|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CAİBE
(C : Cevâib) Halkın ağzında gezen haber
CAİL
Yapan, bir şey veren, kılan * Yaratıcı (Bak: Ca'l)
CAİL
Cevelân eden Yerinde durmayıp hareket eden
CAİR
Mâni, engel * Eğri * Çok, kesîr * Eziyet eden Cevreden Zulmeden
CAİZ
Mümkün, olur, olabilir * Fık: Yapılması sahih ve mübah olan herhangi bir fiil veya akit
CAİZE
(Cevaz dan) (C : Cevaiz) Azık, yol yiyeceği * Hediye, armağan, bahşiş * Edb: Eskiden takdim olunan medhiyeli bir şiire veya bir san'at eserine karşılık olarak verilen para, hediye ve bahşişler
CAKA
(Argo) Gösteriş, çalım Caka, mal mülk, giyim, kuşam, yahut hareket davranış yoluyla olabilir İslâm'da gösterişin her şekli haram ve günahtır Bugün bazı kimseler ve aileler gösteriş belâsı yüzünden maddî sıkıntılara düşmekte, israfa sürüklenmektedir İşledikleri günahın cezasını bu dünyada da çekiyorlar
CAL'
(Câli') Terbiyesiz Kötü konuşan
CÂL
Akıl * Rey * Kuyu duvarı
CA'L
Yaratmak, halk * Almak * İş işlemek Yapmak * Bu kelime Kur'ân-ı Kerim'de onüç vecihle kullanılmıştır:1- Tafak ve ahz (inşâ ve ikbal) mânasına; bir işi işlemeğe müteveccih olup başlamak ve işler olmak 2- Halketmek, yaratmak 3- Kavl ve irsal 4- Tehiyye ve tesviye (tanzim ve düzeltme) 5- Takdir 6- Tebdil 7- Bir şeyi bir şeye dâhil etmek 8- Bir şeyi kalbe ilka ve İlhâm eylemek 9- İtikat 10- Tesmiye 11- Bir şeyi diğer bir şeyden icad ve tekvin 12- Bir şeyi bir sıfat ve hâletten diğer bir sıfat ve hâlete döndürmek, kılmak, tasyir 13- Bir nesne üzerine hükmeylemek gerek hak ve gerek bâtıl olsun - vaz'eylemek bir hususu bir kimse ile bir vecih üzere şartlaşmak ve azv ve nisbet eylemek ve hükm-ü şer'i (L R )
CAL(İ)
f Tuzak, ağ * Misvak ağacı
CA'LE
(C : Cüul) Küçük hurma ağacı
CALE
f Nehrin bir kenarından diğer kenarına geçebilmek için ağaçtan, sazdan veya şişirilmiş tulumlardan yapılan sal
CA'LÎ
Uydurma, samimi olmayan, sahte, düzme ve taklid
CALİ'
Açık-saçık kadın Hayasız kadın * Utanmaz, utanması kıt olan adam
CALİB
Çekici Celbedici Kendi tarafına çekip getirici olan
CÂLİB-İ DİKKAT
Dikkat çeken
CÂLİB-İ MERHAMET
Merhamet çeken
CALİF
Deri soyan, kabuk soyan
CALİFE
Deri ile eti birlikte koparan yara
CALİNOS
(Kalinos) yun İlk devirlerde yaşamış olan bir Yunan Filozofunun adı
CALİS
(C : Cüllâs) Oturan, oturucu, cülûs eden Tahta çıkan
CA'LİYYAT
Yapmacık hareketler, sahte, düzme hâller
CA'LİYYET
Yapmacık (olmak )
CALİZ
f Sebze bahçesi, bostan Kavun karpuz tarlası
CALÛT
(Bak: Yûşâ A S )
CAM
f Cam, şişe, bardak, sırça
CAM-I GEVHERÎ
Billur kadeh
CAM-I MEMLÛ
Dolu kadeh
CAM-I SEHER
Güneş, şems
CAM-I SİM
Sevgilinin çenesi
CAM-I TEHÎ
Boş kadeh
CAM-I ZERRİN
f Altın kadeh * Tas: Allah âşıkının kalbi * Bir kasaba adı * Bir şarab adı
