Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CA'S
Pis, necis
CASELİK
Katolik Başpiskopos, başpapaz, büyük papaz, patrik
CASİM
Şam diyarında bir köyün adı
CASİR
(Cesaret den) Cesaret eden, cesur, cesaretli
CASİYE
Diz çökmüş * Topluluk, cemaat * Yığın, taş yığını
CÂSİYE SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in 45 sûresi olup Mekke-i Mükerreme'de nâzil olmuştur Şeriat, Dehir Suresi de denir
CASLİK
(Cesâlik) Nasrâniler hakîmi * Çokluk, kesret
CASS
Alçı taşı * Kireç
CASSAS
Sıvacı, kireççi
CAST
f Üzüm teknesi Üzümün sıkıldığı yer
CASÛM
Korkulu rü'ya, kâbus
CASUS
(C : Cevâsis) Hafiye Gizli sırları haber veren Kendi asıl şahsiyetini gizleyip, kendini iyi şahsiyet şeklinde göstererek ve gizli yollarla bir devletin askeri, siyasi ve mâli durumlarına dair haberleri başka bir devlet menfaatına olarak toplayıp bildiren kimse
CA'SÛS
(C : Ceâsis) Kötü huylu, kısa boylu
CASUS
Karpuz
CAŞİRİYYE
Kuşluk vakti yenen yemek Kuşluk yemeği
CAUB
Kısa adam
CA'V
Deve ve koyun tersini toplamak
CAVERS
Buğdaylar arasında biten bir cins sarı darı
CÂVİD
(Câvidân, câvidâne, câvidânî) f Sermedî, sonu olmayan, sonsuz, dâimî, lâyemut
CÂVİDÂNE
f Câvidân, ebedi, sonsuza âit, sonsuza müteallik
CÂY
f Yer, makam, mevki
CÂY-I DİKKAT
Dikkat edilecek nokta Dikkat edilecek yer veya şey
CÂY-I HAYRET
Hayret edilecek yer veya şey
CÂY-I KARAR
Dinlenme, durma yeri
CÂY-I MÜLÂHAZA
Düşünülecek nokta, düşünülecek yer
CAY-BAŞ
f İkâmet yeri, oda, ev Yurt, mekân, mesken
CAY-GÂH
f Mevki, makam, rütbe * Yer, mekân
CAY-GİR
f Yerleşen, yer tutan, yerleşmiş
CAYİ'
(C : Ciya') Aç, acıkmış; aç olan
CAYİD
Cömert, sahi
CAYÎFE
Karın içine geçmiş olan yara
CAYİHA
Şiddet * Kıtlık * Yemişe gelen âfet
CAYİR
Cevir ve cefâ eden Eziyet veren
CAYMAK
t Vazgeçmek Sözünden dönmek
CAY-MEND
f Yerinden kalkmayan, üşenen, tenbel Rahatını bozmayan
CAY-NİŞİN
f Yer tutan Birinin yerine geçen
CA'Z
Yoğun, kalın nesne
CA'ZERÎ
Kısa boylu, galiz, sitemkâr kimse
CAZGIR
Yağlı güreşlerde pehlivanları seyircilere takdim edip dualarını okuyarak onları meydana çıkaran kimse
CAZİ
Ayaklarını dikip parmakları üzerine oturan kişi
CAZİ'
Üzüm çardağının üzerinde enine konulan, üzerine de üzüm çubukları serilen ağaç
CAZİB
Çekici, cazibeli * Hoş görünüşlü olup dikkati çeken
CAZİBE
Çekme kuvveti * Mc: Letafet zamanı Hüsn-ü cemal (Hareket harareti, hararet kuvveti, kuvvet câzibeyi tevlid eder gibi bir âdet-i İlâhiyye, bir kanun-u Rabbanidir Mek )
CAZİBEDAR
f Çekici, câzibeli
CAZİBE KANUNU
Madde âleminde geçerli olan Cenab-ı Hakk'ın tekvini bir kanunudur Bu kanuna göre iki madde birbirini aralarındaki mesafe ile ters orantılı; kütle ve miktarlarıyla orantılı olarak çeker
CAZİM
Kat'i karar veren * Gr: Cezmedici, cezmeden Arabça bir kelimenin başına gelen bazı harfler o kelimenin sonunu sâkin okutur, o harfe de "câzim" denir Meselâ "Lem yezuk" aslında (Yezuku) idi Başına "lem" harfi geldiğinden " Yezuk" diye sâkin okundu )
CAZİYE
Doğurduktan sonra sütü azalmaya başlayan hayvan
CAZÛ
f Cadı Büyücü, sihirbaz
CAZZ
Semiz,iri gövdeli adam
CE'B
Kesbetmek, elde etmek, kazanmak * Yaban eşeğinin büyüğü * Kırmızı toprak boya * Göbek
CEB'
