Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...

Eski 09-10-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...



RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BID'
(Bıd'a) Geceden bir kısım * Üçten ona ve onikiden yirmiye varana kadar olan sayılar * Cima, nikah

BIDAA(T)
Bilgi * Sermaye

BIDADA
Derinin nazik ve yumuşak olması

BIDIŞGAN
Sarmaşık otu

BIGA'
Zina etmek

BIGYE
Azgınlık * Sıçramak

BIGZA
şiddetli nefret Hiç sevmeyiş

BIHRİT
Mücerred ve hâlis nesne

BIKA
(Buka C) Topraklar, memleketler, ülkeler

BILGIN
Musibet, belâ, felâket, âfet

BINGILDAK
Yeni doğmuş olan çocuğun kafasının üst tarafı Bu kısım yumuşaktır

BIRANDA
Alm Savaş gemilerinde, askerlerin yattığı asılı yatak

BIRTIL
(C: Berâtıl) Rüşvet * Meşru olmayarak, kanunen bir iş gördürmek için vazifeli olan kimseye rüşvet olarak verilen şey ki, para vesair menfaatlardır

BITA
Ağır davranma, gevşek davranma, gecikme

BITAKA
(C: Batâik) Varaka, pusla kâğıdı

BITANE
Gizlenilen hâl Gizli şey Herkesin görüp bilmesi istenilmeyen ve aşikâr olmayan şey * Mahrem, sırdaş * Astar * Bir şehrin ortası, merkezi

BITN
Zengin * Bodur * Obur * Şaşkın * Yalnız kendi nefsini düşünen

BITNA
Malın, paranın ve servetin ziyadeliğinden doğan sürur, sevinç * Mide dolgunluğu

BITR
Bir şeyin boş yere zâyi olması * İnkâr etmek

BITRİK
(C: Betârika) Reis * Emir * Çavuş

BITTA
Yağ koydukları bardak

BITTİH
Karpuz Kavun

BIZR
Beyhûde, boşu boşuna

Bİ-
Başına eklendiği kelimeyi "e" haline getirir İle, için mânâlarını vererek Farsçadaki "be" edatıyla aynı vazifeyi görür Harf-i cerdir Yâni; kendinden sonraki kelimeyi esre ("İ" diye) okutur Yemin için de kullanılır


f Kelimenin başına getirilerek o kelime menfi yapılırMisâlleri için, "BİA" kelimesinden sonraki kelimelere bakınız


f İstek bildirmek için emir sigasının başına getirilr Meselâ:

BİCU
( Custen : Aramak) mastarının emir köküne "bi" eklenerek yapılmıştır Ara, bul mânasında emirdir

BİA
(C: Biyâ) Kilise

BÎ-AB
f Susuz, kuru * Donuk * Rezil, utanmaz, hayasız

BÎ-ADD
Sayısız

BÎ-ADİL
Eşsiz Eşi olmayan

BÎ-AMAN
Amansız

BÎ-AR
Arsız, hayasız, utanmaz

BİAS
Deprenmek, ıztırab

BİAT
Bağlılığını, itimadını bildirmek Birisinin hakemliğini veya hükümdarlığını kabul etmek El tutarak bağlılığını alenen izhar etmek Bağlılığını tazelemek * Rey vermek

BİAT-I RIDVAN
Kur'an-ı Kerim'in 48 Sûresi olan Fetih Sûresinde zikri geçen, Hz Peygamber'e (ASM) bağlılıklarını bildiren sahabelerin biatlarıdır 1400 veya daha fazla olduğu bildirilir Bu cemaata Ashab-ı Rıdvan da denir (RA)

