Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..
RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FERD
Tek, bir, yekta Eşi, benzeri olmayan Bîhemta olan (Kâinatın âlemleri, envâları ve unsurları öyle birbiri içine girift olarak girmiştir ki, kâinatın hey'et-i mecmuasına mâlik olmayan bir sebeb hiçbir nev'ine, hiçbir unsuruna hakiki tasarruf edemez Adeta İsm-i Ferd'in cilve-i vahdeti, bütün kâinatı bir vahdet içine almış; herşey o vahdeti ilân ediyor Meselâ: Bu kâinatın lâmbası olan Güneşin bir olması, umum kâinat, birinin olmasına işaret ettiği gibi; zihayatların çevik ve çalak hizmetçileri olan hava unsuru bir olması ve aşçıları olan ateş bir olması ve zemin bahçesini sulayan bulut süngeri bir olması ve umum zihayatın imdadına yetişen yağmur bir olması ve her yere yetişmesi ve ekser hayvanat ve nebatat taifelerinin herbiri umum zemin yüzünde serbest yayılmaları, vahdet-i nev'iyeleri ve meskenleri bir bulunması; gayet kat'i bir surette işaretler, şehadetlerdir ki; meskenleri ile beraber umum o mevcudat, bir tek Zatın malı olduğuna delâlet ederler İşte buna kıyasen, bütün kâinatın böyle birbirine girift olan envâları mecmu kâinatı öyle bir küll hükmüne getirmiştir ki, icad cihetiyle tecezzi kabul etmez Umum kâinata hükmü geçmiyen bir sebeb, Rububiyet cihetiyle ve icad keyfiyetiyle hiçbir şeye hükmedemez ve bir tek zerreye Rububiyetini dinlettiremez L )
FERD-İ ÂFERÎDE
Hiç kimse
FERD-İ FERÎD
Benzeri daha hiç gelmemiş * Hz Muhammed (A S M ) * Asrın en yüksek ve en değerli Zâtı Asırda bir gelen büyük veli
FERD-ÜL FERD
İkiye bölünemiyen sayı
FERDA
f Yarın Bugünden sonraki gün * Arabçada: Bir olarak Tek olarak
FERDÂ-YI KIYÂMET
Kıyâmetten sonra
FERD-A-FERD
f Tek tek, ferd ferd
FERDANİYET
Yalnızlık, teklik Ferdlik Yektâlık
FERDEN-FERDA
Tek tek, fert fert
FERDÎ
(Ferdiye) Tek şey, bir tek * Fertle ilgisi olan
FERDİYET
Cenâb-ı Hakk'ın birliği Vahdetle bütün kâinata birden tasarruf eden Allah'ın (C C ) sıfatı (Bak: Tevhid )Ferdiyet mânası insanlara isnad edilirse: Sadece bir olup, benzeri dünyada bulunmayan kimsenin sıfatı olur Sadece Kur'andan ders alarak irşadda bulunabilen büyük velilik Hiçbir şahsı merci yapmadan doğrudan doğruya Kur'andan ders alan ve ders veren büyük zâtın makamıdır
FEREC
Sıkıntıdan kurtulmak, zafer, inşirah, kederden kurtulmak Genişlik, ferahlık, fütuhat * Girecek yerler
FEREK
Kulağın sarkık ve sülpük olması
FERENGÎS
f Zühre yıldızı, Venüs gezegeni, çoban yıldızı
FERES
At, kısrak
FERFAH
Semizotu
FERFAR
Geveze, farfara, çalçene
FERFERE
Farfara, akılsızlık, hafif meşreplik * Patırtıcı, gürültücü, ağzı kalabalık
FERG
Gönden yapılan kovanın dikişi arasında su sızan yer
FERGAND(E)
f Fena koku, kokmuş * Sarıldığı ağacı kurutan bir cins sarmaşık
FERH
Civciv Tavuk veya kuş yavrusu * Nebatların diplerinde çıkan filiz
FERHAL
f Karışık ve kıvırcık olmayan uzun saç
FERHAN
(C : Ferâhî) Ferahlı Sevinçli Şâdan Mesrur
FERHAŞ
f Kavga, savaş, muharebe, dövüş
FERHAT
Rahatlık Sevinç Meserret Sürur
FERHENK
f Edeb İyi terbiye * Hüner Hikmet Azamet Mârifet Bilgi * Lügat kitabı
FERHEST
