|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BAH
şehvet
BAH'
Helâk etme
BÂHA
Ev ortası
BÂHÂ
Suyun derin yeri * Açık meydanlık Alan * Bir evin çevresindeki kapalı avlu veya bahçe
BAHÂ
f Kıymet Değer Bedel Pahâ
BAHÂ
Güzellik Zariflik * Zinet * İzzet * Bir şeye alışıp ünsiyet etmek
BÂ-HABER
Haberi olan, haberli * Zeki, akıllı * İhtiyatlı, tedbirli
BÂ-HABERAN
(Bâ-haber C ) Haberliler, haberi olanlar Akıllı, zeki, ihtiyatlı kimseler
BAHA-DAR
f Pahalı değerli, kıymetli
BAHADIR
f Kahraman Cesur Yiğit Dilâver
BAHADIRANE
f Yiğitçesine, kahramana yakışır surette
BAHADIRÎ
f Yiğitlik, bahadırlık, kahramanlık
BAHAİM
(Bak: Bahayim)
BAHAK
Göz patlama veya patlatma
BAHAL
Malını kimseye vermeyip saklamak
BAHANDAT
Gövdeli, besili kadın
BAHANE
f Vesile Sebeb * Yalandan özür * Kusur Noksan * Garaz
BAHANE-CÛ
f Bahane arayan, fırsat kollayan
BAHAR
Güzellik * Güzel * Papatya * Ölçek * Put, sanem * Atılmış pamuk * Tarçın, karanfil ve karabiber gibi güzel kokulu ve ısıtıcı tohumlar ki, bazı yiyecek ve içeceklere de karıştırılır * Sığır gözü * İyi kokulu bir sarı çiçek
BAHAR
f Kış ile yaz arasındaki mevsim İlk bahar Rebi'
BAHAR-I HAYAT
Hayatın baharı olan gençlik çağı
BAHAR-I ÖMR
Ömrün baharı, gençlik
BAHAR
Ağız kokusu
BAHARAT
Karanfil, tarçın, karabiber gibi sert kokulu şeyler
BAHARET
Üstünlük, seçkinlik
BAHARET
Galip olmak
BAHARÎ
İlkbahara âit İlkbaharla ilgili
BAHARİSTAN
f İlkbaharın hüküm sürdüğü zaman * Yeşil ve çiçekli yer * Molla Câmi'nin eseri
BAHARİYYE
Edb: Birini övmek için yazılan ve bahar tasviriyle başlayan kaside * Tar : Yeniçeri ağasından itibaren padişah tarafından Yeniçeri kâtibiyle ocak ağalarına verilen baharlık
BAHAS
Deve tırnağı * Ayak eti * Parmak diplerinin ayak tarafındaki etleri * Gözün üstünde veya altında beliren yumruca et
BAHATİR
(Bühter C ) Kısa boylu kadınlar, bodur kimseler
BAHAYİM
(Behaim) (Behime C ) Suriye'de bir sıradağ ismi * Canavarlar * Dört ayaklı hayvanlar
BAHBAH
Şâdlık, şenlik
BAHBAH
İyi iyi demek
BAHBAHA
Boğazdan boğuk ses çıkartmak
BAHBAHA
Devenin kükreyip ses çıkarması * Çıtırdama Mışıldama * Deve çağırmak
BAHDELE
İşte çabukluk gösterme * Eğilme, kırılma (Kürek kemiği için)
BAHE
f Kaplumbağa
BAHEK
f İşkence, eziyet
BA-HEM
f Birlikte Beraber (Arabçadaki "Maa" mânasına)
BAHH
Ses kesilmek, boğaz kısılmak
BAHHA'
Sesi kesilmiş olan kadın (Müz: Ebahh)
BAHHAL
(Buhl dan) Çok bahil, çok tamahkâr, pek cimri Çok alçak adam
BAHHAR
(Bahr den) Gemici, denizci
BAHHAS
(Bahs den) Çok bahseden, bahsetmeyi seven
BAHÎ
şehvete dâir şehvetle ilgili
BAHİCE
Ses, savt, sadâ
BAHİK
Tek gözü kör olan adam
BAHİKA
Görmiyen, kör (göz)
BAHÎL
Hasis Cimri Tamahkâr Hayırlı işlere malını (varsa bile) harcamayan
BAHÎLÂN
f Bahiller, cimriler, tamâhkârlar
BAHİL
Avâre, başıboş, serseri * Yularsız deve Deyneği olmayan çoban
BAHİLE
Arap kabilelerinden birinin ismi * Dul kadın
BÂHİR
Yalancı Ahmak, serseri adam * Kırmızı kan
