|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (B Harfi) Osmanlıca Kelimeler Sözlüğü...
RE: Osmanlıca Sözlük (B Harfi) BID'
(Bıd'a) Geceden bir kısım * Üçten ona ve onikiden yirmiye varana kadar olan sayılar * Cima, nikah
BIDAA(T)
Bilgi * Sermaye
BIDADA
Derinin nazik ve yumuşak olması
BIDIŞGAN
Sarmaşık otu
BIGA'
Zina etmek
BIGYE
Azgınlık * Sıçramak
BIGZA
şiddetli nefret Hiç sevmeyiş
BIHRİT
Mücerred ve hâlis nesne
BIKA
(Buka C ) Topraklar, memleketler, ülkeler
BILGIN
Musibet, belâ, felâket, âfet
BINGILDAK
Yeni doğmuş olan çocuğun kafasının üst tarafı Bu kısım yumuşaktır
BIRANDA
Alm Savaş gemilerinde, askerlerin yattığı asılı yatak
BIRTIL
(C : Berâtıl) Rüşvet * Meşru olmayarak, kanunen bir iş gördürmek için vazifeli olan kimseye rüşvet olarak verilen şey ki, para vesair menfaatlardır
BITA
Ağır davranma, gevşek davranma, gecikme
BITAKA
(C : Batâik) Varaka, pusla kâğıdı
BITANE
Gizlenilen hâl Gizli şey Herkesin görüp bilmesi istenilmeyen ve aşikâr olmayan şey * Mahrem, sırdaş * Astar * Bir şehrin ortası, merkezi
BITN
Zengin * Bodur * Obur * Şaşkın * Yalnız kendi nefsini düşünen
BITNA
Malın, paranın ve servetin ziyadeliğinden doğan sürur, sevinç * Mide dolgunluğu
BITR
Bir şeyin boş yere zâyi olması * İnkâr etmek
BITRİK
(C: Betârika) Reis * Emir * Çavuş
BITTA
Yağ koydukları bardak
BITTİH
Karpuz Kavun
BIZR
Beyhûde, boşu boşuna
Bİ-
Başına eklendiği kelimeyi "e" haline getirir İle, için mânâlarını vererek Farsçadaki "be" edatıyla aynı vazifeyi görür Harf-i cerdir Yâni; kendinden sonraki kelimeyi esre ("İ" diye) okutur Yemin için de kullanılır
BÎ
f Kelimenin başına getirilerek o kelime menfi yapılır Misâlleri için, "BİA" kelimesinden sonraki kelimelere bakınız
Bİ
f İstek bildirmek için emir sigasının başına getirilr Meselâ:
BİCU
( Custen : Aramak) mastarının emir köküne "bi" eklenerek yapılmıştır Ara, bul mânasında emirdir
BİA
(C: Biyâ) Kilise
BÎ-AB
f Susuz, kuru * Donuk * Rezil, utanmaz, hayasız
BÎ-ADD
Sayısız
BÎ-ADİL
Eşsiz Eşi olmayan
BÎ-AMAN
Amansız
BÎ-AR
Arsız, hayasız, utanmaz
BİAS
Deprenmek, ıztırab
BİAT
Bağlılığını, itimadını bildirmek Birisinin hakemliğini veya hükümdarlığını kabul etmek El tutarak bağlılığını alenen izhar etmek Bağlılığını tazelemek * Rey vermek
BİAT-I RIDVAN
Kur'an-ı Kerim'in 48 Sûresi olan Fetih Sûresinde zikri geçen, Hz Peygamber'e (A S M ) bağlılıklarını bildiren sahabelerin biatlarıdır 1400 veya daha fazla olduğu bildirilir Bu cemaata Ashab-ı Rıdvan da denir (R A )
BÎ-BAHA
Bahasız, Çok değerli
