|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BAS'
Cem' etmek, toplamak
BA'S
Gönderme, gönderilme * Cenab-ı Hakk'ın peygamber göndermesi * Diriliş Yeniden diriltme İhyâ * Uykudan uyandırma
BA'S-UL EMVAT
Ölmüşlerin dirilmesi
BA'S-İ ENBİYA
f Peygamberlerin gönderilmesi
BA-SAFA
Safalı Safa ile
BASAİR
(Basiret C ) Basiretler İbretli görüşler Deliller İbretler Hüccet ve bürhanlar Gözler * Kalb duyguları
BASAL
Bot: Soğan ve benzeri gibi kökler
BASAL-İ HARİF
Acı soğan
BASALA
Tıb: Vücudun her hangi bir yerinde yaradılıştan olan kabartı
BA-SAMAN
f Varlıklı, zengin * Düzenli, tertipli, düzgün
BASAR
(C : Ebsâr) Görme duygusu * Kalble hissetme Kalb gözü * Gözün görmesi * İdrak Fikir * İlm-i Kelâm'da: Kendi şânına lâyık bir vecih ile Cenab-ı Hakk'ın "görme sıfatı"dır Kâinatta hiçbir şey O'nun görmesinden hâriçte kalamaz
BASARET
(Bak: Besaret)
BASARIK
Çulha tezgâhının ayaklığı * Piyano ayaklığı gibi çifte ayaklık
BASARÎ
(Basar dan) Görüşle ilgili olan, görmeye ait
BA-SAVAB
Doğruca, doğrulukla
BASBASA
Dalkavukların nefret edilecek hâlleri, tabasbusları, yaltaklanması * Köpeğin, kuyruğunu sallayarak sokulması
BA'SERET
Dikkatle teftiş etme * Keşif ve istihrac etme * Perâkende edip dağıtma * İnkılâb Karıştırma Bulandırma * Meydana çıkma * Kirli leke
BASIK
Yükselmiş Uzamış Çıkmış
BASIK
Eli açık Cömert Dolup taşan
BASIKA
Beyaz ve sâfi bulut * Âfet, dâhiye * Makbul bir cins sarı hurma
BASIM
(Uydurma bir kelimedir) Matbaacılık Tab'etme sanatı
BASIN
Uydurma bir kelime olup "matbuat" yerine kullanılır Gazete, mecmua gibi belli zamanlarda çıkan matbuatın hepsi
BASINÇ
(Bak: Tazyik)
BÂSIR
Gören Dikkatli ve göz kuvveti ile gören
BÂSIT
Açan Yayan Serici * Ferahlık veren * Dilediği kulunun rızkını genişlendiren Allah (C C ) * Mücerred olup, mürekkep ve müellef olmayan * Tıb: Bir uzvu uzatıp açan adele
BÂSIT-ÜR-RIZK
Allah
BASİ'
(C : Busu') Ter
BASİA
Çok kırmızı dudak
BASİK
Gövde damarı (Dirsek içinde bulunan üç damarın aşağısında olandır )
BASİKA
Su ile tamamen dolu olan kuyu
BASİL
Kahraman, cesur, yiğit kimse * Fena, sert, kırıcı, kötü söz * Haram olan şey * Güzel olmayan, çirkin kimse
BASİL
Fr İnce, uzun bir bakteri çeşidi
BASİLE
Bir nevi soğan Bir soğan çeşidi
BASİM
(Besm den) Güleryüzlü, şen kimse
BASİNE
Ekincilerin sabanı * Sanat ehlinin âletleri * Kaba çuval
BASİR
Basiret sâhibi ve anlayışlı olan Hakikatları anlayan En iyi ve en çok anlayışlı Kalb gözü ile gören * İt, köpek, kelp
BASİR
Kararmış * Ekşi yüzlü ve katı yürekli kimse
BASİRANE
f Görerek Bilerek Basiret sahibine yakışır halde
BASİRET
Hakikatı kalbiyle hissedip anlama Kalbde eşyanın hakikatlarını bilen kuvve-i kudsiyye Ferâset İm'ân-ı dikkat * İbret alınacak hidâyet sebepleri Beyyine Hüccet * Bir evin iki tarafının arası * Yer üstündeki kan (Bak: Süveydâ-i kalb)
BASİRET-İ KALB
Gönül uyanıklığı Kalb basireti
BASİRET-KÂR
f Basiretli, ferâsetli, önceden gören
BASİRET-KÂRÎ
Basiretlilik, önceden görmeklik
BASİT
Kıymetsiz * Geniş * Yaygın olan * Mücerred ve münferid olup, mürekkeb ve müellef olmayan * Neş'eli Güleryüzlü Düz, arızasız, engelsiz * Edb: Aruz vezinlerinden biri
BASİT KESİR
Sûreti (payı), mahrecinden (paydasından) küçük kesir 2/5 gibi
BASİTA
Uzak yer
BASİTE
Yükseklik ölçen yayvan güneş saati * Döşeme minder * Düz yer
BASKI
t Basıp sıkacak, tazyik edecek şey Sıkı tazyik * Basan, ağırlık veren şey * Kalıp, damga * Bir eserin yeni basılışlarının her seferi * Bir basmanın bir def'ada basılan miktarının tamamı Meselâ: Bu lügatın baskısı 25 000 dir
BASKIN
t Ağır, sakil * Basıp geçen, galip, üstün * Ansızın, birdenbire hücum
BASKÜL
Fr Büyük ağırlıkları, küçük bir ağırlık yardımıyla tartmayı sağlamak üzere birkaç kaldıracın uygun bir tarzda birleştirilmesiyle meydana getirilmiş âlet
BASRA
Yumuşak küfki taşı (Bu sebepten Basra şehri, "Basra" diye isimlendirilmiştir )
BASRİYYUN
Milâdi 8 yy da Basra'da yaşamış lisaniyat âlimlerinden bir grup
BAST
