Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CE'R (CUÂR)
Tazarru etmek, yalvarmak * Çağırmak

CER'
Suyu yudumlayarak içme

CER
f Yarık, çatlak

CER'A
Kumlu, otsuz yer

CERA'
Suyu sora sora içmek

CERAB
Torba, dağarcık

CERAD
Çekirge * Mc: Yağmacılar gürûhu

CERADE
(C: Cerâd) Çekirge

CERAHAT
Yaradan akan irin Yaralı vücudda toplanan kandaki küreyvât-ı beyzâdan (ak yuvarlardan) mürekkeb kan Yaradan akan beyaz akıcı cisim

CERAHOR
Tar: Osmanlılarda ordu hizmetlerinde kullanılan Hıristiyanlara verilen isim

CERAİD
(Ceride C) Cerideler Gazeteler

CERAİD-İ YEVMİYYE
Günlük gazeteler

CERAİM
(Cerime C) Cerimler, suçlar, kabahatlar, cinayetler

CERAİM-İ MÜŞTEREKE
Müşterek işlenen suçlar Ortak kabahatlar

CERA'KUK (CERA'KİK)
Ekşi yoğurt

CERAM
Hurma çekirdeği * Kuru hurma

CERAME
Gövdeli olmak Vücudu iri olmak * Cesâmet

CERAMİKA
Musul yakınında Acem asıllı bir kavmin adı

CERAYE
Vakıf tarafından verilen erzak ve yiyecek

CERAYET
Câriyelik hâli

CERAZET
Oburluk

CERBA
Uyuz kadın

CERBAN
Uyuz hastalığına tutulmuş olan, uyuz

CERBEYA
Mağrib ile şimâl arasında esen yel

CERBEZE
Aldatıcı sözlerle kurnazlık etme Fazla sözlerle aldatıcılık Haklı ve haksız sözlerle hakikatı gizleme * Beceriklilik, fetânet ile temyiz ve cesaret-i mutedile ve kuvvet-i idareden ibâret olan sıfat-ı zihniye(Bu kelime, Arabçada: Hilekârlık, kurnazlık gibi aşağılayıcı bir mânâda kullanıldığı halde; Türkçede: Beceriklilik ve konuşma kabiliyeti gibi medhedilir bir sûrette geçmektedir)( Kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi, gabâvettir ki, hiç bir şeyden haberi olmaz İfrat mertebesi, cerbezedir ki; hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya malik olur Vasat mertebesi ise, hikmettir ki hakkı hak bilir, imtisal eder; bâtılı bâtıl bilir, içtinab eder İİ)( Cerbeze nedir?C- Müteferrik büyük işlerde, yalnız kusurları görmek cerbezeliktir; aldanır ve aldatır Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sümbüllendirerek hasenata galib etmektirMeselâ: Bir aşiretin herbir ferdi, bir günde attığı balgamı, cerbeze ile vehmen tayy-ı mekân ederek birden bir şahısta o muhassalı temsil edip, başka efradı ona kıyas ederek, o nazar ile baksaVeyahut bir sene zarfında birisinden gelen rayiha-i keriheyi, cerbeze ile tayy-i zaman ederek, bir dakika-i vâhidede, o şahs-ı hâzırda sudurunu tasavvur etse acaba, evvelki adam ne derece mustakzer; ikinci adam ne derece müteaffin Hattâ hayal, gözünü kapasa, vehim dahi burnunu tutsa mağaralarından kaçsalar, akıl onları tevbih etmeğe hakkı olmayacaktırİşte şu cerbezenin tavr-ı acibi; zaman ve mekânda müteferrik şeyleri toplar, bir yapar O siyah perde ile herşeyi temaşa der Hakikaten cerbeze, envaiyle garâibin makinesidirGörülmüyor mu ki, cerbeze-âlûd bir âşıkın nazarında, umum kâinat, birbirine muhabbet ile müncezib, rakkasane hareket edip gülüşüyor veyahut, çocuğunun vefatıyla matem tutan bir validenin cerbeze-âlûd me'yusiyeti nazarında umum kâinat, hüzün-engizâne ağlaşıyor Tuluât)

