Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BER
f Üzere, üzerine, yukarı mânasına (ve Arabçadaki "Alâ" yerine edat-ı isti'lâdır) * Göğüs, sine, bağır, sadır * Fayda * Hamil * Hıfz * Yan * Taraf * Nâkil Götürücü * Meyve * Yaprak Varak * Meme* Genç kadın* Evin kapısı

BER
f (Burden) "Götürmek" mastarının emir köküdür Kelimenin sonuna getirilerek terkipler yapılır Emirber $ : Emir dinleyen, emir götüren Fermanber $ : Emir veren Emir dinleyen gibi

BE'R
Kuyu kazmakBER' : (Berâ, Bur', Bürü') Yaratmak Halketmek * Hastanın iyileşmesi Sağlamlık

BERA'
Her ayın ilk ve son günü

BERAA
(Beria, Berua) İlim ve fazilet ve cemalde üstünlük (manasına fiil kökü)

BERÂAT
Haşmet, metanet İlim ve şecaatta, güzel vasıflarda emsâlinden üstünlük Hüsn ve cemâlde tam olmak,emsâlinden üstün olmak

BERÂAT-ÜL İSTİHLÂL
Bir eserin içindekilerini güzel bir başlangıçla baş tarafında anlatmak İyi bir alâmet Güzel bir başlangıç * Bir ibarede müradif ve mukni birkaç kelime bulunması, hüsn ve insicamdaki ibarenin vech-i mergub üzere te'lif ve terkibi * Maaş, rütbe, nişan için hükümetçe bildirilen yazı gibi vesika

BERABER
f Birlikte bulunan * Müsavi, eşit * Bir hizada olan * Refakat, birlik

BERABERÎ
f Eşitlik, müsavilik, beraberlik

BERABER MÎ-ZENEND HER ŞEY
Herşey berâber söylüyor, çarpıyor, konuşuyor

BERACİM
(Bürcume C) Boğumlar, mafsallar

BERÂET
Temize çıkma Temizlik, münezzehiyet Bulaşık ve giriftâr olmama Âri olma * Huk: Bir davânın neticesinde suçsuz olduğu anlaşılma (Bak: Ber')

BERÂET-İ ZİMMET
Zimmetinde birşey olmayış, suçsuzluk

BERAGİS
(Bürgus C) Pireler

BERAH
şiddet Ezâ ve meşakkat

BERAH
Açık işlenmiş yer * Zâil olmak * Ağaçsız arazi

BERAHİDE
f Yola çıkarılmış, gönderilmiş

BERAHİHTE
f Daha ziyade silâh hakkında kullanılan bir tâbirdir Çıkarılmış, çekilmiş mânâlarına gelir

