|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BA'L
(C : Buûl) Cahiliyet devrine mahsus bir put Güneş Tanrısı * Karıkocadan herbiri * Yılda bir kez yağmur yağan yüksek yer * Hayret * Zaaf, zayıflık
BÂL
f Kanat * Kol, pazu * Kol, cenah * Üst, yukarı * Boybos, endam
BÂLÂ
f Yüksek Yukarı Yüce Yüksek kat
BÂLÂ-YI BÜLEND
Uzun boy
BÂLÂ-BÜLEND
f Uzun boylu
BÂLÂDEST
f Galip, eli üstün
BÂLÂDESTÎ
f El üstünlüğü, galibiyet * Zulüm
BÂLÂHÂN
f Birşeyi ifrat derecede yüksek gösteren
BÂLÂHÂNE
f Çatı, evin en üst tarafı Tavan arası
BÂLÂHÂNÎ
f Bir şeyi aşırı derecede yüksek gösterme, abartma, şişirme
BÂLÂHİMMET
f Himmeti fazla olan kimse
BÂLÂKAMET
f Yüksek boy * Yüksek şeref
BALAM
Sığır
BALANİŞİN
f Üstte, yukarıda oturan
BALAPERVAZ
Yüksekten uçan * Kendini olduğundan yüksek makamda gösterip gururlanan
BALAPERVAZANE
Yüksekten uçar gibi * Çok yüksek rütbelilere yakışır şekilde
BALAPÛŞ
f Palto, pardesü, manto gibi üste giyilen eşya
BALAREV
f Yüksekten giden
BALAST
ing Demir yollarında traverslerin altına; şoselerde ise düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş parçaları
BALATER
f Pek yüksek, daha yüksek
BA'LE
Erkeğin karısı, zevce
BALGAM
Solunum yolları tarafından salgılanan ve ağızdan dışarı atılan sümük, irin ve kan karışımı maddedir * Eskiden bedende bulunduğu sanılan dört unsurdan biri (Bak: Ahlât)
BALGAM-I CİSSÎ
Beyaz ve yoğun balgam
BAL-GÜŞÂ
f Kanat açan, uçan
BALIKHANE KAPISI
Topkapı Sarayı'nın Marmara kıyısındadır Padişahlarca cezandırılan vezirler burada idam edilir, sürgün edileceklerse buradan gemilere bindirilirlerdi
BALİ
Eski, köhne
BALİDE
f Gelişmiş, uzamış, büyümüş
BÂLİĞ
(Bâliğa) Yetişmiş Olgun yaşına gelmiş Aklı kemal bulmuş, erişmiş, varmış
BÂLİĞ
f Boynuzdan yapılan kadeh
BÂLİGA
Koyun ve keçi ayağı
BALİMEZ
16 ve 17 yy larda Osmanlılar tarafından kara ve deniz savaşlarında kullanılan uzun menzilli top (Bak: Balyemez)
BALİN
f Yastık Koltuk İskemle yerine kullanılan yuvarlak yastık
BALİNA
Denizde yaşıyan ve yaklaşık olarak 20 ilâ 35 metre kadar uzunlukta olan memeli hayvan
BALİN-PEREST
Hizmetçi, hâdim, hademe * Tenbel, uykucu
BALİSTİK
yun Merminin ateşlendikten sonra hedefe varıncaya kadar uğradığı te'sirleri tedkik edip inceleyen ilim dalı
BALİŞ
f Yastık * Altın * Nakit
BALİYE
Zayıf ve çürümüş olan şey
BALKAN
Doğu Avrupada batıdan doğuya uzanan dağ sırası
BALKANLAR
(Balkan Yarımadası) Yugoslavya'nın büyük kısmı ile Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan ve Trakya'yı içine alan yarımada
BALKAR
Kafkasya Türkleri'nin Kıpçak kolundan olan bir boy
BALON
Fr Hava veya hafif gazlarla doldurulan küre Bugünkü uçaklar balonculuğun geliştirilmesiyle elde edilmiştir Zeplin adı verilen güdümlü balonlar hava ulaşımında ve savaşta kullanılmıştır
BALOTAJ
