Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (Z Harfi) Kelimeler...
RE: Osmanlıca Sözlük (Z Harfi) ZİKR (Zikir) Anmak, hatırlamak Anılmak * Allah'ı (C C ) çok çok anıp azametini düşünmek ve esmâ-i hüsnâsını okuyup tefekkür etmek * Kur'ân-ı Kerim'in bir ismi (İ'lem eyyühel aziz! Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiği zaman, elbette sünbüllenip neşvü nemâ bulamaz; ölür gider Kezâlik, ene ile tâbir edilen enâniyetin kalbi, Allah Allah zikrinin şua ve hararetiyle yanıp delinse, büyüyüp gafletle firavunlaşamaz Ve Hâlik-ı Semâvat ve Arz'a isyan edemez O zikr-i İlâhî sâyesinde (ene) mahvolur  Zikreden adamın, feyz-i İlâhîyi celbeden muhtelif lâtifeleri vardır Bir kısmı kalb ve aklın şuuruna bağlıdır Bir kısmı da şuursuz, yâni şuurlara tâbi değildir M N )
ZİKR-İ ALENÎ Aşikâr ve açıktan toplanıp Allah'ı zikretmek
ZİKR-İ CEHRÎ Yüksek sesle yapılan zikir
ZİKR-İ HAFÎ İçten ve kalbden yapılan gizlice olan zikir Nakşilerin zikir şekli
ZİKR-İ KALBÎ Kalb ile yapılan, sessiz zikir
ZİKR-ÂREND f Zikreden Anan
ZİKİR-HÂNE Allah'ın çok çok zikredildiği yer Mescid, câmi Ehl-i tarikatın toplanıp Allah'ı zikrettikleri yer Tekke
ZİKRA Anma, hatırlama * Nasihat, öğüt * İbret Örnek
ZİKZAK Fr Bir sağa ve bir sola doğru gidiş yapma
ZİLAL (Zelil C ) Hor ve hakir olanlar Zeliller
Zİ'LEB(E) Deve kuşu * Hızlı yürüyen dişi deve
Zİ-L ECNİHA Çok cihetli, çok hususiyetli bulunan * Kanatlar sahibi * Çok taraflı
ZİLHİCCE Hacca gitmenin içinde yapıldığı Arabi onikinci ay Kurban bayramı, bu ayın onuncu gününe rastlar
ZİLKA'DE Arabi ayların on birincisi
ZİLL Yumuşaklık * Kolaylık, âsanlık * Davarın alışması
ZİLLE Orak kuşu denilen bir böcektir, orak vaktinde öter
ZİLLET Aşağılık, horluk, hakirlik, alçaklık
ZİLLET-İ NEFS Nefis alçaklığı
ZİLYE (C : Zelâli) Büyük döşek
Zİ-L YED Fık: Bir malı elinde bulunduran Bu malın hakiki sahibi olsun veya olmasın halen istediği şekilde kullanmakta bulunan kimse
ZİLZAL Zelzele, sarsıntı
ZİLZAL SURESİ Kur'an-ı Kerim'in 99 suresidir "Zelzele, İzâzülzile" sureleri de denir
ZİLZİL (C : Zelâzil) Uzun etek
Zİ'M Ayıp
ZİMAL (Bak: Zemel)
ZİMAM Hayvan yuları Yular
ZİMAM-DÂR f Elinde yular tutan * İdare eden İdareci İleri gelen Bir işi elinde tutan
ZİMAM Ahd, söz, yemin, eman * Hak * Hürmet
ZİMAR Deve kuşlarının sesi
ZİMAR Irz, namus Kişinin koruması kendi üzerine vâcib olan aile efradı
ZİMEM (Zimmet C ) Borçlar, zimmetler
ZİMEMAT (Zimem C ) Borçlar
ZİMMAR Deve kuşu sesi * "Bağırmak, savt ve sada etmek" mânâsına mastar
ZİMMET Himayeyi te'min eden ittifak * Borç * Alâkalı * Uhde * Vicdan * Mes'uliyet * Üst Üstte olan şey * Koruma zorunda kalma
ZİMMET-DÂR f Hazine sâhibi Vergiyi alan, toplayan Alacaklı
ZİMMÎ Anlaşma ile İslâm diyarında yaşaması kabul edilmiş, hayatı hıfzedilen gayr-ı müslim Ehl-i zimmet (Kâfir eğer zimmî olsa veya musalaha etse hakk-ı hayatı var diye usul-ü şeriatın bir düsturudur Hem Mezheb-i Hanefiyede, ehl-i zimmeden olan bir kâfirin şehadeti makbuldür Fakat fâsık, merdud-üş şehadettir, çünkü hâindir L )
ZİMMİT Ağır başlı, ciddi, vakarlı kimse
ZİMR (C : Ezmâr) Bahadır, kahraman, yiğit
ZİMZİM İri gövdeli deve
ZÎN f Binek hayvanlarına vurulan eyer
ZİNA Haram ve büyük günah olan ve nikâhsız olarak yapılan cinsi münasebet
