Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CAİBE
(C: Cevâib) Halkın ağzında gezen haber

CAİL
Yapan, bir şey veren, kılan * Yaratıcı (Bak: Ca'l)

CAİL
Cevelân eden Yerinde durmayıp hareket eden

CAİR
Mâni, engel * Eğri * Çok, kesîr * Eziyet eden Cevreden Zulmeden

CAİZ
Mümkün, olur, olabilir * Fık: Yapılması sahih ve mübah olan herhangi bir fiil veya akit

CAİZE
(Cevaz dan) (C: Cevaiz) Azık, yol yiyeceği * Hediye, armağan, bahşiş * Edb: Eskiden takdim olunan medhiyeli bir şiire veya bir san'at eserine karşılık olarak verilen para, hediye ve bahşişler

CAKA
(Argo) Gösteriş, çalım Caka, mal mülk, giyim, kuşam, yahut hareket davranış yoluyla olabilir İslâm'da gösterişin her şekli haram ve günahtır Bugün bazı kimseler ve aileler gösteriş belâsı yüzünden maddî sıkıntılara düşmekte, israfa sürüklenmektedir İşledikleri günahın cezasını bu dünyada da çekiyorlar

CAL'
(Câli') Terbiyesiz Kötü konuşan

CÂL
Akıl * Rey * Kuyu duvarı

CA'L
Yaratmak, halk * Almak * İş işlemek Yapmak * Bu kelime Kur'ân-ı Kerim'de onüç vecihle kullanılmıştır:1- Tafak ve ahz (inşâ ve ikbal) mânasına; bir işi işlemeğe müteveccih olup başlamak ve işler olmak2- Halketmek, yaratmak3- Kavl ve irsal4- Tehiyye ve tesviye (tanzim ve düzeltme)5- Takdir6- Tebdil7- Bir şeyi bir şeye dâhil etmek8- Bir şeyi kalbe ilka ve İlhâm eylemek9- İtikat10- Tesmiye11- Bir şeyi diğer bir şeyden icad ve tekvin12- Bir şeyi bir sıfat ve hâletten diğer bir sıfat ve hâlete döndürmek, kılmak, tasyir13- Bir nesne üzerine hükmeylemek gerek hak ve gerek bâtıl olsun - vaz'eylemek bir hususu bir kimse ile bir vecih üzere şartlaşmak ve azv ve nisbet eylemek ve hükm-ü şer'i (LR)

CAL(İ)
f Tuzak, ağ * Misvak ağacı

CA'LE
(C: Cüul) Küçük hurma ağacı

CALE
f Nehrin bir kenarından diğer kenarına geçebilmek için ağaçtan, sazdan veya şişirilmiş tulumlardan yapılan sal

CA'LÎ
Uydurma, samimi olmayan, sahte, düzme ve taklid

CALİ'
Açık-saçık kadın Hayasız kadın * Utanmaz, utanması kıt olan adam

CALİB
Çekici Celbedici Kendi tarafına çekip getirici olan

CÂLİB-İ DİKKAT
Dikkat çeken

CÂLİB-İ MERHAMET
Merhamet çeken

CALİF
Deri soyan, kabuk soyan

CALİFE
Deri ile eti birlikte koparan yara

CALİNOS
(Kalinos) yun İlk devirlerde yaşamış olan bir Yunan Filozofunun adı

CALİS
(C: Cüllâs) Oturan, oturucu, cülûs eden Tahta çıkan

CA'LİYYAT
Yapmacık hareketler, sahte, düzme hâller

CA'LİYYET
Yapmacık (olmak)

CALİZ
f Sebze bahçesi, bostan Kavun karpuz tarlası

CALÛT
(Bak: Yûşâ AS)

CAM
f Cam, şişe, bardak, sırça

CAM-I GEVHERÎ
Billur kadeh

CAM-I MEMLÛ
Dolu kadeh

CAM-I SEHER
Güneş, şems

CAM-I SİM
Sevgilinin çenesi

CAM-I TEHÎ
Boş kadeh

CAM-I ZERRİN
f Altın kadeh * Tas: Allah âşıkının kalbi * Bir kasaba adı * Bir şarab adı

