|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BER
f Üzere, üzerine, yukarı mânasına (ve Arabçadaki "Alâ" yerine edat-ı isti'lâdır) * Göğüs, sine, bağır, sadır * Fayda * Hamil * Hıfz * Yan * Taraf * Nâkil Götürücü * Meyve * Yaprak Varak * Meme * Genç kadın * Evin kapısı
BER
f (Burden) "Götürmek" mastarının emir köküdür Kelimenin sonuna getirilerek terkipler yapılır Emirber $ : Emir dinleyen, emir götüren Fermanber $ : Emir veren Emir dinleyen  gibi
BE'R
Kuyu kazmak BER' : (Berâ, Bur', Bürü') Yaratmak Halketmek * Hastanın iyileşmesi Sağlamlık
BERA'
Her ayın ilk ve son günü
BERAA
(Beria, Berua) İlim ve fazilet ve cemalde üstünlük (manasına fiil kökü )
BERÂAT
Haşmet, metanet İlim ve şecaatta, güzel vasıflarda emsâlinden üstünlük Hüsn ve cemâlde tam olmak,emsâlinden üstün olmak
BERÂAT-ÜL İSTİHLÂL
Bir eserin içindekilerini güzel bir başlangıçla baş tarafında anlatmak İyi bir alâmet Güzel bir başlangıç * Bir ibarede müradif ve mukni birkaç kelime bulunması, hüsn ve insicamdaki ibarenin vech-i mergub üzere te'lif ve terkibi * Maaş, rütbe, nişan için hükümetçe bildirilen yazı gibi vesika
BERABER
f Birlikte bulunan * Müsavi, eşit * Bir hizada olan * Refakat, birlik
BERABERÎ
f Eşitlik, müsavilik, beraberlik
BERABER MÎ-ZENEND HER ŞEY
Herşey berâber söylüyor, çarpıyor, konuşuyor
BERACİM
(Bürcume C ) Boğumlar, mafsallar
BERÂET
Temize çıkma Temizlik, münezzehiyet Bulaşık ve giriftâr olmama Âri olma * Huk: Bir davânın neticesinde suçsuz olduğu anlaşılma (Bak: Ber')
BERÂET-İ ZİMMET
Zimmetinde birşey olmayış, suçsuzluk
BERAGİS
(Bürgus C ) Pireler
BERAH
şiddet Ezâ ve meşakkat
BERAH
Açık işlenmiş yer * Zâil olmak * Ağaçsız arazi
BERAHİDE
f Yola çıkarılmış, gönderilmiş
BERAHİHTE
f Daha ziyade silâh hakkında kullanılan bir tâbirdir Çıkarılmış, çekilmiş mânâlarına gelir
BERAHİME
Berehmenler Bâtıl ve sapkın Hind ve Mecûsi dinindekilerin reisleri
BERAHİN
(Bürhan C ) Deliller Şâhidler Bürhanlar
BERAHİN-İ ALENİYYE
Meydanda ve açık olan deliller
BERAHİN-İ KATIA
Şeksiz ve şüphesiz olan kat'i deliller, bürhanlar
BERAHİN-İ KAVİYYE
Sağlam deliller, kuvvetli bürhanlar
BERAİL
Horozun, güvercinin ve diğer kuşların boynunda çarpık bitmiş olan yelek
BERAK
(C : Berkân) Göz kamaşmak * Bir yaşındaki kuzu
BER-AKİS
f Aksine, zıddına, tersine
BERARENDE
f Üste getiren, üzerine çıkaran
BERARİ
(Berriyye C ) Sahralar, çöller Geniş kumluklar
BERAS
Leke hastalığı
BERASİN
(Bürsün C ) Yırtıcı hayvanların pençeleri
BERAŞ
Ekseri yüzde olan küçük kara noktalar
BERAT
Nişân Rütbe İmtiyaz ve taltif için verilen resmi kâğıt
BERAT GECESİ