Fr Bir seçimde herhangi bir adayın, oyların ekseriyetini alamaması hali
BAL-ŞİKESTE
f Kanadı kırık
BÂLÛ
f Ana baba bir olan kardeş * Siğil, sivilce
BÂLÛAT
Su dökecek çukur * Lağım kuyusu
BALÛDE
f Boy atmış, büyümüş
BALVANE
f Dağ kırlangıcı * Darı kuşu
BALYEMEZ
Osmanlıların bir zamanlar kullandıkları uzun menzilli toplar
BALYOZ
Fr Vaktiyle Avrupa devletlerinin büyükelçi ve büyük konsoloslarıyla, general ve amiral gibi kişilerine verilen bir ünvandır * (Yunancadan) Kazık çakmak, büyük taşları kırmak için kullanılan uzun saplı, iri ve ağır çekiç
BALZEN
f Kanat vuran Uçan
BAM
Dam * Çatı * Kubbe * Kemer * Sakf * Sabah vakti * Telli sazlarda en kalın tel
BAM-I BÜLEND
Yüksek çatı * Gökyüzü, sema
BAM-I ÇEŞM
Gözkapağı
BAMDAD(AN)
f Sabah, sabahleyin, seher vakti Tan yeri
BAMDADÎ
f Seher vakti, erken
BAME
f Sakalı gür olan * Sık, uzun ve kaba olan sakal
BAM-GAH
f Seher vakti * Seher vaktinde
BAN
Dam, çatı * Sorgun ağacı Bey söğüdü * yun Sevgilinin boyu Farsçada kelime sonuna gelerek, Türkçedeki "ci, cu" ekleri yerini tutan mânâda kullanılır Meselâ: Bağban: Bağcı
BANBU
(Malezya dilinden) Sıcak ve yağışlı bölgelerde yaşıyan bir bitki cinsi Buğday ailesinden olup ikiyüzden fazla çeşiti vardır
BANDIRA
İtl Geminin hangi devlete ait olduğnu gösteren bayrak
BANDO
Askeri mızıka takımı
BANEVA
f Zengin, mal, mülk sahibi * Meşhur, şöhret bulmuş, ünlü, namdar
BANG
f Ses, sadâ, haykırma, bir ağızdan alkış
BANG-İ NEMAZ
f Ezan
BANİ
Kurucu Yapan Yapıcı Yaptırıcı Binâ eden
BANKA
İtl Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlerini gören ticari kuruluş Faiz dinimizde günahtır Bankalar dar gelirlilerin paralarını faiz karşılığı toplar, zenginlere daha yüksek faizle verir Bunlar dar gelirlilerin tasarruf ettikleri paralarla bir iş yeri açar, bir mal üretir ve bu malın fiatına, ödedikleri faizi de ekliyerek paranın asıl sahibine satarlar Böylece bankada faiz karşılığı para yatıran dar gelirliler, kendi paralarıyla üretilen bu malları satın almakla kendi aldıkları faizden daha fazlasını yani zenginin bankaya ödediği faizi ödemiş olurlar Hem bankacıyı, hem banka ile iş yapan ticaret erbabını kendi paralarıyla çalışmadan zengin etmiş, fiatlarını yükseltmesine ve dar gelirlilerin zulme uğramasına âlet olmuş olurlar İslâma uygun olan; iş ortaklığıdır İş adamı paralarını kullandığı insanları, paraları ölçüsünde işine ortak yapmalı, kârını da zararını da buna göre bölüşmelidir Böyle olursa hem fiatlar yükselmez, hem de bir kısım insanlar zenginleşirken, diğerleri fakirleşmez
BANKER
Fr Çok zengin kimse Büyük sarraf
BANKET
Bir otomobili uçtan uca kaplayan ve tek parçadan ibaret olan oturacak yer * Karayollarında asfaltın her iki yanındaki balastlı kısım
BANKINOT
(Banknot) ing Kâğıt para
BANKİZ
