Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (D Harfi)-Osmanlıca Terimler Sözlüğü-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (D Harfi)-Osmanlıca Terimler Sözlüğü-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (D Harfi) DOĞA
(Bak: Tabiat)

DOĞA ÖTESİ
(Bak: Metafizik)

DOĞMA
yun Fikir, rey * Fls: Kat'i olarak ileri sürülen fikir

DOĞMATİZM
(Bak: Nassiye)

DOK
ing Gemi tamir veya inşasında kullanılan üstü örtülü havuz * Ticari eşya için rıhtımlarda yapılan büyük depo

DOKTRİN
yun Hatt-ı hareket Hareket tarzı Düstur, tarik Re'y * Fls: Bir sistem meydana getiren fikir ve kanaatlerin hepsi Bir felsefe veya edebiyat okulunun fikirlerinin tümü

DOLAP
(C: Devâlib) Kuyudan su çıkarıp bahçeleri sulamaya mahsus döner makine * Her çeşit döner çark, çıkrık * İçine eşya vesaire konulan raflı veya rafsız göz * Eskiden selâmlık ile harem arasında eşya alıp vermeye mahsus döner dolap ki, veren ile alan birbirlerini görmezlerdi * İşlerin idaresi * Mc: Hile, hile ile iş görme

DOLUNAY
t Ayın yuvarlağına karşı gelen yarım küre yüzeyinin tamamıyla aydınlık görünmesi hâli Ayın 14 veya 15 nci günleri * Bedir

DOMANİÇ
Kambur Tümsekli, fırlak

DOMİNYON
ing Büyük Britanya İmparatorluğu'nun, anavatanla aynı hakları olan deniz aşırı parçalarından beherine verilen isim

DOST
(C: Dostân) f Sevilen insan, muhib, yâr * Erkek veya kadın sevgili, mâşuk, mahbub, mâşuka, mahbube * Hakiki dost ve âşıkların ve âriflerin âşık oldukları Allah

DOSTAN
(Dost C) Dostlar

DOSTANE
f Dostça, dostlukla

DOSTÎ
f Dostluk

DOZ
Kim: Bir maddenin bir karışıma girmesi gereken muayyen miktarı * Tıb: Bir hastaya bir defada veya bir günde verilecek ilâç miktarı * Ölçü, miktar

DÖNÜM
919 m2 lik eski bir arazi ölçüsü

DÖVİZ
Fr Yabancı devlet parası * Yabancı ülkelerde ecnebi paralarla ödenecek olan poliçe, çek gibi senetler

DRAM
yun Korkunç ve kanlı tiyatro piyesi * Müthiş bir vakıa Musibet, felâket Heyecan uyandıran hâdise veya hareket

DRAMATİK
yun Drama benzer Heyecan verici, acıklı * Temsil yapılmak üzere yazılan heyecan verici veya acıklı tiyatro eseri Acıklı olanına Trajedi, gülünç olanına da Komedi denir