Arabi Şâban ayının onbeşinci gecesi Şâban ayı mübarek şuhur-u selâseden (üç aylardan) olup, onbeşinci gecesi mahlûkatın rızıklarına, ömürlerine, amellerine dâir taraf-ı İlâhîden meleklere tâlimat verildiği hususunda rivâyât-ı sahiha vardır (Bu gelen gece olan "Leyle-i Berât" bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderât-ı beşeriyenin programı nev'inden olması cihetiyle "Leyle-i Kadr"in kudsiyetindedir Herbir hasenenin Leyle-i Kadirde otuzbin olduğu gibi, bu Leyle-i Beratta herbir amel-i salihin ve herbir harf-i Kur'anın sevabı, yirmibine çıkar Sair vakitte on ise, şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar Ve bu kudsî leyâli-i meşhûrede, onbinler yirmibin veya otuzbinlere çıkar Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir Onun için elden geldiği kadar Kur'anla ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır Ş )
BERAT-I CİBAYET
Vergi, icâre ve resim gibi vakfa veyahut da hazineye ait olan paraları toplamak salâhiyetini veren vesika
BERAT-I HÜMAYUN
Padişahlara mahsus ferman
BERATİL
(Birtîl C ) Hediyeler, rüşvetler
BER-AVER
f Yemiş ağacı
BERAVERDE
f İltimas ile korunarak ileri çekilmiş adam * Seçilmiş, ayrılmış şey * Yükseğe kaldırılmış
BERÂY
f İçin, dolayı, binâen (Arabçadaki "Li, li ecli" yerinde bir tâbirdir )
BERÂY-I İSTİKBÂL
Karşılamak için
BERÂY-I MALÛMAT
Mâlûmat için
BERÂY-I TENEZZÜH
Tenezzüh için, gezinti için
BERÂY-I TİCÂRET
Ticâret için Ticâret maksadı ile
BERAYA
(Beriye C ) Halk Bütün mahlûkat * Halkın kılıç kullanabilenleri ve vergi hârici tutulan müslüman kısmı
BERAZ
Az olan şey, kalil
BERAZİK
Bölük, cemaat
BERBAD
f Harap Kötü Virâne Bozuk Perişan Telef ve helâk olmuş
BERBAR(E)
f Evin dam kısmında bulunan oda * Çardak * Kemeriye * Tahtaboş Damın düz bir kısmı ki, en çok çamaşır sermeye yarar ve çinko ile döşelidir
BERBEKAN
Arapların giydiği bir elbise cinsi
BER-BELEND
f Çok yüksek yer veya rütbe
BER-BEND
f Ufak çocuğu annesinin sırtına bağlamağa yarıyan göğüs kuşağı
BERBER
f Tıraş eden, saç kesen * Afrika'nın kuzeyindeki bir kavim
BERBERE
Kızgınlık ânında söylenip çağırmak bağırmak
BER-CA
f Yerinde, münâsib
BERCED
Kalın kilim * Halı
BERCESTE
f Sağlam ve lâtif * Seçme * Edb: Zahmetsizce hatıra geliveren ve fakat çok kıymetli olan söz
BERCİS
Müşteri denilen gezegen * Bol sütü olan deve
BERÇİDE
f Devşirilmiş, toplanmış
BERÇİN
f Toplayıcı
BERD
Soğuk Soğukluk Soğutmak Noksan hararet * Ölmek * Soğuk su ile gusletmek * Uyumak * Sabit olmak * Zayıf olmak * Bir şeyi eğelemek * Sürme çekmek * Söğmek * Tutya, çinko (L R )
BERD-İ BEYZÂ
(Bak: Nâr-ı beyzâ)
BERDAHT
f Pürüzünü giderme Pürüzsüz yapma * Cilâlama, parlatma * Düzleme, düzeltme
BERDAR
f Asılmış, yukarı kaldırılmış * Tutucu İtaat edici ve ettirici * Meyveli Meyve verici olan
BERDAŞTE
f Yükseğe kaldırılmış, yukarı çıkarılmış
BERDE
Tıb: Mide dolgunluğu
