Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (E Harfi)-Osmanlıca Sözlük (E Harfi)Osmanlı Terimleri Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (E Harfi)-Osmanlıca Sözlük (E Harfi)Osmanlı Terimleri Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (E Harfi) EHBAR
(Habr C) Âlimler Yahudi âlimleri * Sürurlu anlar

EHDÂB
(Hüdb C) Kirpikler

EHDÂB-I MÜHTEZZE
Titrek kirpikler

EHDAF
(Hedef C) Hedefler, nişan alınan yerler * Yüksek yerler * Meramlar, talebler, arzular, istekler, gayeler, maksadlar, kasıtlar

EHDAK
(Bak: Ahdâk)

EHDAM
İnce belli

EHDEB
Kirpikleri sık ve uzun olan adam

EHDER
Sarkık dudaklı

EHEMM
Çok mühim olma, daha mühim Çok kıymetli, çok lüzumlu

EHEMMİYET
Mühim olma, ağırlık, değerlilik, dikkate değer olma, dikkat ve ihtimam, kıymet, nazar-ı dikkati çekme

EHEVAT
(Uht C) Kız kardeşler * Kadın arkadaşlar * Benzer şeyler

EHEVATININ MA-Fİ'Z-ZAMİRLERİ
Kardeşlerinin içinde gizli olan şeyler

EHİBBA
(Habib C) Habibler, dostlar, sevgililer

EHİL
(Bak: Ehl)

EHİLLA
Dostlar, kardeşler (Bak: Ahillâ)

EHİLLE
(Hilâl C) Hilâller Yeni hilâl şeklinde olanlar

EHİR
(Bak: Ahîr)

EHL
(Ehil) Yabancı olmayan, alışık olduğumuz * Dost, sahip, mensup Evlâd, iyal Kavm, müteallikat Usta, muktedir ve becerikli anlamıyla ehil ve ehliyet İslâmiyette önemli bir husustur Dinimiz, bize işleri ehline vermemizi emreder Cemiyette işler, mevkiler, makamlar, görevler, ehline verilirse işler düzgün gider, sonuçtan herkes memnun olur Eğer İslâma aykırı olarak ehliyet yerine eş, dost, adam kayırma, parti menfaati vs bayağı, hasis düşüncelere yer verilirse ve işler ehliyetsizlere terkedilirse bundan herkes zarar görür

EHL-İ ÂLEM
Âlemin ehli olan insanlar

EHL-İ ARZ
Dünyadakiler Yerdekiler

EHL-İ BEYT
Ev ehli, evdeki çoluk çocuk Daha ziyade Hz Peygamberimizin (ASM) evine mensub olanlar bu isimle anılırlar (Bak: Âl-i Abâ)