Genişlemek, açmak, yaymak * Bir şeye el uzatmak * Sevindirmek * Bir mecliste haya sebebiyle olan sıkılmanın gitmesiyle açılmak * Özür kabul etmek * Kaplamak * Tas: Allahın cemâl tecellisiyle kalbin sükûn ve huzur içinde ferahlaması (Mukabili: "Kabz"dır )(  Teellümât-ı ruhaniye ise; sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbani bir kamçıdır Çünki emn ve ye'sin vartasına düşmemek hikmetiyle havf ve reca müvazenesinde sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast haletleri, Celâl ve Cemâl tecellisinden intibah ehline gelmesi, ehl-i hakikatça medar-ı terakki bir düstur-u meşhurdur K L )
BAST-I DÂVÂ
Dâvâ açma
BAST-I MAKAL
Söz açma
BAST-I MUKADDEMAT
Asıl maksada girmeden önce bir şeyler söyleme
BAST-I ÖZÜR ETMEK
Bir hata işleyerek başkalarına da nümune olmak, aynı hatayı işlemelerine zemin hazırlamak
BAST-I YED
Elini bir şeye uzatmak * Mc: Tasallut ve istilâ manasındadır
BAST-I ZAMAN
Az zamanda çok uzun bir zaman yaşamış olmak (Bu hakikata işareten Leyle-i Kadir gibi bir tek gece seksen küsur seneden ibaret olan bin ay hükmünde olduğunu nass-ı Kur'ân gösteriyor Hem bu hakikata işaret eden ehl-i velâyet ve hakikat beyninde bir düstur-u muhakkak olan "bast-ı zaman" sırrı ile çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı mirac, bu hakikatın vücudunu isbat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor Mirâcın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs'atı ve ihâtası ve uzunluğu vardır Çünkü o mirac yolu ile, beka âlemine girdi, beka âleminin birkaç dakikası, şu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir Hem şu hakikata bina edilen beyn-el evliyâ kesretle vuku bulmuş olan bast-ı zaman hâdiseleridir Bâzı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş Bâzıları bir saatte bir sene vazifesini yapmış Bazıları bir dakikada bir hatme-i Kur'âniyeyi okumuş olduklarını rivâyet edip ihbar ediyorlar Böyle ehl-i hak ve sıdk, bilerek kizbe elbette tenezzül etmezler Hem o derece hadsiz ve kesretli bir tevatürle bast-ı zaman hakikatını aynen müşâhede ettikleri medar-ı şüphe olamaz Şu bast-ı zaman herkesçe musaddak bir nevi rüyada görünüyor Bazan bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvali, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için yakaza âleminde bir gün, belki günler lâzımdır L )
BASTÂN
f Tarih * Mazi, geçmiş zaman * Eski
BASTÂN-ŞİNÂS
f Geçmiş zaman, tarih
BAST FÎ MAKAM-İL-KALB
Nefis makamında ricâ mesabesindedir Lütuf ve rahmeti, kurb ve ünsü kabule işarettir
BA'S-Ü BA'D-EL MEVT
Öldükten sonra tekrar dirilmek, diriltmek (Bak: Ahiret)
BÂSÛR
(C : Bevâsir) Tıb: Mayasıl Kalın bağırsakta ve makadın etrafındaki siyah kan damarlarının şişmesi ve bazen iltihablanması sebebiyle, makadın içinde ve dışında meydana gelen memeler yüzünden makaddan kan ve cerahat gelmesi hastalığı
BAŞ
t Reis, birinci, evvel Başlıca, en mühim
BAŞALTI
t Gemilerin baş tarafında tayfa ve er koğuşları * Yağlı güreşlerde baş'ın altındaki derece
BAŞAM
f Perde, örtü
BAŞAME
f Kadınların örtündükleri yaşmak Tülbent, başörtüsü
BAŞBUĞ
t Osmanlı devrinde başıbozuk veya akıncı kuvvetlerinin kumandanı * Lider
BAŞE
f Atmaca kuşu
BÂŞE-İ FELEK
Nesr-i Tâir ve Vâki adı verilen iki yıldız
BAŞED
f Olur, ola  
BAŞENG
f Tohumluk olmak için saklanan sarı, iri hıyar, salatalık * Asma üzerindeki üzüm salkımı
BAŞGÛN
f Uğursuz * Ters, başaşağı
BAŞIBOZUK
t Bir harp çıktığında orduya süvari veya piyade olarak katılan gönüllü asker Başıbozuk tâbiri, gelişigüzel ve intizamsız idare tarzına da alem olmuştur Bir zamanlar bu tâbir, asker olmayan siviller için de kullanılmıştır
BAŞİK
(C : Bevâşık) Atmaca denilen kuş
BAŞİR
Müjdeci, müjde veren * Mutlu, mesut
BAŞKENT
t Başşehir Bir devletin idare merkezi olan şehir Devlet merkezi Payitaht
BAŞKIRDİSTAN
Rusya'da halkı Türk olan bir bölge
BAŞMAK
Eskiden kullanılan bir çeşit ayakkabı
BAŞTİNA
Osmanlı İmparatorluğu zamanında Balkanların bazı yerlerinde devlet arazisinden tapu ve miras suretiyle geçen tarla
BÂŞÛRE
(C : Bevâşir) Yeni yetişmiş, turfanda olan nesne
|