BÎ-BEHRE
Nasibsiz Mahrum
BÎ-BEKA
Bekasız, devamsız
BİBERON
Fr Emzik
BİBİ
Hala, babanın kızkardeşi
BÎ-BİDAAT
f Sermayesiz
BİBLİYOGRAF
yun Kitaplar üzerinde geniş bilgisi olan kişi
BİBLİYOGRAFYA
yun Kitaplar hakkında bilgi Belirli mevzular üzerindeki neşriyatın tamamı
BİBLO
Fr Salonlarda, masaların ve rafların üzerine süs için konan vazo gibi küçük eşya
BÎ-BÜNYAD
f Esassız, temelsiz
BÎ-CA
f Yersiz
BİCAD
Hz Abdullah'ın lâkabı * Çizgili olarak yol yol dokunmuş aba, kilim, halı
BİCAD
f Yakuttan daha az değerli kırmızı bir taş * Kırmızı dudak
BİCADE
Alaca boncuk
BİCAL
Büyük gövdeli şey Azîm Cesîm
BÎ-CAN
f Ruhsuz, cansız
BÎ-CİĞER
f Korkak, ciğersiz, yüreksiz
BİCİŞK
f Bilgin, hakîm * Serçe kuşu
BİCRİT
Temiz, hâlis şey
BİCÛ
(Custen: Aramak) mastarının emir köküne "bi" eklenerek yapılmıştır Ara, bul meâlinde emirdir
BÎ-ÇARE
f Çaresiz Zavallı Şaşkın
BÎ-ÇAREGÂN
f Zavallılar Biçareler
BÎ-ÇAREGÎ
f Zavallılık, biçarelik
BÎ-ÇAREVÂR
f Zavallı gibi, biçare gibi
BİÇİŞK
f Doktor, hekim
BİÇİZ
f Pek küçük ve değersiz şey
BİÇREK
f Kandırılıp aldatılarak kendisiyle daima alay edilen kimse
BÎ-ÇÛN
f Emsalsiz, eşsiz, ortaksız, benzersiz * Sebep sorulmaz (Allah C C )
BİD
Yok olma
BİD
f Söğüt ağacı
BİD'
Birden dokuza kadar veya üçten ona; yahut da onikiden yirmiye kadar olan sayılar Birkaç * Gecenin bir kısmı
BİD'
İlim, şecaat ve şerafette kâmil ve yegâne * Yeni
BİDA'
(Bid'at C ) Bid'atlar Sonradan meydana çıkan şeyler (Bak: Bid'at)
BİDAA
(Bidâat) Sermaye, ana para * Tahsil olunmuş ilim
BÎ-DAD
Zâlimlik Zulüm İşkence Adaletsizlik Ne mümkün zulm ile bî-dâd ile imhâ-yı hakikat Çalış, kalbi kaldır muktedirsen âdemiyyetten
BÎ-DADGER
f Gaddar, zâlim, hain
BÎ-DADGERÎ
f Gaddarlık, hainlik, zâlimlik
BÎ-DADÎ
Adaletsizlik Zâlimlik
BİDAH
f Sert başlı, huysuz at, aygır
BİDAL
Bir şeyi başka diğer bir şeyle değiştirme, tırampa etme
BİDANET
Semizlik, besililik, yoğunluk
BÎDAR
f Uykusuz, uyumayan Uyanık
BÎDAR-BAHT
f Mutlu
BÎDAR-DİL
f Uyanık, aydın
BİDARE
f Tutkun, âşık, düşkün
BÎ-DARÎ
Uyanıklık Dikkatlilik
BİD'AT
(Bid'a) Sonradan çıkarılan âdetler * Fık: Dinin aslında olmadığı hâlde, din namına sonradan çıkmış olan adetler Meselâ: Giyim ve kıyafetlerde, cemiyet (toplum) hayatındaki ilişkilerde, terbiye ve ahlâk kurallarında, ibadet hayatında yani dinin hükmettiği her sahada, dine uygun olmayan şekiller, tarzlar, kurallar, âdet ve alışkanlıklardır ki, insanı sapıklığa götürür Din âlimleri tarafından din namına beğenilen ve dinle ilgili yeni icad ve hükümlere