BÎ-BAHA
Bahasız, Çok değerli

BÎ-BEHRE
Nasibsiz Mahrum

BÎ-BEKA
Bekasız, devamsız

BİBERON
Fr Emzik

BİBİ
Hala, babanın kızkardeşi

BÎ-BİDAAT
f Sermayesiz

BİBLİYOGRAF
yun Kitaplar üzerinde geniş bilgisi olan kişi

BİBLİYOGRAFYA
yun Kitaplar hakkında bilgi Belirli mevzular üzerindeki neşriyatın tamamı

BİBLO
Fr Salonlarda, masaların ve rafların üzerine süs için konan vazo gibi küçük eşya

BÎ-BÜNYAD
f Esassız, temelsiz

BÎ-CA
f Yersiz

BİCAD
Hz Abdullah'ın lâkabı * Çizgili olarak yol yol dokunmuş aba, kilim, halı

BİCAD
f Yakuttan daha az değerli kırmızı bir taş * Kırmızı dudak

BİCADE
Alaca boncuk

BİCAL
Büyük gövdeli şey Azîm Cesîm

BÎ-CAN
f Ruhsuz, cansız

BÎ-CİĞER
f Korkak, ciğersiz, yüreksiz

BİCİŞK
f Bilgin, hakîm * Serçe kuşu

BİCRİT
Temiz, hâlis şey

BİCÛ
(Custen: Aramak) mastarının emir köküne "bi" eklenerek yapılmıştır Ara, bul meâlinde emirdir

BÎ-ÇARE
f Çaresiz Zavallı Şaşkın

BÎ-ÇAREGÂN
f Zavallılar Biçareler

BÎ-ÇAREGÎ
f Zavallılık, biçarelik

BÎ-ÇAREVÂR
f Zavallı gibi, biçare gibi

BİÇİŞK
f Doktor, hekim

BİÇİZ
f Pek küçük ve değersiz şey

BİÇREK
f Kandırılıp aldatılarak kendisiyle daima alay edilen kimse

BÎ-ÇÛN
f Emsalsiz, eşsiz, ortaksız, benzersiz * Sebep sorulmaz (Allah CC)

BİD
Yok olma

BİD
f Söğüt ağacı

BİD'
Birden dokuza kadar veya üçten ona; yahut da onikiden yirmiye kadar olan sayılar Birkaç * Gecenin bir kısmı

BİD'
İlim, şecaat ve şerafette kâmil ve yegâne * Yeni

BİDA'
(Bid'at C) Bid'atlar Sonradan meydana çıkan şeyler (Bak: Bid'at)

BİDAA
(Bidâat) Sermaye, ana para * Tahsil olunmuş ilim

BÎ-DAD
Zâlimlik Zulüm İşkence AdaletsizlikNe mümkün zulm ile bî-dâd ile imhâ-yı hakikatÇalış, kalbi kaldır muktedirsen âdemiyyetten

