamlar, usuller
ZAVAHİR (Zâhir C) Görünüş Dış görünüş * Göze çarpan yerler Yüksek yerler
ZAVARİB Nabız damarları
ZAVİYE Köşe * Küçük tekke * İki çizginin birleşmesi ile hasıl olan köşe, şekil * Mat: Birbiriyle kesişen iki satıh veya iki çizginin birleştiği yerde meydana gelen açıklık Açı Açı ölçü birimi 360 eşit parçaya bölündüğü takdirde "derece", 400 eşit parçaya bölündüğü takdirde "grat" tır
ZAVİYETÂN (ZAVİYETEYN) İki zaviye İki açı
ZAY'A (C: Zıyâ') Geliri olan bina * Tarla Çiftlik * Binasız arsa
ZAYA' Elden çıkma, yok olma
ZAYAN Yasemin çiçeği
ZAY'AT Kaybolma, kaybetme
ZAYF Misafir Gelip geçen
ZAYH Çok sulu süt
ZAYH İncir ağacı
ZAYİ' (Ziya' dan) Elden çıkan Kaybolan Yitik Zarar, ziyan
ZAYİÂT Zarar ve ziyanlar Yitikler
ZAYİG Mail, eğik, eğilmiş
ZAYİGA Meyledici, eğilen
ZAYİL Uzun etekli gömlek * Uzun kuyruklu at (Müe: Zâyile)
ZAYR Mazarrat, ziyan
ZAYVEN (C: Zayâvin) Yaban kedisi * Erkek kedi * Hırçın ve vahşi adam
ZA'ZA' Bir şeyi parça parça etmek * şiddetle esen yel
ZA'ZAA şiddetle hareket ettirmek, sarsmak
ZA'ZAA-İ ESNÂN Dişlerin şiddetle birbirine vurması
ZA'ZAA Doldurmak * Ayırmak * Rüzgâra savurmak
ZE Kur'an alfabesinde onbirinci harftir ve ebcedi kıymeti 7'dir
ZE'A' Bölükler, fırkalar
ZEAL İnkârdan sonra ikrâr etmek
ZEAM Tamâ, hırs
ZEAMET Şeref, şan Riyaset * Yetiştirdikleri hayvanları ile birlikte harbe iştirak eden ve Sipâhi denen Osmanlı askerine öşrü alınmak üzere verilen en büyük timâr
ZE'B Ayıp * Reddetmek Hor ve hakir etmek, kepaze yapmak
ZEBAB Karasinek (Bak: Zübab)
ZEBAN f Dil, lisan, lügat, lehçe
ZEBAN-ÂVER f Düzgün konuşan, düzgün söz veya şiir söyleyen * Dile getiren
ZEBAN-DIRAZ f Dil uzatan, atıp tutan
ZEBANE f Terazi gibi bazı âletlerin dili andıran parçaları * Alev
ZEBANEKEŞ f Alevlenen, alevli
ZEBANEŞ Onun dili
ZEBANİ Cehennem'de vazife gören melek
ZEBANİYÂN f (Zebaniye) Zebaniler Cehennemlikleri Cehennem'e atmaya vazifeli melekler
ZEBANİYE Azap melekleri
ZEBANZED f Ata sözü, darb-ı mesel * Alışılmış, her zaman söylenen söz
ZEBAYİH (Zebiha C) Kurbanlık hayvanlar
ZEBB Üzüm kurutmak
ZEBB Men ve defetmek Kovmak * Yaban sığırı
ZEBEB Kaşın kıllı ve yoğun olması
ZEBED (C: Ezbâd-Zübed) Köpük * Kir ve pas, tüfl
ZEBER f Üst
ZEBERCED Zümrüd cinsinden ve onun kadar kıymetli olmayan, sarımtırak yeşil, cam parlaklığında kıymetli taş
ZEBERDEC Zeberced taşı
ZEBERDEST f En üstün, galib, hâkim, âmir * Mâhir
ZEBERDESTÎ f Maharetlilik, ustalık * El üstünlüğü, üstünlük, galibiyet
ZEBERİN f Üstteki
ZEBG Yaramaz huy, kötü alışkanlık