bid'a-yı hasene; beğenilmeyip tasvib görmeyenlere de bid'a-yı seyyie denilmektedir (Bak: Sünnet, Fitne)(Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş: $ Yâni $ sırrı ile: Kavaid-i Şeriat-ı Garra ve desatir-i Sünnet-i Seniyye, tamam ve kemalini bulduktan sonra yeni icadlarla o düsturları beğenmemek veyahut hâşâ ve kellâ, nâkıs görmek hissini veren bid'aları icad etmek, dalâlettir, ateştir Sünnet-i Seniyyenin merâtibi var Bir kısmı vâcibdir, terkedilmez O kısım, Şeriat-ı Garrâ'da tafsilâtiyle beyan edilmiş, onlar muhkemattır Hiçbir cihette tebeddül etmez Bir kısmı da nevâfil nev'indendir Nevâfil kısmı da, iki kısımdır Bir kısmı, ibadete tâbi Sünnet-i Seniyye kısımlarıdır Onlar dahi Şeriat kitablarında beyan edilmiş Onların tağyiri bid'attır Diğer kısmı, "Âdâb" tabir ediliyor ki, Siyer-i Seniyye kitablarında zikredilmiş Onlara muhalefete, bid'a denilmez Fakat, âdâb-ı Nebeviyeye bir nevi muhalefettir ve onların nurundan ve o hakiki edebden istifade etmemektir Bu kısım ise (örf ve âdat) muamelât-ı fıtriyede Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın tevâtürle mâlum olan harekâtına ittiba etmektir Meselâ: Söylemek âdâbını gösteren ve yemek ve içmek ve yatmak gibi hâlâtın âdâbının düsturlarını beyan eden ve muaşerete taalluk eden çok Sünnet-i Seniyyeler var Bu nevi Sünnetlere "âdâb" tabir edilir Fakat o âdâba ittiba eden, âdâtını ibadete çevirir O âdâbdan mühim bir feyz alır En küçük bir âdâbın mürâatı, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı tahattur ettiriyor; kalbe bir nur veriyor Sünnet-i Seniyyenin içinde en mühimmi, İslâmiyet alâmetleri olan ve şeâire de taalluk eden sünnetlerdir Şeâir, adeta hukuk-u umumiye nev'inden cemiyete ait bir ubudiyettir Birisinin yapmasiyle o cemiyet umûmen istifade ettiği gibi, onun terkiyle de umum cemaat mes'ul olur Bu nevi şeâire riya giremez ve ilân edilir Nâfile nev'inden de olsa, şahsi farzlardan daha ehemmiyetlidir L )(Sünnet-i Seniyyenin herbir nev'ine tamamen bilfiil ittiba etmek, ehass-ı havassa dahi ancak müyesser olur Ona bilfiil olmasa da, binniyyet, bilkasd tarafdarane ve iltizamkârane talib olmak, herkesin elinden gelir Farz ve vâcib kısımlara zaten ittibaa mecburiyet var Ve ubûdiyyetteki müstehab olan Sünnet-i Seniyyenin terkinde günah olmasa dahi, büyük sevabın zâyiatı var Tağyirinde ise, büyük hata vardır Adat ve muamelâttaki Sünnet-i seniyye ise, ittiba ettikçe, o âdât, ibadet olur Etmese itab yok Fakat, HABİBULLAH'ın âdâb-ı hayatiyesinin