Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BEY'
Satmak * Fık: Bir malı diğer bir mal ile değiştirmek

BEY'-İ BÂT
Kat'i satış

BEY' U ŞİRÂ
Alım-satım Alış-veriş

BEYA
f Dolu, dolmuş * Kapı, girilecek yer

BEYABAN
f Çöl Sahra * İmar olunmamış arazi * Kır

BEYAD
Mahvolma, yok olma, hiç olma

BEYADIKA
(Beyâzıka) (Beydak ve Beyzak C) Küçük yapılı, bodur boylu ve çabuk yürüşlü adamlar, paytaklar * Satranç oyununda paytaklar, piyadeler

BEYADİR
Harmanlar

BEYAH
(C: Büyâh) Küçük balık

BEYAN
İzah Açıklama Anlatma Açık söyleme * Öğretme * Fesahat ve belâgat * Edb: Belâgat ilminin hakikat, mecaz, kinâye, teşbih, istiâre gibi bahislerini öğreten kısmı (Bak: Belâgat) * Söz olsun, iş olsun; vukû' bulan şeyden murad ne olduğunu o şey ile alâkası ve münâsebeti bulunan bir sözle veya bir fiil ile açıklamaktır

BEYAN-I EFKÂR
Fikirleri beyan etme, fikirleri söyleme

BEYAN-I HÂL
Halini anlatma, durumunu bildirme

BEYAN-I İFHAMİYE
Bildirmek ve anlatabilmek için yapılan açıklama

BEYAN-I TEFSİR
Huk: Mücmel ve mübhem bir sözden maksadın ne olduğunu açıklayan beyan

BEYAN-I ZARURET
Huk: Zaruri beyandır Susmak suretiyle ifade edilen mâna, beyan-ı zaruret kabilindendir

BEYANAT
(Beyan C) Nutuklar, izahlar, açıklamalar, beyanlar

BEYANNAME
f Durumu yazı ile bildiren açıklama

BEYARE
f Kısa boylu ve bodur olarak yerde yetişen nebat, meyve ve sebze Kavun, karpuz, kabakgibi

BEYARİŞ
f Çare Tedbir Deva, derman İlâç, tiryak

BEYAT
Geceleyin çalışma, geceyi işle geçirme

BEY'AT
(Bak: Biat)

BEYAVAR
f Meşguliyet, meşgul olma, uğraşma, iş

BEYAZ
Aklık, beyazlık * Aydınlık * Yumurta akı * Müsveddenin temize çekilmesi(Aynada saçıma baktıkça, beyaz kıllar bana diyorlar: "Dikkat et!" İşte o beyaz kılların ihtariyle vaziyet tavazzuh etti Baktım ki; çok güvendiğim ve ezvakına meftun olduğum gençlik elveda diyor ve muhabbetiyle pek çok alâkadar olduğum hayat-ı dünyeviye sönmeğe başlıyor ve pekçok alâkadar ve âdeta âşık olduğum dünya, bana "Uğurlar olsun" deyip, misafirhâneden gideceğimi ihtar ediyor L)

BEYAZÎ
Aklık, beyazlık * Uzunluğuna açılan yazma kitap * Sığır dili

BEYD
Helâk olmak * Gayr, diğer

BEYDA
Tehlikeli mevki * Sahra, çöl * Medine ile Mekke arasında bulunan düz bir yer

BEYDAH
f Sert başlı, haşarı at

BEYDAHA
İri ve şişmanca kadın

BEYDAK
Piyade dedikleri nesne (Satranç âletlerindendir)

BEYDANE
(C: Beydânât) Yabani dişi eşek

BEYDE
Gr: "Enne" lâfzı gibi, "şu kadar var ki, lâkin" mânâsında istisna edatlarındandır

