|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BATAET
Tenbellik, yavaşlık Ağırlık
BATALESE
Ptolemeos soyundan gelen hükümdarlar
BATALET
Avarelik İşsizlik * Boş şeyler söylemek * Bahadırlık Cesurluk Cesâret
BATANET
Oburluk, çok yiyicilik * Şişmanlık
BATAR
Çok kibirlenme, gururlanma * Haksızlık etme Başkasının hakkını çiğneme * Çok sevinme
BATARİKA
(Batrik C ) Patrikler
BATARYA
İtl Elektrik elde etmek için hazırlanmış şişeler takımı * Ask: Bir subayın emrine verilen belli sayıdaki ağır silâhlarla bunların hizmetinde bulunan insan, hayvan ve malzemenin hepsine birden verilen isim
BATERE
f Tef
BATH
(C : Bitah) İçinde kum ve çakıl taşları olan geniş su akıntısı * Yüz üzeri düşme * Serilip yatan adamın boyu * Bırakma
BATHA
Çakıllı, taşlı büyük dere * Dağ arasındaki dere * Mekke-i Mükerreme'nin eski bir ismi * Kamışlık ve sazlık yer
BATIL
Hakikatsız, hurafe Hak ve doğru olmayan, yalan Şartlarını yapmamakla kabul olmayan ibadet ve muâmele Meselâ: Bir özür bulunmaksızın taharetsiz kılınan namaz gibi (Bak: Fasid)(Bir bayram akşamı, gökte ay ve hilâli arıyanlar içinde, ihtiyar bir zat da bulunur Bu zat, gökteki hilâli görmek için bütün kasıd ve dikkatiyle nazarını göğe tevcih edip, hilâli araştırmakla meşgul iken, gözünün kirpiklerinden uzanan ve gözünün hadakası üzerine eğilen beyaz bir kıl, nasılsa gözüne ilişir O zat, derhâl : "Hilâli gördüm "der, "İşte bu gördüğüm aydır " diye hükmeder İşte sathî ve dikkatsiz nazarlar bu gibi hatalara düştükleri gibi, yüksek bir cevhere ve mükerrem bir mahiyete mâlik olan insan, kasdı ve dikkati ile daima hak ve hakikatı ararken, bazan sathî ve dikkatsiz bir nazarla bâtıla bakar O bâtıl da; ihtiyarsız, talebsiz, davetsiz fikrine gelir Fikri de, çâr nâçâr alır saklar; yavaş yavaş kabul ve tasdikine mazhar olur Fakat onun o bâtılı kabul ve tasdiki, bütün hikmetlerin mercii olan nizam-ı âlemden gaflet etmesinden ve madde ile hareketinin ezeliyete zıd olduğuna körlük gösterdiğinden ileri gelmiştir ki, şu garip nakışları ve acib san'at eserlerini esbab-ı câmideye isnad etmek mecburiyetiyle o dalâletlere düşmüşlerdir İ İ )
BÂTIN
İç, dâhilî Gizli İçyüz Sır, esrar Künh ve zâtı itibarı ile gizli (Zıddı: Zâhir'dir) (Bak: Batn)
BÂTIN-I KALB
Kalbin içi Kalbdeki hisler (Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mâna-yı harfiyle sev Mâna-yı ismiyle sevme "Ne kadar güzel yapılmış" de "Ne kadar güzeldir" deme Ve kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme Çünki: Bâtın-ı kalb, âyine-i Samed'dir ve O'na mahsustur S )
BÂTIN-I UMÛR
İşlerin, hâdiselerin ve eşyanın içyüzü ve mahiyeti Yani: Beş duygu ile bilinemiyen melekûtiyet ve kanuniyet cihetleri
BÂTINEN
İçinden olarak Dâhilen, içyüzünde
BATINÎ
İçe ait olan Dış görünüşe ve zâhire dâir olmayan Bâtına mensub ve müteallik Dâhili ve manevi meselelere âit * Tas: Bâtiniyyeden olan
BATINİYYE
