Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BAS'
Cem' etmek, toplamak

BA'S
Gönderme, gönderilme * Cenab-ı Hakk'ın peygamber göndermesi * Diriliş Yeniden diriltme İhyâ * Uykudan uyandırma

BA'S-UL EMVAT
Ölmüşlerin dirilmesi

BA'S-İ ENBİYA
f Peygamberlerin gönderilmesi

BA-SAFA
Safalı Safa ile

BASAİR
(Basiret C) Basiretler İbretli görüşler Deliller İbretler Hüccet ve bürhanlar Gözler * Kalb duyguları

BASAL
Bot: Soğan ve benzeri gibi kökler

BASAL-İ HARİF
Acı soğan

BASALA
Tıb: Vücudun her hangi bir yerinde yaradılıştan olan kabartı

BA-SAMAN
f Varlıklı, zengin * Düzenli, tertipli, düzgün

BASAR
(C: Ebsâr) Görme duygusu * Kalble hissetme Kalb gözü * Gözün görmesi * İdrak Fikir * İlm-i Kelâm'da: Kendi şânına lâyık bir vecih ile Cenab-ı Hakk'ın "görme sıfatı"dır Kâinatta hiçbir şey O'nun görmesinden hâriçte kalamaz

BASARET
(Bak: Besaret)

BASARIK
Çulha tezgâhının ayaklığı * Piyano ayaklığı gibi çifte ayaklık

BASARÎ
(Basar dan) Görüşle ilgili olan, görmeye ait

BA-SAVAB
Doğruca, doğrulukla

BASBASA
Dalkavukların nefret edilecek hâlleri, tabasbusları, yaltaklanması * Köpeğin, kuyruğunu sallayarak sokulması

BA'SERET
Dikkatle teftiş etme * Keşif ve istihrac etme * Perâkende edip dağıtma * İnkılâb Karıştırma Bulandırma * Meydana çıkma * Kirli leke

BASIK
Yükselmiş Uzamış Çıkmış

BASIK
Eli açık Cömert Dolup taşan

BASIKA
Beyaz ve sâfi bulut * Âfet, dâhiye * Makbul bir cins sarı hurma

BASIM
(Uydurma bir kelimedir) Matbaacılık Tab'etme sanatı

BASIN
Uydurma bir kelime olup "matbuat" yerine kullanılır Gazete, mecmua gibi belli zamanlarda çıkan matbuatın hepsi

BASINÇ
(Bak: Tazyik)

BÂSIR
Gören Dikkatli ve göz kuvveti ile gören

BÂSIT
Açan Yayan Serici * Ferahlık veren * Dilediği kulunun rızkını genişlendiren Allah (C C) * Mücerred olup, mürekkep ve müellef olmayan * Tıb: Bir uzvu uzatıp açan adele

BÂSIT-ÜR-RIZK
Allah

BASİ'
(C: Busu') Ter

BASİA
Çok kırmızı dudak

BASİK
Gövde damarı (Dirsek içinde bulunan üç damarın aşağısında olandır)

BASİKA
Su ile tamamen dolu olan kuyu

BASİL
Kahraman, cesur, yiğit kimse * Fena, sert, kırıcı, kötü söz * Haram olan şey * Güzel olmayan, çirkin kimse

BASİL
Fr İnce, uzun bir bakteri çeşidi

BASİLE
Bir nevi soğan Bir soğan çeşidi

BASİM
(Besm den) Güleryüzlü, şen kimse

BASİNE
Ekincilerin sabanı * Sanat ehlinin âletleri * Kaba çuval

BASİR
Basiret sâhibi ve anlayışlı olan Hakikatları anlayan En iyi ve en çok anlayışlı Kalb gözü ile gören * İt, köpek, kelp

BASİR
Kararmış * Ekşi yüzlü ve katı yürekli kimse

BASİRANE
f Görerek Bilerek Basiret sahibine yakışır halde

BASİRET
Hakikatı kalbiyle hissedip anlama Kalbde eşyanın hakikatlarını bilen kuvve-i kudsiyye Ferâset İm'ân-ı dikkat * İbret alınacak hidâyet sebepleri Beyyine Hüccet * Bir evin iki tarafının arası * Yer üstündeki kan (Bak: Süveydâ-i kalb)

BASİRET-İ KALB
Gönül uyanıklığı Kalb basireti

BASİRET-KÂR
f Basiretli, ferâsetli, önceden gören

BASİRET-KÂRÎ
Basiretlilik, önceden görmeklik

BASİT
Kıymetsiz * Geniş * Yaygın olan * Mücerred ve münferid olup, mürekkeb ve müellef olmayan * Neş'eli Güleryüzlü Düz, arızasız, engelsiz * Edb: Aruz vezinlerinden biri

BASİT KESİR
Sûreti (payı), mahrecinden (paydasından) küçük kesir 2/5 gibi

BASİTA
Uzak yer

BASİTE
Yükseklik ölçen yayvan güneş saati * Döşeme minder * Düz yer

BASKI
t Basıp sıkacak, tazyik edecek şey Sıkı tazyik * Basan, ağırlık veren şey * Kalıp, damga * Bir eserin yeni basılışlarının her seferi * Bir basmanın bir def'ada basılan miktarının tamamı Meselâ: Bu lügatın baskısı 25000 dir

BASKIN
t Ağır, sakil * Basıp geçen, galip, üstün * Ansızın, birdenbire hücum

BASKÜL
Fr Büyük ağırlıkları, küçük bir ağırlık yardımıyla tartmayı sağlamak üzere birkaç kaldıracın uygun bir tarzda birleştirilmesiyle meydana getirilmiş âlet