EHL-İ BİD'A
(Bak: Bid'at)(Ehl-i bid'a, ecnebi inkılâbcılarından böyle meş'um bir fikir aldılar ki: Avrupa, Katolik Mezhebini beğenmeyerek başta ihtilâlciler, inkılâbcılar ve feylesoflar olarak, Katolik Mezhebine göre ehl-i bid'a ve Mu'tezile telâkki edilen Protestanlık Mezhebini iltizam edip, Fransızların İhtilâl-i Kebirinden istifade ederek, Katolik Mezhebini kısmen tahrip edip, Protestanlığı ilân ettilerİşte, körü körüne taklidciliğe alışan buradaki hamiyet-füruşlar diyorlar ki: "Mâdem Hristiyan dininde böyle bir inkılâb oldu, bidâyette inkılâpçılara mürted denildi, sonra Hristiyan olarak yine kabul edildi Öyle ise İslâmiyette de böyle dinî bir inkılâb olabilir?"Elcevap : Din-i İsevîde, yalnız esasat-ı diniye Hazret-i İsâ Aleyhisselâm'dan alındı Hayat-ı içtimaiyeye ve füruât-ı şer'iyeye dair ekser ahkâmlar, Havariyyun ve sâir rüesâ-yı ruhaniye tarafından teşkil edildi Kısm-ı a'zamı, kütüb-ü sâbıka-i mukaddeseden alındı Hazret-i İsâ Aleyhisselâm, dünyaca hâkim ve sultan olmadığından ve kavânin-i umumiye-i içtimaiyeye merci' olmadığından; esâsât-ı diniyesi, hariçten bir libas giydirilmiş gibi, Şeriat-ı Hıristiyaniye nâmına örfi kanunlar, medeni düsturlar alınmış, başka bir suret verilmiş Bu suret tebdil edilse, o libas değiştirilse, yine Hazret-i İsâ Aleyhisselâm'ın esas dini bâki kalabilir, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmı inkâr ve tekzib çıkmaz Halbuki : Din ve Şeriat-ı İslâmiyenin sahibi olan Fahr-i Âlem Aleyhissalâtü Vesselâm iki cihanın sultanı, şark ve garb ve Endülüs ve Hind, birer taht-ı saltanatı olduğundan, Din-i İslâmın esasatını bizzat kendisi gösterdiği gibi, o dinin teferruatını ve sâir ahkâmını, hattâ en cüz'i âdâbını dahi bizzat o getiriyor O haber veriyor, O emir veriyor Demek, füruat-ı İslâmiye değişmeye kabil bir libas hükmünde değil ki; onlar tebdil edilse, esas din bâki kalabilsin Belki; esâs-ı dine bir ceseddir, lâakal bir cilddir Onunla imtizaç ve iltiham etmiş; kabil-i tefrik değildir Onları tebdil etmek, doğrudan doğruya sâhib-i şeriatı inkâr ve tekzib etmek çıkarMezâhibin ihtilâfı ise: Sâhib-i şeriatın gösterdiği nazari düsturların tarz-ı tefehhümünden ileri gelmiştir "Zaruriyat-ı diniye" denilen ve kabil-i te'vil olmıyan ve "muhkemat" denilen düsturları ise, hiçbir cihette kabil-i tebdil değildir ve medâr-ı içtihad olamaz Onları tebdil eden, başını dinden çıkarıyor M)

EHL-İ CEBR
Cebriyye, cebriyye fırkasından olan (Bak: Ceberiye)

EHL-İ CEHL
Bilgisizler, câhiller

EHL-İ DALÂLET
Dalâlette olanlar

EHL-İ DİKKAT
Dikkatliler, dikkat sahipleri

EHL-İ DİL
(Ehl-i kalb) Kalbi uyanık, basireti ziyade olan Gönül ehli Mâneviyata çok kıymet veren, kalben Cenab-ı Hakk'a çok yakınlık hissedip çok hikmetlerden anlayan zât

EHL-İ DİYÂNET
Din işlerinden anlayanlar Dindarlar

EHL-İ DÜNYÂ
Dünyaya haddinden ziyade kıymet veren, maddeci kimse

EHL-İ EBED
Ebedî olanlar, ebedîler

EHL-İ EMSAR
Şehir halkı, kasaba halkı

EHL-İ GAFLET
Gafletde olanlar Gafiller

EHL-İ GARET
Yağmacı, çapulcu

EHL-İ HADARET
şehirlerde yaşayan Medeni

EHL-İ HAK
f İmân, İslâmiyet ve Hak yolunda olan Hak mezhebde olan Hakka, hakikata vâsıl olmuş olan

EHL-İ HÂL
f Hâlden anlayıp, duruma göre idâre eden kimse İlâhi tecellilere ve mânevi feyze mazhar olan

EHL-İ HİBRE
f Ehl-i vukuf Bilirkişi Meselenin künhüne vâkıf mütehassıs zât

EHL-İ HİDAYET
Hidâyette ve doğru yolda olanlar Hidâyete erişmiş kimseler

EHL-İ HİKMET
Hikmet ehli, hikmet bilen

EHL-İ HÜKÜMET
Hükümete mensup kimseler, milleti idare edenler

EHL-İ IRZ
Yüz aklığı ve şan, itibar sahibi olan, namuslu kimse Şerefli ve temiz olan Namuslu, iffetli ve ismetli Irz ehli