BERAHİME
Berehmenler Bâtıl ve sapkın Hind ve Mecûsi dinindekilerin reisleri

BERAHİN
(Bürhan C) Deliller Şâhidler Bürhanlar

BERAHİN-İ ALENİYYE
Meydanda ve açık olan deliller

BERAHİN-İ KATIA
Şeksiz ve şüphesiz olan kat'i deliller, bürhanlar

BERAHİN-İ KAVİYYE
Sağlam deliller, kuvvetli bürhanlar

BERAİL
Horozun, güvercinin ve diğer kuşların boynunda çarpık bitmiş olan yelek

BERAK
(C: Berkân) Göz kamaşmak * Bir yaşındaki kuzu

BER-AKİS
f Aksine, zıddına, tersine

BERARENDE
f Üste getiren, üzerine çıkaran

BERARİ
(Berriyye C) Sahralar, çöller Geniş kumluklar

BERAS
Leke hastalığı

BERASİN
(Bürsün C) Yırtıcı hayvanların pençeleri

BERAŞ
Ekseri yüzde olan küçük kara noktalar

BERAT
Nişân Rütbe İmtiyaz ve taltif için verilen resmi kâğıt

BERAT GECESİ
Arabi Şâban ayının onbeşinci gecesi Şâban ayı mübarek şuhur-u selâseden (üç aylardan) olup, onbeşinci gecesi mahlûkatın rızıklarına, ömürlerine, amellerine dâir taraf-ı İlâhîden meleklere tâlimat verildiği hususunda rivâyât-ı sahiha vardır(Bu gelen gece olan "Leyle-i Berât" bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderât-ı beşeriyenin programı nev'inden olması cihetiyle "Leyle-i Kadr"in kudsiyetindedir Herbir hasenenin Leyle-i Kadirde otuzbin olduğu gibi, bu Leyle-i Beratta herbir amel-i salihin ve herbir harf-i Kur'anın sevabı, yirmibine çıkar Sair vakitte on ise, şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar Ve bu kudsî leyâli-i meşhûrede, onbinler yirmibin veya otuzbinlere çıkar Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir Onun için elden geldiği kadar Kur'anla ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır Ş)

BERAT-I CİBAYET
Vergi, icâre ve resim gibi vakfa veyahut da hazineye ait olan paraları toplamak salâhiyetini veren vesika

BERAT-I HÜMAYUN
Padişahlara mahsus ferman

BERATİL
(Birtîl C) Hediyeler, rüşvetler

BER-AVER
f Yemiş ağacı

BERAVERDE
f İltimas ile korunarak ileri çekilmiş adam * Seçilmiş, ayrılmış şey * Yükseğe kaldırılmış

BERÂY
f İçin, dolayı, binâen (Arabçadaki "Li, li ecli" yerinde bir tâbirdir)

BERÂY-I İSTİKBÂL
Karşılamak için

BERÂY-I MALÛMAT
Mâlûmat için

BERÂY-I TENEZZÜH
Tenezzüh için, gezinti için

BERÂY-I TİCÂRET
Ticâret için Ticâret maksadı ile

BERAYA
(Beriye C) Halk Bütün mahlûkat * Halkın kılıç kullanabilenleri ve vergi hârici tutulan müslüman kısmı

BERAZ
Az olan şey, kalil

BERAZİK
Bölük, cemaat

BERBAD
f Harap Kötü Virâne Bozuk Perişan Telef ve helâk olmuş

BERBAR(E)
f Evin dam kısmında bulunan oda * Çardak * Kemeriye * Tahtaboş Damın düz bir kısmı ki, en çok çamaşır sermeye yarar ve çinko ile döşelidir

BERBEKAN
Arapların giydiği bir elbise cinsi

BER-BELEND
f Çok yüksek yer veya rütbe

BER-BEND
f Ufak çocuğu annesinin sırtına bağlamağa yarıyan göğüs kuşağı

BERBER
f Tıraş eden, saç kesen * Afrika'nın kuzeyindeki bir kavim

BERBERE
Kızgınlık ânında söylenip çağırmak bağırmak

BER-CA
f Yerinde, münâsib

BERCED
Kalın kilim * Halı

BERCESTE
f Sağlam ve lâtif * Seçme * Edb: Zahmetsizce hatıra geliveren ve fakat çok kıymetli olan söz

BERCİS
Müşteri denilen gezegen * Bol sütü olan deve

BERÇİDE
f Devşirilmiş, toplanmış

BERÇİN
f Toplayıcı

BERD
Soğuk Soğukluk Soğutmak Noksan hararet * Ölmek * Soğuk su ile gusletmek * Uyumak * Sabit olmak * Zayıf olmak * Bir şeyi eğelemek * Sürme çekmek * Söğmek * Tutya, çinko (LR)

BERD-İ BEYZÂ
(Bak: Nâr-ı beyzâ)

BERDAHT
f Pürüzünü giderme Pürüzsüz yapma * Cilâlama, parlatma * Düzleme, düzeltme

BERDAR
f Asılmış, yukarı kaldırılmış* Tutucu İtaat edici ve ettirici * Meyveli Meyve verici olan

BERDAŞTE
f Yükseğe kaldırılmış, yukarı çıkarılmış

BERDE
Tıb: Mide dolgunluğu

BERDEC
Sürmek (Farisîden muarrebtir)

BERDEGİ
f Esirlik, esaret, kölelik

BERDENG
f Çöl ortasında yer alan küçük dağ ve tepe

BERDEVAM
f Devam üzere Devamlı sürüp giden

BERDİ
Hasır yapımında kullanılan bir ot cinsi

BERDİS
Habis kişi, pis kimse

BERDİYY
Suriye'de bulunan iki nehrin, bir köyün ve Hicaz'da da bir dağın adı

BER-DÛŞ
f Omuzda, omuz üzerinde

BERD-ÜL ACÛZ
Kocakarı soğuğu (Rûmi şubatın 26'sında başlar ve 7 gün şiddetle devâm eder)