DU'
(C: Ezvâ-Zayân) Erkek baykuş

DUA
Allah'a (CC) karşı rağbet, niyaz, yalvarış, tazarru * Salât, namaz * Cenab-ı Hak'tan hayır ve rahmet dilemek Allah'ın rızâsını, hidayet ve istikamete muvaffakiyyeti dilemek, yalvarmak * Peygamber'e (ASM) salavat getirmek * Birisini çağırmak * Birisini bir şeye sevketmek * Bir kimseyi bir isimle tesmiye etmek * Söz, kelâm * Okumak( Duâ ubudiyyetin ruhudur ve hâlis bir imanın neticesidir Çünkü, duâ eden adam duâsı ile gösteriyor ki: Bütün kâinata hükmeden birisi var ki, en küçük işlerime ıttılaı var ve bilir; en uzak maksadlarımı yapabilir; benim her halimi görür, sesimi işitir Öyle ise, bütün mevcudatın bütün seslerini işitiyor ki benim sesimi de işitiyor, bütün o şeyleri O yapıyor ki en küçük işlerimi de Ondan bekliyorum, Ondan istiyorumDuânın en güzel, en lâtif, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: "Duâ eden adam bilir ki; birisi var ki, onun sesini dinler; derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder; Onun kudret eli her şeye yetişir Bu büyük dünya hanında o yalnız değil, bir Kerim Zât var; ona bakar, ünsiyet verir M)(Duâ-yı kavli-i ihtiyarînin makbuliyeti, iki cihetledir Ya aynı matlubu ile makbul olur veyahud daha evlâsı verilirMeselâ: Birisi kendine bir erkek evlâd ister Cenâb-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evlâdını veriyor "Duâsı kabul olunmadı" denilmez "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir Hem bâzan kendi dünyasının saâdeti için duâ eder Duâsı âhiret için kabul olunur "Duâsı reddedildi" denilmez Belki, "Daha enfa bir sûrette kabul edildi" denilir Ve hâkezâ Mâdem Cenâb-ı Hak Hakim'dir, biz ondan isteriz, o da bize cevap verir Fakat hikmetine göre bizimle muamele der Hasta tabibin hikmetini ittiham etmemeli Hasta bal ister; tabib-i hâzık, sıtması için sulfato verir "Tabib beni dinlemedi" denilmez Belki âh ü fizârını dinledi, işitti, cevap da verdi; maksudun iyisini yerine getirdi M) (Mü'minin mü'mine en iyi duâsı nasıl olmalıdır?Elcevap : Esbâb-ı kabul dairesinde olmalı Çünkü, bâzı şerait dahilinde duâ makbul olur, şerait-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir Ezcümle: Duâ edileceği vakit, istiğfar ile mânevi temizlenmeli: sonra makbul bir duâ olan Salâvat-ı Şerifeyi şefaatçı gibi zikretmeli ve âhirde yine Salâvat getirmeli Çünkü, iki makbul duânın ortasında bir duâ makbul olur Hem $ yâni "Gıyaben ona duâ etmek"; hem hadiste ve Kur'an'da gelen me'sur duâlarla duâ etmek Meselâ: $ $ gibi câmi duâlarla duâ etmek, hem hulus ve huşu ve huzur-u kalb ile duâ etmek; hem namazın sonunda, bilhassa sabah namazından sonra; hem mevâki-i mübârekede, hususan mescidlerde, hem cum'ada, hususan saat-i icabede, hem şuhur-u selâsede, hususan leyali-i meşhurede; hem Ramazan'da, hususan leyle-i Kadir'de duâ etmek kabule karin olması rahmet-i İlâhiye'den kaviyyen me'muldür O makbul duânın ya aynen dünyada eseri görünür; veyahut duâ olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur Demek aynı maksad yerine gelmezse, duâ kabul olmadı denilmez; belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir M)(Dördüncü nevi ki; en meşhurudurBizim duamızdır Bu da iki kısımdır: Biri, fiilî ve hâlî; diğeri, kalbî ve kalîdir Meselâ: Esbaba teşebbüs, bir dua-yı fiilîdir Esbabın içtimaı, müsebbebi icad etmek için değil, belki lisan-ı hâl ile müsebbebi Cenab-ı Hak'tan istemek için bir vaziyet-i marziye almaktır Hattâ çift sürmek hazine-i rahmet kapısını çalmaktır Bu nevi dua-yı fiilî, Cevad-ı Mutlak'ın isim ve ünvanına müteveccih olduğundan, kabule mazhariyeti ekseriyet-i mutlakadır İkinci kısım: lisan ile, kalb ile dua etmektir Eli yetişmediği bir kısım metalibi istemektir Bunun en mühim ciheti, en güzel gayesi, en tatlı meyvesi, şudur ki: "Dua eden adam anlar ki: Birisi var; onun hatırât-ı kalbini işitir, herşey'e eli yetişir, herbir arzusunu yerine getirebilir Aczine merhamet eder, fakrına medet eder"İşte ey âciz insan ve ey fakir beşer! Duâ gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesileyi elden bırakma Ona yapış âlâ-yı illiyyin-i insaniyete çık, bir sultan gibi bütün kâinatın dualarını, kendi duan içine al Bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî gibi $ de Kâinatın güzel bir takvimi ol! S)

DUÂ-YI HAYR
Hâyırlı dua, hayır isteyen dua

DUÂ-YI FİİLÎ
Fiil ile yapılan dua Yâni: İstenilen şeyin sebeplerini yerine getirmeye çalışmak