CA'MA
Yaşlı deve
CAME
f Evde giyilen bol elbise Elbise, çamaşır Sevb, libas
CAME-İ FENA
Kefen
CAME-İ HASSA
Tar: Osmanlı padişahlarının verdikleri elbiselik kumaşlar
CAME-İ HAYAT
Hayat elbisesi, ömür
CAME-İ ÎDÎ
Bahar çiçekleri Kırmızı renkli elbise * Bayram elbisesi
CAME-İ NEVRUZÎ
Rengârenk elbise * Bahar geldiğinde açan çeşitli çiçekler
CAMEDAR
f Elbiseyi muhafaza eden kimse * Vestiyer
CAME-DUZ
Terzi, elbise diken
CAME-GÎ
f Hâdim ve hizmetçilere verilen ücret ve elbise parası * Tüfek fitili * Elbiselik kumaş * Hizmetkâr, hademe, hâdim
CAMEHAB
f Yatak
CAMEKÂN
f Elbise soyunulacak yer * Camlık
CAMEŞUY
(C : Câmeşuyân) f Çamaşırcı, çamaşır yıkayan
CAMGER
f Cam yapan sanatkâr, camcı ustası
CAMGÛL
f Külhanbeyi
CAMHANE
f Cam fabrikası
CAMÎ
(Molla Camî) Hi: 817-898 Büyük bir İslâm müellifidir Asıl adı: Abdurrahman'dır Yüze yakın eser vermiştir
CAMİ
İslâm mâbedi İbadet yeri olan bina * Cem'edici, toplayıcı, içine alan * Cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olan * Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm bütün evvel ve âhir güzel isim ve ahlâkı kendisinde cem'ettiğinden dolayı ona verilen bir isimdir * Ehl-i Hadis ıstılahınca da; Buhâri Hadis kitabları gibi, babların sekizini birden cem' eden büyük hadis kitablarına da Câmi denir veya Sünen ismi verilir
CAMİ-İ EMEVÎ
şam şehrinde büyük bir câmidir
CAMİ-İ KEBİR
Büyük cami
CAMİ-İ KUR'AN
Kur'an-ı Kerim'i toplayan mânâsında olup, Halife Hz Osman (R A ) kasdedilir
CAMİ-ÜL MEHASİN
Güzel vasıfları huyları kendinde toplamış bulunan
CAMİA
Topluluk Birlik Kütle * Dâr-ül fünûn
CAMİD
(Câmide) Ruhsuz, sert, katı madde Cansız
CAMİH
Başı sert hayvan
CAMİİYYET
Câmi'lik, toplayıcılık * Çok şeylerle alâkalılık * Pek ziyâde mânâları ve şeyleri hâvi olmak (Evet hayatın öyle bir câmiiyyeti var; âdeta umum kâinata tecelli eden ekser Esmâ-i Hüsnâ'yı kendinde gösteren bir câmi âyine-i ehadiyyettir Bir cisme hayat girdiği vakit, küçük bir âlem hükmüne getirir; âdetâ kâinat şeceresinin bir nevi fihristesini taşıyan bir nevi çekirdeği hükmüne geçiyor Nasılki bir çekirdek, onun ağacını yapabilen bir kudretin eseri olabilir; öyle de en küçük bir zihayatı halkeden, elbette umum kâinatın Hâlikıdır L )
CAMİL
Çobanla olan deve sürüsü
CAMİS
Cansız, camid * Letâfeti gitmiş olan elbise
CAMİT
Eski ve Ortaçağlarda Giresun ile Samsun arasında kalan dağlık mıntıkaya verilen ad Osmanlılar zamanında bu kelime Canik olarak kullanılmıştır
CAMİ-ÜL EZHER
Mısır'daki en büyük üniversitenin adı
CAMİ-ÜL HURUF
Kitap te'lif eden, müellif, yazar
CAMİ-ÜL KELİM
Vecize Kısa olup çok mânaya gelen söz
CA'MUS
(C : Ceâmis) Pis, necis
CAMUS
Su sığırı Manda Kömüş
|