BERE
Fr Sipersiz ve yumuşak olan bir çeşit başlık

BERE
f Kuzu Koyun yavrusu

BERE
t Tıb: Ezilme veya kılcal damarların kopması sonunda kanın, dokular içinde birikmesi ve bundan dolayı meydana gelen morluk

BERED
Daha ziyade fırtınalı havalarda yağan dolu

BEREDE
Dolu * Çok yemekten midenin dolması

BEREHMEN
(Berhemen) f Puta tapan Ateşperestlerin bilginleri ile puta tapan kimselerin papazları

BEREHNE
f Çıplak

BEREHNEGÎ
f Çıplaklık

BEREHREHE
Güzel, nâzik kadın

BEREKÂT
(Bereket C) Bereketler Bolluklar

BEREKET
Bolluk Çokluk Feyiz Cenab-ı Hakk'ın lütfu, ihsanı Uğurluluk Meymenet, saadet( Kanaat-ı kat'iye verecek derecede tecrübeler vardır ki: Nasıl çocukların aczlerine binâen rahmet tarafından rızıkları hârika bir sûrette memeler musluklarından gönderiliyor ve akıttırılıyor Öyle de, mâsumiyet kesbeden imanlı ihtiyarların rızıkları da, bereket sûretinde gönderiliyor Hem bir hânenin bereket direği, o hanedeki ihtiyarlar olduğu; hem bir hâneyi belâlardan muhafaza edici, içindeki beli bükülmüş mâsum ihtiyarlar ve ihtiyareler bulunduğu, Hadis-i Şerifin bir parçası olan $ yani: "Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üzerinize dökülecekti" diye ferman etmekle, bu hakikatı isbat ediyor L)

BEREM
(C: Ebrâm) Kumar oyununa dâhil olmayan

BEREM
f Asma ve kabak çardağı * Üzüm çubuklarının altına konulan çatal şeklindeki ağaç Herek

BERENCEN
f Kadın bileziği

BEREND
f Nakışı olmayan ipek kumaş * Keskin olan hançer, kılıç, pala vb âletler * Kılıcın suyu

BERENDAHTE
f Yükseğe çıkarılmış, üste çıkarılmış Yükseğe kaldırılmış

BER-ENDAZ
f Bir yana atan Yukarı kaldırıp atan

BERERE
(Bârr ve Berr C) Dindar ve temiz kimseler Takvâ ehli olan, her çeşit günahlardan sakınanlar Çok hayır sahibi kimseler

BERESTÛK
Kırlangıç denilen deniz balığı

BERE'TE
Sen yarattın (meâlinde fiil) (Bak: Ber')

BEREVÂT
(Berat C) Eskiden bir kimseye nişan, rütbe veya imtiyaz verildiğini bildiren fermanlar

BEREZE
(Bak: Bürüz)

BERF
f Kar

BERF-ÂB
f Karlı soğuk su Kar suyu

BERF-ÂLUD
f Kar içinde, kara batmış

BERF-DÂN
Buzhane, buzluk, karlık

BERF-DÂR
f Karlı

BERFEND
f Asker, nefer, er * Güzel ve hoş söz * Derin yer

BERFİN
f Kar ile ilgili, kardan

BERF-NAK
f Kış yaz devamlı karlı olan yer

BERFÛK
f Şeftali yemişi

BERFÛZ
f Ağzın dış kenarı, dudakların çevresi

BERG
f Sed, bendBERG : f Yaprak * Azık * Azm, kasd * Hazırlık Mal, mülk * İntizam-ı hal * Serencam

BERG-İ DİRAHT
Ağaç yaprağı

BERG-İ SEBZ
Hediye * Yeşil yaprak

BERGAB
f Su bendi Suyun biriktirildiği yer Baraj

BERGAL
(C: Beragil) Sırtlan eniği

BERGAMAN
f Ejder Büyük yılan

BERGAMOT
Turunçgillerden bir ağaç ve bu ağacın meyvesi Meyvenin kabuğundan güzel kokulu bir esans da çıkarılır

