Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (F Harfi)-Osmanlıca Sözlük (F Harfi)İle İlgili Osmanlıca Kelimeler..
RE: Osmanlıca Sözlük (F Harfi) FEY' (FEY'A)
Her nesnenin evveli
FEYA
Yahu  gibi mânaya gelir, hayret ifade eder
FEYAC
Söz, kelam
FEYAFÎ
(Feyfâ C ) Çöller, sahralar
FEYALİLACEB
(Fe-yâ lil'aceb) Hayret ve taaccüb ifâdesi için söylenir
FEYAYİH
(Feyhâ C ) Genişlikler, enginlikler, boşluklar
FEYC
(C: Füyuc-Feycân) Haber getiren peyk
FEYCEN
Sedef dedikleri ot
FEYD
Sallanmak
FEYDUM
Bir nevi mâcun
FEYEZAN
f Suyun çok olup taşması, çoşması * Bolluk, fazlalık, feyiz
FEYFA'
(C : Feyâfi) Büyük çöl, sahra
FEYFA-NEVERD
f Çöl yolcusu Çöllerde yol alıp ilerliyen
FEYH
Sıcağın şiddetlenmesi * Koku yayılmak * Kazan kaynamak * Yara kanamak
FEYHA
Geniş ve büyük olan Engin
FEYHA
Bir nevi toprak çanak * Genişlik, vüs'at
FEYHAK
Geniş nesne
FEYHEC
İçki ölçülen bardak Şarab Hamr Bâde
FEY-İ ZEVAL
Güneşin garba doğru dönmesinin başlaması, Güneş tam ortada gibiyken yerde dikili olan şeylerin gölgeleri batıdan doğuya dönüp kısalmakta son bulduğu zamandır Bundan sonra öğle namazı vakti başlar
FEYK
Tavuğun gıdaklaması * Uzun boylu erkek * İyi olmak
FEYL
Hamile kadının sütü
FEYLAK
Büyük adam * Çok asker Kolordu * (C: Feyâlik) İpek böceği ve kozası
FEYLEKUN
Kandıra dedikleri hasır otu
FEYLEKUS
Fil kulağı dedikleri büyük yassı yapraklı ot
FEYLEM
Geniş, büyük nesne
FEYLEMANÎ
Cüssesi büyük olan
FEYLESOF
Felsefe ile uğraşan, felsefeci (İlm-i hikmetle meşgul olan mütefennin Dinle münasebeti olmayan gayr-ı müslim L R ) (Bak: Hükemâ)(İ'lem Eyyühel-Aziz! Bir şeyden uzak olan bir kimse, yakın olan adam kadar o şeyi göremez Ne kadar zeki olursa olsun o şeyin ahvâli hakkında ihtilâfları olduğu zaman yakın olanın sözü muteberdir Binaenaleyh, avrupa feylesofları, maddiyatta şiddet-i tevaggulden dolayı iman, İslâm ve Kur'anın hakaikından pek uzak mesafelerde kalmışlardır Onların en büyüğü, yakından hakaik-ı İslâmiyeye vukufu olan âmi bir adam gibi de değildir Ben öyle gördüm; nefs-ül emir de benim gördüğümü tasdik eder Binaenaleyh şimşek, buhar gibi fenni meseleleri keşfeden feylesoflar, hakkın esrârını, Kur'an nurlarını da keşfedebilir diyemezsin Zira onun aklı gözündedir Göz, kalb ve ruhun gördüklerini göremez Çünki kalblerinde can kalmamıştır Gaflet, o kalbleri tabiat bataklığında çürütmüştür M N )
FEYLULE
İkindiden akşama kadar olan ve mekruh addedilen uyku (Bak: Kaylule)
FEYNAN
Güzel uzun saçlı kişi
FEYNE
Zaman Saat
FEYRUZEC
Piruze dedikleri kıymetli taş
FEYŞE (FEYŞELE)
(C: Feyâşil-Fiyeş-Fiyâş) Zeker başı
FEYTEK
Dülger
FEYYAD
Erkek baykuş * Çok yiyen adam
FEYYAL
Fil çobanı File bakan kimse
FEYYAZ
Çok feyz veren Çok bereket ve bolluk veren (Bak: Feyz)
FEYYAZ-I MUTLAK
Mutlak ve sonsuz feyiz ve bolluk sahibi Allah (Kader herşeye bir miktar ve o miktara göre bir kalıp vermiştir Feyyaz-ı Mutlak'tan aldığı feyze olan kabiliyeti, o kalıba göredir M N )
FEYYAZ-I MÜTEÂL
Çok feyz ve bereket veren Müteâl olan Allah (C C )
FEYYİH
Şiddetli adam
FEYYİL
Zayıf hüküm
FEYZ
Ölmek
FEYZ
(C : Füyuz) Bolluk, bereket * İlim, irfan Mübareklik * Şan, şöhret * İhsan, fazıl, kerem Yüksek rütbe almak * Suyun çoğalıp çay gibi taşması Çok akar su * Bir haberi fâş etmek * İçindeki düşüncesini izhar etmek (Hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur'aniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz Belki bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzat-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir M )
FEYZ-İ SAFÂ
Neşenin feyzi, safânın bolluğu
FEYZ Ü RİF'AT
İlerleme, bolluk ve yükseklik
FEYZA FEYZ
Feyiz ile dolu, bol
FEYZ-AVER
f Feyz getiren Feyiz veren * Bolluk veren
FEYZ-BAHŞ
f Feyiz ve bereket veren, feyiz bağışlayan
FEYZ-DAR
f Feyizli, bol, bereketli, gür
FEYZ-EFZA
f Feyiz artıran, bollaştıran
FEYZÎ
Bolluk ve berekete ait ve müteallik Feyze mensub
FEYZ-NAK
f Feyizli, bereketli, bol
FEYZ-RESAN
f Bolluk ve bereket getiren, feyiz bahşeden
FEYZ-YAB
f Bollaşan, feyiz bulan Feyze nâil olan
FEZA
Yıldızlar arasındaki geniş boşluk Gökyüzü * Yer geniş olmak * Açık sahra * Saha * Yerde akan su
FEZÂ-YI FEYZ
Feyiz sahası, feyzin fezası
FEZÂ-YI ITLÂK
Hudutsuz gökyüzü Nihayetsiz feza
FEZA
Rahim içinden çıkan su
FEZA'
Korku Havf * Sığınma, dehalet * Uykuda şiddetli korku ile uyanmak
FEZA
(Efzâ) f Artıran, ziyadeleştiren, çoğaltan (mânâlarına gelip, kelime sonlarına getirilerek birleşik kelime yapılır ) Meselâ: Can-feza $ : Can verici Hayret-feza $ : Çok hayret verici Ruh-feza $ : Ruh verici
FEZAA
Yolda ve tarlada yapılan ve höyük denilen suret
|