Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (Ş Harfi)-Osmanlıca Sözlük (Ş Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (Ş Harfi)-Osmanlıca Sözlük (Ş Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (Ş Harfi) ŞEMAİL (Şimal C) Huylar, ahlâklar, tabiatlar
ŞEMAİM (Şemime C) Güzel kokular
ŞEMAK Neşat, sevinç Ferah
ŞEMAKMAK Uzun, tavil * şâd ve neşeli kimse
ŞEMAL (C: Şemâlât) Kıble ardında kutup tarafından esen yel * Ahlâk * Kılıç
ŞEMA'MA' Küçük başlı * Aceleci kişi
ŞEMARİH (Şimrâh C) Dağ tepeleri * Hurma veya üzüm salkımları
ŞEMATE Destenik çiçeği * Düşmana belâ, gam ve tasa geldiğinde şâd olup sevinmek
ŞEMATET Kuru gürültü şamata
ŞEMATETKÂRANE f Kuru gürültü yapmak suretiyle, arsızca, gürültü ile bağırmak
ŞEMAYİL Ahlâk
ŞEMC Şey mânasına gelen bir isim * Bir nesneyi seyrek dikmek
ŞEM'DAN f şamdan
ŞEMEL Perâkendelik, dağınıklık * Toplanmak, cem'olmak * Az nesne
ŞEMERDEL Uzun boyunlu, seri davar
ŞEMET Saçın akı karasına karışmak
ŞEMH Uzak niyet ve kasıt * Tekebbür etmek, kibirlenmek
ŞEMHAR Büyümek Uzamak
ŞEMİLLE (ŞEMLÂL-ŞEMLİL) Yeyni, hafif
ŞEMİM Koku Hoş koku
ŞEMİM-İ CİBAL Dağların güzel kokusu
ŞEMİME (C: Şemâim) Güzel kokulu şey, râyiha
ŞEMİRE Hızlı yürüyen deve
ŞEMİRR Katı, şiddetli, şedid
ŞEMİT Karışık
ŞEMİZER Hızlı yürüyen deve
ŞEML Az şey Perâkendelik * Örtmek, bürünmek, toplanmak * Topluluk, cemaat, insan yığını
ŞEMLAK Yaşlı, pir, ihtiyar
ŞEMLE (C: şümül) Kilim * Az miktar su
ŞEMM Koku hissetmek, koklamak
ŞEMMAM Yeşil, kızıl ve sarı hatları ve güzel kokusu olan küçük bir cins kavun
ŞEMME Bir defa koklamak * En küçük mikdar
ŞEMMUS Yavuz tosun at
ŞEMR Yürürken sallanmak
ŞEMS Güneş, âfitab
ŞEMS-İ EZELÎ Vâcib-ül-vücud ve ebediyyen var olan, her şeyi nurlandıran Allah (CC) hakkında teşbihen söylenen bir tabirdir
ŞEMS-İ HİDAYET Hidayet güneşi Hz Muhammed'in (ASM) bir ismi
ŞEMS-ÜŞ ŞÜMUS Güneşlerin güneşi En büyük güneş Çok seyyarelerin, etrafında döndüğü en büyük bir yıldız(Hem şemse, kendi mihveri üstünde câzibe denilen mânevi ipleri yumak yaptırmak için dolap ve çıkrık hükmünde olan güneşi, bir Kadir-i Zülcelâl'in emriyle döndürüp, o seyyârâtı o mânevi iplerle bağlayıp tanzim etmek ve güneşi bütün seyyaratı ile sâniyede beş saatlik bir mesafeyi kestirecek kadar bir sür'atle, bir tahmine göre Herkül Burcu tarafına veya Şemsüş-Şümus cânibine sevketmek, elbette ezel ve ebed Sultanı olan Zât-ı Zülcelâl'in kudretiyle ve emriyledir S)
ŞEMS-ABAD f Güneşi bol yer Günlük güneşlik yer
ŞEMSEDDİN (Şems-üd din) Dinin güneşi * Erkek adıdır
ŞEMSÎ Güneşe ait Güneşle alâkalı
ŞEMS-PARE f Güneş parçası * Mc: Çok parlak
ŞEMŞELİK Derisi ve âzâsı sarkık ve sülpük olan kadın * Seri yürüyüşlü kadın