Kutub bölgelerinde deniz suyunun donmasıyla meydana gelen buzların tamamı Bunlar ençok Kuzey Buz Denizinde görülürler
BANLİYÖ
Fr Bir şehrin yakın çevresinde bulunan mahalle ve yerleşme yerleri
BANT
(Band) Fr Ensiz, uzun zarf
BÂNÛ
f Kadın, hatun, hanım * Gelin * Gülsuyu gibi şeylerin şişeleri
BÂNÛ-Yİ MISIR
Zeliha
BANÛC
f Salıncak
BANYOL
Bu kelime; zindan, hapishâne mânâlarında kullanılırdı Buraya katiller, hırsızlar ve beylik esirlerin satışa yaramıyanları konurdu
BÂ-POSTA
Posta ederek, posta ile
BÂR
f Ek olup "saçan, yağdıran, döken, ışık veren" gibi mânâda kelimeler teşkil edilir Meselâ: Ateşbâr : Ateş saçan Ateş yağdıran
BÂR
f Yük Zahmet Eziyet Sıkıntı * Def'a Kerre * Yemiş, meyve * Sebeb-i masraf ve ıztırab olan şey Kale duvarı * İzin
BÂR-I DİL
Gönül yükü, elem, keder, gam, hüzün
BÂR-I GİRÂN
Ağır yük
BÂR-I MİHNET
Eziyet * Elem yükü
BÂR-I SAKİL
Ağır yük
BARAJ
Fr Bir akarsuyun akışına mâni olmak için yapılan set
BARAKA
İtl Temelsiz küçük yapı
BARAKLİT
(Bak: Faraklit)
BÂRÂN
f Yağmur Rahmet
BÂRÂNÎ
f Çivit mavisi renginde, Osmanlılar zamanında Selânik'te dokunan bir cins çuha Yeniçeri ve Acemi oğlanlarına aralık ve ocak (erbain) aylarında verilen yağmurluk bârâniden yapılırdı Yağmurluk, yağmurdan muhafaza eden şey * Yağmurla ilgili
BÂRÂN-RİZ
f Yağmur saçan, yağmur döken
BARAS
Tedavi edilmesi mümkün olmayan ve vücutta beyaz lekeler meydana getiren bir hastalık
BARBAKAN
Fr Emniyetle ateş etmek için sur duvarlarında açılan dar mazgal deliği Kale kapılarının savunması için yapılan tahkimat
BARBAR
Lât Eski Yunan, Roma ve daha sonra Hristiyanlara göre kendi kavimleri dışında kalan herkes * Vahşi, ilkel
BARBARLIK
Medeniyetsizlik, vahşilik
BARBAROS
Hayreddin Paşa: (Mi: 1466-1546) Tarihin en büyük Denizcisi Hayreddin Paşa, kardeşleri ile İslâm âlemini birleştirmek, tek bir bayrak altında muhteşem imparatorluğumuzun himayesinde toplamak için çalıştı Sonunda müstakil devleti ile, Osmanlı Devletine iltihak etti Kaptan-ı Derya olarak Akdenizi bir göl halinde devlete kazandırdı Preveze'de, Haçlı donanmasını perişan etti Dinin hayırlı evlâdı Hayreddin Paşa bir korsan değil, din yolunda muharebe eden mücâhid gazi idi  Beşiktaş'taki evinde vefat etti ve oradaki türbesine defnedildi
BAR-BER
f Hamal, yük taşıyan kimse
BAR-BERDAR
f Sabırlı, tahammüllü * Yük kaldıran * Hamal
BARBUT ALTINI
Tanzimattan önce Osmanlılarda kullanılan bir çeşit altın sikke Yüzlük Mecidiye altını kıymetinde ve ayarında, iki kırat ağırlığında idi
BAR-DAR
f Yüklenmiş, yüklü * Gebe olan
BARE
f At * Zülf * Kal'a, kale * Def'a, kerre
BAREKALLAH
Allah mübarek etti Allah mübarek etsin Hayırlı ve bereketli olsun
BAREKTE
Sen mübarek ve bereketli eyledin (meâlinde dua)
BAREM
Fr Devlet memurlarının aylıklarını tasnif ve tanzim eden, miktarlarını gösteren sistem veya cetvel