BEYDER
f Ekin harmanı * Doğru lügat

BEYDERÎ
Harmancı

BEYDÛDET
Mahviyet, hiçlik, yok olma

BEY-GÂH
f Pazar yeri, pazar

BEYGAR(E)
f Tekdir, azarlama, çıkışma Sövme

BEYHAKÎ
(Hi: 384-458) Büyük hadis ve fıkıh âlimlerinden olup asıl adı Ebubekir Ahmed bin Hüseyn'dir İmam-ı Şâfii mezhebinde sözü sened yerine geçen büyük bir hadis âlimidir Kendisi gibi daha birçok faziletli âlimler yetiştiren Beyhak bölgesinin Hüsrevcurd köyündendir "Kitab-ün Nusus-uş-Şafiî" ile "Kitab-üs-Sünen Vel'âsar" ve "Essünen-ül-Kebir" ve bir de "Delâil-ün-Nübüvve"gibi eserleri vardır (KS)

BEYHAN
Sır saklamıyan, aklında ve kalbinde olanları söyleyen kimse Boşboğaz

BEYHOŞ
f (Bihûş) Şaşkın Akılsız Deli Serseri

BEYHÛC
Höyük (Tarlada ve bostanda dikerler)

BEYHÛDE
f Boşuna Boş yere Faydasız

BEYHUŞT
f Kökünden çıkarılmış, dibinden koparılmış olan şey

BEYİN
t Kafatasının en büyük kısmını kaplayan, kalınca ve dayanıklı üç zarla örtülmüş olan bir sinir merkezidir Yumuşak ve beyazımsı bir kitle olan beyin, duygu ve bilgi merkezidir Ak ve boz maddeden yapılmıştır ve iki yarım küre olarak yaratılmıştır Yarım kürelerden birinde bir arıza sebebiyle bu merkezin vazifesini yapamaması hâlinde diğer yarım küre o vazifeyi yapmağa devam etmek ve ârızayı telâfi etmek özelliğinde yaratılmıştır Meselâ: Bir yarım küredeki görme merkezi bozulsa insan kör olmaz Diğer yarım küredeki merkez, bu vazifeyi devam ettirir

BEYİNCİK
Art kafa çukurunda beyin kökünün üst arka kısmında bulunan merkezi sinir sisteminin bir organıdır Mühim bir görevi, hareketlerimizin âhenk içinde olmasını sağlamaktır

BEYİT
(Bak: Beyt)

BEYKARA
Kişinin başını sallayarak sür'atle gitmesi

BEYKEM
f Oda, salon, sofa * Kasr, köşk

BEYKUR
Sığır

BEYLEK
f Ferman, emir Hüccet, vesika

BEYLEM
Rende * Kazma* Açılmamış pamuk kozası

BEYLERBEYİ
Tar: Sancak beylerinin başı Osmanlı eyalet umumi valisi

BEYN
Arası, arasında, aralık İki şeyin arası İkisinin ortası Firkat Ayrılık * Burnu ve ayakları uzun karga

BEYN-EL AHALİ
Halk arasında, ahali arasında

BEYN-EL AKRÂN
Akranlar arasında

BEYN-EL GUZÂT
Gaziler arasında

BEYN-EL MİLEL
Milletler arası (International)

BEYN-EL ULEMÂ
Âlimler arasında

BEYN-NAS
İnsanlar arasında, halk beyninde

BEYN-ES SEMÂ VE-L ARZ
Yer ile gök arasında Arz ile sema arasında

BEYN-EZ ZEVCEYN
Karı-koca arasında

BEYNAMAZ
(Bak: Bînamaz)

BEYNE BEYNE
İkisinin ortası İkisinin arasında Mücerred Ne iyi, ne kötü

BEYNEHÜMA
İkisi arasında

BEYNELMİLEL
(Beyn-el milel) Milletler arası Milletler arasında International

BEYNİYE
Tecvidde: Harfler okunurken sesin mükemmelen akıp akmama arasında olması, kalın ile yumuşak arası okunması Bu durumda okunan harfler şunlardır: (Râ, mim, ayn, nun, lâm)

BEYNÛNET
Fâsıla, iki şey arasındaki mesafe, aralık * Fark, ihtilaf, muhalefet Zıddiyet, anlaşmazlık, terslik * Ayrılmak, firkat

