Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BEFM
f Keder, tasa, iç sıkıntısı, üzüntü

BEFŞ
f Azamet, büyüklük, heybet, debdebe

BEFTERE
f Avcılar tarafından kullanılan ve hususi olarak alıştırılmış kuş

BEGAYA
Askerin ön karakol takımı

BEGAYE
Talep etmek, istemek

BEGAYET
f Son derece Pek ziyâde

BEGEND
f Yuva * Kümes, folluk

BEGNEK
f Kuyruğu kesik hayvan

BEGONYA
Fr Etli ve güzel renkli yaprakları olan bir süs bitkisi

BEGTER
f Eskiden kullanılan zırhlı elbise

BE-GÜN
f (Bak: Bikün tevbe)

BEHA
Gökçek olmak, şirin ve lâtif olmak

BEHA
(Bak: Bahâ)

BEHACET
Güzellik Güzel yüzlü olma

BEHAK
İnsanın derisinde pul pul beyazlık ve alaca bir renk peyda eden bir çeşik hastalık

BEHAMİN
f Bahar mevsimi

BEHANET
Nefesi iyi ve lâtif olan kadın

BEHAS
Susama

BEHATT
Sütlaç, süt lapası

BEHBEHAN
Papağan, tûti kuşu

BEHBEHÎ
Etli ve gövdeli, kişi Bahadır, yiğit, kahraman

BEHBUD
f Sağlık, sıhhat, sağlamlık, iyilik

BEHC
Her zaman neşeli olma Birisini şâd ve mesrur etme, sevindirme * Güzellik, hüsn

BEHCET
Sevinç Güleryüzlülük Güzellik, şirinlik

BEHDEL
Sırtlan yavrusu * Erkeğin memelerinin büyük olması

BE-HEM
f Hep Beraber Toplu Bir yerde Hep bir yere (Bak: Bâhem)

BEHEM-BER-ÂMEDEN
f Toplanmak, cem olmak, birikme * Mc: Kızmak, sinirlenmek, asabileşmek, müteessir olmak ("Behemâmeden" de denir)

BEHEMEHAL
f İster istemez Mutlaka Her halde

BEHEMZEDE
f Topluluğu dağıtmış, cemiyeti bozmuş

BEHER
f Her, her bir, herbirisine

BEHER-HAL
f Mutlaka, her hâlde

BEHET
f Sütlaç Süt lapası * Pirinç unu ile pişirilen ve Me'muniye adı verilen helva

BEHETTA
Pirinç çorbası * Sütlü pirinç yemeği

BEHİ
Şirin, lâtif, gökçek (Bak: Behiye)

BEHİC
Güleryüzlü Güzel Şen Şâduman olan

BEHİCE
Şen, güzel Güler yüzlü kadın

BEHİM
Düz siyah şey * Alacasız hayvan * Dik, pürüzsüz ses

BEHİM
(Behime) Dört ayaklı hayvan

BEHİMÂT
Hayvanlar

BEHİME
(Bak: Behim)

BEHİMÎ
Hayvanca, hayvana mahsus ve müteallik Hayvanlık

BEHİMİYYET
Hayvanlık, canlı olmakla beraber akılsız oluş

BEHİN
(Bak: Bihin)BEHİR(E) : Nefesi sıkışıp çok soluyan kimse Nefesdarlığı olan * Göğüsdarlığı hastalığı sebebiyle solumaktan yol yürüyemiyen kimse

BEHİŞT
f Cennet Ahirette iyi kulların gideceği mükâfat yeri Adn Firdevs

BEHİŞT-İ GINÂ
Cenab-ı Hak'tan başka hiç kimseye minnet etmeden hâsıl olan saadet, cennet Gına ve istiğnânın cenneti

BEHİŞT-HIRÂM
f Cennete gitmiş

BEHİŞTÎ
f Behiştle ilgili, cennetlik

BEHİŞT-NİŞİN
f Cennette oturan

BEHİŞT-ZÂR
f Cennet gibi yer

BEHİTE
İftira etmek * Kabile ismi

BEHİYE
Güzel

BEHKELE
Nârin vücutlu kız, sevgili

BEHKEN(E)
Nârin güzel ve gösterişli vücudu olan kimse

BEHKEŞE
Emir ve işde çabukluk, bir işi acele yapma

BEHL
Az şey; az su * Lânet, nefret, istememe

BEHLE
(Behli) f Yırtıcı kuşlarla uğraşanların giydiği eldiven

BEHLEL
Abes, boş boşuna Batıl, beyhude

BEHLÜL
Çok gülen, çok gülücü * Hayır sahibi, çok iyi adam * Hârun-ür Reşid'in kardeşinin adı olup meczûbâne ve hikmetli hareketleriyle meşhur olmuştur