EHL-İ İHTİSAS
İhtisas sahibi olan kimseler Bu kişiler yalnız kendi meslekleriyle uğraşırlar, çeşitli meslek ve meselelerle fikirlerini dağıtmazlar (Bak: İhtisas)

EHL-İ İLHAD
f Doğru meslek ve dinden, Hak yolundan çıkıp bâtıl yola sapan, imansızlar, dinsizler

EHL-İ İSLÂM
İslâm topluluğu Müslümanlar

EHL-İ İSTİĞRAK
Manevi bir coşkunlukla kendinden geçmiş hâle giren zatlar

EHL-İ KELÂM
(Bak: Mütekellimîn)

EHL-İ İ'TİZAL
Mu'tezile'den olan (Bak: Mu'tezile)

EHL-İ KALB
(Bak: Ehl-i dil)

EHL-İ KEŞF
f Perdeli olan ve zâhir hislerle bilinmeyen hakikatları, Cenab-ı Hak'kın lütf u ihsanı ile bilen veliler

EHL-İ KEŞF-İL KUBUR
Kabir âleminde olanları bilen, kabirdeki ölünün ahvâlini keşfedip doğru olarak haber veren veli, evliya(Ehl-i keşf-il kuburun müşahedesiyle müteaddid vâkıatla, tahsil-i ulum ânında vefat eden bazı müştak ve ciddi bir talebe-i ulum, şehidler gibi kendini hayatta ve kendi dersiyle meşgul görüyor Hattâ meşhur bir ehl-i keşf-il kubur, vefat eden ve İlm-i Sarf ve Nahv okuyan bir talebenin kabrinde Münker, Nekir'e nasıl cevap verecek diye murakabe etmiş ve müşahede edip işitmiş ki; melek-i sual, ondan sordu: $ "Senin Rabbin kimdir?" dediği zaman, o Nahv dersiyle iştigal ederken vefat eden talebe, o meleğin cevabında demiş:"Â mübtedâdır, onun haberidir" Nahiv ilmince cevab vermiş, kendini medresede zannetmiş Ş)

EHL-İ KIBLE
Müslüman, kıble ehli

EHL-İ KİTAB
f Allah'ın gönderdiği kitaplara inanan * Müslüman, Hristiyan veya Yahudi olan (Hakiki Hristiyanlık veya Yahudilikten çıkmamış bulunan)(Kur'an-ı Kerim, o cümlede ehl-i kitabı imana teşvik etmekle, onlara bir ünsiyet, bir sühulet gösteriyor Şöyle ki:Ey ehl-i kitab! İslâmiyeti kabul etmekte size bir meşakkat yoktur Size ağır gelmesin! Zira, size bütün bütün dininizi terketmenizi emretmiyor Ancak, itikadatınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz; diye teklifte bulunuyor Zira Kur'ân, bütün kütüb-ü sâlifenin güzelliklerini ve eski şeriatlarının kavaid-i esasiyelerini cem'etmiş olduğundan, usulde muaddil ve mükemmildir Yâni ta'dil ve tekmil edicidir Yalnız, zaman ve mekânın tegayyür etmesi tesiriyle tahavvül ve tebeddüle maruz olan füruat kısmında müessistir Bunda aklî ve mantıkî olmayan bir cihet yoktur Evet, mevasim-i erbaada giyecek, yiyecek ve sair ilâçların tebeddülüne lüzum ve ihtiyaç hasıl olduğu gibi, bir şahsın yaşayış devrelerinde, talim ve terbiye keyfiyeti tebeddül eder Kezalik, hikmet ve maslahatın iktizası üzerine, ömr-ü beşerin mertebelerine göre ahkâm-ı fer'iyede tebeddül vardır Çünkü, fer'î hükümlerden biri, bir zamanda maslahat iken, diğer bir zamana göre mazarrat olur Veya bir ilâç, bir şahsa deva iken, şahs-ı âhere dâ' olur Bu sırdandır ki, Kur'ân, fer'î hükümlerden bir kısmını nesh etmiştir Yâni vakitleri bitti, nöbet başka hükümlere geldi, diye hükmetmiştir İİ)