BÎ-DADGER
f Gaddar, zâlim, hain

BÎ-DADGERÎ
f Gaddarlık, hainlik, zâlimlik

BÎ-DADÎ
Adaletsizlik Zâlimlik

BİDAH
f Sert başlı, huysuz at, aygır

BİDAL
Bir şeyi başka diğer bir şeyle değiştirme, tırampa etme

BİDANET
Semizlik, besililik, yoğunluk

BÎDAR
f Uykusuz, uyumayan Uyanık

BÎDAR-BAHT
f Mutlu

BÎDAR-DİL
f Uyanık, aydın

BİDARE
f Tutkun, âşık, düşkün

BÎ-DARÎ
Uyanıklık Dikkatlilik

BİD'AT
(Bid'a) Sonradan çıkarılan âdetler * Fık: Dinin aslında olmadığı hâlde, din namına sonradan çıkmış olan adetler Meselâ: Giyim ve kıyafetlerde, cemiyet (toplum) hayatındaki ilişkilerde, terbiye ve ahlâk kurallarında, ibadet hayatında yani dinin hükmettiği her sahada, dine uygun olmayan şekiller, tarzlar, kurallar, âdet ve alışkanlıklardır ki, insanı sapıklığa götürür Din âlimleri tarafından din namına beğenilen ve dinle ilgili yeni icad ve hükümlere bid'a-yı hasene; beğenilmeyip tasvib görmeyenlere de bid'a-yı seyyie denilmektedir (Bak: Sünnet, Fitne)(Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş: $ Yâni $ sırrı ile: Kavaid-i Şeriat-ı Garra ve desatir-i Sünnet-i Seniyye, tamam ve kemalini bulduktan sonra yeni icadlarla o düsturları beğenmemek veyahut hâşâ ve kellâ, nâkıs görmek hissini veren bid'aları icad etmek, dalâlettir, ateştirSünnet-i Seniyyenin merâtibi var Bir kısmı vâcibdir, terkedilmez O kısım, Şeriat-ı Garrâ'da tafsilâtiyle beyan edilmiş, onlar muhkemattır Hiçbir cihette tebeddül etmez Bir kısmı da nevâfil nev'indendir Nevâfil kısmı da, iki kısımdır Bir kısmı, ibadete tâbi Sünnet-i Seniyye kısımlarıdır Onlar dahi Şeriat kitablarında beyan edilmiş Onların tağyiri bid'attır Diğer kısmı, "Âdâb" tabir ediliyor ki, Siyer-i Seniyye kitablarında zikredilmiş Onlara muhalefete, bid'a denilmez Fakat, âdâb-ı Nebeviyeye bir nevi muhalefettir ve onların nurundan ve o hakiki edebden istifade etmemektir Bu kısım ise (örf ve âdat) muamelât-ı fıtriyede Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın tevâtürle mâlum olan harekâtına ittiba etmektir Meselâ: Söylemek âdâbını gösteren ve yemek ve içmek ve yatmak gibi hâlâtın âdâbının düsturlarını beyan eden ve muaşerete taalluk eden çok Sünnet-i Seniyyeler var Bu nevi Sünnetlere "âdâb" tabir edilir Fakat o âdâba ittiba eden, âdâtını ibadete çevirir O âdâbdan mühim bir feyz alır En küçük bir âdâbın mürâatı, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı tahattur ettiriyor; kalbe bir nur veriyor Sünnet-i Seniyyenin içinde en mühimmi, İslâmiyet alâmetleri olan ve şeâire de taalluk eden sünnetlerdir Şeâir, adeta hukuk-u umumiye nev'inden cemiyete ait bir ubudiyettir Birisinin yapmasiyle o cemiyet umûmen istifade ettiği gibi, onun terkiyle de umum cemaat mes'ul olur Bu nevi şeâire riya giremez ve ilân edilir Nâfile nev'inden de olsa, şahsi farzlardan daha ehemmiyetlidir L)(Sünnet-i Seniyyenin herbir nev'ine tamamen bilfiil ittiba etmek, ehass-ı havassa dahi ancak müyesser olur Ona bilfiil olmasa da, binniyyet, bilkasd tarafdarane ve iltizamkârane talib olmak, herkesin elinden gelir Farz ve vâcib kısımlara zaten ittibaa mecburiyet var Ve ubûdiyyetteki müstehab olan Sünnet-i Seniyyenin terkinde günah olmasa dahi, büyük sevabın zâyiatı var Tağyirinde ise, büyük hata vardır Adat ve muamelâttaki Sünnet-i seniyye ise, ittiba ettikçe, o âdât, ibadet olur Etmese itab yok Fakat, HABİBULLAH'ın âdâb-ı hayatiyesinin nurundan istifadesi azalır Ahkâm-ı ubudiyette yeni icadlar, bid'attır Bid'atlar ise, $ sırrına münafi olduğu için merduddur Fakat, tarikatta evrad ve ezkâr ve meşrebler nev'inden olsa ve asılları Kitab ve Sünnet'ten ahzedilmek şartiyle ayrı ayrı tarzda, ayrı ayrı surette olmakla beraber, mukarrer olan usul ve esâsat-ı Sünnet-i Seniyeye muhalefet ve tağyir etmemek şartiyle, bid'a değillerdir Lâkin bir kısım ehl-i ilim, bunlardan bir kısmını bid'aya dahil edip, fakat "bid'a-i hasene" namını vermiş İmam-ı Rabbâni Müceddid-i Elf-i Sâni (RA) diyor ki: "Ben seyr-i sülûk-u ruhanide görüyordum ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan mervi olan kelimat, nurludur Sünnet-i Seniyye şuaı ile parlıyor Ondan mervi olmayan parlak ve kuvvetli virdleri ve hâlleri gördüğüm vakit, üstünde o nur yoktu Bu kısmın en parlağı, evvelkinin en azına mukabil gelmiyordu Bundan anladım ki: Sünnet-i Seniyyenin şuaı, bir iksirdir Hem o Sünnet, nur isteyenlere kâfidir, hariçte nur aramağa ihtiyaç yoktur" L)

