Yalnız Mesajı Göster

Meraga’Da Büyük Selçuklular, Harrekan’Da Büyük Selçuklular, Büyük Selçuklular Devri

Eski 09-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Meraga’Da Büyük Selçuklular, Harrekan’Da Büyük Selçuklular, Büyük Selçuklular Devri



Devlet teÅŸkilâtı :Selçukluları meydana getiren OÄŸuzlar,Orta Asya’dan Mâverâünnehr ve Horosan’a gelince bütünüyle İslâmiyeti kabul ettilerMüslüman olmaları eski bozkır kültürünün İslâmiyete aykırı olmayan unsurlarını müesseselerinde sentezleÅŸtirdilerTürk devlet geleneÄŸinin esâsını teÅŸkil ettiÄŸi Selçuklu devlet teÅŸkilâtı;Karahanlı,Sâmânlı,Gazneli ve Abbâsî devletleri teÅŸkilâtından geniÅŸ ölçüde faydalanmış ve bunları kendi bünyesine mükemmel bir sũrette uygulamıştır
Hükümdar :Töre müesseselerin yanıdığı haklarla devletin tek hakimidirSultan ünvanlı hükümdârlara umũmiyetle Sultânülâzam denilirdiTürklerdeki Hâkan veye KaÄŸan,batıdaki imparator kelimelerinin karşılığıdırSultan,Türkçe adının yanında İslâmî ad da taşırdıHalîfe tarafından künye ve lakab da verilirdiSultan merkezde oturur,ülke toprakları hânedan mensuplarınca idâre edilirdiMerkeze baÄŸlı beylik ve atabeglikler vardıSultanın hâkim olduÄŸu ülkelerde hutbe okunur ve para basılırıdıFermanlara ve dîvânın kararlarına büyük sultanın imzâsı yerine tuÄŸra çekilip,tevkiî (niÅŸan) yazılır ve emir ondan sonra yürürlüğe girerdiHarplede ve devlet ileri gelenleriyle yaptığı seyahatlerde,hâkimiyet işâreti olarak başının üstünde atlastan veya altın sırmalı kadifeden yapılmış çetr (hükümdar ÅŸemsiyesi) tutulurduÇetre,sultanın ok ve yaydan meydana gelen armaları iÅŸlenirdi Hükümdarlık sarayının kapısında veya saltanat çadırının önünde,namaz vakitlerinde,günde beÅŸ defâ nevbet (mehter) çalınırdıSultan,haftanın belirli günlerinde devlet ileri gelenleriyle yüksek mevkili memur ve kumandanları huzũruna kabul edip,memleket meselelerini görüşür ve ahâlinin hâlinden haberdâr olurdu
Saray teÅŸkilâtı :Sarayda sultanın âilesi ve maiyeti otururduSaray teÅŸkilâtı ve teÅŸrifâtçılık önceleri OÄŸuz töresine göre yapılırken,sonraları İslâmî hüviyet kazandıSarayda,sultanla dîvânlar arasındaki irtibâtı Hâcibü’l-hâcib denilen Hâcib saÄŸlar;örfî meselelerin hallinde kadıya da yardımcı olurduHâcibler,sultânın îtimâd ettiÄŸi ÅŸahıslar arasından seçilirdi

MelikÅŸah’ın İsfehan’da yaptırdığı Mescid-i Cuma’da Selçuklu Sultanı Sencer’in Merv ÅŸehrindeki
Kubbe-i Melikşah adıyla anılan kubbeSelçuklu türbesi
Sultanı MelikÅŸah’ın kabri buradadır