ZEBH Kesme, boğazlama Kurban kesme (Boğazlanmış veya boğazlanacak hayvana da "zebiha" denir)
ZEBİB Kuru üzüm Kuru incir * Yılan veya akrep gibi hayvanların zehiri
ZEBİH Kesme, boğazlama Kesilecek hayvan * Hz İsmail'in (AS) ve Hazreti Muhammed'in (ASM) babası Hz Abdullah'ın lâkabı
ZEBİHA Boğazlanmış veya kesilecek hayvan (Bak: Zebh)
ZEBİHEYN İki kurban
ZEBİL Fışkı, gübre * Pislik
ZEBİR Sıkıntı, mihnet * Yazılmış şey Mektup
ZEBK Yolmak
ZEBL İnce belli olmak * Çiçeğin solması * Deniz kaplumbağasının sırt kemiği
ZEBN Şiddetle def'etmek * Devenin çifte vurması
ZEBR Kitab Cüz Kitap yaprağı * Yazı yazma * Söz Yazı * Akıl, zekâ * Kuvvetli, sağlam, şiddetli adam * Men'eylemek
ZEBREC Ziyne, süs
ZEBTEL Kısa boylu
ZEBUN f Zayıf, güçsüz, âciz * Alışverişte aldanan
ZEBUNÎ f Zayıflık, güçsüzlük, âcizlik
ZEBUN-KUŞ Düşkünleri ezen Zâlim Gaddar
ZEBUR Kitap Mektub * Peygamber Hz Dâvud'a (AS) vahiy ile gelen mukaddes kitabın adı
ZEBZEB Uzun gemi
ZEBZEB (C: Zebâzib) Adam zekeri
ZEBZEBE Muallâkta kalma * Mütereddit * Titreme * Asılı bir şeyi havada oynatmak
ZE'C şiddetle emme, yutma * Doldurmak
ZECA (Zecven - Zeccâ - Eczâ) Sevketmek, yürütmek * Def etmek
ZECA' Hüküm geçmek * Kolaylık
ZECC Süngünün arkasıyla vurmak * Atmak * Deve kuşunun yelmesi
ZECCA' Adımı birbirinden uzak olan
ZECCAC Şişeci Camcı Sırça işleri yapan
ZECEC Kaşın uzun ve ince olması
ZECEL Avaz, ses, savt * Mübâlağa ile çağırmak
ZECL Atma
ZECME Kelime
ZECR Menetme, engel olma Nehyetme * Zorlama, zorla yaptırma * Önleme Sıkma * Kovma Eziyet etme * Angarya olarak çalıştırma * Köpek balığı * Çağırma * Sürme
ZECRE Çağırmak, bağırmak, sayha * Men'etmek, engel olmak
ZECREN Zorlayarak, zorla * Ceza olarak * Engel olarak, menederek
ZECRÎ Cebren, zorlayıcı olarak
ZED f Vurma, dövme
ZED "Vurucu, vuran" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Guş-zed $ : Kulağa çalınan Zeban-zed $ : Yayılmış söz
ZEDE (Zed) f Birleşik kelimeler yapılarak, "vurulmuş, çarpılmış, tutulmuş" manalarına gelir Meselâ: Musibet-zede $ : Musibete uğramış
ZEDEGÂN (-zede C) f Tutulmuşlar, çarpılmışlar, uğramışlar mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır
ZEDERGÂH (Bak: Zidergâh)
ZEELAN Yab yab yürümek
ZEFER Kötü koku
ZEFER Ağaca vurulan payanda, destek
ZEFERAT Soluk almalar
ZEFF Kişinin nikâhlısını kocasına teslim etmek
ZEFİF Çabuk davranan Çevik * Deve kuşunun yelmesi * Gelini kocasına göndermek * Hızla gitmek
ZEFİR Çok şiddetli ses * Hıçkırıkla nefes vermek Göğüs geçirmek * Ağlatmak * İnlemek * Ateş gürültüsü * Eşek anırtısının evveli * Belâ