BAHİR
(Bak: Bahr)
BÂHİR
Aşikâr Açık Belirli Apaçık * Güzel * Meşhur, namdar * Galip
BAHÎRA
Süryâni rahiblerindendir Zamanın ilim ve fenlerine vâkıf ve bilhassa hey'et ve nücumda ihtisas sahibiydi Bu sebepten rahiblerin câhilleri kendisinden hoşlanmazlardı Hazret-i İsâ'nın ulûhiyetini ve Hz Meryem'in ümmullah olduğunu inkâr ve ilân ettiğinden, bulunduğu manastırın reisi tarafından kovulmuş ve Şam yolu üzerinde Busra civârında bir manastır edinmişti İbn-i Hişam'ın siretinde İbn-i İshak'tan rivâyet olunarak: "Bahîra, kilise âleminde büyükten büyüğe intikal edip gelen bir kitaba malik bulunuyordu Resül-i Ekremin bütün ahvâl ve evsafı bu kitabda yazılıydı " deniliyor ki, bu kitab "El-Enbâ" ünvânıyla bıraktığı rivâyet olunan bir kitab olacaktır Kitabın başlıca bahisleri, yakında Arabistanda bir Nebi-i Zişân çıkacağı, tevhid itikadına dâvet edeceği ve putlara ibâdetten nehyedeceği mevzuu etrafında toplanıyordu (Meşhur Bahîra-yı Rahib'in meşhur kıssasıdır ki: Nübüvvetten evvel, Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, amcası Ebu Tâlib ve bir kısım Kureyşî ile beraber, Şam tarafına ticarete gidiyorlar Bahira-yı Râhib'in Kilisesi civarına geldikleri vakit oturdular İnsanlar ile ihtilât etmiyen münzevi Bahira-yı Râhib birden çıka geldi Kafile içinde Muhammed-ül Emin'i (A S M ) gördü Kafileye dedi: "Şu Seyyid-ül-Alemîndir ve Peygamber olacaktır " Kureyşîler dediler: "Neden biliyorsun?" Mübarek Râhib dedi ki: Siz gelirken baktım ki, havada üstünüzde bir parça bulut vardı Siz otururken, şu Muhammed-ül-Emin (A S M ) tarafına bulut meyletti, gölge yaptı Hem görüyordum ki: Taş, ağaç ona secde eder gibi bir vaziyet gördüm Bu ise, nebilere yapılır M )
BÂHİRE
Dikenli ağaç * Çok koşan cins bir deve
BÂHİRE
Vapur Gemi
BAHİRE
Kulağı kesik deve
BÂ-HİRED
f Akıllı, zeki
BÂHİS
Anlatan Bahseden Araştıran Araştırıcı * Bir şeye dâir bilgileri içine alan Bir mes'eleye dair beyanatı ihtiva eden
BAHİT
Baht ve ikbalden vasıftır Tâlii yaver olan adama denir (Kamus'tan)
BÂHİZ
Güçsüz, âciz Meşakkatli
BÂHİZA
Musibet Belâ
BAHKA'
Gözü çıkmış
BAHL
Cimrilik
BAHR
(C : Bihâr - Ebhâr - Ebhur - Buhur) Deniz * Âlim Çok bilen * Büyük göl veya nehir * Yarmak, yırtmak * Çok yürüyen at * İyi kimse * Deve hastalığı * Aruzda aslî bir vezinle ondan tevellüd eden vezinler mecmuası Bunlardan Arap nazmı haricinde kullanılan bahirler şunlardır:1- Hezec (Neş'eyle şarkı söyleme):a) Mefâîlün, mefâîlün, mefâîlün, mefâîlün b) Mefâîlün, mefâîlün, feûlün c) Mefâîlün, feûlün, mefâîlün, feûlün d) Mef'ûlü, mefâîlün, mef'ûlü, mefâîlün e) Mef'ûlü, mefâîlü, mefâîlü, feûlün g) Mef'ûlü, mefâîlü, feûlün 2- Recez (Titrek):a) Müstef'ilün, müstef'ilün, müstef'ilün, müstef'ilün b) Müfte'ilün, müfte'ilün, müfte'ilün, müfte'ilün c) Müfte'ilün mefâilün, müfte'ilün, mefâilün d) Müfte'ilün, müfte'ilün, fâilün e) Müstef'ilâtün, müstef'ilâtün f) Mefâilün, mefâilün, mefâilün, mefâilün 