Kur'an-ı Kerim'deki âyetlerin ve hadis-i şeriflerin zâhir ve âşikâr mânalarından ayrılarak, usûlsüz ve yanlış te'viller ile âyet ve hadislerin gizli ve sırlı mânalarını bulmak iddiasında olan sapık bir tarikat ve buna bağlı olanlar Esasen âyet ve hadislerin ince, derin ve küllî mânalarını tefsir ve te'vil ile keşfedip bulmak vardır Fakat zâhir mânaları ve bunlardan çıkan kat'i hükümleri esas almak ve bunlara aykırı olmamak ve şeriattaki ve tefsir ilmindeki usûle uygun olmak gibi şartlara riâyet etmekle makbul olur O T D Sözlüğünde bu hususta şu malûmat verilmiştir: Bâtınîlere, muhtelif vesileler ile verilmiş olan isimler şunlardır : 1- Karamıta, 2- Saibiye, 3- İsmailiye, 4- Mübarekiye, 5- Bâbekiye Bunlardan başka Bâtınîlere; hakikatın, yalnız Mâsum İmamın talimi ile öğrenilebileceği iddialarından dolayı Talimiye; dini mahremata riayet etmedikleri için İbahiye vs isimleri de verilmiştir Tohumu İbni Sebe tarafından atılmış olup Abbasilerden Mutasım zamanında yaşıyan Ehvaz'lı Meymun tarafından filizlendirilen Bâtıniye mezhebine en evvel, takiyyeyi terk ile alenen davet eden Muhammed Ali Berkaî'dir (Hicri : 255)
BATÎ
Ağır hareketli Ağır Yavaştan
BATÎ-ÜL HAREKE
Davranış ve hareketi ağır
BATÎ-ÜL HAZM
Sindirimi güç, hazmi zor
BATİH
Zengin Gani Mâldâr * Geniş yer
BATİHA
(C : Batâyih) Kamışlı ve sazlı dere
BATİK
Keskin
BATİN
Uzak yer * Şişman
BATİR
Hayvanları nallayan kimse
BATİR
f Turna kuşu
BATİR(E)
(C : Bevâtir) Keskin kılıç
BATİŞ
(Batş dan) Sertlikle, şiddetle hareket eden Güçlü
BATİYE
Büyük çanak
BATMAN
Eski ağırlık ölçülerinden olup, iki okkadan sekiz okkaya kadar yeryer değişir Ekseriya altı okkadır Bu, hâlen kullanılan sekiz kilo kadardır
BATN
İç, karın, insanın içi Mide * Soy, nesil * Birbirlerine hısımlığı pek yakın olmayan küçük kabile
BATNEN BA'DE BATNİN
Nesilden nesile, soydan soya
BATŞ
Şiddetle tutup kapma Kuvvet Şiddet * Hastalık geçtikten sonraki zayıflık
BATT
Kaz * Kaz şeklinde yapılmış olan sürahi, su kabı
BATTAL
Boş Hükümsüz * İşsiz * Metrûk Kullanılmaz olan * Bâtıl Mensuh ve mefsuh * Faydasız * Pek büyük Hantal
BATTALİYE
(Battal dan) Eskiden, işi bitmiş olan resmi kağıtların konduğu torbaya denirdi
BAÛDA
(Baûza) Sivrisinek Sinek
BA-VEHİM
Vehim ile, şüphe ile
BA-VEKAR
Ciddi, vakarlı, ağırbaşlı
BAVER
f Sağlam Pek doğru * Tasdik, inanma Razı olma
BÂ-VÜCUD Kİ
f Bununla beraber, böyle iken
BAY
f Bey Mir Emir Zengin
BAYESTE
f Lüzumlu, gerekli, zaruri
BAYEZİD-İ BİSTAMÎ
(Hi: 188-261) Ehl-i Sünnet ve Cemâatın büyük âlimlerinden ve büyük evliyadandır İran'ın Bistam şehrinde doğmuştur Künyesi, Ebu Yezid Tayfur bin İsa El-Bistamî'dir Cafer-i Sâdık Radıyallahü Anhu'dan kırk sene sonra dünyaya gelmiş ve ondan üveysî olarak feyz almıştır Mücerret bir hayat geçirmiştir (K Sırruhu)
BAYGAN
f Muhafız, koruyucu, bekçi
BAYINDIR
Mamur, şenlikli * Bir Oğuz oymağının ve Akkoyunlu hanedânının ismi
BAYIR
Az inişli yer Fazla yokuş olmayan yer
BAYIZ
(Beyzâ dan) Yumurtlayıcı, yumurtlayan
BAYİ'
Satıcı Mal satan
BAYİCE
(C : Bevâyic) Belâ, mihnet, zahmet, âfet, dâhiye
BÂYİİYYE
Eskiden pazar kurulan yerlere gönderilen mevad ve eşyadan gümrük ihtisab vergisinin haricinde alınan ikinci vergi
BÂYİKA
(C : Bevâyık) Belâ ve şer olan şey, dâhiye
BAYİN
(Beyn den) Aralayıcı Ayıran Ayırıcı
BAYİR
Sürülmemiş, açılmamış, sert, ham toprak
BÂYİSTE
f Zaruri, lâzım, gerekli
BAYKAL
Asya Türk ülkelerinde bulunan yaban kısrağı
BAYKAR
Çulha, bez ve kumaş dokuyan
BAYKARA