BEHM
Çok siyah olan şey Rengi başka renkle karışık olmayan nesne

BEHMAN
f Filân, filânca

BEHMAR
f Çok, ziyade, fazla

BEHME
(C: Bühüm, bihâm; Cem'ul Cem: Bihâmât) Kuzu Oğlak Buzağı * Keçi otu

BEHNAN (E)
Güler yüzlü, iyi huylu ve devamlı olarak gülen kimse

BEHNANE
f Beyaz pide * Maymun

BEHNE
Yumuşak yer

BEHNEKE
Etli, büyük, şişman kadın

BEHNES
Çirkin, sakil ve kaba olan adam

BEHR
Nasip * Galip olmak * Nefesi tutulmak * Ümidin boşa çıkması * Felâket, musibet * Uzaklık, mesafe

BEHRA
f Ondan dolayı, ona binaen, onun için

BEHRAM
f Eskiden bir İran padişahının adı * Bir pehlivan ismi * Merih yıldızı

BEHRAME
f Yeşil elbise

BEHRAMEC
Çiçeği kokulu bir nevi söğüt ağacı * Her renkte olan leylâk çiçeği

BEHRAMEN
f Bir çeşit kırmızı yakut * Kadınların kullandıkları allık * İpekten dokunan güzel bir kumaş * Kırmızı gül, asfur çiçeği

BEHRE
f Nasib, pay, hisse * Tez tez solumak * Vasat, orta

BEHREBER
f şerik, ortak

BEHREBERÎ
f Ortaklık, şeriklik

BEHREC
Eksik veya ayarı bozulmuş para * Arzuya, isteğe bırakılmış şey, iş * Faydasız, işe yaramaz olan şey

BEHREDAR
Hisseli Nimetlenmiş Faydalanmış

BEHREK
f Yaralardan çıkan iltihap * Çok çalışmaktan dolayı el ve ayak derilerinin sertleşmesi, nasırlaşması

BEHREM
Kırmızı gül * Kısa boylu kimse

BEHREME
Saç ve sakalın kınayla boyanması * Çiçeğin göz alıcı ve câzib olan güzellik ve parlaklığı * Hindlilerin ibadeti

BEHREME
f Burgu, matkab

BEHREMEND
f Nasibi olan, hissedar * Bilen, anlayan

BEHREVER
f Hisse ve nasibini almış, payını zimmetine geçirmiş

BEHREYAB
f Nasibi olan, hissesi olan

BEHS
Neşe ve güleryüzle karşılama * Kahraman, yiğit, mert adam * Cür'etkârlık

BEHSALE
(C: Behâsile) Etli, kısa boylu, tıknaz kadın

BEHSUS
Az miktar, az şey

BEHŞ
Muki otunun yaşı * Kara yüz

BEHT
Yalan söylemek * Ansızın bir şeyi almak * Tenbellik galebe etmek * Şaşkınlık Hayranlık

BEHTERE
Yalan söyleme

BEHUR
Tütsü (Dilimizde buhur şeklinde kullanılır)

BEHUT
(C: Bühüt) İşitenleri şaşkına uğratan iftira, yalan

BE-HÜKM
Hükmiyle, hükmünce

BEHV
(Behve) Misafir odası * Yer altında hayvan ağılı (Bu iki mananın cem'i Ebhâ-Bühüvv şeklindedir) * Geniş meydan, yer * Göğüsün içi, boğazdan mideye kadar olan aralık * Rahim ile mahrecinin arası

