Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BAH
şehvet

BAH'
Helâk etme

BÂHA
Ev ortası

BÂHÂ
Suyun derin yeri * Açık meydanlık Alan * Bir evin çevresindeki kapalı avlu veya bahçe

BAHÂ
f Kıymet Değer Bedel Pahâ

BAHÂ
Güzellik Zariflik * Zinet * İzzet * Bir şeye alışıp ünsiyet etmek

BÂ-HABER
Haberi olan, haberli * Zeki, akıllı * İhtiyatlı, tedbirli

BÂ-HABERAN
(Bâ-haber C) Haberliler, haberi olanlar Akıllı, zeki, ihtiyatlı kimseler

BAHA-DAR
f Pahalı değerli, kıymetli

BAHADIR
f Kahraman Cesur Yiğit Dilâver

BAHADIRANE
f Yiğitçesine, kahramana yakışır surette

BAHADIRÎ
f Yiğitlik, bahadırlık, kahramanlık

BAHAİM
(Bak: Bahayim)

BAHAK
Göz patlama veya patlatma

BAHAL
Malını kimseye vermeyip saklamak

BAHANDAT
Gövdeli, besili kadın

BAHANE
f Vesile Sebeb * Yalandan özür * Kusur Noksan * Garaz

BAHANE-CÛ
f Bahane arayan, fırsat kollayan

BAHAR
Güzellik * Güzel * Papatya * Ölçek * Put, sanem * Atılmış pamuk * Tarçın, karanfil ve karabiber gibi güzel kokulu ve ısıtıcı tohumlar ki, bazı yiyecek ve içeceklere de karıştırılır * Sığır gözü * İyi kokulu bir sarı çiçek

BAHAR
f Kış ile yaz arasındaki mevsim İlk bahar Rebi'

BAHAR-I HAYAT
Hayatın baharı olan gençlik çağı

BAHAR-I ÖMR
Ömrün baharı, gençlik

BAHAR
Ağız kokusu

BAHARAT
Karanfil, tarçın, karabiber gibi sert kokulu şeyler

BAHARET
Üstünlük, seçkinlik

BAHARET
Galip olmak

BAHARÎ
İlkbahara âit İlkbaharla ilgili

BAHARİSTAN
f İlkbaharın hüküm sürdüğü zaman * Yeşil ve çiçekli yer * Molla Câmi'nin eseri

BAHARİYYE
Edb: Birini övmek için yazılan ve bahar tasviriyle başlayan kaside * Tar : Yeniçeri ağasından itibaren padişah tarafından Yeniçeri kâtibiyle ocak ağalarına verilen baharlık

BAHAS
Deve tırnağı * Ayak eti * Parmak diplerinin ayak tarafındaki etleri * Gözün üstünde veya altında beliren yumruca et

BAHATİR
(Bühter C) Kısa boylu kadınlar, bodur kimseler

BAHAYİM
(Behaim) (Behime C) Suriye'de bir sıradağ ismi * Canavarlar * Dört ayaklı hayvanlar

BAHBAH
Şâdlık, şenlik

BAHBAH
İyi iyi demek

BAHBAHA
Boğazdan boğuk ses çıkartmak

BAHBAHA
Devenin kükreyip ses çıkarması * Çıtırdama Mışıldama * Deve çağırmak

BAHDELE
İşte çabukluk gösterme * Eğilme, kırılma (Kürek kemiği için)

BAHE
f Kaplumbağa

BAHEK
f İşkence, eziyet

BA-HEM
f Birlikte Beraber (Arabçadaki "Maa" mânasına)

BAHH
Ses kesilmek, boğaz kısılmak

BAHHA'
Sesi kesilmiş olan kadın (Müz: Ebahh)

BAHHAL
(Buhl dan) Çok bahil, çok tamahkâr, pek cimri Çok alçak adam

BAHHAR
(Bahr den) Gemici, denizci

BAHHAS
(Bahs den) Çok bahseden, bahsetmeyi seven

BAHÎ
şehvete dâir şehvetle ilgili

BAHİCE
Ses, savt, sadâ

BAHİK
Tek gözü kör olan adam

BAHİKA
Görmiyen, kör (göz)

BAHÎL
Hasis Cimri Tamahkâr Hayırlı işlere malını (varsa bile) harcamayan

BAHÎLÂN
f Bahiller, cimriler, tamâhkârlar

BAHİL
Avâre, başıboş, serseri * Yularsız deve Deyneği olmayan çoban

BAHİLE
Arap kabilelerinden birinin ismi * Dul kadın

BÂHİR
Yalancı Ahmak, serseri adam * Kırmızı kan

BAHİR
(Bak: Bahr)