BİD'AT-ÜZ ZAMAN
Zamanın bid'ası Yeni çıkan harikulâde şey Zamanın acib ve garibi

BİDÂYET
Başlangıç İlk önce Evvel ve ibtida İlk olarak

BİDÂYETEN
İlk olarak

BİDAYET MAHKEMESİ
Bu tâbir eskiden Asliye Mahkemeleri için kullanılırdı

BİDDE
Derman, tâkat, güç, kuvvet

BÎDEVLET
f Mutsuz, zavallı

BİDH
Geniş ova

BÎ-DİL
f Ürkek, korkak * Âşık * Kalbsiz, gönülsüz * Nüktesiz

BÎ-DİMAĞ
f Kafasız, akılsız

BÎ-DİN
f Dinsiz * Merhametsiz, acımasız

BÎ-DİRENG
f Durmıyan, oyalanmayan, eğlenmeyen, çabuk

BÎ-DİRİĞ
f Esirgemeyen, elinden geleni yapan * Esirgenmeyen

BİDİSTAN
f Söğütlük

BİD'İYYAT
(Bid'a C) Bid'alar (Bak: Bid'a)

BİDRE
Ağaç kurdu

BİDRÛD
f Sağlık, salimlik, selâmet

BÎ-DUHT
f Kızı olmıyan * Zühre Yıldızı

BİE
Yurt, konak

BÎ-EDEB
Edebsiz Terbiyesiz

BÎ-EMANÎ
Emin olmamak Emniyetsizlik

BÎ-ENBAZ
şeriki ve benzeri ve eşi olmayan, eşsiz Allah (CC)

Bİ-ESRİHİ
Hep birlikte, hep bir arada

BİET
Bir menzile konma * Hal, durum, nitelik, keyfiyet

BÎ-FASAL
(Kürtçe) Fırsat vermeyen, kocaman mahlûk

BÎ-FETRET
(Bilâ-fetret) Dâimâ, kesiksiz olarak

BÎ-GAH
f Vakitsiz, zamansız

BİGAL
f Kargı, mızrak

BİGAL
(Bagl C) Katırlar, esterler

BÎ-GÂNE
Kayıtsız Alâkasız * Aldırışsız Yabancı Dünya ile alâkayı kesmiş olan

BÎ-GÂNEGÎ
f Yabancılık

BÎ-GAREZ
f Garezsiz * Taraf tutmıyan, tarafsız

BÎ-GAYAT
(Bi-gaye C) f Sonu olmayanlar, sonsuzlar

BÎ-GAYE(T)
Gayetsiz, sonsuz * Gayesiz

BÎ-GERAN
f Sınırsız

BÎ-GIŞŞ
f Hilesiz, safi, karışıksız * Samimi

BÎ-GÜMAN
f şeksiz, şüphesiz

Alıntı Yaparak Cevapla