ZİNAB (Zeneb C ) Kuyruklar
ZİNABE Her şeyin ardı, arkası
ZİNAK Çene altının derisi * Altından veya gümüşten yapılan ve kadınların boyunlarına taktıkları boğmak
ZİNAKÂR f Zina eden, zâni
ZİNBAR Hafif, zarif, hazırcevap kimse * Yük götürebilen eşek * Büyük fare * Çınar ağacına benzer bir ağaç
ZİNCAR Bir nevi balık
ZİNDAN f Karanlık, yeraltı hapishânesi Sıkıntı ve karanlık yer
ZİNDAN-I ATÂLET Atâlet zindanı (Bak: Himmet)
ZİNDANÎ (C : Zindaniyân) Zindanlık Zindana kapatılmış suçlu * Zindan muhafızı Zindancı
ZİNDE f Dinç, diri, canlı * Güçlü, kuvvetli
ZİNDE-BÂD f Yaşasın, çok yaşa, sağ ol
ZİNDE-DÂR f Gece uyumayan, uyanık kalan
ZİNDE-DİL f Kalbi diri olan, uyanık
ZİNDE-GÎ f Canlılık, zindelik, dirilik
ZİNDIK (Zındık) Dinsiz, imansız Müşrik (Bak: Zendeka)
ZİNE Düzgün * Libas, elbise
ZİNET Süs Bezek Kadınlara mahsus kıymetli eşya (Her bir çiçekte, her bir meyvede bir mizan ve o mizan bir intizam içinde ve o intizam, tazelenen bir tanzim ve tevzin içinde ve o tevzin ve tanzim bir zinet ve sanat içinde ve o zinet ve san'at, manidar kokular ve hikmetli tadlar içinde bulunduğundan; her bir çiçek o ağacın çiçekleri adedince Hakem-i Zülcelâl'e işaretler ediyor L )
ZİNFİLECE (Zinfelîce) Zenbile benzer bir nesne ZİNHAR $ f Sakın, aslâ, kat'iyyen, olmaya, aman * Elbette
ZİNHARHÂR f Sözünde durmayan adam * Aman dileyen
ZİNKÎR Tırnak kesintisi
Zİ-N NUR Nurlu, ışıklı Parlak * Bahtiyar
Zİ-N NUREYN "İki nur sâhibi" meâlinde cihar-ı yar-ı güzinden Hz Osman'ın (R A ) lâkabı (Hazret-i Resul-ü Ekrem (A S M ) ile iki kat akrabalığı dolayısiyle) (Bak: Osman R A )
ZİN-PUŞ Eyer örtüsü
ZİR f Alt, aşağı
ZİR-İ ZEMİN Yeraltı
ZİR (C : Zire) İnce kiriş * Kadınlar sohbetini seven kişi
ZİRA f Çünkü Ondan ki, şundan, şu sebepten ki
ZİRA' El, kol uzunluğu Yirmidört parmak uzunluğu Arşın * Bir kolun dirseğinden orta parmak ucuna kadar uzunluk ölçüsü (75-90 cm kadar) * Gökte ayın menzillerinden birisi * Tulum İçine peynir veya su, yağ gibi şeyler konan deriden kap
ZİRAAT Çiftçilik, ekincilik
ZİRABE Keskinlik
ZİRAÎ Çitfçiliğe ait Ziraate dair, onunla alâkalı
ZÎ-RAHM Nesebî akraba
ZİRAYE Hışım etmek, hiddetlenmek, kızmak
ZİR-BEND f Kayış, kuşak, kemer
ZİREK f Anlayışlı, uyanık, zeyrek
ZİREKÎ f Uyanıklık, zeyreklik, anlayışlılık
ZİRFİN (C : Zerâfin) Kapı halkası
ZİRİBA' Belâ, zahmet
ZİRİN f Alttaki, aşağıdaki
ZİRNÎK Zırhım, fare otu
ZİRR Düğme * Tomurcuk
ZÎ-RUH Ruhlu, canlı, hayattar Zi-hayat (Bak: Ruh)
ZİR Ü ZEBER Altüst, karmakarışık, darmadağın
ZİRVE Bir şeyin, hususan dağın en yüksek noktası, tepesi
ZİRVE-İ BÂLÂ f Yüksek zirve * Yüksek makam * Yüce kat
ZİRVE-İ CEBEL Dağ tepesi
ZÎ-ŞAN Şanlı, meşhur ve şerefli olan
ZÎ-ŞA'ŞAA Çok parlak Şa'şaalı
ZİŞT f Çirkin Kötü Kabih
ZİŞTÎ f Çirkinlik
ZÎ-ŞUUR şuurlu şuur sâhibi
ZÎT (Ziyât) Çağırmak * Niza edişmek, çekişmek
ZİVANA (Bak: Zıvana)
ZİVER Süs Zinet
ZİVER Şiddetle yürümek
ZİYA' Kaybolma, mahvolma
ZİYA Işık, aydınlık, nur Ruşenlik (Nur, ziya'dan daha umumidir Çünkü ziyâ aydınlığın intişarı mülâhazası ile ve Nur, intişarı ve sebatı mülâhazaları ile ıtlak olunmuştur ve bazıları indinde bizzat olan aydınlığa ziya; ve vasıta ile olan aydınlığa nur ıtlâk olunur L R )(Ziya ile; mevcudat görünür, hayat ile, mevcudatın varlığı bilinir; her birisi birer keşşaftır M )
|