Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (Ş Harfi)-Osmanlıca Sözlük (Ş Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (Ş Harfi)-Osmanlıca Sözlük (Ş Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (Ş Harfi) ŞİNAH f Suda yüzme
ŞİNAK (C: Eşnâk) Sivri başlı kimse * Kırba bağladıkları ip * Başı büyük olan at * Kuş tuzağı
ŞİNAR f Suda yüzme
ŞİNAR Ayıp * Hayâ, utanma, âr
ŞİNAS f Tanıyan, bilen, anlayan Tarih-şinas $ : f Tarihten anlayan, tarih bilen
ŞİNAS Uzun, tavil
ŞİNAVER f Suda yüzen Yüzgeç
ŞİNEV f İşiten, dinleyen
ŞİNİD İşitme Duyma
ŞİNİDE f İşitilmiş Duyulmuş
ŞİNİK On litre su alabilen teneke kutu kadar olan mahsul ölçüsü Yarım gaz tenekesi (Isparta havalisine mahsus hububat ölçüsü)
ŞİNVAY Kulağın işitmesi
Şİ'R (Şiir) Anlama, idrak * Edb: Edebiyatta kıymeti olan, nazımlı ve kafiyeli şair sözü (Bak: Şiir)
ŞİR f Aslan * Süt
ŞİR-İ JİYAN Kükremiş aslan (Bak: Jiyan)
ŞİR-İ MÂDER Ana sütü
ŞİR-İ YEZDAN Hazret-i Ali Radiyallahu Anh'ın bir ismi Allah'ın Aslanı
ŞİRA Satın alma, satın alınma
ŞİRA' Yelken Gemi yelkeni
ŞİR'A (Şeria-Meşrea) Lügat mânası, bir ırmak veya herhangi bir su menbaından su içmek veya almak için girilen yol demektir Bunda insanların, hayat-ı ebediye ve saadet-i hakikiyeye vusulü için Allah'ın vaz' u teklif ettiği ahkâm-ı mahsusaya ve mezheb-i müstakime bil'istiare ıtlak edilmiştir ki, din demektir Ya kapalı bir şeyi yarıp açmak ve beyan etmek mânasına şer' mastarından veya birşeye duhul manasına şurû'dan alınmıştır (ET) (Bak: Şeriat)
Şİ'RA Koz: İki yıldızın adı
Şİ'RA-ÜL YEMANÎ Semanın güney yarım küresinde bulunan "Kelb-i Ekber" denilen burcun ve bütün semanın görünen en parlak yıldızı (Sirius)
Şİ'RA-ÜŞ ŞAMÎ "Kelb-i Asgar" denilen burcun en parlak yıldızı
ŞİRAD (ŞÜRUD) Dağılmak * Kaçmak
ŞİRAK (C: Şürük) Nalbant kayışı
ŞİRAN f (Şir C) Aslanlar
ŞİRANE f Aslanca, gazanferâne
ŞİRAR Ateş kıvılcımları * Şerirler Şerli kimseler
ŞİRAT Neşter
ŞİRAZ Süzülmüş yoğurt
ŞİRAZE f Kitap ciltlerinin iki ucuna konulan ve yaprakları muntazam tutan, ibrişimden örülmüş ince şerit * Pehlivan kispetinin paçası * Mc: Düzen, nizam, esas
ŞİRAZE-BEND f Şiraze bağlayan * Düzenleyen, tanzim eden, düzen veren
ŞİRB (Şürb) İçme veya içirme nöbeti İçmek
ŞİRCENG f Arslan gibi savaşan
ŞİRDAH Büyük ayaklı
ŞİRDİL (C: Şirdilân) f Aslan yürekli Cesaretli Cesur
ŞİRE f Süt * Şıra
ŞİREC Şırılgan yağı * Üzüm suyu Şira
Şİ'REN Şiir tarzında, şiir olarak
ŞİRHAR f Tar: Acemiliğe alınmayan veya sayısı beşten az olan esirlerden bir kısmı Pencik kanuni hükümlerine göre esirler: Şirhâr, beççe, gulamçe, gulâm, sakallı ve pir olmak üzere sınıflara ayrılır ve bu tertibe göre vergiye tâbi tutulurdu Üç yaşına kadar olan çocuklara, süt emen mânâsına gelen şirhâr; üç yaşından sekiz yaşına kadar olanlara, yavru demek olan beççe; sekizle oniki yaşındakilere gülâmçe; büluğa erenlere gulâm; epeyce traşı gelenlere sakallı; yaşlılara da pir denilirdi (OTDS)
ŞİRİN f Tatlı Sevimli Cana yakın
ŞİRİN-CEMAL f Sevimli yüzlü
ŞİRİN-EDÂ f Lâtif ve şirin edâlı
ŞİRİNÎ f Tatlılık, cana yakınlık, sevimlilik
ŞİRİNKÂM f Tadı damağında kalmış
ŞİRİNKÂR f Hoş ve tatlı muamele eden
ŞİRİNZEBAN f Tatlı dilli
