Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BATAET
Tenbellik, yavaşlık Ağırlık

BATALESE
Ptolemeos soyundan gelen hükümdarlar

BATALET
Avarelik İşsizlik * Boş şeyler söylemek * Bahadırlık Cesurluk Cesâret

BATANET
Oburluk, çok yiyicilik * Şişmanlık

BATAR
Çok kibirlenme, gururlanma * Haksızlık etme Başkasının hakkını çiğneme * Çok sevinme

BATARİKA
(Batrik C) Patrikler

BATARYA
İtl Elektrik elde etmek için hazırlanmış şişeler takımı * Ask: Bir subayın emrine verilen belli sayıdaki ağır silâhlarla bunların hizmetinde bulunan insan, hayvan ve malzemenin hepsine birden verilen isim

BATERE
f Tef

BATH
(C: Bitah) İçinde kum ve çakıl taşları olan geniş su akıntısı* Yüz üzeri düşme * Serilip yatan adamın boyu * Bırakma

BATHA
Çakıllı, taşlı büyük dere * Dağ arasındaki dere * Mekke-i Mükerreme'nin eski bir ismi * Kamışlık ve sazlık yer

BATIL
Hakikatsız, hurafe Hak ve doğru olmayan, yalan Şartlarını yapmamakla kabul olmayan ibadet ve muâmele Meselâ: Bir özür bulunmaksızın taharetsiz kılınan namaz gibi (Bak: Fasid)(Bir bayram akşamı, gökte ay ve hilâli arıyanlar içinde, ihtiyar bir zat da bulunur Bu zat, gökteki hilâli görmek için bütün kasıd ve dikkatiyle nazarını göğe tevcih edip, hilâli araştırmakla meşgul iken, gözünün kirpiklerinden uzanan ve gözünün hadakası üzerine eğilen beyaz bir kıl, nasılsa gözüne ilişir O zat, derhâl : "Hilâli gördüm"der, "İşte bu gördüğüm aydır" diye hükmederİşte sathî ve dikkatsiz nazarlar bu gibi hatalara düştükleri gibi, yüksek bir cevhere ve mükerrem bir mahiyete mâlik olan insan, kasdı ve dikkati ile daima hak ve hakikatı ararken, bazan sathî ve dikkatsiz bir nazarla bâtıla bakar O bâtıl da; ihtiyarsız, talebsiz, davetsiz fikrine gelir Fikri de, çâr nâçâr alır saklar; yavaş yavaş kabul ve tasdikine mazhar olur Fakat onun o bâtılı kabul ve tasdiki, bütün hikmetlerin mercii olan nizam-ı âlemden gaflet etmesinden ve madde ile hareketinin ezeliyete zıd olduğuna körlük gösterdiğinden ileri gelmiştir ki, şu garip nakışları ve acib san'at eserlerini esbab-ı câmideye isnad etmek mecburiyetiyle o dalâletlere düşmüşlerdir İİ)

BÂTIN
İç, dâhilî Gizli İçyüz Sır, esrar Künh ve zâtı itibarı ile gizli (Zıddı: Zâhir'dir) (Bak: Batn)

BÂTIN-I KALB
Kalbin içi Kalbdeki hisler(Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mâna-yı harfiyle sev Mâna-yı ismiyle sevme "Ne kadar güzel yapılmış" de "Ne kadar güzeldir" deme Ve kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme Çünki: Bâtın-ı kalb, âyine-i Samed'dir ve O'na mahsustur S)

BÂTIN-I UMÛR
İşlerin, hâdiselerin ve eşyanın içyüzü ve mahiyeti Yani: Beş duygu ile bilinemiyen melekûtiyet ve kanuniyet cihetleri

BÂTINEN
İçinden olarak Dâhilen, içyüzünde

BATINÎ
İçe ait olan Dış görünüşe ve zâhire dâir olmayan Bâtına mensub ve müteallik Dâhili ve manevi meselelere âit * Tas: Bâtiniyyeden olan

BATINİYYE
Kur'an-ı Kerim'deki âyetlerin ve hadis-i şeriflerin zâhir ve âşikâr mânalarından ayrılarak, usûlsüz ve yanlış te'viller ile âyet ve hadislerin gizli ve sırlı mânalarını bulmak iddiasında olan sapık bir tarikat ve buna bağlı olanlarEsasen âyet ve hadislerin ince, derin ve küllî mânalarını tefsir ve te'vil ile keşfedip bulmak vardır Fakat zâhir mânaları ve bunlardan çıkan kat'i hükümleri esas almak ve bunlara aykırı olmamak ve şeriattaki ve tefsir ilmindeki usûle uygun olmak gibi şartlara riâyet etmekle makbul olurOTD Sözlüğünde bu hususta şu malûmat verilmiştir: Bâtınîlere, muhtelif vesileler ile verilmiş olan isimler şunlardır : 1- Karamıta, 2- Saibiye, 3- İsmailiye, 4- Mübarekiye, 5- BâbekiyeBunlardan başka Bâtınîlere; hakikatın, yalnız Mâsum İmamın talimi ile öğrenilebileceği iddialarından dolayı Talimiye; dini mahremata riayet etmedikleri için İbahiye vs isimleri de verilmiştir Tohumu İbni Sebe tarafından atılmış olup Abbasilerden Mutasım zamanında yaşıyan Ehvaz'lı Meymun tarafından filizlendirilen Bâtıniye mezhebine en evvel, takiyyeyi terk ile alenen davet eden Muhammed Ali Berkaî'dir (Hicri : 255)