BEYR
Helâk olmak * Bâtıl olmak

BEYREM
(C: Beyârim) Marangoz rendesi * Uzun ve sert taş* Bir yeri kazmakta kullanılan kazma âleti

BEYSAN
Şam hududunda bir yerin adı

BEYT
Ev, oda,hane * Geceyi bir işle geçirmek * Edb: İki satırlık manzume

BEYT-ÜL ANKEBÛT
Örümcek yuvası * Mc: Derme çatma yapılmış ev * Dayanıksız ve kuvvetsiz şey(İnkılâb-ı siyasî cihetiyle dininden havf eden adamın dinde hissesi; beyt-ül ankebût gibi zayıf düşmüş cehalettir, onu korkutur Takliddir, onu telâşa düşürttürür Zira itimad-ı nefsin fıkdanı ve aczin vücudu cihetiyle, saadetini yalnız hükümetin cebinden zannettiğinden; kalbini, aklını da hükümetin kesesinden tahayyül eder, korkar MN)

BEYT-İ ATİK
Kâbe-i Muazzama (Çok eskiden beri Cenab-ı Hak tarafından her türlü tehlikelerden korunduğu ve kurtarıldığı ve hiçbir kimsenin ona mâlik olmayıp aslının hür olduğundan kinaye olarak bu isim verilmiştir)

BEYT-ÜL ARUS
Gelin odası

BEYT-ÜL KASİD
Edb: Kasidenin seçilmiş en güzel beyti

BEYT-ÜL MAKDİS
Mukaddes ev Beyt-ül Mukaddes de denir Çok eskiden Peygamberlerin inşâ ettikleri kudsî mâbet Bir ismi de Mescid-ül Aksâdır * İnsanın, Cenab-ı Hak'tan başka kimse ile tatmin olmayan kalbine de aynı isim verilir

BEYT-İ MA'MÛR
İ'mar edilmiş ev * Kâbe'nin bir ismi

BEYT-İ MURASSA'
Edb: Mısrâların ikisi de kafiyeli olan beyit

BEYT-ÜZ ZİFÂF
Gelin odası * Edb: Aynı vezinde iki mısra'dan ibâret söz

BEYTAR
Yarılmak

BEYTAR
Nalbant * Baytar, veteriner Hayvan hastalıkları hekimi

BEYTARA
Yarılmak * Hayvan hekimliği, baytarlık

BEYTAŞÎ
(Bak: Bektaşî)

BEYTULLAH
Kâbe, câmi, mescid gibi ibadet edilen yer

BEYTÛTET
(Beyt den) Gece kalma, geceleme * Ayırmak, teferruk * Gece baskın yapmak

BEYT-ÜL GAZEL
Edb: Gazelin en güzel olan beyti

BEYT-ÜL HARAM
(Beyt-ül Haram) Kâbe-i Muazzama'nın etrafının bir ismi Kâfirlerin yaklaşmaları men' edildiği, onlara haram olduğu için bu isimle alınır (Bak: Kâbe)

BEYTÜLMAL
(Beyt-ül mâl) İlk defa Hz Muhammed (ASM) tarafından kurulan ve gelir kaynaklarıyla sarfiyat yerleri şer'î olarak tayin edilmiş İslâm devletinin mâliye hazinesiGelir kaynakları: 1- Zekât ve sadakalar 2- Ganimetler 3- Fey=Zekât ve ganimet dışında kalan ve beyt-ül male ait olan mallarBeyt-ül malden yapılan harcamalar şu kimseleri ihtiva eder:1- Fakirler ve miskinler 2- Zekât memurları 3- Borçlular 4- Yolda kalmış olanlar ve garipler 5- Azat etmek üzere köle satın alanlar 6- Allah yolunda cihad edenler 7- İslâma ısındırmak ve yakınlaştırmak için gönlü hoş tutulması gerekenler