BERDEC
Sürmek (Farisîden muarrebtir)
BERDEGİ
f Esirlik, esaret, kölelik
BERDENG
f Çöl ortasında yer alan küçük dağ ve tepe
BERDEVAM
f Devam üzere Devamlı sürüp giden
BERDİ
Hasır yapımında kullanılan bir ot cinsi
BERDİS
Habis kişi, pis kimse
BERDİYY
Suriye'de bulunan iki nehrin, bir köyün ve Hicaz'da da bir dağın adı
BER-DÛŞ
f Omuzda, omuz üzerinde
BERD-ÜL ACÛZ
Kocakarı soğuğu (Rûmi şubatın 26'sında başlar ve 7 gün şiddetle devâm eder )
BERE
Fr Sipersiz ve yumuşak olan bir çeşit başlık
BERE
f Kuzu Koyun yavrusu
BERE
t Tıb: Ezilme veya kılcal damarların kopması sonunda kanın, dokular içinde birikmesi ve bundan dolayı meydana gelen morluk
BERED
Daha ziyade fırtınalı havalarda yağan dolu
BEREDE
Dolu * Çok yemekten midenin dolması
BEREHMEN
(Berhemen) f Puta tapan Ateşperestlerin bilginleri ile puta tapan kimselerin papazları
BEREHNE
f Çıplak
BEREHNEGÎ
f Çıplaklık
BEREHREHE
Güzel, nâzik kadın
BEREKÂT
(Bereket C ) Bereketler Bolluklar
BEREKET
Bolluk Çokluk Feyiz Cenab-ı Hakk'ın lütfu, ihsanı Uğurluluk Meymenet, saadet ( Kanaat-ı kat'iye verecek derecede tecrübeler vardır ki: Nasıl çocukların aczlerine binâen rahmet tarafından rızıkları hârika bir sûrette memeler musluklarından gönderiliyor ve akıttırılıyor  Öyle de, mâsumiyet kesbeden imanlı ihtiyarların rızıkları da, bereket sûretinde gönderiliyor Hem bir hânenin bereket direği, o hanedeki ihtiyarlar olduğu; hem bir hâneyi belâlardan muhafaza edici, içindeki beli bükülmüş mâsum ihtiyarlar ve ihtiyareler bulunduğu, Hadis-i Şerifin bir parçası olan $ yani: "Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üzerinize dökülecekti " diye ferman etmekle, bu hakikatı isbat ediyor L )
BEREM
(C : Ebrâm) Kumar oyununa dâhil olmayan
BEREM
f Asma ve kabak çardağı * Üzüm çubuklarının altına konulan çatal şeklindeki ağaç Herek
BERENCEN
f Kadın bileziği
BEREND
f Nakışı olmayan ipek kumaş * Keskin olan hançer, kılıç, pala v b âletler * Kılıcın suyu
BERENDAHTE
f Yükseğe çıkarılmış, üste çıkarılmış Yükseğe kaldırılmış
BER-ENDAZ
f Bir yana atan Yukarı kaldırıp atan
BERERE
(Bârr ve Berr C ) Dindar ve temiz kimseler Takvâ ehli olan, her çeşit günahlardan sakınanlar Çok hayır sahibi kimseler
BERESTÛK
Kırlangıç denilen deniz balığı
BERE'TE
Sen yarattın (meâlinde fiil) (Bak: Ber')
BEREVÂT
(Berat C ) Eskiden bir kimseye nişan, rütbe veya imtiyaz verildiğini bildiren fermanlar
BEREZE
(Bak: Bürüz)
BERF
f Kar
BERF-ÂB
f Karlı soğuk su Kar suyu
BERF-ÂLUD
f Kar içinde, kara batmış
BERF-DÂN
Buzhane, buzluk, karlık
BERF-DÂR
f Karlı
BERFEND
f Asker, nefer, er * Güzel ve hoş söz * Derin yer
BERFİN
f Kar ile ilgili, kardan
BERF-NAK
f Kış yaz devamlı karlı olan yer
BERFÛK
f Şeftali yemişi
BERFÛZ