BEHV
f Çardak * Köşk * Sofa Salon * Cumba

BEHVET
Sofa * Çardak * Odaların önüne yapılan oda

BEHZ
Benû Selim kavminden bir cemaatin adı * İleri itme * Şiddetle göğse vurma

BEHZERE
(C: Behâzere) Semiz davar

BEHZET
Ağırlaştırmak, meşakkatli yapmak * Zebûn etmek

BEİS
(Be's) Zarar Kuvvet ve şiddet Zahmet Zor Fenâ Bed

BEJENDÎ
f Geçim darlığı Maişet derdi

BEJMAN
f Yırtık, dökük, pejmürde, dağınık * Hüzünlü, kederli, üzgün, yaslı

BEK'
Birbiri ardınca şiddetle vurmak * Karşılayıp istikbâl etmek

BEK'
(C: Bilkâ) Sütü az olan davar

BEKA
Devamlılık Evvelki hâl üzere kalma Dâim ve sâbit olma * İlm-i Kelâm'da : Varlığının asla sonu olmayan Cenab-ı Hakk'ın bir sıfatıdır * Bâki olmak Ebedîlik( Beşer bu asırda harplerin ve fenlerin ve dehşetli hâdiselerin ikazatıyla uyanmış ve insaniyetin cevherini ve câmi istidâdını hissetmiş Ve insan, acib cemiyetli istidâdiyle yalnız bu kısacık, dağdağalı dünya hayatı için yaratılmamış Belki ebede meb'ustur ki, ebede uzanan arzular, mahiyetinde var Ve bu dar, fâni dünya insanın nihayetsiz emel ve arzularına kâfi gelmediğini herkes bir derece hissetmeğe başlamış Hattâ insaniyetin bir kuvâsı ve hâdimi olan kuvve-i hayâliyeye denilse : "Sana dünya saltanatı ile beraber bir milyon sene ömür olacak, fakat sonunda hiç dirilmeyecek bir sûrette bir idam senin başına gelecek" Elbette hakiki insaniyetini kaybetmiyen ve intibaha gelmiş o insanın hayâli, sevinç ve beşarete bedel, derinden derine teessüf ve eyvâhlarla saâdet-i ebediyenin bulunmamasına ağlayacak H)

BEKA-İ DÜNYEVÎ
Dünya hayatında devamlılık Uzun ömür

BEKA-İ NEV'
Nev'in devamı Meselâ: İnsan nev'inin, yani insanların devam edip bitmemesi, çocukların doğması ile olduğu gibi

BEKALE
Yağla karışmış keş * Karıştırmak

BEKAM
f İsteğine, meramına kavuşan, nail olan Arzu ettiğine erişen Mesut, bahtiyar

BEKAMET
Dilsizlik, dili olmamaklık

BEKÂR
Hiç evlenmemiş, zevcesi olmayan adam * Taşralı olup, büyük bir şehirde bir işle meşgul olarak, ailesiz yaşayan adam (Bak: Tecerrüd, Mücahede)

BEKÂRET
Kızlık Erkek görmemiş kızın hali

BE-KAVL
f Sözüne göre, dediğine göre

BEKAYA
Geride kalanlar, bakiyeler * Maliye işlerinde tahsil olunmayan gelir, meblağ

BEKBEKE
Depretmek, tahrik

BE-KEF
f Elde, avuçta olan

BEKİL
Yakışıklı delikanlı, genç

BEKİLE
Yağla karışmış keş

BEKİM
Dilsiz adam

BEKK
Bir şeyi kakmak

BEKKÂÎN
(Bükâ dan) Ağlayanlar

BEKKE
Mekke-i Mükerreme'nin eski ismi * Bir yerde toplanmak Bir yere cem'olmak * İzdihamlık, kalabalık

BEKL
Karıştırmak, halt

BEKR
Genç erkek deve (Müe: Bekre)

BEKRE
Kuyu ve benzerlerinde kullanılan makara, çıkrık, çark * Mafsallarda bulunan makara şeklindeki kemik

BEKRÎ
Erken Sabah * İçkiye çok düşkün Sarhoş

BEKTAŞ
f Akrân Arkadaş

BEKTAŞÎ
Hacı Bektaş-ı Veli tarikatına mensub olan kimse

BEKTAŞİYÂN
f Bektâşiler Yeniçeriler

BEKÛRÎ
İlk evlat, ilk doğan çocuk

BEKÛRİYYET
İlk evlâtlık

BEKÜSİSTE
f Kopuk, kopmuş Düşük, düşmüş Gevşek, çözük

Alıntı Yaparak Cevapla