BEYÛ
f Gelin

BEYÛG
f Gelin

BEYÛGANÎ
f Düğün

BEYÛN
f Afyon

BEYÛN
Dip tarafı geniş olan kuyu, bostan kuyusu

BEYÛS
f Arzu, istek, taleb * Ümit * Tamah * Alçak gönüllülük Mütevazilik

BEY' U ŞİRA
Alım-satım Alış-veriş (Bak: Bey')

BEYUZ
Yumurtlayan tavuk

BEYYA'
(Bey' den) Dellal * Alıp satan kimseler * Perâkende olarak satış yapan küçük tüccar

BEYYAB
Saka, sucu

BEYYAHE
Balık ağı

BEYYİN(E)
Aşikâr Açıklanmış Gün gibi vâzih delil * Müteaddit noktaları beyan eden ve açıklayan* Şâhid İsbat vasıtası Kavi bürhan

BEYYİNE-İ ÂDİLE
Huk: Adaletli kimselerin şehadetleri

BEYYİNE SÛRESİ
Kur'an-ı Kerim'in 98 suresi olup "Kayyime, Münfekkin, Beriyye, Lemyekün" Sûresi gibi isimlerle de söylenir

BEYYİNAT
(Beyyine C) Beyyineler Bürhanlar

BEYYİNEN
Vâzıhan, aşikâr olarak, alenen, açık olarak

BEYZ
(C: Büyuz) Yumurta * Kuşun yumurtlaması * Hayvanların bilhassa atın ayaklarında çıkan yumurta iriliğindeki şişler

BEYZA
(Müe) Parlak Beyaz Sefid * Afet, dâhiye, belâ, musibet

BEYZA
Yumurta * Demir başlık * İnsanın hayası Husye

BEYZAT-ÜL BELED
Devekuşu yumurtası * Mc: Aciz, zelil kimse

BEYZAT-ÜD DÎK
Horoz yumurtası * Mc: Bulunmaz şey

BEYZAT-ÜL HARR
Şiddetli sıcaklık

BEYZAT-ÜL HIDR
Kapalı, örtülü güzel kadın

BEYZA'
(C: Biyâz) Kasaba, köy * Güzel yüzlü kadın (Müz: Ebyaz)

BEYZADE
Osmanlı Sultanlarının oğulları * Bey oğlu Babası reis veya âmir olan * Soylu, asil, necib

BEYZAH
İri yapılı, etine dolgun, şişmanca adam

BEYZAN
Beyazlar, aklar

BEYZAR(E)
Geveze, çok konuşan

BEYZARE
Büyük ve uzun sopa

BEYZAT-ÜL İSLAM
İslâm milleti * İslâm'ın yayıldığı saha, İslâm ülkesi * İslâm'ın hakiki merkezi

BEYZAVÎ
Vefatı (Hi: 685) Büyük âlim ve müfessirlerdendir Yazdığı Tefsiri "Beyzavî" ismiyle meşhurdur Tebriz'de medfundur (KS)

BEYZAVÎ
(Beyzî) Yumurta gibi Yumurtaya benzer şekil

BEZA
Konuşmada açık saçıklık * Hayasızlık, utanmazlık

BEZAAT
Sermaye

BEZADÎ
Mavimsi bir cins değerli taş Küçük yakut

BEZAGA
Ortaklık, şirket

BEZAGA
f Kertenkele, keler

BEZAH
Büyüklenmek Kibir, gurur

BEZANE
f Esici Esen rüzgâr

BEZAZET
Perişanlık, pejmürdelik Kıyafetin düzgün ve intizamlı olmayışı

BEZAZET
Bezcilik Manifaturacılık

BEZBAZ
f Hindistan cevizinin kabuğu

BEZBEZE
şiddetle sarsma, depretme * Sür'atli yürüme Kaçma

BEZBEZE
Galibiyet, zafer, galebe, üstünlük * Sıkılma, daralma * Kısmet, nasib, pay Hisse