f Ağzın dış kenarı, dudakların çevresi
BERG
f Sed, bend BERG : f Yaprak * Azık * Azm, kasd * Hazırlık Mal, mülk * İntizam-ı hal * Serencam
BERG-İ DİRAHT
Ağaç yaprağı
BERG-İ SEBZ
Hediye * Yeşil yaprak
BERGAB
f Su bendi Suyun biriktirildiği yer Baraj
BERGAL
(C : Beragil) Sırtlan eniği
BERGAMAN
f Ejder Büyük yılan
BERGAMOT
Turunçgillerden bir ağaç ve bu ağacın meyvesi Meyvenin kabuğundan güzel kokulu bir esans da çıkarılır
BERGAŞ
(C : Berâgiş) Sivrisinek * Tahta biti
BERGAŞTE
f Yüz çevirmiş
BERGERDE
f Hatırda tutulmuş, ezberlenmiş, hıfzedilmiş
BERGEŞİDE
f Sıyrılmış, çekilmiş * Tartılmış
BERGEŞTE
f Tersine dönmüş Yüz çevirmiş Mâkûs
BERGEŞTE-HÂL
f İşi bozulmuş, geçimi güçleşmiş, düşkün
BERGRİFTEN
f Ayırmak Kaldırmak Gidermek
BERG-RİZ
f Yaprak döken Sonbahar, güz
BERGÜZAR
f Hatırlatmak için armağan, hediye vermek
BERGÜZİDE
f Seçkin Seçilmiş
BERH
şiddet, eziyet, meşakkat, zorluk, zahmet
BERH
f Balık, semek * Parça, kısım, hisse, nasib * Su birikintisi * Şimşek, berk * Yaş olan odunun, yanarken çıkardığı yaşlık
BERHABE
Minder Döşek, yatak * Aynı döşek veya yatakda beraber yatılan kimse
BERHÂNE
f Eskiyip harap olmuş konak
BERHAST(E)
f Ayaklanmış, kalkmış
BERHAVA
(Berhevâ) f Boş, faydasız * Havaya uçurulmuş Havaya gitmiş
BERHAY
Yaramaz, haylaz
BERHAYAT
f Yaşayan Hayat üzere olan
BERHE
Müddet, an, zaman
BERHEM
f Karışık, çapraşık * Toplu, birlikte, berâber
BERHEME
Gözünü kıpırdatmadan bir şeye bakıp durmak
BERHEMEN
(C : Berhemûn) Hakîm * Efsun okuyucu
BERHEM-ZEDE
f Karmakarışık, altı üstüne getirilmiş
BERHEM-ZEN
f Karmakarışık eden, altını üstüne getiren
BERHEM-ZENED
f Birbirine çarpıyor Beraber çarpıyor Birlikte çalışıyor
BER-HEVA
f Kaybolmuş, havaya gitmiş
BERHİHTE
f Silâh çekilmiş, hamle edilmiş
BERHİZ
f Atılan, kalkan, sıçrayan Zorbalık eden
BERHÛD
f Saçmasapan söz, mânasız söz
BERHUDAR
f Selâmette Mükâfata erişen Nasibli
BERHÛH
f Sabun
BERHÛN
f Çember, daire, ortası boş olan yuvarlak nesne * Hisar, varoş, duvar veya bostan kenarlarına ve tarla aralarına çalıçırpı ve diken ile yapılan çit * Küçük ev, oda, hücre
BERHÛR
f Pay, nasib, hisse
BERHÛZ
f Torba, dağarcık
BERÎ
(Berâet den) Kurtulmuş Temiz Kayıt ve hüküm altında olmayan Zimmeti bulunmayan adam Hiçbir karışıklık, kusur ve noksanı olmayan Hastalıktan sâlim olan (Bak: Ber')
BERİA
Akılda güzellik, zekâda ve kıyasette emsalinden üstün olan (Bak: Beraa)
BERİBERİ
(Seylanca) Asya'nın güneydoğusu ile Okyanusya, Senegal ve Brezilya'nın yerli halklarında görülen ve B vitamini eksikliğinde vücuda gelen bir hastalık
BERİCEN
f İçerisinde ekmek pişirilen ocak veya fırın
BERİD
Postacı Haberci Elçi * Sürücü * Dört fersah mesâfe
BERİD-İ FELEK
Satürn (Zühal) gezegeni
BERİG
f Set, bent
BERİK