BÂHİR
Aşikâr Açık Belirli Apaçık * Güzel * Meşhur, namdar * Galip

BAHÎRA
Süryâni rahiblerindendir Zamanın ilim ve fenlerine vâkıf ve bilhassa hey'et ve nücumda ihtisas sahibiydi Bu sebepten rahiblerin câhilleri kendisinden hoşlanmazlardı Hazret-i İsâ'nın ulûhiyetini ve Hz Meryem'in ümmullah olduğunu inkâr ve ilân ettiğinden, bulunduğu manastırın reisi tarafından kovulmuş ve Şam yolu üzerinde Busra civârında bir manastır edinmiştiİbn-i Hişam'ın siretinde İbn-i İshak'tan rivâyet olunarak: "Bahîra, kilise âleminde büyükten büyüğe intikal edip gelen bir kitaba malik bulunuyordu Resül-i Ekremin bütün ahvâl ve evsafı bu kitabda yazılıydı" deniliyor ki, bu kitab "El-Enbâ" ünvânıyla bıraktığı rivâyet olunan bir kitab olacaktır Kitabın başlıca bahisleri, yakında Arabistanda bir Nebi-i Zişân çıkacağı, tevhid itikadına dâvet edeceği ve putlara ibâdetten nehyedeceği mevzuu etrafında toplanıyordu(Meşhur Bahîra-yı Rahib'in meşhur kıssasıdır ki: Nübüvvetten evvel, Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, amcası Ebu Tâlib ve bir kısım Kureyşî ile beraber, Şam tarafına ticarete gidiyorlar Bahira-yı Râhib'in Kilisesi civarına geldikleri vakit oturdular İnsanlar ile ihtilât etmiyen münzevi Bahira-yı Râhib birden çıka geldi Kafile içinde Muhammed-ül Emin'i (ASM) gördü Kafileye dedi: "Şu Seyyid-ül-Alemîndir ve Peygamber olacaktır" Kureyşîler dediler: "Neden biliyorsun?" Mübarek Râhib dedi ki: Siz gelirken baktım ki, havada üstünüzde bir parça bulut vardı Siz otururken, şu Muhammed-ül-Emin (ASM) tarafına bulut meyletti, gölge yaptı Hem görüyordum ki: Taş, ağaç ona secde eder gibi bir vaziyet gördüm Bu ise, nebilere yapılır M)

BÂHİRE
Dikenli ağaç * Çok koşan cins bir deve

BÂHİRE
Vapur Gemi

BAHİRE
Kulağı kesik deve

BÂ-HİRED
f Akıllı, zeki

BÂHİS
Anlatan Bahseden Araştıran Araştırıcı * Bir şeye dâir bilgileri içine alan Bir mes'eleye dair beyanatı ihtiva eden

BAHİT
Baht ve ikbalden vasıftır Tâlii yaver olan adama denir (Kamus'tan)

BÂHİZ
Güçsüz, âciz Meşakkatli

BÂHİZA
Musibet Belâ

BAHKA'
Gözü çıkmış

BAHL
Cimrilik

BAHR
(C: Bihâr - Ebhâr - Ebhur - Buhur) Deniz * Âlim Çok bilen * Büyük göl veya nehir * Yarmak, yırtmak * Çok yürüyen at * İyi kimse * Deve hastalığı * Aruzda aslî bir vezinle ondan tevellüd eden vezinler mecmuası Bunlardan Arap nazmı haricinde kullanılan bahirler şunlardır:1- Hezec (Neş'eyle şarkı söyleme):a) Mefâîlün, mefâîlün, mefâîlün, mefâîlünb) Mefâîlün, mefâîlün, feûlünc) Mefâîlün, feûlün, mefâîlün, feûlünd) Mef'ûlü, mefâîlün, mef'ûlü, mefâîlüne) Mef'ûlü, mefâîlü, mefâîlü, feûlüng) Mef'ûlü, mefâîlü, feûlün2- Recez (Titrek):a) Müstef'ilün, müstef'ilün, müstef'ilün, müstef'ilün b) Müfte'ilün, müfte'ilün, müfte'ilün, müfte'ilünc) Müfte'ilün mefâilün, müfte'ilün, mefâilünd) Müfte'ilün, müfte'ilün, fâilüne) Müstef'ilâtün, müstef'ilâtünf) Mefâilün, mefâilün, mefâilün, mefâilün3- Remel (Koşan):a) Fâilâtün, fâilâtün, fâilâtün, fâilünb) Fâilâtün, fâilâtün, fâilünc) Fâilâtün (feilâtün) feilâtün, feilâtün, feilün (fa'lün)d) Fâilâtün (feilâtün), feilâtün, feilün (fa'lün)4- Münserih (Akıcı):a) Müfte'ilün, fâilün, müfte'ilün, fâilünb) Müstef'ilün, feûlün, müstef'ilün, feûlün5- Muzari' (Benziyen):a) Mef'ûlü, fâilâtü, mefâîlü, fâilünb) Mef'ûlü, fâilâtün, mef'ûlü, fâilâtün6- Müctes (Kopmuş): a) Mefâilün, feilâtün, mefâilün, feilâtünb) Mefâilün, feilâtün, mefâilün, feilün (fa'lün)7- Seri' (Çabuk):a) Müfte'ilün, müfte'ilün, fâilün8- Hafif:a) Fâilâtün (feilâtün), mefâilün, feilün (fa'lün)9- Mütekarib (Yakın):a) Feûlün, feûlün, feûlün, feûlünb) Feûlün, feûlün, feûlün, feûl10 - Kâmil:a) Mütefâilün, mütefâilün, mütefâilün, mütefâilün b) Mütefâilün, feûlün, mütefâilün, feûlün