BEZE
Bez

BEZE
Miskin, zavallı

BEZE
f Kabahat, suç, hata Günah

BEZEC
(C: Bezecât) Boyun çekmek * Laf vurmak * Kuzu, hamel

BEZEK
Zinet, süs, debdebe, gösteriş

BEZEKÂR
f Suçlu, günahkâr

BEZEKÂRÎ
f Suçluluk, günahkârlık

BEZER
Gevezelik, boşboğazlık, çok konuşmaklık

BEZESTEN
f Değerli eşyanın satıldığı kapalıçarşı

BEZEVEN
Sıçramak

BEZG
Yarmak, şakk * Neşter vurmak

BEZHA'
Göğsü dışarı çıkıp arkası içeri giren kadın

BEZİ'
Uslu, akıllı, zarif çocuk * Zarif

BEZİE
Çirkin, kabih Otsuz yer

BEZİM
Boncuk dizilen iplik

BEZİM
Kuvvetli, güçlü kişi * Hiddet ve kızgınlığını belli etmeyip soğukkanlı olarak hareket eden kişi

BEZİR
Geveze, fazla konuşan

BEZİR
Ekilecek tohum, tane * Keten tohumundan çıkarılan bir yağ Bu yağ, yağlıboya yapmakta kullanılır

BEZİRGAN
(Bâzâr-gân) f Tacir, tüccar, alışveriş eden esnaf Efendi ve ağa yerine Yahudiler için söylenen ünvandır

BEZİYY
Hayâsız, utanmaz kimse

BEZK
Tükürmek

BEZL
Bol Bol bol verme Esirgemeden vermek

BEZL-İ CAN
Canını esirgemeden vermek

BEZL-İ CEHD
Gücü yettiği kadar çalışma

BEZL-İ NÜKUD
Parayı bol verme, para dökme

BEZLA'
Kavi, sağlam, muhkem * İyi fikir

BEZLE
f Lâtife, hoşa giden kibar ve nâzik söz Şaka tarzında söylenen söz * Ahenk ile okunan şiir

BEZLE-BÂZ
f Şakacı, lâtifeci

BEZM
Yayın kirişini çekip, sonra salıverme * Bir şeyi diş ucuyla ısırma

BEZM
f Sohbet meclisi Muhabbet yeri Yiyip içme, îş u nûş Meclis

BEZM-İ AŞK
Aşk meclisi

BEZM-İ CİHÂN
Dünya meclisi Dünya

BEZM-İ ELEST
Cenab-ı Hak ruhları yarattığında "Ben Rabbiniz değil miyim? meâlinde: $ diye sorduğunda, ruhlar, $ "Evet Rabbimizsin" diye cevap vermeleri ânına "Elest meclisi" veya "Bezm-i elest" tabir edilir

BEZM-İ GAM
Gam meclisi

BEZM-İ HÂSS
Hususi meclis

BEZM-İ SAFÂ
Safâ meclisi, eğlence meclisi

BEZME
Gündüzleyin yenilen bir öğün yemek

BEZME
f Muhabbet ve sohbet meclisinin bir köşesi

BEZMGÂH
f Eğlence yeri

BEZR
Tohum Keten tohumu Mercimek, bakla, arpa gibi taneli tohum

BEZR
f Ziraat, ekim

BEZRE
Koltuk kılının az olması Yüzük halkası

BEZREKA
(Bak: Bedraka)

BEZR-GER
f Çiftçi, ekinci Tohum serpen

BEZR-KÂR
f Ekinci, çiftçi Tohum saçan

BEZV
Beraberlik * Denk, eşit, misil

BEZV
Et çok olmak * Ağaçlar sık bitmek

BEZYÛN
Altın işlemesi atlas ki, adına sündüs denilir * İnce kumaş

BEZZ
Galip olmak

BEZZ
Keten veya pamuktan mamul dokuma

BEZZAZ
Bez satan Manifaturacı* Muhaddislerden bir zatın nâmı

BEZZAZİSTAN
f Esnaf çarşısı Bedestan

BEZZE
Hor ve hakir olmak

Alıntı Yaparak Cevapla