BARENDE
f Yağdıran, yağdırıcı
BA-RENG
f Renkli
BARGÂH
f İzinle girilecek yer Padişah divanhanesi * Huzur-u Rabb-il Âlemin Dua edilen yer
BARGAM
Levreğe benzer bir cins balık
BARGİR
Yük taşıyan * Beygir
BARHA
f Def'alarca, zaman zaman, sık sık, devamlı olarak
BAR-HANE
f Yük yeri, yüklük * Yolcu eşyası indirilecek ve saklanacak yer
BARI
(Farsça: Bârû) Etrafı surlarla çevrilmiş yer
BARİ'
Bir kalıptan döker gibi, düzgün, tertipli ve güzel yaratan Aza ve cihâzatları birbirine mütenasip ve kâinattaki umumî nizama ve gayelere uygun ve münasebettar olarak halkeden Cenâb-ı Hak (C C )
BARİ
f Hususu ile Hele Hiç olmazsa Bir def'a
BARİ'
Tam üstün Mükemmel
BARİA
Yakınlarından üstün vasıflı Emsalinden üstün Tam ve mükemmel
BARİD
Soğuk, bürudetli * Mc: Hoş olmayan
BARİDANE
f Soğukça
BARİH
(C : Bevârih) Samyeli adı verilen sıcak ve şiddetli bir çeşit rüzgâr
BARİHA
Dünkü gece, evvelki günün gecesi * Dünkü gün, dün
BARİK
Şimşek Işık Şimşekli bulut Yıldırım parıltısı
BARÎK
f İnce Nârin Dakik
BÂRİKA
(C: Berâik) Üzerine biraz yağ dökülmüş olan süt * (C : Bevârık) Parıltı Parıldayan
BÂRİKA-İ HAKİKAT
Hakikatın parıltısı ve parlaklığı Hakikat nuru
BÂRİKA-ÂSÂ
şimşek gibi
BARİKAT
Fr Bir yolu kapamak üzere, ele geçirilen her türlü eşyadan faydalanılarak meydana getirilen engel
BARİK-BÎN
f İnce gören, dikkatle inceleyen, bir şeyi iyice gözden geçiren
BARİK-NÜMA
f Işıklı Parlak
BARİMETRE
Fr Gürültünün şiddetini ölçmeğe yarıyan âlet
BARİMETRİ
Fr Beden ölçümü yardımıyla hayvanların ağırlığını tayin etme
BÂRİŞ
f Yağmur * Sağnak
BARİYA
(C : Bevâri) Hasır
BARİYY
(C : Bevâri) Kaba hasır
BARİZ
Doğan Zâhir ve âşikar Meydanda olan Belli Açıkça
BAR-KEŞ
f Hamal, yük taşıyan * Mütehammil, tahammül eden, sabırlı
BAR-MEND
f Yemiş veren, yemişli ağaç
BAR-NAME
f Eşya, yük pusulası
BAROGRAF
yun Hava basıncını ölçen bir alet (Bu alet vasıtasıyla bir yerin yüksekliği de ölçülür )
BAROK
Klâsik Rönesans devrinden sonra başlayan bir mimari ve süsleme tarzı
BAROMETRE
Fr Hava basıncını gösterir âlet
BAROSKOP
Fr Cisimler üzerine havanın yaptığı basıncı gösteren âlet
BAROTAKSİ
Fr Bazı tek hücreli canlıların basınca göre hareketleri
BAROTERAPİ
Fr Bazı hastalıkların basınçlı hava ile tedavisi
BARR
(C : Berere) İyilik ve ihsan edici, muhsin
BAR-SENC
f Yük tartan, dirhem
BÂRÛ
f Kale duvarı, tabyanın gezinti yeri, hisar burnu, sur * Sığınak, siper
BARUT
yun Güherçile ile kükürt ve kömürden mürekkeb, alev alıcı bir maddedir ki, toz halinde olup, umumiyetle ateşli silahlarda ve taş kırmak gibi işlerde kullanılır * Mc: Çabuk kızan, şiddet ve hiddete kapılan
BAR-VER
f Yemiş veren, meyvedar, verimli, meyve verici * Mc: Faydalı, faydayı mucib, iyi netice veren Yararlı
BARYUM
yun Kim: "Ba" sembolü ile gösterilen bir element
|