CERBEZE-ÂLÛD
Cerbezeli Cerbeze ile olan faaliyet

CERBİYYE
Uyuz böcekleri

CERCAR
Yaban maydanozu

CERCER
(C: Cerâcir) Kağnı

CERCERE
Deve sesi

CERCİS
(AS) : (Circis) Taberi tarihine göre: İsâ Aleyhisselâmdan sonra gelmiş ve Filistinde yaşamış ve onun şeriatı ile amel etmiş olan bir peygamberdir Yedi sene içersinde tebliğde bulunarak çok işkencelere maruz kalmış, müteaddid defalar öldürülmüş ve mu'cize ile dirilerek tekrar tebliğ vazifesine devam etmiştir Kendisine düşmanlık eden kavim ateşle helâk edilmiştir En sonunda yine Cercis Aleyhisselâm şehid edilmiştir

CERD
Elbisesini çıkarma, elbisesinden soyma, çıplak hâle getirme * Ot ve ağaç yetişmeyen yer

CERDA
Mahrum, çıplak * Tüysüz, dazlak * Çorak, verimsiz toprak, arazi * Karıştırılmamış

CERDAHL
Büyük gövdeli deve * İnsanların her işine itiraz eden

CERDAK(A)
(C: Cerâdik) Yufka ekmeği

CEREA
(C: Cere') Ot bitmeyen kumlu yer

CEREB
Uyuz hastalığı, uyuzluk

CEREB-NAK
f Uyuz hastalığına tutulmuş kimse, uyuz kişi

CEREC
Yüzüğün, parmağa geniş olması * Taşlı, sert yer * Muztarib Iztırab ve acı çeken

CERECE
Büyük, geniş yol * Ulu yol

CERED
f Yaralı, mecrûh

CERED
Çıplak olma

CEREF
Bir kimsenin, kederden dolayı tükrüğünü yutkunup durması

CEREM
Ayrılmak * Günâh Cinâyet * Hurma toplarken yere düşenleri yemek

CERENFEŞ
Yanları etli ve büyük olan kişi

CERENG
f Kılıç veya topuzun çarpmasından çıkan ses Zil veya çan sesi

CERES
Çan * Zindan, hapis yeri * Hayvanın boynuna asılan çıngırak

CERES-DAR
f Çıngırak taşıyan, çıngıraklı

CEREŞ
Bir şeyi iri dövme, iri öğütme

CEREVHAK
İplik yumağı

CEREYÂN
Akma, akış, gidiş Hareket Akıntı Gezme Mürûr Vuku, vâki olma * Mc: Aynı fikir ve gaye etrafında toplananların meydana getirdikleri faaliyet ve hareket Bu hareket; dinî, fikrî veya siyasî hareketler gibi birbirlerinden farklı sahalarda olabilir

CEREYÂN-I HEVÂ
Hava akımı

CEREZ (CÜRÜZ)
Suyu kesik olan * Otsuz yer

CEREZ
Davarın art sinirinde olan bir hastalık

CERF
Ahzetmek, almak * Yıkmak, harap etmek * Yerden bel veya kürekle bir şey atmak

CERGAND
f Bumbar dolması denen bir yemek çeşiti * Işık Işık konacak yer

CERGE
f Bir mevki'de bulunan insan topluluğu

CERH
Yara * Baş ve yüzden başka uzuvlardan birisini yaralamak * Bir kimseye söğmek Taan etmek Sözle gönül incitmek * Birisinin fikrini çürütüp kabul etmemek * Şahid, yalancı ve fâsık olduğundan dolayı mahkemede hâkimin şâhidin şehâdetini reddetmesi * Kesb u kâr eylemek Kazanmak

CERH-İ AMÛD
Bir kimseyi her ne ile olursa olsun, haksız olarak kasden yaralamak

CERHA
Yaralı, yaralanmış

CERHETMEK
Yaralamak Herhangi bir meseleyi hak ve hakikatle çürütmek Yanlış veya yalanını bulup hurafe ve bâtıl olduğunu isbât edip herhangi bir kimsenin veya cereyanın fikrini kabul etmemek

