Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (D Harfi)-Osmanlıca Terimler Sözlüğü-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (D Harfi)-Osmanlıca Terimler Sözlüğü-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (D Harfi) DÜŞ
f (Bak: Dûş)

DÜŞAB
f Pekmez

DÜ-ŞAH(İ)
f Çatal ağaç * Tomruk * Eskiden suçlunun boynuna takılan çatal ağaç

DÜŞENBİH
f Haftanın ikinci günü, pazartesi

DÜŞEŞ
f İki altılık Tavla zarında iki defa altı gelmesi

DÜŞİN(E)
f Dün gece

DÜŞNAM
f Sövme, sövüp sayma, ta'n

DÜŞVAR
f Müşkil Güç Zor

DÜŞVAR-GER
f Dağ

DÜŞVARÎ
f Zorluk, güçlük, suubet

DÜ-TA
İki kat

DÜVAB
İşi birbirine ulaştırmak

DÜVAL
f Tasma, kayış

DÜVAM
Sabit ve sakin olmak

DÜVAR
Baş çevrilme

DÜ-VAZDEH
f Oniki

DÜVEL
(Devlet C) Devletler

DÜVEL-İ MUAZZAMA
f Büyük devletler Düvel-i muazzama-i İslâmiyye gibi

DÜVEL-İ MÜ'TELİFE
Anlaşmış devletler Birinci Cihan Harbinde: İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya

DÜVEL-İ MÜTTEFİKA
f İttifak etmiş, birlik olmuş, birleşmiş devletler

DÜVELÎ
(Düveliyye) Devletlerle alâkalı

DÜ-VİST
f İki yüz

DÜVUK
Ahmaklık, hamâkat

DÜ-VÜM(İN)
f İkinci, saniyen

DÜVVAC
Hâkimlerin giydiği bol kaftan * Yorgan * Tac

DÜVVAME
Çocukların çevirerek oynadığı bir fırıldak

DÜYUN
(Deyn C) Borçlar

DÜYUNAT
(Düyun C) Borçlar

DÜZD
(C: Düzdân) f Sârık, hırsız

DÜZDAN
(Düzd C) f Hırsızlar, sürrak

DÜZDÂNE
f Hırsız gibi, hırsıza yakışır şekilde, hırsızca

DÜZDÎ
f Hırsızlık, sirkat

DÜ-ZEBAN
f İki dilli

DÜZEÇ
(Uydurma bir kelimedir) (Bak: Tesviye âleti)

DÜZENBAZ
Hile yapan, aldatıcı

DÜZİNE
On iki parçadan ibaret takım

DÜZLEM
(Uydurma bir kelimedir) (Bak: Müstevi)

DÜZTABAN
t Tıb: Ayak tabanı düz olan kimse Böyle kişiler çabuk yorulurlar ve hızlı yürüyemezler

DAAK
Davarın ayağıyla kazılmış yer

DAAR (DAÂRE)
Fısk * Kapmak * Yaramazlık

DA'AT
Horluk, zelillik

DAB
f şan ve şeref, haysiyet

DABAR (DIBÂR)
(C: Debabir) Cemaat, topluluk

DABB
(C: Dıbâb-Edubb) Keler, kertenkele * Yaraya merhem sürmek * Akmak * Süt sağmak * Yere yapışmak * Dudakta olan bir hastalık (çatlayıp kan akar) * Hurma çiçeği

DABBE
(C: Dıbâb) Dişi kertenkele * Kapıya koyulan yassı enli demir

DÂBBE
Yürüyen mahluk Debelenen

DÂBBE-SÜVÂR
f Hayvana binen, binici

DÂBBET-ÜL ARZ
Hadis-i şerifle âhir zamanda olacağı haber verilen ve âhir zaman alâmetlerinden olan bir nevi mahluk (Cenâb-ı Hakk'a itâat etmeyenleri içlerinden kemireceği ve yiyeceği bildirilen dehşetli bir mahluk tâifesi)(Kur'ânda, gayet mücmel bir işaret ve lisân-ı hâlinden kısacık bir ifâde, bir tekellüm var Tafsili ise; ben şimdilik, başka mes'eleler gibi kat'i bir kanaatla bilemiyorum Yalnız bu kadar diyebilirim: $ Nasıl ki Kavm-i Fir'avne "Çekirge âfâtı ve bit belâsı" ve Kâbe tahribine çalışan Kavm-i Ebrehe'ye "Ebâbil kuşları" musallat olmuşlar Öyle de: Süfyan'ın ve deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve "Ye'cüc ve Me'cüc"ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfür ve küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zir ü zeber edecek Allahu a'lem, o dâbbe bir nev'dir Çünki gayet büyük birtek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez Demek dehşetli bir tâife-i hayvaniye olacak Belki $ âyetinin işaretiyle, o hayvan, dâbbet-ül arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek Mü'minler iman bereketiyle ve sefâhet ve su-i istimâlâttan tecennübleriyle kurtulmasına işâreten, âyet, iman hususunda o hayvanı konuşturmuş Ş)