BERGAŞ
(C: Berâgiş) Sivrisinek * Tahta biti

BERGAŞTE
f Yüz çevirmiş

BERGERDE
f Hatırda tutulmuş, ezberlenmiş, hıfzedilmiş

BERGEŞİDE
f Sıyrılmış, çekilmiş * Tartılmış

BERGEŞTE
f Tersine dönmüş Yüz çevirmiş Mâkûs

BERGEŞTE-HÂL
f İşi bozulmuş, geçimi güçleşmiş, düşkün

BERGRİFTEN
f Ayırmak Kaldırmak Gidermek

BERG-RİZ
f Yaprak döken Sonbahar, güz

BERGÜZAR
f Hatırlatmak için armağan, hediye vermek

BERGÜZİDE
f Seçkin Seçilmiş

BERH
şiddet, eziyet, meşakkat, zorluk, zahmet

BERH
f Balık, semek * Parça, kısım, hisse, nasib * Su birikintisi * Şimşek, berk * Yaş olan odunun, yanarken çıkardığı yaşlık

BERHABE
Minder Döşek, yatak * Aynı döşek veya yatakda beraber yatılan kimse

BERHÂNE
f Eskiyip harap olmuş konak

BERHAST(E)
f Ayaklanmış, kalkmış

BERHAVA
(Berhevâ) f Boş, faydasız * Havaya uçurulmuş Havaya gitmiş

BERHAY
Yaramaz, haylaz

BERHAYAT
f Yaşayan Hayat üzere olan

BERHE
Müddet, an, zaman

BERHEM
f Karışık, çapraşık * Toplu, birlikte, berâber

BERHEME
Gözünü kıpırdatmadan bir şeye bakıp durmak

BERHEMEN
(C: Berhemûn) Hakîm * Efsun okuyucu

BERHEM-ZEDE
f Karmakarışık, altı üstüne getirilmiş

BERHEM-ZEN
f Karmakarışık eden, altını üstüne getiren

BERHEM-ZENED
f Birbirine çarpıyor Beraber çarpıyor Birlikte çalışıyor

BER-HEVA
f Kaybolmuş, havaya gitmiş

BERHİHTE
f Silâh çekilmiş, hamle edilmiş

BERHİZ
f Atılan, kalkan, sıçrayan Zorbalık eden

BERHÛD
f Saçmasapan söz, mânasız söz

BERHUDAR
f Selâmette Mükâfata erişen Nasibli

BERHÛH
f Sabun

BERHÛN
f Çember, daire, ortası boş olan yuvarlak nesne * Hisar, varoş, duvar veya bostan kenarlarına ve tarla aralarına çalıçırpı ve diken ile yapılan çit * Küçük ev, oda, hücre

BERHÛR
f Pay, nasib, hisse

BERHÛZ
f Torba, dağarcık

BERÎ
(Berâet den) Kurtulmuş Temiz Kayıt ve hüküm altında olmayan Zimmeti bulunmayan adam Hiçbir karışıklık, kusur ve noksanı olmayan Hastalıktan sâlim olan (Bak: Ber')

BERİA
Akılda güzellik, zekâda ve kıyasette emsalinden üstün olan (Bak: Beraa)

BERİBERİ
(Seylanca) Asya'nın güneydoğusu ile Okyanusya, Senegal ve Brezilya'nın yerli halklarında görülen ve B vitamini eksikliğinde vücuda gelen bir hastalık

BERİCEN
f İçerisinde ekmek pişirilen ocak veya fırın

BERİD
Postacı Haberci Elçi * Sürücü * Dört fersah mesâfe

BERİD-İ FELEK
Satürn (Zühal) gezegeni

BERİG
f Set, bent

BERİK
Yıldırayıcı, çok parlak nesne (Mübâlağası: Berrak) * Parıltı, ışık, ziya

BERİKE
Yırtmak Paralamak * Un helvası

BERİLYUM
yun Zümrüt gibi bazı taşların bileşiminde bulunan bir elementtir (Be) sembolü ile gösterilir

