Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (C Harfi)-Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (C Harfi) CİL
Cemaat, insan güruhu Millet Boy, aşiret, kuşak

CİLÂ
Parlaklık, parlatma, perdaht, lostura

CİLÂ-BAHŞ
Parlaklık veren, parlatan

CİLAHİK
Eskiden kemankere ile ve şimdi de tüfek ile atılan yuvarlak nesne

CİLANGER
f Çilingir

CİLAS
Beraber oturma

CİLAZ
Kamçının ucuna bağlanan kayış

CİLAZ
Toz, gubâr

CİLBAB
Kadın feracesi Çarşaf (Bak: Celâbib, Tesettür)

CİLBEND
Büyük cüzdan Evrak koymaya mahsus birçok gözlere ayrılmış cüzdan şeklinde çanta ki, koltuk altına alınır

CİLD
Deri * Meşin * Kitab kabı * (Masdar olarak) Kitabın dikilip kap geçirilmesi * Bir büyük kitabın bölündüğü kısımların her biri

CİLD-GER
f Ciltçi, mücellit

CİLDİYYE
Cilt hastalıkları bölümü

CİLEN BA'DE CİLİN
Devirden devire, asırdan asıra

CİLF
Boş küp* Kırılmış, ufanmış köpek esfeli Arı kovanı * Kuru ekmek parçası Kuru ekmek kenarı * Yüzülüp karnı çıkmış ve başı ile ayağı kesilmiş koyun * Her nesnenin parçası * Hoyrat, kaba Ayak takımından

CENK-ÂVER
Harpçi, fedakâr

CİRİS
Sazan balığı

CİRİŞ
Ceset

CİRİT
Düşmana atılmak üzere yapılmış ucu demirli, sert tahtadan kısa mızrak Sulh zamanlarında talim mahiyetinde yapılan karşılaşmalara cirit oyunu denirdi Türklerin makbul bir sporu idi

CİRİYYA
Tabiat, mizac, fıtrat, yaradılış * Huy, hasletAdet, alışkanlık

CİRM
Vücud, ten, cüsse, hacim, büyüklük * Cansız cisim * Yıldız

CİRMAN
Organlarla birlikte vücut

CİRO
ing Bir senet veya havalenin alacaklı tarafından diğeri namına çevrilmesiyle üzerine buna dair şerh verilmesi

CİRRE
Devenin karnından çıkarıp çiğnediği geviş * Yapağı denilen yün

CİRRİYYE
Kursak

CİRS
Temel, kök, menşe, kaynak, menba

CİRSAM
Divanelik, delilik * Öldürücü zehir * Zatülcenb

CİRŞAB
Hasta olduktan sonra zayıflayıp gövdede çıban çıkmak

CİRYAL
Altının kırmızılığı * Bir cins kırmızı boya * Temiz renk * Şarap

CİRYE
Suyun akması ve şırıldaması * Cereyan

CİSAD
Kan Safran

CİSİM
(Cism) Varlığı bilinen, hayyiz olan, mekânı, ciheti, uzunluğu, genişliği ve derinliği olan şey

CİSM-İ NÂTIK
Söz söyleyen cisim Konuşan cisim İnsan

CİSM-İ NİZÂR
Zayıf vücud

CİSMANÎ
(Cismaniye) Bedene mensub, vücutla alâkalı * Mânevi ve ruhani karşılığı Maddi ve cisimli olmak