Yıldırayıcı, çok parlak nesne (Mübâlağası: Berrak) * Parıltı, ışık, ziya
BERİKE
Yırtmak Paralamak * Un helvası
BERİLYUM
yun Zümrüt gibi bazı taşların bileşiminde bulunan bir elementtir (Be) sembolü ile gösterilir
BERİM
Siyah ve beyaz ipliklerden meydana getirilen ip * Cemaat * Etsiz yemek
BERİN
f Pek yüksek, en yüce * Yarık, yırtık, delik
BERİSA'
Halk, insan topluluğu
BERİT
(C : Berâyıt) Halk, beriyye
BERİYYE
Halk Mahlûk İnsan * Sahra Çöl * Kır
BERJ
f Kuvvetli kasırga Su girdabı
BERK
t Katı Sert * Serin * Metin, sağlam
BERK
Şimşek çakması Parlama * Yıldırım * Zinetlenme, süslenme * Tas: Tecelli-i İlâhiye ile kurbiyyete mazhariyyet * Ahmak olmak
BERK-İ BASAR
Gözün şimşek çakması * Birdenbire tepesinde çakan şimşekten mâruz olduğu dehşet ve şiddet hâlinden mecaz olarak, ansızın başına gelen mühlik hâdisenin şiddetli âlâm ve ıztırabıyla dehşet ve hayret içinde duyulan keskin intibahı ifade eder (E T )
BERK-İ HÂTIF
Kapıp götüren veya göz kamaştıran şimşek
BERK-İ SÜYUF
Kılıçların şimşeği, kılıç korkusu
BERK
(C : Bürük) Göğüs, sadr * Çok çöken deve
BERK
f Yaprak
BERKA'
(C : Berkavât) Yüksek yer * Taşlı balçık
BERKA'
(Bak: Burku)
BERKAA
Dört ayak üstüne durmak
BERKAN
f Tüyü kıvırcık olan kuzu postu veya kürkü
BERKAN
Parıldama * Volkan
BERKARAR
Kararlı Yerleşmiş Devamlı
BERK-ASA
f şimşek gibi parlak
BERKAŞ(A)
Nakşetmek, nakışlamak
BERKATA
Birbirine yakın olan adım
BERK-EFŞAN
f şimşek saçan
BER-KEMAL
f Mükemmel
BERKENAR
f Hâşiye Kenara yazılan yazı Kenarda
BERK-ENDAZ
f Parlayıcı, parıldayıcı BERKENDE : f Koparılmış, sökülmüş, kökünden çıkarılıp atılmış
BERKEŞİDE
f Kınından çıkarılmış, sıyırılmış, çıkarılmış * Mc: İlerletilmiş, çekilip meydana getirilmiş BERKİYYE : Şimşek gibi Şimşeğe âit Elektrik Telgraf
BERKİ'
Yedinci kat gök
BERKU'
Yüz örtüsü Peçe
BERKUK
Şeftali, kayısı, zerdali
BERM
f Hıfzetme, hatırda tutma, ezberleme
BERMAH(E)
f Burgu, matkab
BERMAL
f Zirve, dağ tepesi Dağın üstü, en yüksek yeri
BER-MÛCİB
f Gereğince, icabına göre
BERMURAD
f Emeline kavuşan, arzusu yerine gelen, dileğine eren
BERMU'TAD
f Her zamanki gibi Âdet olduğu üzere, alışıldığı gibi
BERNA
f Delikanlı, yiğit, genç
BERNAME
f Mektub başlığı * Zarfın üzerindeki adres * Fihrist
BERNİK
Su aygırı
BERNİŞ
f Romatizma ağrısı, mafsal sancısı * Karın ağrısı, sancısı
BERNİYE
(C : Berâni) Büyük küp * Küçük horoz * Bir hurma cinsi
BERNÛN
f İnce tül Çok ince ipek kumaş
BERPA
f Ayakta, ayak üzerinde, dik
BERR
(C : Ebrâr) Va'dinde sâdık Sözünde duran Muhsin Keremkâr * Nimetleri herkese, umuma ihsan eden * Gerçeklik, sıdk * Susuz, kuru yerler * Toprak Yeryüzü, yer
BERR-İ ATİK
Eski karalar Asya, Avrupa ve Afrika
BERR-İ CEDİD
Yeni karalar Amerika ve Avusturalya
BERRADE