BERİM
Siyah ve beyaz ipliklerden meydana getirilen ip * Cemaat * Etsiz yemek

BERİN
f Pek yüksek, en yüce * Yarık, yırtık, delik

BERİSA'
Halk, insan topluluğu

BERİT
(C: Berâyıt) Halk, beriyye

BERİYYE
Halk Mahlûk İnsan * Sahra Çöl * Kır

BERJ
f Kuvvetli kasırga Su girdabı

BERK
t Katı Sert * Serin * Metin, sağlam

BERK
Şimşek çakması Parlama* Yıldırım * Zinetlenme, süslenme * Tas: Tecelli-i İlâhiye ile kurbiyyete mazhariyyet * Ahmak olmak

BERK-İ BASAR
Gözün şimşek çakması * Birdenbire tepesinde çakan şimşekten mâruz olduğu dehşet ve şiddet hâlinden mecaz olarak, ansızın başına gelen mühlik hâdisenin şiddetli âlâm ve ıztırabıyla dehşet ve hayret içinde duyulan keskin intibahı ifade eder (ET)

BERK-İ HÂTIF
Kapıp götüren veya göz kamaştıran şimşek

BERK-İ SÜYUF
Kılıçların şimşeği, kılıç korkusu

BERK
(C: Bürük) Göğüs, sadr * Çok çöken deve

BERK
f Yaprak

BERKA'
(C: Berkavât) Yüksek yer * Taşlı balçık

BERKA'
(Bak: Burku)

BERKAA
Dört ayak üstüne durmak

BERKAN
f Tüyü kıvırcık olan kuzu postu veya kürkü

BERKAN
Parıldama * Volkan

BERKARAR
Kararlı Yerleşmiş Devamlı

BERK-ASA
f şimşek gibi parlak

BERKAŞ(A)
Nakşetmek, nakışlamak

BERKATA
Birbirine yakın olan adım

BERK-EFŞAN
f şimşek saçan

BER-KEMAL
f Mükemmel

BERKENAR
f Hâşiye Kenara yazılan yazı Kenarda

BERK-ENDAZ
f Parlayıcı, parıldayıcıBERKENDE : f Koparılmış, sökülmüş, kökünden çıkarılıp atılmış

BERKEŞİDE
f Kınından çıkarılmış, sıyırılmış, çıkarılmış* Mc: İlerletilmiş, çekilip meydana getirilmiş BERKİYYE : Şimşek gibi Şimşeğe âit Elektrik Telgraf

BERKİ'
Yedinci kat gök

BERKU'
Yüz örtüsü Peçe

BERKUK
Şeftali, kayısı, zerdali

BERM
f Hıfzetme, hatırda tutma, ezberleme

BERMAH(E)
f Burgu, matkab

BERMAL
f Zirve, dağ tepesi Dağın üstü, en yüksek yeri

BER-MÛCİB
f Gereğince, icabına göre

BERMURAD
f Emeline kavuşan, arzusu yerine gelen, dileğine eren

BERMU'TAD
f Her zamanki gibi Âdet olduğu üzere, alışıldığı gibi

BERNA
f Delikanlı, yiğit, genç

BERNAME
f Mektub başlığı * Zarfın üzerindeki adres * Fihrist

BERNİK
Su aygırı

BERNİŞ
f Romatizma ağrısı, mafsal sancısı * Karın ağrısı, sancısı

BERNİYE
(C: Berâni) Büyük küp * Küçük horoz * Bir hurma cinsi

BERNÛN
f İnce tül Çok ince ipek kumaş

BERPA
f Ayakta, ayak üzerinde, dik

BERR
(C: Ebrâr) Va'dinde sâdık Sözünde duran Muhsin Keremkâr * Nimetleri herkese, umuma ihsan eden * Gerçeklik, sıdk * Susuz, kuru yerler * Toprak Yeryüzü, yer

BERR-İ ATİK
Eski karalar Asya, Avrupa ve Afrika

BERR-İ CEDİD
Yeni karalar Amerika ve Avusturalya

BERRADE
Suyu soğutmaya ait kap, buzdolabı, karlık * Bardak asacak yer

BERRAH
Sahra, çöl * Zeval, sona ermek * Gitmek, zehab

BERRAK
Nurlu, pek parlak * Bulanık olmayan, duru, açık, saf

BERRAN
f Kesen, kesici, keskin

BERRANÎ
(Berr den) Sahra ve kıra ait Yabani * Hâricî, zâhirî * Şer'î hükümlere uymayan