ŞİRK En büyük günah olan Allah'a (CC) ortak kabul etmek Allah'tan (CC) ümidini keserek başkasından meded beklemek (Şirkin mânası mutlak küfürdür) (Politeizm)(Evet, küfür mevcudatın kıymetini ıskat ve mânasızlıkla ittiham ettiğinden bütün kâinata karşı bir tahkir ve mevcudât âyinelerinde cilve-i Esmâyı inkâr olduğundan; bütün Esmâ-i İlâhiyeye karşı bir tezyif ve mevcudâtın Vahdâniyete olan şehâdetlerini reddettiğinden, bütün mahlukata karşı bir tekzib olduğundan istidad-ı insanîyi öyle ifsad eder ki: Salâh ve hayrı kabule liyâkatı kalmaz Hem bir zulm-ü azimdir ki; umum mahlukatın ve bütün Esmâ-i İlâhiyenin hukukuna bir tecavüzdür İşte şu hukukun muhafazası ve nefs-i kâfir hayra kabiliyetsizliği küfrün adem-i afvını iktiza eder $ şu mânâyı ifade eder S)(Mâdem bir hâkimiyet-i mutlaka hakikatı vardır, elbette şirkin hakikatı olamaz Çünki, $ âyetinin hakikat-ı katıasiyle; müteaddid eller müstebidâne bir işe karışsalar, karıştırırlar Bir memlekette iki padişah, hattâ, bir nâhiyede iki müdür bulunsa; intizam bozulur ve idare herc ü merc olur Halbuki, sinek kanadından tâ semâvat kandillerine kadar ve hüceyrât-ı bedeniyeden tâ seyyârâtın burçlarına kadar öyle bir intizam var ki: Zerre kadar şirkin müdâhalesi olamaz Ş)
ŞİRK-İ HAFÎ İhlâssızlık, riyakârlık Allah rızası için değil de başkalarının rızâsı için ibâdet etmek
ŞİRK-ÂLUD f Şirk karışık, sapıtmış Şirk bulaşmış Cenâb-ı Hak'tan gaflet edip başkasından meded bekler surette
ŞİRKET Ortaklık, iş ortaklığı * Huk: İki veya daha fazla şahsın emek ve malları ile müştereken, iktisadî bir gayeye erişmek için bir akidle birleşmeleri (Bak: Cem'iyyet)
ŞİRKET-İ A'MÂL Çalışmayı sermaye olarak kabul eden şirket
ŞİRMERD f Arslan yürekli, cesur
ŞİRPENÇE (Şir-pençe) f (Aslan pençesi) Vücutta ve daha ziyade sırtta çıkan çok tehlikeli bir çıban
ŞİRRET Terbiyesizlik, hayasızlık, edebsizlik * Geçimsiz, huysuz ve kavgacı
ŞİRRİB Şaraba karşı hırsı olan
ŞİRRİR (C: Eşrâr-Eşirrâ) Çok şer işleyen, pek çok şerir
ŞİRVAZ Yoğun, kalın ve büyük
ŞİRYAN (Şeryân) Kırmızı kan damarı Atar damar
ŞİRZİME Küçük, ehemmiyetsiz cemaat Bir miktar insan grubu
ŞİS (ŞİSÂ') Çekirdeği katılaşmış olmayan hurma (Hurma aşılanmasa çekirdeği katılaşmaz)
ŞİS' (C: Şüsu') Nâline tasma vurmak * Nâlin tasması
ŞİSI' Büyük ve çok mal * Dar yer Bir yerin uç tarafı * Nalın kayışı * Bir malı dikkatle bekleyip koruyan
ŞİŞE Camdan yapılmış ağzı dar uzunca kap Lâmbaya geçirilen camdan küçük baca * Çeşitli maksatlarla çakılan çıta
ŞİŞEHANE Şişe yapılan yer
ŞİŞHANE (Aslı: Şeşhane) Eskiden kullanılan namlusu altı yivli tüfek * İstanbul'da bir semt adı
ŞİT Hz Âdem'in (AS) oğullarından ve ondan sonra peygamber olan zât olup kendisine 50 sayfalık kitab nâzil olmuştur Kâbe-i Mükerreme'yi ilk önce taştan bina eden zât olduğu Kısas-ı Enbiya'da mezkûrdur
ŞİTA Kış Senenin soğuk mevsimi
ŞİTAB f (Şitâften: Koşmak fiilinin kökü) Seğirtmek, koşmak Çabukluk, acele etmek
ŞİTAÎ (Şitâiye) Kışa ait Kışlık Kışa dair
ŞİTEVÎ (Şiteviyye) Kışa ait Kış mevsimiyle ilgili * Kış sebzesi, kışlık sebze
ŞİVA' Kebap
ŞİVAL Az şey
ŞİVAR Meşveret etmek, konuşmak, istişâre etmek, danışmak
ŞİVAZ Dumansız ateş * Susamak (Bak: Şuvaz)
ŞİVE Söyleyiş Tarz Ağız Üslub * Eda Naz
ŞİVEBÂZ f Cilveli, şive ve naz eden
ŞİVEKÂR f İşveli, şiveli, cilveli
ŞİVEN f İnleme, sızlanma * Mâtem, yas
ŞİYA' Zahir olmak, görünmek * Çobanın kavalından çıkan ses * Odun takıltısı
ŞİYAM Yerden kazılan toprak
ŞİYAT Yanmış yün ve pamuk kokusu
ŞİYEM (Şime C) Huylar, tabiatlar
ŞİZ Abnus ağacı
ŞİZAF Katılık, sertlik
ŞÖHRE Ünlü, şöhretli, meşhur

Alıntı Yaparak Cevapla