Helâk olma, mahvolma * Böbürlene böbürlene sallanarak yürüme * Malı çok olma * Yırtıcı bir kuş
BAYRAK
Devletin belirli alâmetlerini hâvi ve belirli renklerde kare veya dikdörtgen şeklinde yapılmış olan bez Sancak, alem
BAYRAKDAR
f Alemdar, bayrak taşıyan asker * Bir kabile veya cemaatın başı, reisi
BAYRAM
Bir dinde mübarek addolunan gün
BAYRAMİYYE
Hacı Bayram-ı Veli tarafından 14 yüzyılın sonlarında Ankara'da kurulan bir tarikattır
BAYSUNGUR
Şahin cinsinden olan yırtıcı bir kuş
BAYTAR
Hayvan tedavicisi, veteriner
BAYTARA
Hayvan hekimliği, baytarlık
BAY U GEDA
Zengin ve fakir
BAYZAR
Sövme, sövüp sayma * Rahmin başlangıcındaki et parçası
BÂZ
f Doğan Yırtıcı kuş Av kuşu * Açık * Ayırma Temyiz etme * İniş
BÂZ-UL EŞHEB
Akdoğan * Abdulkadir-i Geylâni Hazretlerinin bir nâmı
BAZ
f Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru  gibi manalara gelir Kelimenin sonuna veya baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek" dir Meselâ: Ateşbâz : Ateşle oynayan
BA'Z
Bir şeyin bir kısmı Bir parça Bâzısı Biraz
BAZAK
Üzüm sıkıntısı (Kaynatıp koyarlar ve köpüklenir )
BAZAR
f Alış-veriş Ahz ü itâ * Alış-veriş yeri Pazar Üstü açık yer ki, hergün veya belirli günlerde herkes satacağını oraya çıkarıp pazarlıkla veya açık artırmayla satar * Fiat kararlaştırılıp alış-verişte uyuşmak için yapılan konuşma veya çekişme, pazarlık
BÂZ-BAN
f Kuşçu Doğancı
BÂZ-DÂR
f Kuşçu, avcı, doğancı
BÂZEK
f Küçük doğan (kuş)
BAZENDE
f Oynıyan, oynayıcı
BAZENDE-ZEBAN
f Boş boğaz, geveze, çok konuşan
BÂZERGÂN
f Tüccar, alış veriş eden esnaf * Bezirgan * Ağa makamındaki yahudilere verilen isim
BÂZERGANÎ
f Tüccarlık, tâcirlik
BAZ-GEŞT
f Geri dönme * Pişmanlık, pişman olma, nedamet * Gerileme Çöküş
BAZGÛN(E)
f Uğursuz * Ters, başaşağı
BAZ-GÜŞA
f İnsandaki ayırdetme kuvveti
BAZIA
Tıb: Derisi kopmak üzere olan yara
BAZIK
Zeki Anlayışlı * Üzümün sıkılmış suyu
BÂZİ
f Oyun Eğlence
BÂZİ
Beğenmeyen, ehemmiyet vermeyen * Küfürbaz
BÂZİÇE
f Oyuncak, eğlence Mel'abe
BÂZİG
Ortak, şerik
BAZİGÂH
f Eğlence yeri, oyun yeri
BAZİGEDE
f Oyun yeri, eğlence yeri
BAZİGER
f Oynayan, rakseden, köçek
BAZİGÛŞ
f Lâtifeci, şakacı, şen kimse
BAZİH
Büyük Âli Yüce
BAZİHANE
f Oyun yeri, eğlence yeri
BAZİL
(C : Büzül-Bevâzil) Sekiz dokuz yaşında olan deve * Devenin, önce biten dişi * Şey * Kan akan baş yarığına "şecce-i bâzile" denir
BAZİL
(Bezil den) Bol bol veren, dağıtan Cömert
BAZİLE
Tıb: Göğüs veya karnın içinde husule gelen gaz veya su şişlerinin mahfazasını delmeye mahsus ve boru içinde mahfuz bir mil
BAZİR
Ekici, eken * Dedikodu yapan, laf taşıyan Geveze
BAZİRGÂN
Eskiden Musevi tüccarlar hakkında kullanılan bir tabirdi
BA'ZİYET
Bazılarına âit oluş Herkese âit olmama Herkesle alâkalı olmama Bir şeyin bir kısmı ve bir miktarı
BAZMANDE
f Kafasız, ahmak, kabiliyetsiz * Durmuş, geri kalmış
BAZOKA
(Bazuka) Tanklara karşı kullanılan bir çeşit silâhtır Soba borusuna benzer, omuza konarak nişan alınıp ateşlenir
BAZPES
f Tekrar, yeniden * Geri
BÂZU
f Kolun omuz ile dirsek arasında kalan kısmı, pazu Adud * Mc: Güç, kuvvet ve istidat
BÂZUBEND
f Pazvand Kola bağlanan duâlı kağıt
BÂZUDİRÂZ
f Kolu uzun olan * Nüfuzlu, sözü geçer * Müdahaleci * Zâlim, zulmeden
|