ZEFİRR Uzun boylu yiğit * Kuvvetli deve
ZEFN Raksetmek, dansetmek
ZEFR Yükseltmek * Yük getirmek
ZEFUR Kir, pas, vesah
ZEFZEFE Titreme, sarsılma
ZEGAB Kuş yavrusunun üstünde olan sarıca tüyler
ZEGAN f Çaylak
ZEHAB Gitmek * Zihnen bir yola sapmak Yanlış düşünce Bir fikre uymak Zan
ZEHADET Dünyadan, yâni nefsanî, fani ve fena şeylerden çekinmek Zâhidlik Sıkı sıkıya dine bağlılık
ZEHAİR (Bak: Zahair)
ZEHARİF (Zuhruf C) Yalancı süsler, yaldızlar, gösterişler * Sahte süsler
ZEH-DAN f Döl yatağı, rahim
ZEHDER Çakır doğan * Doğan yavrusu * Bir atın adı
ZEHEB Altın
ZEHEB-İ ZÂİB Eriyen altın
ZEHEBÎ Altına ait Altından yapılma
ZEHEN (C: Zehân) Zeyreklik, akıllılık * Hıfz * Kuvvet
ZEHEM Yağlı ve kirli olmak
ZEHER (C: Ezhâr-CC: Ezâhir) Çiçek
ZEHF Yeynilik, hafiflik
ZEHİ (Bak: Zihi)
ZEHİB Altın sürülmüş, yaldızlı
ZEHİD Az, kalil
ZEHİM (C: Zühüm) Yağlı ve kirli
ZEHK Helâk olmak, mahvolmak * Bâtıl olmak * Okun nişanı aşıp geçmesi * Çıkmak, huruç * Derin kuyu
ZEHK Yorulmak
ZEHL (Bak: Zahl)
ZEHL Dalgınlıkla unutma, geciktirme İş çokluğundan sonraya bırakma * Kasden unutma
ZEHLUL İyi at
ZEHNA' Düzgün * Süs, ziynet
ZEHR(E) Çiçek şükufe
ZEHR (Zehir) f Zehir, ağu, semm
ZEHR-İ KATİL Öldürücü zehir
ZEHRA (Müe) Ay gibi parlak olan Çok parlak ve safi, berrak
ZEHR-AB f Acı su
ZEHR-ABE f Acı ve zehir gibi su Zehirli su * Mc: Acı, acılık
ZEHR-ALUD f Zehirli Zehir karışmış
ZEHR-AMİZ f Acı, zehirli
ZEHRAVAN (Zehrâveyn) İki parlak şey * Kur'an-ı Kerim'de Sure-i Bakara ile Âl-i İmran Surelerine birlikte verilen isim
ZEHR-BAR f Pek acı, zehir saçan
ZEHR-BAZ Zehir veren Zehir yapan * İmandan ayıran
ZEHRE (C: Ezhâr) Çiçek * Beyaz, berrak Süs, ziynet
ZEHRE f Kahramanlık, yiğitlik * Öd Safra
ZEHREÇÂK f Çok korkmuş, ödü patlamış
ZEHREDÂR (C: Zehredârân) f Yiğit, cesur, yürekli, cesaretli
ZEHR-EFŞAN f Zehir saçan
ZEHR-HAND f Acı acı gülme
ZEHRİN f Pek acı, zehir gibi
ZEHR-NAK f Zehirli, ağulu
ZEHUK (Zehak) Boş, beyhude Bâtıl Zâil, yok olan
ZEHV Bâtıl * Yalan * Fahirlenmek, gururlanmak, tekebbürlenmek * Güzel manzara * Taze ot * Otun çiçeği * Titremek * Yürümek * Yel esmek * Alacalanmış hurma koruğu
ZEHZEHE "Zehi zehi" demek
ZEİM Ayıplanmış
ZEİR Aslan kükremesi
ZEİR Öncü, çeri kimse
ZEKÂ Çabuk anlama ve bilme kabiliyyeti Fehim ve idrakte çabuk olma * Ateşin alevlenmesi * Güzel koku alma
ZEKÂ Saflık, duruluk * Hâl düzgünlüğü
ZEKÂB f Yazı mürekkebi
ZEKAN (C: Ezkân) İki çenenin birleştiği yer ("Enek" de derler)
ZEKÂRET Erkeklik

Alıntı Yaparak Cevapla