Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (D Harfi)-Osmanlıca Terimler Sözlüğü-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (D Harfi) DÜŞ
f (Bak: Dûş)
DÜŞAB
f Pekmez
DÜ-ŞAH(İ)
f Çatal ağaç * Tomruk * Eskiden suçlunun boynuna takılan çatal ağaç
DÜŞENBİH
f Haftanın ikinci günü, pazartesi
DÜŞEŞ
f İki altılık Tavla zarında iki defa altı gelmesi
DÜŞİN(E)
f Dün gece
DÜŞNAM
f Sövme, sövüp sayma, ta'n
DÜŞVAR
f Müşkil Güç Zor
DÜŞVAR-GER
f Dağ
DÜŞVARÎ
f Zorluk, güçlük, suubet
DÜ-TA
İki kat
DÜVAB
İşi birbirine ulaştırmak
DÜVAL
f Tasma, kayış
DÜVAM
Sabit ve sakin olmak
DÜVAR
Baş çevrilme
DÜ-VAZDEH
f Oniki
DÜVEL
(Devlet C ) Devletler
DÜVEL-İ MUAZZAMA
f Büyük devletler Düvel-i muazzama-i İslâmiyye gibi
DÜVEL-İ MÜ'TELİFE
Anlaşmış devletler Birinci Cihan Harbinde: İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya
DÜVEL-İ MÜTTEFİKA
f İttifak etmiş, birlik olmuş, birleşmiş devletler
DÜVELÎ
(Düveliyye) Devletlerle alâkalı
DÜ-VİST
f İki yüz
DÜVUK
Ahmaklık, hamâkat
DÜ-VÜM(İN)
f İkinci, saniyen
DÜVVAC
Hâkimlerin giydiği bol kaftan * Yorgan * Tac
DÜVVAME
Çocukların çevirerek oynadığı bir fırıldak
DÜYUN
(Deyn C ) Borçlar
DÜYUNAT
(Düyun C ) Borçlar
DÜZD
(C : Düzdân) f Sârık, hırsız
DÜZDAN
(Düzd C ) f Hırsızlar, sürrak
DÜZDÂNE
f Hırsız gibi, hırsıza yakışır şekilde, hırsızca
DÜZDÎ
f Hırsızlık, sirkat
DÜ-ZEBAN
f İki dilli
DÜZEÇ
(Uydurma bir kelimedir ) (Bak: Tesviye âleti)
DÜZENBAZ
Hile yapan, aldatıcı
DÜZİNE
On iki parçadan ibaret takım
DÜZLEM
(Uydurma bir kelimedir ) (Bak: Müstevi)
DÜZTABAN
t Tıb: Ayak tabanı düz olan kimse Böyle kişiler çabuk yorulurlar ve hızlı yürüyemezler
DAAK
Davarın ayağıyla kazılmış yer
DAAR (DAÂRE)
Fısk * Kapmak * Yaramazlık
DA'AT
Horluk, zelillik
DAB
f şan ve şeref, haysiyet
DABAR (DIBÂR)
(C: Debabir) Cemaat, topluluk
DABB
(C : Dıbâb-Edubb) Keler, kertenkele * Yaraya merhem sürmek * Akmak * Süt sağmak * Yere yapışmak * Dudakta olan bir hastalık (çatlayıp kan akar) * Hurma çiçeği
DABBE
(C : Dıbâb) Dişi kertenkele * Kapıya koyulan yassı enli demir
DÂBBE
Yürüyen mahluk Debelenen
DÂBBE-SÜVÂR
f Hayvana binen, binici
DÂBBET-ÜL ARZ
Hadis-i şerifle âhir zamanda olacağı haber verilen ve âhir zaman alâmetlerinden olan bir nevi mahluk (Cenâb-ı Hakk'a itâat etmeyenleri içlerinden kemireceği ve yiyeceği bildirilen dehşetli bir mahluk tâifesi )(Kur'ânda, gayet mücmel bir işaret ve lisân-ı hâlinden kısacık bir ifâde, bir tekellüm var Tafsili ise; ben şimdilik, başka mes'eleler gibi kat'i bir kanaatla bilemiyorum Yalnız bu kadar diyebilirim: $ Nasıl ki Kavm-i Fir'avne "Çekirge âfâtı ve bit belâsı" ve Kâbe tahribine çalışan Kavm-i Ebrehe'ye "Ebâbil kuşları" musallat olmuşlar Öyle de: Süfyan'ın ve deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve "Ye'cüc ve Me'cüc"ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfür ve küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zir ü zeber edecek Allahu a'lem, o dâbbe bir nev'dir Çünki gayet büyük birtek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez Demek dehşetli bir tâife-i hayvaniye olacak Belki $ âyetinin işaretiyle, o hayvan, dâbbet-ül arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek Mü'minler iman bereketiyle ve sefâhet ve su-i istimâlâttan tecennübleriyle kurtulmasına işâreten, âyet, iman hususunda o hayvanı konuşturmuş Ş )
DA'BEL
Kurbağa yumurtası * Güçlü, kuvvetli deve
DABENTÎ
Güçlü, kuvvetli kimse
DABGAM
Arslan, esed
DABH
Atların koşu esnasındaki nefeslerinin sesleridir ki, sahil denilen kişnemek değil, yemi ve sahibini gördüğü zaman yaptığı gibi hamhame denilen sesi de değil; hızlı nefes sesi olan bir harıltı ve hohlamadır Denilmiştir ki: Dabh, bir at ve bir de köpek koşarken olur (E T )
DABIK
Bir yerin adı
DABİ'
Yere yapışan, yere yapışıcı
DABİ
Kül, ramâd
DABİB
Akmak Seyelân etmek
DABİE
Kişinin çoluk çocuğu
DABİR
Arka, kök, nihâyet Son, âhir * Bir nişandan geçen ok
DABİRE
Askerin bozulması
DÂBİRET-ÜL İNSAN
İnsanın ökçe siniri
DÂBİRET-ÜT TUYUR
Kuşların, ayakları arasındaki parmak
DABK
Kendisiyle kuş avlanan bir nesne
DABN
Dar nesne
DABR
Cemaat * Yaban cevizi * Sıçramak
DABRAK
şişman ve etli olmak
DABS
Ahlâkı kötü ve korkak olmak * Anlaması, idrâki az olmak
DABS
Mesrur ve mütekebbir olmak Sevinçli ve kibirli olma hâli
DABS
(C : Ezbâs) El ile tutmak
DABSEM
Arslan, esed
DABT
Hıfzetmek * Cem'etmek, toplamak
DABUKA
Pis Necis
DABURE
Yer yüzünde gezen hayvanât
DABV
Pişirmek * Tağyir etmek, değiştirmek
DAC' $ (DUCU')
Yan tarafını yere koyup yatmak
DAC
Çağırmak
DA'CA'
Gözü çok siyah ve büyük olan kadın (müz: Edac)
DACC
Hacıların hizmetkârı ve devecileri * Hacılar ile birlikte giden, fakat, hac maksudu olmayan bezirgân
DACCE
Bir kere çağırmak ve inlemek
DA'CELE
Gitmekte ve gelmekte tereddütlü olmak
DACEM
Eğrilik
DACİ'
İşlerinde kısaltan * Yatak arkadaşı
DACİA
Çok fazla bulut
DACİC
Çağırış * Sesi yükseltmek
DACİN
(C : Devâcin) Evi öğrenmiş olan davar
DACİR
Gamkin ve gönlü dar kimse * Bağırgan dişi deve * Kederlenmek, hüzünlenmek muztarib olmak
DACNAN
Tehame vilâyetinde bir dağ
DACR(E)
Darlık, kalbin sıkıntılı olması
DACUC
Çağıran * İnleyen * Sağarken incinen ve inleyen dişi deve
DAD
Osmanlı alfabesinin onyedinci harfidir * Ebced hesabında sekizyüz sayısına karşı gelir
DÂD
f Adâlet Hak, doğruluk * İnsaf * Vergi, ihsan, atiyye * Ömür * Sızlanma (Adâletle dâd arasında fark vardır; adâlet, binefsihi adâlet edip zulmetmemektir Dâd ise, başkasının zulmünü def ve izâle eylemektir L R )
DÂD-I HAK
Hak vergisi, Cenab-ı Hakk'ın lütf u ihsanı
DÂD-I HAK RÂ KABİLİYYET ŞART NİST
Cenab-ı Hakk'ın lütf u ihsanında kabiliyyet şart değildir
DÂD U SİTED
Alış veriş
|