Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (E Harfi)-Osmanlıca Sözlük (E Harfi)Osmanlı Terimleri Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (E Harfi) EKVATOR
Fr Hatt-ı istivâ Dünyayı kuzey ve güney diye müsavi iki yarım küreye ayırarak, ikisinin arasından geçtiği farzedilen çember şeklindeki büyük çizgi * Yer yuvarlağının tam ortasında farzedilen ve dünyayı iki müsavi kısma ayıran (ve kırk bin kilometre olan) çember
EKVAZ
(Kûz C ) Kâseler, bardaklar, kadehller
EKYAL
(Keyl C ) Keyller, kileler, hububat ölçüleri, ölçekler
EKYAS
(Kis C ) Kisler, para keseleri Torbalar * (Keys C ) Akıllı kimseler
EKYES
Pek kiyâsetli, zeki, zekâvetli kişi Mâhir, maharetli, becerikli adam
EKZEB
Büyük iftira, büyük yalan, uydurma
EKZEF
(Kazf den) Çok iftira eden Başkası hakkında çok aleyhde yalan söyleyen
ELÂ
Arabçada söze başlarken kullanılır İstiftah harfi tâbir edilir Beş vecih üzere bulunur: 1 - Tevbih ve tenbih, 2 - İnkâr, 3 - İstifham-ı anin-nefiy, 4 - Arz, 5 - Teşvik ve rağbet ettirme, makamlarında
ELA'
Görünüşü güzel, tadı acı olan bir ağaç
EL-ACEB
Acayip, Şaşılacak şey Tuhaf şey
EL-AKS-ÜL MÜSTEVÎ
Man: Mevzuu mahmul ve mahmulü de mevzu kılmak "İnsan hayvandır" kaziyesinde her iki kelimenin yerlerini değiştirerek "Bazı hayvan insandır" dediğimiz şeklindeki kaziyenin adıdır
EL-ÂLÂ
Cenâb-ı Hakkın lütuf ve ihsanları Ni'metler
EL-AMAN
Meded, aman, imdâd (mânasına olup yardım ve şikâyet edâtı olarak kullanılır)
EL-AN
Şimdi Hâlâ Hâl-i hazırda
ELASS
Sık dişli * Çenesi kulaklarına yakın olup boynu kısa olan
EL'AS
Gök dudaklı
ELASTİK
Fr Esnek, toplanıp çekilir, uzayıp kısalan
ELASTİKİYYET
Fr Esneklik Elâstiklik
ELB
Sürmek Reddetmek * Cem'etmek, toplamak
ELBAB
(Lübb C ) Akıllar
EL-BAB-ÜL EVVEL
Birinci kısım İlk cüz Birinci kapı
ELBETTE
(Te'kid edâtı) Kat'i veya kat'iye yakın hükümlerde kullanılır Yazılı sözlerde daha çok "elbet" şeklinde geçer
EL-BUĞZU FİLLAH
Allah için buğzetmek Bütün şiddet, adavet ve düşmanlık Cenab-ı Hakk'ın (C C ) rızası dairesindedir İhlâsı kıracak, hissî hareketten sakınmaktır (Cay-ı ibret bir hâdise: Bir vakit İmam-ı Ali (R A ) bir kâfiri yere atmış Kılıcını çekip keseceği zaman, o kâfir ona tükürmüş O kâfiri bırakmış, kesmemiş O kâfir ona demiş ki: - Neden beni kesmedin? Dedi:- Seni Allah için kesecektim Fakat bana tükürdün, hiddete geldim, nefsimin hissesi karıştığı için ihlâsım zedelendi, onun için seni kesmedim O kâfir ona dedi: "Beni çabuk kesmen için seni hiddete getirmekti Madem dininiz bu derece safi ve hâlistir, o din haktır " dedi M )
ELBÜRZ
f Kafkas sıradağlarının en yükseği * Hakkında türlü türlü hurafeler ve masallar anlatılan Kaf Dağı * Uzun boylu ve yakışıklı kimse
ELCEZİRE
Mezopotamya Dicle ve Fırat nehirleri arasında bulunan yerin adı Bugün Irak'ın toprakları arasındadır
ELCİME
(Licâm C ) Hayvanların ağızlarına takılan gemler
EL-CÜZ'Î
Man: Mânası, mefhumu başkalarına şâmil olmayan, yani tek mâlum ferde âid olan kelime
ELEDD
Sert çarpışan kimse Metin * Hakkı kabul etmeyen, inatçı adam
ELEKTRİK-İ MUDİ
(Elektrik-i muzi) Parlak ışık veren, parlayan lâmba
ELEKTROLİZ
Fiz: Birleşik bir cismi elektrik vasıtasıyla elemanlarına ayırma işi
ELEKTRON
yun Atomda negatif yüklü zerrecik (Bak: Delil-i inayet)
ELEM
Ağrı Acı Keder Sancı Dert Gam Kaygı (Ey arkadaş! Bütün lezzetler imanda olduğu gibi, bütün elemler de dalâlettedir Bunun izahı ise; bir şahıs, kudret-i ezeliye tarafından adem zulümatından şu korkunç dünya sahrasına atılırken gözünü açar, bakar Bir lütuf beklediği zaman, birdenbire düşmanlar gibi hastalıklar, elemler, belâlar hücum etmeye başlarlar Bir meded bir yardım için müsterhimane tabiata ve anâsıra baktığı vakit, kasavet-i kalble, merhametsizlikle karşılaşır Ecram-ı semaviyeden istimdat etmek üzere başını havaya kaldırır O ecram, atom bombaları gibi dehşetli ve heybetli halleriyle gözüne görünür Hemen gözünü yumar, başını eğer, düşünmeye başlar Bakar ki, hayatî hâcetleri bağırıp çağırmaya başlarlar Bütün bütün tevahhuş ederek hemen kulaklarını tıkar, vicdanına iltica eder; bakar ki: vicdanı binler âmâl (emeller) ve emanî ile dolu gürültülerinden cinnet getirecek bir hale gelir Acaba, hiçbir cihetten hiçbir teselli çaresini bulamayan o zavallı şahıs, mebde ile meâdi, Sâni' ile haşri itikad etmezse, onun o vaziyetinden Cehennem daha serin olmaz mı? İ İ )
ELEM-İ DEMBEDEM
Vakit vakit gelen elem Ara sıra gelen acı
ELEM-İ YE'S
Ümidsizlik elemi, yeisten gelen sıkıntı
ELEMAN
(Lât: Element) Unsur Bileşik bir şeyi meydana getiren basit şeylerden biri Bir bütünün parçaları
ELEM-NAK
Elem verici
ELEM-NÜMUD
Elem gösteren, elemli
ELEM-ZEDE
f Acılı Kederli Dertli
ELEMZEDE-GÂN
(Elemzede C ) f Elemliler, kederliler, dertliler
ELENDES
şiddetli savaş eden kimse
ELENG
f Sur, duvar, siper * Kale ve istihkâm askeri
ELES
Hâinlik yapmak Hıyanet etmek * Mecnun olmak
EL-ESİRRE
Taht Bilinen bir makam sandalyesi Kürsü
ELEST
$ Rabbiniz değil miyim? (meâlinde olan âyet-i kerimenin kısaltılmış işaretidir ) (Bak: Bezm-i elest, Kalubelâ)
ELET
Noksanlaştırmak Eksiltmek * Hapsetmek * Yemin vermek
ELETT
Dişi kökünden çıkıp düşmüş olan kişi
|