DUÂ-YI KAVLÎ
Sözle yapılan dua ki bildiğimiz meşhur duâlardır

DUÂ-YI MÜSTECAB
Kabul olunan dua

DUÂGÛ
(Duâhân) f Duâ okuyan Duâ eden

DUAT
(Dâî C) Duâ edenler Allah'a yalvaranlar * Dâvet edenler

DUBAN
Duman

DUBU'
Yapışmak

DU'CE
Gözün büyük ve siyah olması

DUCRET
Sıkıntı, gönül darlığı, zahmet Zaruret

DUCRET-VER
f Sıkıntılı

DÛÇAR
f Yakalanmış Çatmış Mübtelâ * Ulaşmış

DUD
f Duman, sis Tütün * Elem, gam, keder, tasa

DUD
Kurt, böcek

DUD-İ HARİR
İpek böceği

DUD-ALUD
f Dumanlı

DUDE
f Kavim, kabile, aşiret, ocak, aile * İs'inden mürekkeb yapılan çıra

DUDE
Kurtcağız, küçük solucan, böcek

DÛD-HÂNE
f Kabile, silsile, hânedan, soysop

DUDHAR
f Kelebek * Aşçı, yemek pişiren kimse * Külhancı

DUDMAN
f Hanedân, sülâle, akarib, aile, kabile, kavim, aşiret

DUDU
Hanım, kadın, hatun

DUDU
(Tuti) Dudu kuşu, papağan

DUG
f Ayran

DUGA
Akılsız kadın

DUGA'
Kedi miyavlaması * Tilki sesi * Zelil, hakaret görmüş kimsenin sesi

DUGAB
Tavşan sesi

DUGAGA
Ahmak, akılsız kişi

DUGATA
Eğri bir ağaç cinsi

DUGD
f Gelin, yeni evlenmiş kız

DUGMERAN
Kara, esved

DUGMUS
(C: Degâmis) Rengi siyaha yakın küçük bir su canavarı

DUGN
Karanlık, zulmet

DUGTA
şiddet * Meşakkat, zorluk

DUH
f Kız, kerime, duhter * Havai fişek * Hasır otu, hasır sazı

DUH
f Çorak, otsuz ve çıplak arazi * Tüysüz, çıplak yüz ve baş Köse ve dazlak * Yapraksız ve meyvasız ağaç * Hasırotu

DUHA
Kuşluk vakti * Güneş * Vuzuh ve beyan * Kur'ân-ı Kerim'in 93 Suresinin adı Vedduhâ da denir

DUHALA
(Dahil C) Yabancılar Muhacirler Sığınanlar Dahilde olanlar

DUHAN
Duman Tütün * Kur'an-ı Kerim'in 44 suresinin adı * Mc: Gaflet ve dalâlet dumanı ki, hakikatların görünmesine mâni olur Arap lisanında galib olan şerre, duhan tesmiye ederler * Kıtlık ve kuraklık

DUHAN-I ATEŞ
Ateşin dumanı

DUHAN-I MÜBİN
Aşikâre duman (Bu duhan hakkında iki tefsir rivayet olunmaktadır Birisi: İbn-i Mesud Hazretlerinden mervi olduğuna göre; şiddetli açlık ve kaht seneleridir Çünkü çok aç olan kimseye, gerek gözlerinin za'fından ve gerek çok kuraklık ve kahtlık senelerinde havanın fenalığından, semâ dumanlı görünür Bir de Arab, galib olan şerre, duhan tesmiye eder Nitekim dumanlı hava tâbirini biz de kullanırız) (ET)

DUHAS
Denizlerde çok olan büyük bir canavar (Arkasıyla, boğulan kimselere yardım edip kurtarır, "dülfin" de derler)

DUHH
Tütün

DUHL
(C: Dehâhil) Ufak kuşlar

DUHMESAN
Kara yağız, iri yapılı adam * Akılsız adam

DUHN
Darı

DUHNE
Tohum tânesi, tek tâne * Darı

DUHRUCE
(C: Dehâric) Yellengen böceğinin yuvarladığı ters * Deve kuşunun yavrusu

DUHSEMAN
Kara yağız, iri vücutlu adam

DUHT
f Kız, kerime

DUHTE
f Sağılmış * İğne ile dikilmiş

DUHT-ENDER
f Üvey kız * Eskiden kadın esirlerinin bir cinsi

DUHTER
f Kız

DUHTER-İ HİNDÎ
Hindistanlı kız

DUHTERE
f Bekârlık, kızlık

DUHTERÎ
f Kızlık, bekârlık

DUHUK
Doğurduktan sonra rahmi çıkan dişi deve

DUHUL
İçeri girme İçeri dahil oluş

DUHUL-İ MUZAFFERÂNE
Muzafferce giriş

DUHUL Ü HURUC
İçeri girip çıkma

DUHULİYE
Eskiden, satılmak üzere şehir ve kasabalara getirilen her cins ticaret malından alınan vergi * Bir yere girmek için verilen para

DUHUR
Def'etme, çıkarma, kovma, uzaklaştırma

DUHUR
Zillet, zelillik, hakirlik, aşağılık Adilik

DUHUS
Bâtıl olmak

DUHYE
Kuşluk vakti kesilen kurban

DU'K
Zayıf adam

DUKA
Eskiden Avrupa'ca pek yüksek bir asalet ünvanı idi

DUKAK
(C: Dekâyık) İnce nesne * Un * Zor, güç

DULL
HelakDUM $ (Devâm) : Sâbit ve sâkin olmak

DU'MA
Ulu yol

DUMR
Zayıflık * Hafiflik

DUMU'
(Dem' C) Göz yaşları

DUMUR
Bir uzvun maddi veya mânevi kabiliyetinin körelmesi Gıdasızlıktan dolayı bir uzvun kuruyup kalması Helâk Körelmek * Bir yere izinsiz gitmek

DUMUR
Büyüyüp gelişememek Zayıflıktan, hayvanların karnının içeri çökmesi

DU'MUS
(C: Deâmis) Rengi siyaha benzer bir küçük su canavarı

DUMUZ
Susma, sükut

Alıntı Yaparak Cevapla