BASRA
Yumuşak küfki taşı (Bu sebepten Basra şehri, "Basra" diye isimlendirilmiştir)

BASRİYYUN
Milâdi 8 yy da Basra'da yaşamış lisaniyat âlimlerinden bir grup

BAST
Genişlemek, açmak, yaymak * Bir şeye el uzatmak * Sevindirmek * Bir mecliste haya sebebiyle olan sıkılmanın gitmesiyle açılmak * Özür kabul etmek * Kaplamak * Tas: Allahın cemâl tecellisiyle kalbin sükûn ve huzur içinde ferahlaması (Mukabili: "Kabz"dır)( Teellümât-ı ruhaniye ise; sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbani bir kamçıdır Çünki emn ve ye'sin vartasına düşmemek hikmetiyle havf ve reca müvazenesinde sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast haletleri, Celâl ve Cemâl tecellisinden intibah ehline gelmesi, ehl-i hakikatça medar-ı terakki bir düstur-u meşhurdur KL)

BAST-I DÂVÂ
Dâvâ açma

BAST-I MAKAL
Söz açma

BAST-I MUKADDEMAT
Asıl maksada girmeden önce bir şeyler söyleme

BAST-I ÖZÜR ETMEK
Bir hata işleyerek başkalarına da nümune olmak, aynı hatayı işlemelerine zemin hazırlamak

BAST-I YED
Elini bir şeye uzatmak * Mc: Tasallut ve istilâ manasındadır

BAST-I ZAMAN
Az zamanda çok uzun bir zaman yaşamış olmak(Bu hakikata işareten Leyle-i Kadir gibi bir tek gece seksen küsur seneden ibaret olan bin ay hükmünde olduğunu nass-ı Kur'ân gösteriyor Hem bu hakikata işaret eden ehl-i velâyet ve hakikat beyninde bir düstur-u muhakkak olan "bast-ı zaman" sırrı ile çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı mirac, bu hakikatın vücudunu isbat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor Mirâcın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs'atı ve ihâtası ve uzunluğu vardır Çünkü o mirac yolu ile, beka âlemine girdi, beka âleminin birkaç dakikası, şu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir Hem şu hakikata bina edilen beyn-el evliyâ kesretle vuku bulmuş olan bast-ı zaman hâdiseleridir Bâzı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş Bâzıları bir saatte bir sene vazifesini yapmış Bazıları bir dakikada bir hatme-i Kur'âniyeyi okumuş olduklarını rivâyet edip ihbar ediyorlar Böyle ehl-i hak ve sıdk, bilerek kizbe elbette tenezzül etmezler Hem o derece hadsiz ve kesretli bir tevatürle bast-ı zaman hakikatını aynen müşâhede ettikleri medar-ı şüphe olamaz Şu bast-ı zaman herkesçe musaddak bir nevi rüyada görünüyor Bazan bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvali, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için yakaza âleminde bir gün, belki günler lâzımdır L)

BASTÂN
f Tarih * Mazi, geçmiş zaman * Eski

BASTÂN-ŞİNÂS
f Geçmiş zaman, tarih

BAST FÎ MAKAM-İL-KALB
Nefis makamında ricâ mesabesindedir Lütuf ve rahmeti, kurb ve ünsü kabule işarettir

BA'S-Ü BA'D-EL MEVT
Öldükten sonra tekrar dirilmek, diriltmek (Bak: Ahiret)

BÂSÛR
(C: Bevâsir) Tıb: Mayasıl Kalın bağırsakta ve makadın etrafındaki siyah kan damarlarının şişmesi ve bazen iltihablanması sebebiyle, makadın içinde ve dışında meydana gelen memeler yüzünden makaddan kan ve cerahat gelmesi hastalığı

BAŞ
t Reis, birinci, evvel Başlıca, en mühim

BAŞALTI
t Gemilerin baş tarafında tayfa ve er koğuşları * Yağlı güreşlerde baş'ın altındaki derece

BAŞAM
f Perde, örtü

BAŞAME
f Kadınların örtündükleri yaşmak Tülbent, başörtüsü

BAŞBUĞ
t Osmanlı devrinde başıbozuk veya akıncı kuvvetlerinin kumandanı * Lider

BAŞE
f Atmaca kuşu

BÂŞE-İ FELEK
Nesr-i Tâir ve Vâki adı verilen iki yıldız

BAŞED
f Olur, ola

BAŞENG
f Tohumluk olmak için saklanan sarı, iri hıyar, salatalık * Asma üzerindeki üzüm salkımı

BAŞGÛN
f Uğursuz * Ters, başaşağı

BAŞIBOZUK
t Bir harp çıktığında orduya süvari veya piyade olarak katılan gönüllü asker Başıbozuk tâbiri, gelişigüzel ve intizamsız idare tarzına da alem olmuştur Bir zamanlar bu tâbir, asker olmayan siviller için de kullanılmıştır

BAŞİK
(C: Bevâşık) Atmaca denilen kuş

BAŞİR
Müjdeci, müjde veren * Mutlu, mesut

BAŞKENT
t Başşehir Bir devletin idare merkezi olan şehir Devlet merkezi Payitaht

BAŞKIRDİSTAN
Rusya'da halkı Türk olan bir bölge

BAŞMAK
Eskiden kullanılan bir çeşit ayakkabı

BAŞTİNA
Osmanlı İmparatorluğu zamanında Balkanların bazı yerlerinde devlet arazisinden tapu ve miras suretiyle geçen tarla

BÂŞÛRE
(C: Bevâşir) Yeni yetişmiş, turfanda olan nesne

Alıntı Yaparak Cevapla