BAHR-İ AHDAR
Hint Okyanusu

BAHR-İ AHMER
Kızıl deniz, Şap Denizi

BAHR-İ BÎKERÂN
Hudutsuz, sınırsız deniz

BAHR-İ BÎPAYAN
Çok büyük sonsuz deniz

BAHR-İ EBYAZ
Beyaz Deniz İskandinavya Yarımadasının doğusunda Kanin Yarımadasına kadar olan deniz

BAHR-İ HAZER
Hazer Denizi

BAHR-İ LÛT
Filistinde seviyesi denizden aşağıda olan şaplı bir göl

BAHR-İ MUHİT-İ ATLASÎ
(Bahr-ı Muhit-i Garbî) Atlas Okyanusu

BAHR-İ MUHİT-İ HAVAÎ
Yıldızların, seyyarelerin içinde dolaştığı feza Büyük feza denizi

BAHR-İ MUHİT-İ HİNDÎ
(Bahr-i Muhit-i Şarkî) Hindistan Yarımadasının doğusunda kalan deniz

BAHR-İ MUHİT-İ KEBİR
(Bahr-i Muhit-i Mutedil) Büyük Okyanus Pasifik Okyanusu

BAHR-İ MUHİT-İ ŞİMALÎ
İskandinavya Yarımadasının batısından İngiliz Adalarına kadar uzanan deniz

BAHR-İ MUTAVASSIT
Akdeniz

BAHR-İ MÜNCEMİD-İ CENUBÎ
Güney kutbunu çeviren deniz Güney Buz Denizi

BAHR-İ MÜNCEMİD-İ ŞİMALÎ
Kuzey kutbunu çeviren deniz Kuzey Buz Denizi

BAHR-İ RECEZ
(Bak: Bahr)

BAHR-İ RUM
(Bahr-i Sefid) Akdeniz

BAHR-İ SİYAH
Karadeniz

BAHR-İ SÜKÛN
(Lût Denizi) Sularının kesif ve dalgasızlığından dolayı bu isim verilmiştir

BAHR-İ UMMAN
Arabistan ve İran'ın güneyinde kalan deniz

BAHRE
Arz, belde

BAHREN
Denizden Deniz yolu ile

BAHREYN
İki deniz (Basra Körfezi ile Hind Denizi veya Karadenizle Akdeniz Yahut da Akdenizle Hind Denizi) * Basra Körfezi'nde bulunan bir devlettir 1971 yılında İngilterenin körfezden çekilmesi üzerine istiklâliyetini ilân etmiştir Bahreyn, Manama ve Muharrak Adalarından müteşekkildir Halkı, Arap ve Acemlerdir (Yüzolçümü 662 km2, nüfusu 1972'de 216 078) * İki büyük esas ve temel şey

BAHRÎ
Denize âit, denize mensup, denizle alâkalı

BAHRİYE
Donanma ile ilgili işler Devletin donanma ve deniz askerleri

BAHRİYYUN
Gemiciler ve kaptanlar gibi deniz işlerini bilen kimseler

BAHS
Kazmak * Ayırmak * Saçmak * Birşey hakkında etrafiyle söz söyleyip hakikatı araştırma Konuşulan şey * Teftiş * Söz münazarası, muaraza, mübahese * Bir mevzû hakkında tafsilât, açıklama * İddialaşma