CA'MA
Yaşlı deve

CAME
f Evde giyilen bol elbise Elbise, çamaşır Sevb, libas

CAME-İ FENA
Kefen

CAME-İ HASSA
Tar: Osmanlı padişahlarının verdikleri elbiselik kumaşlar

CAME-İ HAYAT
Hayat elbisesi, ömür

CAME-İ ÎDÎ
Bahar çiçekleri Kırmızı renkli elbise * Bayram elbisesi

CAME-İ NEVRUZÎ
Rengârenk elbise * Bahar geldiğinde açan çeşitli çiçekler

CAMEDAR
f Elbiseyi muhafaza eden kimse * Vestiyer

CAME-DUZ
Terzi, elbise diken

CAME-GÎ
f Hâdim ve hizmetçilere verilen ücret ve elbise parası * Tüfek fitili * Elbiselik kumaş* Hizmetkâr, hademe, hâdim

CAMEHAB
f Yatak

CAMEKÂN
f Elbise soyunulacak yer * Camlık

CAMEŞUY
(C: Câmeşuyân) f Çamaşırcı, çamaşır yıkayan

CAMGER
f Cam yapan sanatkâr, camcı ustası

CAMGÛL
f Külhanbeyi

CAMHANE
f Cam fabrikası

CAMÎ
(Molla Camî) Hi: 817-898 Büyük bir İslâm müellifidir Asıl adı: Abdurrahman'dır Yüze yakın eser vermiştir

CAMİ
İslâm mâbedi İbadet yeri olan bina * Cem'edici, toplayıcı, içine alan * Cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olan * Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm bütün evvel ve âhir güzel isim ve ahlâkı kendisinde cem'ettiğinden dolayı ona verilen bir isimdir * Ehl-i Hadis ıstılahınca da; Buhâri Hadis kitabları gibi, babların sekizini birden cem' eden büyük hadis kitablarına da Câmi denir veya Sünen ismi verilir

CAMİ-İ EMEVÎ
şam şehrinde büyük bir câmidir

CAMİ-İ KEBİR
Büyük cami

CAMİ-İ KUR'AN
Kur'an-ı Kerim'i toplayan mânâsında olup, Halife Hz Osman (RA) kasdedilir

CAMİ-ÜL MEHASİN
Güzel vasıfları huyları kendinde toplamış bulunan

CAMİA
Topluluk Birlik Kütle * Dâr-ül fünûn

CAMİD
(Câmide) Ruhsuz, sert, katı madde Cansız

CAMİH
Başı sert hayvan

CAMİİYYET
Câmi'lik, toplayıcılık * Çok şeylerle alâkalılık * Pek ziyâde mânâları ve şeyleri hâvi olmak(Evet hayatın öyle bir câmiiyyeti var; âdeta umum kâinata tecelli eden ekser Esmâ-i Hüsnâ'yı kendinde gösteren bir câmi âyine-i ehadiyyettir Bir cisme hayat girdiği vakit, küçük bir âlem hükmüne getirir; âdetâ kâinat şeceresinin bir nevi fihristesini taşıyan bir nevi çekirdeği hükmüne geçiyor Nasılki bir çekirdek, onun ağacını yapabilen bir kudretin eseri olabilir; öyle de en küçük bir zihayatı halkeden, elbette umum kâinatın Hâlikıdır L)

CAMİL
Çobanla olan deve sürüsü

CAMİS
Cansız, camid * Letâfeti gitmiş olan elbise

CAMİT
Eski ve Ortaçağlarda Giresun ile Samsun arasında kalan dağlık mıntıkaya verilen ad Osmanlılar zamanında bu kelime Canik olarak kullanılmıştır

CAMİ-ÜL EZHER
Mısır'daki en büyük üniversitenin adı

CAMİ-ÜL HURUF
Kitap te'lif eden, müellif, yazar

CAMİ-ÜL KELİM
Vecize Kısa olup çok mânaya gelen söz

CA'MUS
(C: Ceâmis) Pis, necis

CAMUS
Su sığırı Manda Kömüş

Alıntı Yaparak Cevapla