nurundan istifadesi azalır Ahkâm-ı ubudiyette yeni icadlar, bid'attır Bid'atlar ise, $ sırrına münafi olduğu için merduddur Fakat, tarikatta evrad ve ezkâr ve meşrebler nev'inden olsa ve asılları Kitab ve Sünnet'ten ahzedilmek şartiyle ayrı ayrı tarzda, ayrı ayrı surette olmakla beraber, mukarrer olan usul ve esâsat-ı Sünnet-i Seniyeye muhalefet ve tağyir etmemek şartiyle, bid'a değillerdir Lâkin bir kısım ehl-i ilim, bunlardan bir kısmını bid'aya dahil edip, fakat "bid'a-i hasene" namını vermiş İmam-ı Rabbâni Müceddid-i Elf-i Sâni (R A ) diyor ki: "Ben seyr-i sülûk-u ruhanide görüyordum ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan mervi olan kelimat, nurludur Sünnet-i Seniyye şuaı ile parlıyor Ondan mervi olmayan parlak ve kuvvetli virdleri ve hâlleri gördüğüm vakit, üstünde o nur yoktu Bu kısmın en parlağı, evvelkinin en azına mukabil gelmiyordu Bundan anladım ki: Sünnet-i Seniyyenin şuaı, bir iksirdir Hem o Sünnet, nur isteyenlere kâfidir, hariçte nur aramağa ihtiyaç yoktur " L )
BİD'AT-ÜZ ZAMAN
Zamanın bid'ası Yeni çıkan harikulâde şey Zamanın acib ve garibi
BİDÂYET
Başlangıç İlk önce Evvel ve ibtida İlk olarak
BİDÂYETEN
İlk olarak
BİDAYET MAHKEMESİ
Bu tâbir eskiden Asliye Mahkemeleri için kullanılırdı
BİDDE
Derman, tâkat, güç, kuvvet
BÎDEVLET
f Mutsuz, zavallı
BİDH
Geniş ova
BÎ-DİL
f Ürkek, korkak * Âşık * Kalbsiz, gönülsüz * Nüktesiz
BÎ-DİMAĞ
f Kafasız, akılsız
BÎ-DİN
f Dinsiz * Merhametsiz, acımasız
BÎ-DİRENG
f Durmıyan, oyalanmayan, eğlenmeyen, çabuk
BÎ-DİRİĞ
f Esirgemeyen, elinden geleni yapan * Esirgenmeyen
BİDİSTAN
f Söğütlük
BİD'İYYAT
(Bid'a C ) Bid'alar (Bak: Bid'a)
BİDRE
Ağaç kurdu
BİDRÛD
f Sağlık, salimlik, selâmet
BÎ-DUHT
f Kızı olmıyan * Zühre Yıldızı
BİE
Yurt, konak
BÎ-EDEB
Edebsiz Terbiyesiz
BÎ-EMANÎ
Emin olmamak Emniyetsizlik
BÎ-ENBAZ
şeriki ve benzeri ve eşi olmayan, eşsiz Allah (C C )
Bİ-ESRİHİ
Hep birlikte, hep bir arada
BİET
Bir menzile konma * Hal, durum, nitelik, keyfiyet
BÎ-FASAL
(Kürtçe) Fırsat vermeyen, kocaman mahlûk
BÎ-FETRET
(Bilâ-fetret) Dâimâ, kesiksiz olarak
BÎ-GAH
f Vakitsiz, zamansız
BİGAL
f Kargı, mızrak
BİGAL
(Bagl C ) Katırlar, esterler
BÎ-GÂNE
Kayıtsız Alâkasız * Aldırışsız Yabancı Dünya ile alâkayı kesmiş olan
BÎ-GÂNEGÎ
f Yabancılık
BÎ-GAREZ
f Garezsiz * Taraf tutmıyan, tarafsız
BÎ-GAYAT
(Bi-gaye C ) f Sonu olmayanlar, sonsuzlar
BÎ-GAYE(T)
Gayetsiz, sonsuz * Gayesiz
BÎ-GERAN
f Sınırsız
BÎ-GIŞŞ
f Hilesiz, safi, karışıksız * Samimi
BÎ-GÜMAN
f şeksiz, şüphesiz
|