3- Remel (Koşan):a) Fâilâtün, fâilâtün, fâilâtün, fâilün b) Fâilâtün, fâilâtün, fâilün c) Fâilâtün (feilâtün) feilâtün, feilâtün, feilün (fa'lün) d) Fâilâtün (feilâtün), feilâtün, feilün (fa'lün) 4- Münserih (Akıcı):a) Müfte'ilün, fâilün, müfte'ilün, fâilün b) Müstef'ilün, feûlün, müstef'ilün, feûlün 5- Muzari' (Benziyen):a) Mef'ûlü, fâilâtü, mefâîlü, fâilün b) Mef'ûlü, fâilâtün, mef'ûlü, fâilâtün 6- Müctes (Kopmuş): a) Mefâilün, feilâtün, mefâilün, feilâtün b) Mefâilün, feilâtün, mefâilün, feilün (fa'lün) 7- Seri' (Çabuk):a) Müfte'ilün, müfte'ilün, fâilün 8- Hafif:a) Fâilâtün (feilâtün), mefâilün, feilün (fa'lün)9- Mütekarib (Yakın):a) Feûlün, feûlün, feûlün, feûlün b) Feûlün, feûlün, feûlün, feûl 10 - Kâmil:a) Mütefâilün, mütefâilün, mütefâilün, mütefâilün b) Mütefâilün, feûlün, mütefâilün, feûlün
BAHR-İ AHDAR
Hint Okyanusu
BAHR-İ AHMER
Kızıl deniz, Şap Denizi
BAHR-İ BÎKERÂN
Hudutsuz, sınırsız deniz
BAHR-İ BÎPAYAN
Çok büyük sonsuz deniz
BAHR-İ EBYAZ
Beyaz Deniz İskandinavya Yarımadasının doğusunda Kanin Yarımadasına kadar olan deniz
BAHR-İ HAZER
Hazer Denizi
BAHR-İ LÛT
Filistinde seviyesi denizden aşağıda olan şaplı bir göl
BAHR-İ MUHİT-İ ATLASÎ
(Bahr-ı Muhit-i Garbî) Atlas Okyanusu
BAHR-İ MUHİT-İ HAVAÎ
Yıldızların, seyyarelerin içinde dolaştığı feza Büyük feza denizi
BAHR-İ MUHİT-İ HİNDÎ
(Bahr-i Muhit-i Şarkî) Hindistan Yarımadasının doğusunda kalan deniz
BAHR-İ MUHİT-İ KEBİR
(Bahr-i Muhit-i Mutedil) Büyük Okyanus Pasifik Okyanusu
BAHR-İ MUHİT-İ ŞİMALÎ
İskandinavya Yarımadasının batısından İngiliz Adalarına kadar uzanan deniz
BAHR-İ MUTAVASSIT
Akdeniz
BAHR-İ MÜNCEMİD-İ CENUBÎ
Güney kutbunu çeviren deniz Güney Buz Denizi
BAHR-İ MÜNCEMİD-İ ŞİMALÎ
Kuzey kutbunu çeviren deniz Kuzey Buz Denizi
BAHR-İ RECEZ
(Bak: Bahr)
BAHR-İ RUM
(Bahr-i Sefid) Akdeniz
BAHR-İ SİYAH
Karadeniz
BAHR-İ SÜKÛN
(Lût Denizi) Sularının kesif ve dalgasızlığından dolayı bu isim verilmiştir
BAHR-İ UMMAN
Arabistan ve İran'ın güneyinde kalan deniz
BAHRE
Arz, belde
BAHREN
Denizden Deniz yolu ile
BAHREYN
İki deniz (Basra Körfezi ile Hind Denizi veya Karadenizle Akdeniz Yahut da Akdenizle Hind Denizi) * Basra Körfezi'nde bulunan bir devlettir 1971 yılında İngilterenin körfezden çekilmesi üzerine istiklâliyetini ilân etmiştir Bahreyn, Manama ve Muharrak Adalarından müteşekkildir Halkı, Arap ve Acemlerdir (Yüzolçümü 662 km2, nüfusu 1972'de 216 078) * İki büyük esas ve temel şey
BAHRÎ
Denize âit, denize mensup, denizle alâkalı
BAHRİYE
Donanma ile ilgili işler Devletin donanma ve deniz askerleri
BAHRİYYUN
Gemiciler ve kaptanlar gibi deniz işlerini bilen kimseler
BAHS
Kazmak * Ayırmak * Saçmak * Birşey hakkında etrafiyle söz söyleyip hakikatı araştırma Konuşulan şey * Teftiş * Söz münazarası, muaraza, mübahese * Bir mevzû hakkında tafsilât, açıklama * İddialaşma
BAHS
Noksanlık Azlık Nâkıs Az * Akarsu ile sulanmayıp yağmur suyu ile mahsül alınabilen tarla * Zulüm İşkence * Uzaklık * Gümrük almak * Göz çıkarmak