ŞEMŞEM Ağaç üstünde kalan azıcık hurma
ŞEMŞİR f Kılıç
ŞEMŞİR-İ ZULM Zulüm kılıcı
ŞEMŞİR-BAZ f İyi kılıç kullanan, kılıç oynatan * Kılıçla ustalık gösteren
ŞEMŞİR-BEDEST f Elinde kılıç tutan
ŞEMŞİR-GER (C: Şemşirgerân) f Kılıççı
ŞEMŞİR-ZEN f Kılıç çeken, kılıçla vuran
ŞEMTA Saçı ağarmış kadın Kocakarı, acuze * Akı karasına karışmış saç
ŞEMTİT Perakende, dağınık, müteferrik
ŞEMU' Gülen, oynayan Gülücü, oynayıcı
ŞEMUL Sâfi halis şarap * Kıble mukabilinden esen rüzgar
ŞEM'UN Hz İsa'nın (AS) havarilerindendir Petros veya Sen Piyer de denir Antakya kilisesini yaptırmıştır Mi: 65'de Roma'da Neron tarafından hapsedilmiş ve çarmıha gerilerek şehid edilmiştir Hristiyan âlemine büyük hizmeti vardır Esas adı, Şem'un-us Safâ'dır
ŞE'N İş, yeni olan hal * Şan * Tavır * Hâdise * Vâkıa * Kasdetmek * Emr ü hal * Tıb: Baştan göze gelen kan damarı Baştan kaşa, kaştdan göze kan getiren iki damar ismi * Fls: Bir şeyin hususiyetinin fiilî tezâhürü, neticesi ve eseri(Hakkın şe'ni ittifaktır, faziletin şe'ni tesanüddür Düstur-u teâvünün şe'ni birbirinin imdadına yetişmektir Dinin şe'ni uhuvvettir, incizabdır Nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu kemâlâta kamçılamakla serbest bırakmanın şe'ni saadet-i dâreyndir S)
ŞEN f Naz, eda, cilve * Göze ve gönüle hoş görünen hal * Bayındır, ma'mur * Sevinçli, ferahlı
ŞEN' (ŞIN') Buğz ve adâvet etmek Kin bağlamak Düşmanlık yapmak
ŞENAAT Fenâlık, kötülük, alçaklık * Cenab-ı Hakk'ın emrine muhalif hareket
ŞENAK Devenin yularını çekmek * Çok yemekten mide dolmak * Yaralamaktan dolayı alınan az diyet
ŞENAN Buğz, adâvet, kin, düşmanlık
ŞENAR Büyük utanç, ayıp
ŞENAYİ' (Şenia C) Çok günahlı hareketler Kötü işler
ŞENBİH f Gün * Cumartesi günü
ŞENC Hıçkırık tutmak
ŞENCAR Eşek marulu adı verilen bir cins ot
ŞENEB Dişlerin keskin olması * Parlamak, ruşen olmak
ŞENEC Derinin buruşması
ŞENEF Buğz * Kibir
ŞENES Galiz Kaba
ŞENF (C: Şünuf) Salkım küpe
ŞENG f Neşeli, kıvrak * Haydut, şaki, eşkiya
ŞENGARE(T) Kötü huyluluk
ŞENİ' (Şeni'a) Kötü, çok fena, çirkin, günahlı iş
ŞENN (C: Şinân) Eski kırba * Araptan bir kabile * Dağılıp perâkende olmak
ŞENNAR (C: Şenâir) Ayıp Utanç Kötülük
ŞENŞENE Usul Âdet
ŞENUN Aç Ne zayıf, ne semiz olan deve
ŞER' Emir ve nehy gibi hükümleri vaz' etmek * Bir işe başlamak * Dalmak * Girmek * Zâhir etmek, göstermek * Cenab-ı Hakk'ın emri Âyet, hadis, icma-i ümmetle ve kıyas-ı fukaha ile sâbit olan dinin temelleri, şeriat (Bak: Şeriat)
ŞER'-İ ENVER En nurlu kanun ve nizam En ziyade saadete, selâmete, emniyete vesile olan şeriat
ŞER'-İ İSLÂM İslâm şeriatı İslâmî hükümlere, itikadlara tam uygun kanun
ŞER'AB Uzun * Uzununa kesmek Uzunlamasına yarmak