EHL-İ KUBUR
Kabir ehli Ölüler

EHL-İ KURA
Köylerde, kasabalarda yaşayan

EHL-İ MEDER
Evde oturan Medeni

EHL-İ NAMUS
Namuslu kimse, namus ehli

EHL-İ NÂR
Cehennemlik olan Cehennem ehli

EHL-İ NEFİY
Nefyedenler, aksini veya olmadığını iddia edenler

EHL-İ NÜBÜVVET
Peygamberler

EHL-İ RUM
f Osmanlı Eskiden Anadolu'da yaşayanların bir ismi Çünkü: Osmanlılar Romalıların (Rumların) çok bulunduğu memleketlerini fethedip yerleştiler

EHL-İ SALÂH
Huk: Hâli mestur, nâmuslu, doğru, adaletli olan kimse Sâlih kimseler

EHL-İ SALİB
f Bayrağında salib (haç) bulunanlar Hristiyanlar * Osmanlılardan 209 sene evvelki tarihte Haçlı Seferlerine katılan Hristiyan Ordusu

EHL-İ SEKR
f Aklı ile hareket edemeyip hissi ve zevki ile hareket eden, sarhoş * Tas: İlâhî bir tecelli ile istiğrak halinde olanın kendinden geçmesi hali

EHL-İ SEVAHİL
f Sahilde, deniz veya göl kenarında yaşayanlar

EHL-İ SUFFA
(Bak: Ashab-ı Suffa)

EHL-İ SÛK
f Çarşı halkı, esnaf

EHL-İ SÜNNET
f Peygamberimiz Hz Muhammed'in (ASM) söz ve hareketlerine şüphesiz, kat'i ve sağlam delillerle uyan Sahabe ve onlara tâbi' olanların mezhebi ve o mezhepte olan Bunların muhaliflerine "ehl-i bid'a" veya "fırak-ı dâlle" denir

EHL-İ ŞEKAVET
İslâmiyetin müsâade etmediği çeşitli rezâlet işleyen bedbaht

EHL-İ ŞİA
şia ehli (Bak: şia)

EHL-İ ŞUHUD
f Kâinatta tevhid delillerini aynen seyreden, İlâhi ve gizli sırlarını Hakkın izni ile gören şuhud ehli Veli * Görecek derecede kat'i kanaat sâhibi olan enbiyâ ve evliyalar

EHL-İ TAHKİK
Hakikatleri delilleri ile bilen âlimler * Tahkik ehli

EHL-İ TAKİB
Takip edenler, peşinden gidenler

EHL-İ TEŞEYYU'
şiilik iddia edenler (Bak: şia)

EHL-İ TEVHİD
Cenab-ı Hakk'ın birliğini bilip inanan ve sadece bir Allah'a bağlanıp ibadet eden kimse (Bak: Tevhid)

EHL-İ UKUL
Akıllılar, akıl sâhibleri

EHL-İ VEBER VE BÂDİYE
Çadırda oturan bedevi Arab, çöl ahalisi

EHL-İ VİFAK
Beğenilen işlerde birbirine muvafakat edip uyanlar, anlaşanlar

EHL-İ VUKUF
Bir mes'ele hakkında bilgi sahibi olan salâhiyetli kimseler Vukuf ehli Bilirkişi

EHL-İ ZEVK
Zevklenenler, lezzet alanlar * Tas: Cenab-ı Hakk'a yakınlıkla, kurbiyetle veya uyanık kalble iman ve Kur'an hakikatlarından zevk alanlar

EHL-İ ZİMMET
İslâm Devletinin tâbiiyetinden olan Hıristiyanlar İslâm Devleti tarafından korunan müslümandan başka kimse Zimmi

EHLEB
Kuyruğu kıllı olan at

EHLEN VE SEHLEN
Hoş geldiniz, safâ geldiniz (meâlinde söylenir)

Alıntı Yaparak Cevapla