BATÎ
Ağır hareketli Ağır Yavaştan

BATÎ-ÜL HAREKE
Davranış ve hareketi ağır

BATÎ-ÜL HAZM
Sindirimi güç, hazmi zor

BATİH
Zengin Gani Mâldâr * Geniş yer

BATİHA
(C: Batâyih) Kamışlı ve sazlı dere

BATİK
Keskin

BATİN
Uzak yer * Şişman

BATİR
Hayvanları nallayan kimse

BATİR
f Turna kuşu

BATİR(E)
(C: Bevâtir) Keskin kılıç

BATİŞ
(Batş dan) Sertlikle, şiddetle hareket eden Güçlü

BATİYE
Büyük çanak

BATMAN
Eski ağırlık ölçülerinden olup, iki okkadan sekiz okkaya kadar yeryer değişir Ekseriya altı okkadır Bu, hâlen kullanılan sekiz kilo kadardır

BATN
İç, karın, insanın içi Mide * Soy, nesil * Birbirlerine hısımlığı pek yakın olmayan küçük kabile

BATNEN BA'DE BATNİN
Nesilden nesile, soydan soya

BATŞ
Şiddetle tutup kapma Kuvvet Şiddet * Hastalık geçtikten sonraki zayıflık

BATT
Kaz * Kaz şeklinde yapılmış olan sürahi, su kabı

BATTAL
Boş Hükümsüz * İşsiz * Metrûk Kullanılmaz olan * Bâtıl Mensuh ve mefsuh * Faydasız * Pek büyük Hantal

BATTALİYE
(Battal dan) Eskiden, işi bitmiş olan resmi kağıtların konduğu torbaya denirdi

BAÛDA
(Baûza) Sivrisinek Sinek

BA-VEHİM
Vehim ile, şüphe ile

BA-VEKAR
Ciddi, vakarlı, ağırbaşlı

BAVER
f Sağlam Pek doğru * Tasdik, inanma Razı olma

BÂ-VÜCUD Kİ
f Bununla beraber, böyle iken

BAY
f Bey Mir Emir Zengin

BAYESTE
f Lüzumlu, gerekli, zaruri

BAYEZİD-İ BİSTAMÎ
(Hi: 188-261) Ehl-i Sünnet ve Cemâatın büyük âlimlerinden ve büyük evliyadandır İran'ın Bistam şehrinde doğmuştur Künyesi, Ebu Yezid Tayfur bin İsa El-Bistamî'dir Cafer-i Sâdık Radıyallahü Anhu'dan kırk sene sonra dünyaya gelmiş ve ondan üveysî olarak feyz almıştır Mücerret bir hayat geçirmiştir (KSırruhu)

BAYGAN
f Muhafız, koruyucu, bekçi

BAYINDIR
Mamur, şenlikli * Bir Oğuz oymağının ve Akkoyunlu hanedânının ismi

BAYIR
Az inişli yer Fazla yokuş olmayan yer

BAYIZ
(Beyzâ dan) Yumurtlayıcı, yumurtlayan

BAYİ'
Satıcı Mal satan

BAYİCE
(C: Bevâyic) Belâ, mihnet, zahmet, âfet, dâhiye

BÂYİİYYE
Eskiden pazar kurulan yerlere gönderilen mevad ve eşyadan gümrük ihtisab vergisinin haricinde alınan ikinci vergi

BÂYİKA
(C: Bevâyık) Belâ ve şer olan şey, dâhiye

BAYİN
(Beyn den) Aralayıcı Ayıran Ayırıcı

BAYİR
Sürülmemiş, açılmamış, sert, ham toprak

BÂYİSTE
f Zaruri, lâzım, gerekli

BAYKAL
Asya Türk ülkelerinde bulunan yaban kısrağı

BAYKAR
Çulha, bez ve kumaş dokuyan

BAYKARA
Helâk olma, mahvolma * Böbürlene böbürlene sallanarak yürüme * Malı çok olma * Yırtıcı bir kuş

BAYRAK
Devletin belirli alâmetlerini hâvi ve belirli renklerde kare veya dikdörtgen şeklinde yapılmış olan bez Sancak, alem