BAHS
Noksanlık Azlık Nâkıs Az * Akarsu ile sulanmayıp yağmur suyu ile mahsül alınabilen tarla* Zulüm İşkence * Uzaklık * Gümrük almak * Göz çıkarmak

BAHSAN
f Bozuk, soluk * Salına salına yürüyen * Kıyafeti bozuk, pejmürde

BAHSERE
Dağıtma * Gizli bir şeyi aşikâr yapma, meydana çıkarma * Kesilerek tane tane olma

BAHSET
f Uykuda ağırlık basma * Uyurken olan horultu

BAHSÎ
(Bahs den) Bahisle ilgili, bahse ait

BAHŞ
f Bağış Verme İhsan

BAHŞ-I KALENDERÎ
Cömertçe ihsan yapma, dağıtma

BAHŞAYENDE
f Bağışlayıcı, afvedici

BAHŞAYİŞ
f Bağışlayış İhsan İhsan etmek Afv Atiyye

BAHŞENDE
f Bağışlayan, ihsan eden Afveden

BAHŞİŞ
f Lütfedip verilen para Fazladan, iyilik olsun diye verilen İhsan Hediye, mükâfat

BAHŞÛDE
f Bağışlanmış, verilmiş * Afvedilmiş

BAHT
Öz Hâlis Saf Sade

BAHT
f Kader Tâli Uğur Alın yazısı Kısmet İkbal * Saadet Lezzet

BAHT-I BÎDÂD
Kötü şans, insafsız tâlih

BAHTAK
f Evvelce savaşlarda başa giyilen demirden yapılmış başlık Miğfer

BAHT-AVER
f Talihli, şanslı, bahtlı

BAHTE
Semiz, besili koyun * Burulmuş üç yaşında koç

BAHTEK
f Uykuda iken ağırlık basma * Fena tâlih, küçük şans

BAHTERÎ
Salına salına yürüyen, yürüyüşü güzel olan adam * Mağrur, kibirli Kendini beğenmiş

BAHTİYAR
f Bahtlı, talihli, mes'ud, mutlu, şanslı(Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın Âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin Kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin Selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin M)(Bahtiyar odur ki: Kevser-i Kur'anîden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için bir buz parçası nev'indeki şahsiyetini ve enaniyetini o havuz içine atıp eritendir L)

BAHTİYARANE
f Bahtiyarcasına, mutlucasına, mesut olana yakışacak şekilde

BAHTİYARÎ
f Bahtiyarlık, saadetlilik, mutluluk * İran'da bulunan şöhretli bir kavim

BAHUR
Çok sıcak Çok sıcaklık

BAHÛR
Sıcakta yerden yükselen buhar * Tütsü Yakılarak güzel kokular elde edilen ot ve sâir şey

BAHÛRDÂN
f İçinde tütsü yakılan kap

BAHUSUS
Hususiyle En çok Hele

BAHUZÛR
Huzur ile Huzuru ile

BAHV
Hurmanın yaş olanı

BAHYE
f Dikiş, teyel

BAHYE-ZEN
f Terzi, dikiş diken, dikişçi

BAHZ
Sıkıntılı olma, can sıkma * Yük ağır gelip hayvanı çökertme * Bir adamı çenesinden, sakalından tutup çekme

BAHZEC
Yaban sığırının buzağısı

BAİD
(Bu'd dan) Uzak Irak * Umulmadık

BAİD-ÜL İHTİMÂL
İhtimalden uzak

BAİKA
(C: Bevâik) Belâ, felâket, musibet

BAİM
Heykel, put, sanem * Bön adam, câhil kimse

BAİN
Dibi geniş olan bostan kuyusu Geniş dipli kuyu (Bak: Bâyin)

BAİR
Erkek deve

BAİR
Şaşkın, şaşırmış Perişan durumlu

BAİRE
Sürülmemiş, ekilmemiş, sert toprak

BAİS
Fakir * Şiddet ve zahmete uğramış kimse

BAİS
(Ba's dan) Gönderen Sebeb olan İcab ettiren * Yeniden yaratan Ölüleri tekrar dirilten * Peygamber gönderen (Allah CC)

BAİS-İ MESERRET
Sevinmeye sebep olan, sevinç sebebi

BAİS-İ SÜR'AT
Hızlı gitmesine, sür'atli olmasına sebeb olan

BAJ
f Haraç Gümrük parası

BAJ-BÂN
f Haraççı, gümrükçü

BA-JURNAL
Zabıt varakası ile

Alıntı Yaparak Cevapla