f Büyü, sihir, sihirbazlık
FERHUD
Dağ keçisinin dişisi
FERHUNDE
f Mes'ut, saadetli, mutlu, mübarek Uğurlu
FERHUNDEGÎ
f Mes'utluk, mutluluk, mübareklik, kutluluk Uğurluluk
FERHUNDE-PÂ(Y)
f Ayağı uğurlu olan
FERHUNDE-TÂLİ'
f Şanslı talihi yaver Mes'ut, mutlu, saadetli
FER'Î
(Fer'iyye) Esasa âit olmayan Kollara ve şu'belere âit ve müteallik
FERİBOT
ing Araba vapuru
FERİD(E)
Benzeri pek nâdir bulunan Benzeri bulunmayan, yektâ * Doğrudan doğruya Kur'andan ders alıp ders veren ve kuvve-i kudsiye sahibi olan Evliyaullah Yalnız ve münferid * Zamanında eşine rastlanmıyan Akran ve emsali yok * Dizilmiş inci * Bir tane, nefis ve müntehab kıymetli cevher * Kendi reyi ile hareket eden mağrur kimse
FERİD-ÜL-ASR
Asrın bir tanesi, zamanın eşsizi
FERİD-İ TE'LİF
Edb: Bir cümledeki tertibin mâna çıkmayacak derecede karışık oluşu
FERÎD
f Katılaşmış şey, donmuş nesne * Avcı kuş
FERİDE
f Kendi ihtiyariyle hareket eden, gururlu, kibirli kimse
FERİG
Yorga at
FERİH
Sevinçli, ferahlı Fahur Ferhan
FERİHAN
(Fârihan) Sevinçli olarak, iftihar ederek
FERİH FAHUR
Sevinçli olarak, iftihar ederek
FERÎK
Tümen (Fırka) kumandanı Korgeneral * İnsan kalabalığı Büyük insan bölüğü
FERÎK
Buğday tanesinin olgunu, öğütülecek hâle gelmiş buğday tânesi
FERÎKA
Koyun sürüsü * Böy dedikleri ot
FERÎKAYN
İki mukabil taraf, iki askeri fırka
FERÎS
(C: Fersâ) Ağaç halka, çenber * Yaralı Maktul
FERÎSA
(C: Feris-Ferâyis) Boş böğür ile kürek arasındaki et
FERÎŞ
Yakında doğurmuş hayvan
FERİŞTE
(Ferişteh) f Melek Günahsız Masum Yumuşak huylu
FERÎZ
Takdir edici * Hükmedici * Yaşlı, ihtiyar
FERK
El ile bir şeyi ovmak * Buğz ve adâvet etmek, düşmanlık yapmak
FERKAA
Parmak çıtlatmak
FERKADAN
Şimâl kutbuna yakın parlak ve küçük ayı kümesine tâbi ve gece istikamet bulmağa yarayan, sık sık karşı karşıya gelen iki yıldız (İkizler mânasına)
FERKADE
Sergerde kimse
FERLA
(C: Ferala) Kırba ağzı
FERMA
f Buyurucu Emredici Âmir
FERMAN
f Emir Tebliğ
FERMAN-I İLÂHÎ
Allah'ın fermanı
FERMAN-BER
İtaatli ve muti olan Hakkında emir çıkarılan Fermanlı
FERMAN-BERDAR
f Fermana uyan, emre uyan
FERMAN-DİH
f Hükmü geçen, verdiği emri dinlenen
FERMAN-FERMA
Hüküm süren, emir veren, emir buyuran, hüküm fermâ
FERMAN-REVA
f Pâdişah, hükümdar * Emri kabul edilen
FERMAYİŞ
f Emretmek Buyurmak
FERMEND
f şan ü şeref ve mevki sahibi olan kişi
FERMENE
İşlemeli dar ve yuvarlak yanlı yelek * Eskiden esnaf tabakasına mahsus elbise
FERMUDE
f Buyruk Emir Kumanda
FERNAS
f Şaşkın, dalgın, gafil * Şaşkınlık, gaflet, dalgınlık
FERNEB
Fâre
FERNUD
f Hüccet, delil, bürhan
FERNUN
Kanbel otu
FERR
Kaçmak Firar etmek * Davarın yaşını anlamak için dişini görmek
FERRA
Kürkçü kimse
FERRAŞ
Cami, mescid, imaret gibi müesseselerin temizliğini sağlamak; ve kilim, halı ve hasır gibi mefruşatını yayma hizmetleriyle vazifeli olan kişiler hakkında kullanılır bir tâbirdir Ferraş; arapçada, yayıcı, hizmetçi, döşeyici anlamlarına gelir Yeniçeri teşkilâtında bu işi görenlerle, Kâbe'yi süpürenler hakkında ıstılah olarak da kullanılır (O T D S )"Her ruham-ı fersi bir âyine-i âlemnüma Her gezen ferraşı bir İskender-i kitisitan " (Nef'î)
|