Suyu soğutmaya ait kap, buzdolabı, karlık * Bardak asacak yer
BERRAH
Sahra, çöl * Zeval, sona ermek * Gitmek, zehab
BERRAK
Nurlu, pek parlak * Bulanık olmayan, duru, açık, saf
BERRAN
f Kesen, kesici, keskin
BERRANÎ
(Berr den) Sahra ve kıra ait Yabani * Hâricî, zâhirî * Şer'î hükümlere uymayan
BERRAT
Bıçkı * Törpü
BERREN
Karadan, kara yoluyla
BERRÎ
Toprağa ait, kara ile ilgili
BERRİYE
Toprağa âit * Çöl Beyaban Sahra * Kara askeri Piyade
BERRÛD
Tül ağacı
BERRÜSTE
f Karpuz, kavun, kabak, çimen gibi dalbudak salıp da yükselmiyen nebat * Mc: Alçak, edepsiz, rezil kimse
BERS
(C : Bürâs-Ebrâs) Çukur, yumuşak yer
BER-SABIK
f Eskisi gibi
BERSAK
Sevinmek, sürur ve ferah
BERSER-ZEDEN
f Başa kakmak, azarlamak
BERŞ
f Afyon şurubu, keten yaprağı ile yapılan bir nevi sarhoş edici mâcun * Arzu, gönül isteği
BERŞA'
Uzun boylu, iri gövdeli ahmak kimse
BERŞAK
Ok atmak
BERŞAN
f Ümmet Bir peygamberin tebliğ ettiği dine ve kitaba iman eden cemaat
BERŞEM
f Kederin belli oluşu * Dikkatli nazar
BERTAL
Rüşvet almak
BERTAM
Dudağı kalın adam
BERTAME
Gadaptan müntefih olmak, hiddetlenmek
BERTARAF
f Bir tarafa atılan, bir yana atılmış, ortadan çıkmış, zâil olmuş
BERTARUM
f Kubbe üzerinde Dam üstünde
BERTER
f Daha yüksek, daha üstte, âlâ
BERTİH
Aşırma
BERTİL
(C : Beratil) Uzun taş * Uzun, sağlam demir
BERÛD
Soğutucu * Göze çekilen sürme
BERÛMEND
f Faydalı, verimli * Ter ü taze * Nasibli, hisseli
BERÛMENDÎ
f Faydalı, menfaatli olma
BERÛZ
Zâhir olmak, zuhur etmek, görünmek
BERÛZ
f Kavga, savaş, muhârebe
BERVAR(E)
f Sayfiye * Havadar köşk, mesken * Evin küçük, arka kapısı
BERVAZE
f Gezinti için hazırlanan yemek
BER-VECH
f Olduğu gibi, aynen
BER-VECH-İ ATİ
f Gelecek tarz üzere Aşağıdaki gibi
BER-VECH-İ BÂLÂ
Yukarıda olduğu gibi
BER-VECH-İ İŞTİRÂK
Ortaklıkla, iştirak ederek
BER-VECH-İ MAKTU'
Muayyen bir bedel karşılığı olarak
BER-VECH-İ MÛTAD
f Adet olduğu gibi
BER-VECH-İ YESİR
Kolaylıkla, kolayca
BER-VECH-İ ZİR
f Aşağıdaki gibi Gelecekte görüleceği üzere
BERZ
f Ziraat, ekim
BERZAH
İki âlemin arası Kabir Dünya ile âhiret arası * Perde * Sıkıntılı yer * İki yer arasındaki geçit * Mani'a, engel, (Bak: Sırat köprüsü) Ölen insanların ruhları kıyamete kadar berzah âleminde bulunurlar Berzah büyük ve mânevi bir âlemdir Dindar olup cennetlik olanlar, berzah âleminde sevdikleri kimselerle ve iyi insanlarla görüşürler ve çok zevkli yaşarlar Kıyamet kopunca Allah bütün ruhları haşir meydanında cesetleri ile diriltip toplayacaktır
BERZE
f İpekli kumaş * Yakışıklı, nâzik * Ekin, zirâat * Dal, budak * Letâfet, zerâfet
BERZEDE
f Toplanılmış, biriktirilmiş, bir araya getirilmiş
BERZE-GAV
f Tarla sürecek öküz, çift öküzü
BERZEN
f Sahra, çöl * Sokak, cadde Mahalle Köşebaşı
BERZ-GAR
f Ekinci
|