BAHSAN
f Bozuk, soluk * Salına salına yürüyen * Kıyafeti bozuk, pejmürde
BAHSERE
Dağıtma * Gizli bir şeyi aşikâr yapma, meydana çıkarma * Kesilerek tane tane olma
BAHSET
f Uykuda ağırlık basma * Uyurken olan horultu
BAHSÎ
(Bahs den) Bahisle ilgili, bahse ait
BAHŞ
f Bağış Verme İhsan
BAHŞ-I KALENDERÎ
Cömertçe ihsan yapma, dağıtma
BAHŞAYENDE
f Bağışlayıcı, afvedici
BAHŞAYİŞ
f Bağışlayış İhsan İhsan etmek Afv Atiyye
BAHŞENDE
f Bağışlayan, ihsan eden Afveden
BAHŞİŞ
f Lütfedip verilen para Fazladan, iyilik olsun diye verilen İhsan Hediye, mükâfat
BAHŞÛDE
f Bağışlanmış, verilmiş * Afvedilmiş
BAHT
Öz Hâlis Saf Sade
BAHT
f Kader Tâli Uğur Alın yazısı Kısmet İkbal * Saadet Lezzet
BAHT-I BÎDÂD
Kötü şans, insafsız tâlih
BAHTAK
f Evvelce savaşlarda başa giyilen demirden yapılmış başlık Miğfer
BAHT-AVER
f Talihli, şanslı, bahtlı
BAHTE
Semiz, besili koyun * Burulmuş üç yaşında koç
BAHTEK
f Uykuda iken ağırlık basma * Fena tâlih, küçük şans
BAHTERÎ
Salına salına yürüyen, yürüyüşü güzel olan adam * Mağrur, kibirli Kendini beğenmiş
BAHTİYAR
f Bahtlı, talihli, mes'ud, mutlu, şanslı (Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın Âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin Kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin Selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin M )(Bahtiyar odur ki: Kevser-i Kur'anîden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için bir buz parçası nev'indeki şahsiyetini ve enaniyetini o havuz içine atıp eritendir L )
BAHTİYARANE
f Bahtiyarcasına, mutlucasına, mesut olana yakışacak şekilde
BAHTİYARÎ
f Bahtiyarlık, saadetlilik, mutluluk * İran'da bulunan şöhretli bir kavim
BAHUR
Çok sıcak Çok sıcaklık
BAHÛR
Sıcakta yerden yükselen buhar * Tütsü Yakılarak güzel kokular elde edilen ot ve sâir şey
BAHÛRDÂN
f İçinde tütsü yakılan kap
BAHUSUS
Hususiyle En çok Hele
BAHUZÛR
Huzur ile Huzuru ile
BAHV
Hurmanın yaş olanı
BAHYE
f Dikiş, teyel
BAHYE-ZEN
f Terzi, dikiş diken, dikişçi
BAHZ
Sıkıntılı olma, can sıkma * Yük ağır gelip hayvanı çökertme * Bir adamı çenesinden, sakalından tutup çekme
BAHZEC
Yaban sığırının buzağısı
BAİD
(Bu'd dan) Uzak Irak * Umulmadık
BAİD-ÜL İHTİMÂL
İhtimalden uzak
BAİKA
(C : Bevâik) Belâ, felâket, musibet
BAİM
Heykel, put, sanem * Bön adam, câhil kimse
BAİN
Dibi geniş olan bostan kuyusu Geniş dipli kuyu (Bak: Bâyin)
BAİR
Erkek deve
BAİR
Şaşkın, şaşırmış Perişan durumlu
BAİRE
Sürülmemiş, ekilmemiş, sert toprak
BAİS
Fakir * Şiddet ve zahmete uğramış kimse
BAİS
(Ba's dan) Gönderen Sebeb olan İcab ettiren * Yeniden yaratan Ölüleri tekrar dirilten * Peygamber gönderen (Allah C C )
BAİS-İ MESERRET
Sevinmeye sebep olan, sevinç sebebi
BAİS-İ SÜR'AT
Hızlı gitmesine, sür'atli olmasına sebeb olan
BAJ
f Haraç Gümrük parası
BAJ-BÂN
f Haraççı, gümrükçü
BA-JURNAL
Zabıt varakası ile
|