BERRAT
Bıçkı * Törpü

BERREN
Karadan, kara yoluyla

BERRÎ
Toprağa ait, kara ile ilgili

BERRİYE
Toprağa âit * Çöl Beyaban Sahra * Kara askeri Piyade

BERRÛD
Tül ağacı

BERRÜSTE
f Karpuz, kavun, kabak, çimen gibi dalbudak salıp da yükselmiyen nebat * Mc: Alçak, edepsiz, rezil kimse

BERS
(C: Bürâs-Ebrâs) Çukur, yumuşak yer

BER-SABIK
f Eskisi gibi

BERSAK
Sevinmek, sürur ve ferah

BERSER-ZEDEN
f Başa kakmak, azarlamak

BERŞ
f Afyon şurubu, keten yaprağı ile yapılan bir nevi sarhoş edici mâcun * Arzu, gönül isteği

BERŞA'
Uzun boylu, iri gövdeli ahmak kimse

BERŞAK
Ok atmak

BERŞAN
f Ümmet Bir peygamberin tebliğ ettiği dine ve kitaba iman eden cemaat

BERŞEM
f Kederin belli oluşu * Dikkatli nazar

BERTAL
Rüşvet almak

BERTAM
Dudağı kalın adam

BERTAME
Gadaptan müntefih olmak, hiddetlenmek

BERTARAF
f Bir tarafa atılan, bir yana atılmış, ortadan çıkmış, zâil olmuş

BERTARUM
f Kubbe üzerinde Dam üstünde

BERTER
f Daha yüksek, daha üstte, âlâ

BERTİH
Aşırma

BERTİL
(C: Beratil) Uzun taş * Uzun, sağlam demir

BERÛD
Soğutucu * Göze çekilen sürme

BERÛMEND
f Faydalı, verimli * Ter ü taze * Nasibli, hisseli

BERÛMENDÎ
f Faydalı, menfaatli olma

BERÛZ
Zâhir olmak, zuhur etmek, görünmek

BERÛZ
f Kavga, savaş, muhârebe

BERVAR(E)
f Sayfiye * Havadar köşk, mesken * Evin küçük, arka kapısı

BERVAZE
f Gezinti için hazırlanan yemek

BER-VECH
f Olduğu gibi, aynen

BER-VECH-İ ATİ
f Gelecek tarz üzere Aşağıdaki gibi

BER-VECH-İ BÂLÂ
Yukarıda olduğu gibi

BER-VECH-İ İŞTİRÂK
Ortaklıkla, iştirak ederek

BER-VECH-İ MAKTU'
Muayyen bir bedel karşılığı olarak

BER-VECH-İ MÛTAD
f Adet olduğu gibi

BER-VECH-İ YESİR
Kolaylıkla, kolayca

BER-VECH-İ ZİR
f Aşağıdaki gibi Gelecekte görüleceği üzere

BERZ
f Ziraat, ekim

BERZAH
İki âlemin arası Kabir Dünya ile âhiret arası * Perde * Sıkıntılı yer * İki yer arasındaki geçit * Mani'a, engel, (Bak: Sırat köprüsü) Ölen insanların ruhları kıyamete kadar berzah âleminde bulunurlar Berzah büyük ve mânevi bir âlemdir Dindar olup cennetlik olanlar, berzah âleminde sevdikleri kimselerle ve iyi insanlarla görüşürler ve çok zevkli yaşarlar Kıyamet kopunca Allah bütün ruhları haşir meydanında cesetleri ile diriltip toplayacaktır

BERZE
f İpekli kumaş * Yakışıklı, nâzik * Ekin, zirâat * Dal, budak * Letâfet, zerâfet

BERZEDE
f Toplanılmış, biriktirilmiş, bir araya getirilmiş

BERZE-GAV
f Tarla sürecek öküz, çift öküzü

BERZEN
f Sahra, çöl * Sokak, cadde Mahalle Köşebaşı

BERZ-GAR
f Ekinci

Alıntı Yaparak Cevapla