ŞERAFEDDİN (Aslı: Şerefüd din'dir) Dinin şerefi
ŞERAFET Şeriflik, şereflilik Hz Peygamber'in (ASM) torunu Hz Hüseyin'in (RA) sülâlesinden ve onun izinden giden temiz müslümanlık hâleti
ŞERAİF (Şerife C) Mutlular, kutlu kimseler
ŞERAİT (Şart C) Şartlar
ŞERAKET Şeriklik, ortaklık * Arkadaşlık, refâkat
ŞEREKRAK (ŞERAKRUK) Yeşil kanatlı, siyah burunlu, güvercin büyüklüğünde kırmızı bir kuş
ŞER'AN şeriatça, şeriata göre Kanunca, kanuna göre
ŞERAR (Bak: şerare)
ŞERAR "Şerir" den mastardır ve yaramazlık mânâsına gelir * İnsanın yüzüne çarpan ses
ŞERARAT Şerareler, kıvılcımlar
ŞERARAT-I NEYYİRANE f Parlak kıvılcımlar, ışık saçan şerareler * Mc: İslâmiyetin kuvvet ve hakkaniyetinden gelen parlaklık
ŞERARE (Şerâr) Kıvılcım Elektrik kıvılcımı Müsbet ve menfi (+ ve -) elektrik kutuplarının birbirine çok yakın olmasından veya dokunmasından hâsıl olan kıvılcımların parlayışı
ŞERAREFİGEN f Kıvılcım saçan
ŞERARET Şerlilik, kötülük, fenalık * Kıvılcım
ŞERASET Huysuzluk, geçimsizlik Titizlik
ŞERAŞİR Nefis * Beden, vücut, ceset * Ağırlık
ŞERAT (C: Eşrât) Alâmet, iz, işâret, nişân * Bir şeyin en bayağı ve âdisi
ŞERAYİ' Şeriatlar Cenâb-ı Hakkın hükümleri, emirleri, kanunları
ŞERAYİN (Şeryân ve Şiryân C) Nabız damarları, atar damarlar
ŞERAYİN-İ SÜBATİYYE Boynun iki tarafında olup kalbden gelen ve kafaya çıkan iki kalın atar damar (OL)
ŞERAZE Katı kurumak
ŞERAZİM (Şirzime C) Küçük ve az olan topluluklar Küçük cemaatler
ŞERBE Bir içim su
ŞERBİN Katran ağacı
ŞERC Kıç, dübür * Cem'etmek, toplamak Birbiri üstüne yığmak * Fırka * Nev, cins
ŞERCA' Uzun tavil * Taht * Cenaze
ŞERCE Dağdan aşağı sahraya inen akıcı su
ŞERCEB Uzun, tavil
ŞERCELE Yemiş kabı
ŞERCEM (C: şerâcim) şalgam
ŞERDA Benzemek Misil
ŞERE Yemeğe karşı çok hırslı
ŞEREBE (C: Şireb-Şerebât) Ağaç dibine su toplanması için yapılan havuz
ŞEREC (C: Şüruc) Donyağı
ŞEREF Yükseklik, yücelik Büyüklük * İnsanlar arasında geçerli ve makbul olma Büyük bir makam sâhibi olma * Cenab-ı Hakka itâat ve ubudiyyeti ve yüksek hizmeti ile çok ihsanına mazhar olma * İftihâr, övünme
ŞEREF-BAHŞ f şereflendiren şeref veren
ŞEREFE Minarenin ezan okunan yeri Yüksek kale ve emsali yerlerdeki burç, çıkıntı
ŞEREF-EFZA f Şeref artıran
ŞEREF-PEZİR f Şeref ve itibar bulan
ŞEREF-RESAN Şeref ulaştıran, şeref eriştiren
ŞEREF-RİZ f Şeref veren
ŞEREF-VARİD f Şerefle gelen
ŞEREF-YAB f şeref bulan, şeref kazanan
ŞEREF-ZAHİR f Şerefle çıkan
ŞEREH Tamahkârlık, açgözlülük, şiddetli hırs
ŞEREKE (c: Şerek-Eşrâk) Ağ, tuzak * Ulu yol, büyük yol * Yol ortası (Bu mânaya C: Şürek)
ŞEREM-SAR f (Şerm-sâr) Utanan, utanmış, sıkılgan
ŞERENG f Zehir

Alıntı Yaparak Cevapla