BAYRAKDAR
f Alemdar, bayrak taşıyan asker * Bir kabile veya cemaatın başı, reisi

BAYRAM
Bir dinde mübarek addolunan gün

BAYRAMİYYE
Hacı Bayram-ı Veli tarafından 14 yüzyılın sonlarında Ankara'da kurulan bir tarikattır

BAYSUNGUR
Şahin cinsinden olan yırtıcı bir kuş

BAYTAR
Hayvan tedavicisi, veteriner

BAYTARA
Hayvan hekimliği, baytarlık

BAY U GEDA
Zengin ve fakir

BAYZAR
Sövme, sövüp sayma * Rahmin başlangıcındaki et parçası

BÂZ
f Doğan Yırtıcı kuş Av kuşu * Açık * Ayırma Temyiz etme * İniş

BÂZ-UL EŞHEB
Akdoğan * Abdulkadir-i Geylâni Hazretlerinin bir nâmı

BAZ
f Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru gibi manalara gelir Kelimenin sonuna veya baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek" dir Meselâ: Ateşbâz : Ateşle oynayan

BA'Z
Bir şeyin bir kısmı Bir parça Bâzısı Biraz

BAZAK
Üzüm sıkıntısı (Kaynatıp koyarlar ve köpüklenir)

BAZAR
f Alış-veriş Ahz ü itâ * Alış-veriş yeri Pazar Üstü açık yer ki, hergün veya belirli günlerde herkes satacağını oraya çıkarıp pazarlıkla veya açık artırmayla satar * Fiat kararlaştırılıp alış-verişte uyuşmak için yapılan konuşma veya çekişme, pazarlık

BÂZ-BAN
f Kuşçu Doğancı

BÂZ-DÂR
f Kuşçu, avcı, doğancı

BÂZEK
f Küçük doğan (kuş)

BAZENDE
f Oynıyan, oynayıcı

BAZENDE-ZEBAN
f Boş boğaz, geveze, çok konuşan

BÂZERGÂN
f Tüccar, alış veriş eden esnaf * Bezirgan* Ağa makamındaki yahudilere verilen isim

BÂZERGANÎ
f Tüccarlık, tâcirlik

BAZ-GEŞT
f Geri dönme * Pişmanlık, pişman olma, nedamet * Gerileme Çöküş

BAZGÛN(E)
f Uğursuz * Ters, başaşağı

BAZ-GÜŞA
f İnsandaki ayırdetme kuvveti

BAZIA
Tıb: Derisi kopmak üzere olan yara

BAZIK
Zeki Anlayışlı * Üzümün sıkılmış suyu

BÂZİ
f Oyun Eğlence

BÂZİ
Beğenmeyen, ehemmiyet vermeyen * Küfürbaz

BÂZİÇE
f Oyuncak, eğlence Mel'abe

BÂZİG
Ortak, şerik

BAZİGÂH
f Eğlence yeri, oyun yeri

BAZİGEDE
f Oyun yeri, eğlence yeri

BAZİGER
f Oynayan, rakseden, köçek

BAZİGÛŞ
f Lâtifeci, şakacı, şen kimse

BAZİH
Büyük Âli Yüce

BAZİHANE
f Oyun yeri, eğlence yeri

BAZİL
(C: Büzül-Bevâzil) Sekiz dokuz yaşında olan deve * Devenin, önce biten dişi * Şey * Kan akan baş yarığına "şecce-i bâzile" denir

BAZİL
(Bezil den) Bol bol veren, dağıtan Cömert

BAZİLE
Tıb: Göğüs veya karnın içinde husule gelen gaz veya su şişlerinin mahfazasını delmeye mahsus ve boru içinde mahfuz bir mil

BAZİR
Ekici, eken* Dedikodu yapan, laf taşıyan Geveze

BAZİRGÂN
Eskiden Musevi tüccarlar hakkında kullanılan bir tabirdi

BA'ZİYET
Bazılarına âit oluş Herkese âit olmama Herkesle alâkalı olmama Bir şeyin bir kısmı ve bir miktarı

BAZMANDE
f Kafasız, ahmak, kabiliyetsiz * Durmuş, geri kalmış

BAZOKA
(Bazuka) Tanklara karşı kullanılan bir çeşit silâhtır Soba borusuna benzer, omuza konarak nişan alınıp ateşlenir

BAZPES
f Tekrar, yeniden * Geri

BÂZU
f Kolun omuz ile dirsek arasında kalan kısmı, pazu Adud * Mc: Güç, kuvvet ve istidat

BÂZUBEND
f Pazvand Kola bağlanan duâlı kağıt

BÂZUDİRÂZ
f Kolu uzun olan * Nüfuzlu, sözü geçer * Müdahaleci * Zâlim, zulmeden

Alıntı Yaparak Cevapla