(C : Cebeât) Kızıl mantar * (C : Ecbu) Nakir dedikleri ağzı dar kap ki, içine su koyarlar * Tehir etmek, sonraya bırakmak
CEBABİRE
Cebrediciler Mütekebbirler Zâlimler
CEBAE
Üstünde birşey düzeltilen ağaç
CEBAN
Korkak, ürkek
CEBANET
Korkaklık, ürkeklik Korkulmayacak şeylerden bile korkmak (Bak: Sırat-ı müstakim)
CEBB
Bir kimsenin zekerini ve hayasını kesip hadım etmek * Devenin hörgücünü kesmek * Kökünden kesmek
CEBBAN
(C : Cebâbin) Peynirci
CEBBAN(E)
Sahrâ Bayram namazını kılacak yer * Mezarlık
CEBBAR
(Sıfat-ı İlahiyedendir) İstediğini mutlak yapan, dilediğine muktedir olan Büyüklük, azamet ve kudret sahibi İmar eden Cenab-ı Hak Kullarını ıslah edip tevbeye götüren Allah Teâlâ Hz leri (C C ) * Zâlim, gaddar, müstebid, mütemerrid insanlar da bu sıfatla tavsif edilir Meselâ; Cengiz, cebbar ve gaddar bir devlet adamı idi * Koz: Gökyüzünün cenubunda bulunan bir yıldız kümesi
CEBBARANE
Cebbarcasına Cebbar olana yakışacak tarzda
CEBBARÎ
Cebbara mensub, cebbarlık, cebredicilik Cebbarlık eden
CEBCEB
Çok hasta deve yavrusu
CEBE'
Kuyu içinden çıkan toprak ki, etrafına öbek öbek dökerler
CEBE
Zincir veya halkadan örme zırh Cevşen
CEBECİ
f Eski Osmanlı İmparatorluğunun ordusunun zırhlı sınıfına mensub nefer
CEBEL
Dağ, yüksek tepe * Mc: Bir kavmin meşhuru ve büyüğü, âlim ve fâzıl kimse
CEBEL-İ ARAFAT
Arafat Dağı
CEBEL-ÜN NUR
Mekke dağlarından, Hira veya Hırra veya Harra Dağı Peygamberimize (A S M ) ilk vahyin geldiği dağ
CEBELİSTAN
f Dağlık, dağlık yer
CEBE-PÛŞ
f Zırh giyen
CEBER (CEBERİYE)
(Ceberiyyun) Cüz'i iradeyi inkâr eden bir fırka-i dalle Hak yolundan çıkmış, dalâlete düşmüş bir fırka Bunların zıdları da Mu'tezile'dir
CEBERUT
Azametin daha dâimîsi ve bâtınîsi Büyüklük Hâkimlik Kudret, celadet Fart-ı kibir ve azamet
CEBHA'
Büyük alınlı kadın
CEBHANE
f Barut, kurşun, gülle, top, tüfek ve benzerleri gibi levazımat-ı harbiye ve bunların bulunduğu yer
CEBHE
Yüz, ön taraf Harp sahası Muharebe edilen yer * Alın * Bir binanın veya o cinsten bir şeyin ön tarafı * Gökteki ayın menzillerinden birisinin ismi olup arslan suretinin cephesidir, dört yıldız arslan alnına benzetilmiştir * Bir kavmin ve cemaatin seyyidi
CEBHE-SÂ
Yüz süren
CEBİN
(Cebân) Korkak Cesaretsiz * Alın
CEBİN-SÂ(Y)
f Alın sürücü, alın süren
CEBİR
Zabtetmek Zor Kuvvet * Bir şeyi ıslah ve tamir etmek, düzeltmek * Bâtıl bir fırka * Mat: Harflerle yapılan hesab * Tıb: Fevkalâde ameliyat, kırık kemiği sarıp bütünlemek Kırık veya çıkık uzva sarılan tahtalar
CEBR-İ MÂFAT
Kaybedilen bir şeyin yerine başka bir şey bularak, onunla avunma
CEBR-İ NOKSÂN
Noksanı tamamlama, eksiği ikmâl etme
CEBİRE
Çıkık veya kırık olan bir uzva sarılan tahtalar
CEBİRE
f Halkın bir işe hazırlık yapması
CEBL
İhtira, ibda Yoktan yaratma
CEBRAİL
(Cebril, Cibril) Cenab-ı Hakk'ın emirlerini Peygamberlere (A S ) bildiren büyük melek Peygamberimiz Resul-i Ekrem'e (A S M ) Kur'ân-ı Azimüşşân'ı vahiyle getiren melek (A S )
CEBRE
Kemik sarmakta kullanılan ağaç * Tahta parçaları
CEBREN
Zorla Cebir ve kuvvet istimali ile Kuvvet kullanarak
CEBRÎ
Zorla icra olunan, rızası olmadan zorla yaptırılan * Cebriye fırkasından olan
CEBRİYE
Cüz'i irâdeyi inkâr edenlerin bâtıl mezhebi
CEBUB
Sağlam yer Muhkem * Yeryüzü * Katı ve galiz yer
CEBZ
Çekmek, cezb
|