DA'BEL
Kurbağa yumurtası * Güçlü, kuvvetli deve

DABENTÎ
Güçlü, kuvvetli kimse

DABGAM
Arslan, esed

DABH
Atların koşu esnasındaki nefeslerinin sesleridir ki, sahil denilen kişnemek değil, yemi ve sahibini gördüğü zaman yaptığı gibi hamhame denilen sesi de değil; hızlı nefes sesi olan bir harıltı ve hohlamadır Denilmiştir ki: Dabh, bir at ve bir de köpek koşarken olur (ET)

DABIK
Bir yerin adı

DABİ'
Yere yapışan, yere yapışıcı

DABİ
Kül, ramâd

DABİB
Akmak Seyelân etmek

DABİE
Kişinin çoluk çocuğu

DABİR
Arka, kök, nihâyet Son, âhir * Bir nişandan geçen ok

DABİRE
Askerin bozulması

DÂBİRET-ÜL İNSAN
İnsanın ökçe siniri

DÂBİRET-ÜT TUYUR
Kuşların, ayakları arasındaki parmak

DABK
Kendisiyle kuş avlanan bir nesne

DABN
Dar nesne

DABR
Cemaat * Yaban cevizi * Sıçramak

DABRAK
şişman ve etli olmak

DABS
Ahlâkı kötü ve korkak olmak * Anlaması, idrâki az olmak

DABS
Mesrur ve mütekebbir olmak Sevinçli ve kibirli olma hâli

DABS
(C: Ezbâs) El ile tutmak

DABSEM
Arslan, esed

DABT
Hıfzetmek * Cem'etmek, toplamak

DABUKA
Pis Necis

DABURE
Yer yüzünde gezen hayvanât

DABV
Pişirmek * Tağyir etmek, değiştirmek

DAC' $ (DUCU')
Yan tarafını yere koyup yatmak

DAC
Çağırmak

DA'CA'
Gözü çok siyah ve büyük olan kadın (müz: Edac)

DACC
Hacıların hizmetkârı ve devecileri * Hacılar ile birlikte giden, fakat, hac maksudu olmayan bezirgân

DACCE
Bir kere çağırmak ve inlemek

DA'CELE
Gitmekte ve gelmekte tereddütlü olmak

DACEM
Eğrilik

DACİ'
İşlerinde kısaltan * Yatak arkadaşı

DACİA
Çok fazla bulut

DACİC
Çağırış * Sesi yükseltmek

DACİN
(C: Devâcin) Evi öğrenmiş olan davar

DACİR
Gamkin ve gönlü dar kimse * Bağırgan dişi deve * Kederlenmek, hüzünlenmek muztarib olmak

DACNAN
Tehame vilâyetinde bir dağ

DACR(E)
Darlık, kalbin sıkıntılı olması

DACUC
Çağıran * İnleyen * Sağarken incinen ve inleyen dişi deve

DAD
Osmanlı alfabesinin onyedinci harfidir * Ebced hesabında sekizyüz sayısına karşı gelir

DÂD
f Adâlet Hak, doğruluk * İnsaf * Vergi, ihsan, atiyye * Ömür * Sızlanma (Adâletle dâd arasında fark vardır; adâlet, binefsihi adâlet edip zulmetmemektir Dâd ise, başkasının zulmünü def ve izâle eylemektir LR)

DÂD-I HAK
Hak vergisi, Cenab-ı Hakk'ın lütf u ihsanı

DÂD-I HAK RÂ KABİLİYYET ŞART NİST
Cenab-ı Hakk'ın lütf u ihsanında kabiliyyet şart değildir

DÂD U SİTED
Alış veriş

Alıntı Yaparak Cevapla