CERİ'
(Cür'et den) Cesur, yiğit, delikanlı, gözü pek, cesaretli, yılmayan

CERİ'-ÜL LİSÂN
Sözünü esirgemiyen, çekinmeden söyliyen

CERİB
Uyuz hastalığına tutulan Uyuz marazına tutulmuş olan Uyuz

CERİB
İmparatorluk zamanında Arabistan ülkelerinde kullanılan takriben 216 litrelik bir hacim ölçüsü * Dönüm * Eni ve boyu 60 arşın olan arazi ölçüsü

CERİD
(C: Cerâyid) Hurma budağı * Yaprağı dökülmüş olan hurma ağacı

CERİD(E)
Çorak ve verimsiz yer

CERİDE
f Yalnız, tenhâ

CERİDE
Gazete * Resmi dâirenin büyük hesablarının kaydedildiği defter

CERİDE-İ HAVÂDİS
1840'da Çörçil ismindeki bir İngiliz tarafından çıkarılan ilk hususî gazete

CERİH
(Cerh den) Mecruh Yaralanmış, yaralı

CERİHA
Yara Çürüklük

CERİHA-DÂR
f Cerihalı, yaralı

CERİM
Kabahatli, câni, suç işlemiş * (C: Cirâm) Kuru hurma * Hurma çekirdeği

CERİME
Suçludan alınan para cezası, cereme * Günah, zenb, suç

CERİN
(C: Ecrân-Ecrine-Cürün) Hurma kurutma yeri

CERİR
(C: Cürür) Devenin boynuna taktıkları ip

CERİRE
Kabahat, suç

CERİR-İ TABERÎ
(Bak: Taberî)

CERİŞ
İri bulgur * İri dövülmüş tuz

CERİZ
Tasalı kimse Hüzünlü, kederli olan kişi

CERM
(C: Cürüm) Bir cins Arap sandalı * Kat' Kesme * Günahkâr olma, günah işleme * Koyun kırkma * Sıcak, sıcaklık

CERMEN
Germen, Alman

CERMÜZE
f Sefer ve misafirlik

CERR
Kendine doğru çekmek Çekmek Cezb * Para almak * Uçurum * Kale hendeği

CERR-İ MAGNEM
Menfaat celbetmek

CERRAH
Yarayı açıp tedavi eden, ameliyat yapan Operatör

CERRAHHÂNE
Osmanlılarda ordu için cerrah yetiştiren müessese Yüksek dereceli okul

CERRAHHÂNE-İ ÂMİRE
Geçen asırda yeni usullerle cerrahlık yapılan Osmanlı tıp müessesesi, cerrahhânesi

CERRAHÎ
Tıpta operatörlük * Ameliyatla ilgili

CERRAR
Cer yapan, para toplayan * Yavaş yavaş giden asker alayı veya ordusu Harp âletleri ile cihazlanmış ordu * Desti satıcısı * Ağır ağır giden * Traktör

CERRARE
Sarı renkte küçük ve zehirli akrep

CERRE
(C: Cürr-Cirar) Topraktan yapılan desti ve bardak * Ağaçtan yaptıkları su kabı

CERRE ÇIKMA
Eski zamanda medrese talebelerinin, mübarek üç aylar olan Receb, Şaban ve Ramazanda köylere dağılıp halka, ahaliye dini nasihatlarda bulunmak, namaz kıldırmak veya müezzinlik etmek suretiyle para ve erzak toplamaları

CERS (CİRS)
Gizli ses * Arının ağaçtan ve çiçeklerden emmesi * Bir miktar zaman

CERŞ
Bir şeyin kabuğunu soyma, bir şeyi kazıma

CERUR
Çok miktar yemek

CERUZ
Obur, çok yiyen

CERV
Küçük meyve * Vahşi hayvan yavrusu Enik

CERVEL
Taş

CERY
Suyun ve diğer sıvıların akması Cereyan

CERZ
Kat', kesme * Yok etme, mevcudiyetini kaldırma * Katletme, öldürme

CERZE
(C: Cürüz) Yaş ot bağı

Alıntı Yaparak Cevapla