CİSMANİYET
Cismânilik Maddi beden sahibi olmak hâli(Sual : Kusurlu, noksaniyetli, mütegayyir, kararsız, elemli cismaniyetin, ebediyetle ve cennetle ne alâkası var? Madem, ruhun âli lezâizi vardır; ona kâfidir Lezaiz-i cismaniye için bir haşr-i cismâni neden icab ediyor?Elcevab : Çünki, nasıl toprak suya, havaya, ziyaya nisbeten kesafetli, karanlıklıdır Fakat, masnuat-ı İlâhiyenin bütün envaına menşe ve medar olduğundan bütün anâsır-ı sâirenin mânen fevkine çıktığı gibi; hem kesafetli olan nefs-i insaniye, sırr-ı camiiyet itibariyle, tezekki etmek şartıyla bütün letâif-i insaniyenin fevkine çıktığı gibi öyle de cismaniyet, en câmi, en muhit, en zengin bir ayine-i tecelliyât-ı esmâ-i İlâhiyedir Bütün hazain-i rahmetin müddeharatını tartacak ve mizana çekecek âletler, cismaniyettedir Meselâ: Dildeki kuvve-i zaika, rızk zevkinde, enva-ı mat'umat adedince mizanlara menşe olmasaydı, herbirini ayrı ayrı hissedip tanımazdı; tadıp tartamazdı Hem ekser esmâ-i İlâhiyenin tecelliyatını hissedip bilmek, zevk edip tanımak cihazatı, yine cismaniyettedir Hem gayet mütenevvi ve nihayet derecede ayrı ayrı lezzetleri hissedecek istidatlar, yine cismaniyyettedir S)( $ âyetinin sarahat-ı kat'iyesiyle: İnsan, en ziyade ünsiyet ettiği ve dünyada numunesini tatmış olduğu cismani lezzetleri cennete lâyık bir tarzda görecek, tadacak Ve lisan, göz ve kulak gibi âzaların ettikleri hâlis şükürler ve hususi ibadetlerin mükâfatları, o uzuvlara mahsus cismani lezzetler ile verilecektir Kur'ân-ı Mu'ciz-ül Beyan o derece cismani lezzetleri sarih bir surette beyan eder ki, başka te'viller ile mâna-yı zâhiriyi kabul etmemek imkân hâricindedir ş)

CİSMEN
Cisim itibariyle, cisim olarak Vücutça, bedence

CİSR
(C: Cüsûr-Ecsür) Köprü Ağaçtan olan köprü

CİSR-İ MUALLÂK
Asma köprü

CİVAN
f Cevan Taze Genç

CİVANAN
(Civân C) f Gençler

CİVANÎ
f Gençlik

CİVANMERD
Sözünde sağlam İyilik sever Kahraman

CİVAR
Çevre, yöre, etraf * Yakın yer, yakın komşu

CİVARİYYET
Komşuluk, yakınlık, aynı civarda oluş

CİVE
f Civa (Hg)

CİVELEK
Tar: Yeniçeri Ocağı'nda bulunan ve aşçıbaşı maiyetinde yaver gibi kullanılan gençler * Canlı, hareketli ve neş'eli deve yavrusu veya genç

CİYA'
(Câyi' C) Karınları acıkmış olanlar, açlar

CİYADET
Tazelik, yenilik * İyilik, güzellik

CİYEF
(Cife C) Lâşeler, leşler Cifeler

CİYET
Bozulmuş, değişmiş olan su Bir yere toplanıp birikmiş olan su

CİZ'
Ağaç kütüğü Ağaç kökü Kuru direk Hurma ağacının kökü Hurma ağacı * Çatı örtüsünde kullanılan ağaçlar (Bak: Hanin-i ciz')

CİZ'-UN NAHL
Hurma ağacının kökü, kütüğü

CİZ'
Derenin dar ve kısık yeri

CİZAL
Hurma toplama

Cİ'ZARE
Kısa boylu tıknaz kimse

CİZARET
Deve kasaplığı

CİZE
Dere kenarı

CİZFE
Küçük sürü

CİZİRMAN
Hurma yaprağının aslı; yâni dibi ki, yaprağı dökülünce ağaçta kalır

CİZL
(C: Cüzul-Eczâl) Büyük odun ağacının kökü, tomruk

CİZLE
Bir büyük yığın hurma

CİZME
Deve sürüsü * Koyun sürüsü

CİZMİR
Ağaç kütüğü

CİZN
Kök * Ağaç kütüğü

CİZYE
Vergi Haraç Müslümanların fethettikleri yerlerde, müslüman olmayanlardan alınan ve devlet teminatı altında bulunmanın karşılığı olan vergi (Bak: Haraç)

CİZYEDÂR
f Cizye adı verilen vergiyi toplıyan memur, cizyeci

Alıntı Yaparak Cevapla