Emîr-i candâr :Saray muhâfızlarının başı olup,maiyetindeki hassa birlikleriyle sarayın ve sultanın emniyetini sağlamakla vazifeliydiSilâhdâr;merâsimlerde sultânın silâhlarını taşıyıp, silâhhânedeki muhâfızların âmiriydi
Emîr-i alem :Sultânın “Râyet’i Devlet” denilen bayrağını,saltanat sancaklarını taşımak ve muhâfaza etmekle vazifeliydiEmîr-i alemin maiyetinde aemdârlar vardıYasacı;bayrak ve nevbet takımını muhâfaza ve idâre ederdi
Câmedâr :Sultânın elbiselerinin muhâfızıydıEmîr-i meclis;sultânın ziyâfetlerini hazırlatıp,teşrifâtçılık yapardıEmîr-i çeşnigîr;sultânın yemeklerini hazırlayan ve sofra hizmetlerini yapan çeşnigirlerin âmiriydiŞerabdâr-ı has;sultânın şerbetlerini hazırlamak,haftanın belirli günlerinde toplanan mecliste ve yemeklerde hizmetle vazifeliydiSerhenk (Çavuş) ;merâsimlerde ve sultanın seyâhatlerinde yol açardıAyrıca,Abdâr,Emîr-i Âhur,Üstâdüdâr,Vekîl-i Has,Emîr-i Şikâr,Bazdâr ve Nedimler de sarayda vazifeli kimseler arasındaydı
Hükũmet :Devleti idâre etmek için iÅŸler dîvânlarda yürütülürdüBüyük dîvân denilen dîvân-ı saltanatta devletin umũmî iÅŸleri görüşülüp,yürütülürdüSelçuklularda büyük dîvândan baÅŸka devletin mâlî,askerî,adlî ve diÄŸer iÅŸlerine bakan dîvânlar da vardıDîvân baÅŸkanı,sultanın mutlak vekili olan Sâhib,Sâhib-i dîvân ve Hâce-i büzürg de denilen vezirdiVezir bir tâne olup,alâmet olarak destâr (sarık) ve altın divit verilirdiVezîrin diviti,Devâtdar’da olup,aynı zamanda sır kâtipliÄŸi de yapardı
Selçuklularda ,İstifâ dîvânı; mâlî iÅŸlerle alâkadar olup,en önemli âzâsına Müstevfî denirdiTuÄŸrâ dîvânı;ferman,berat,menÅŸũr,nâme,mektup dâhil,yazışmalara tuÄŸra çekerdiİşraf dîvânı;Müşrif-i memâlik de denilen müşrifin âmirliÄŸinde umũmî teftiÅŸ yapardıDîvân-ı arz’a,Arzü’l-ceyÅŸ baÅŸkanlık ederdi Emîr-i ariz denilen bu zâtın reisliÄŸindeki teÅŸkilât,millî savunma hizmetleri ve ordunun ihtiyaçlarını karşılamakla vazifeliydiÅžehzâdelerin yetiÅŸmesiyle alâkadar olan atabegler eyâlet merkezlerinde güvenlik hizmetleriyle ilgilenen ve şıhne (veya ÅŸahne) denilen askerî vâliler,mülkî idâreden mesul olan âmiller ve zâbıta hizmetleriyle emr-i bi’l-ma’rũf nehy-i ani’l-münker görevini üstlenmiÅŸ olan muhtesipler de hükũmet teÅŸkilâtı içinde yer alırıd
Adlî teÅŸkilât :Adliye,ÅŸer-î ve örfî kazâ olmak üzere ikiye ayrılırdıŞer-î dâvâlara kadılar (kâdılar) bakardıKâdı’l-kudât denilen baÅŸ kâdı,BaÄŸdat’ta bulunur,merkezde mahkeme baÅŸkanlığı yapardıBaÅŸ kâdı,diÄŸer kâdıları da teftiÅŸ ederdiKâdılar,ÅŸer-î dâvâlar,tereke (mîrâs) ,hayrât ve vakıf iÅŸlerine bakarlardıSelçuklu Türkleri,Hanefî olduklarından,dâvâlar ve meseleler bu mezhebin hükümlerine göre hâlledilirdiYanlış bir karar verilmiÅŸse,öteki kâdılar durumu sultâna bildirerek,düzeltme yapılır,hatânın önüne geçilirdiKâdıların yetiÅŸmesine çok dikkat edilirdi
Örfî mahkemelerin başında Emîr-i dâd denilen adâlet emîri bulunurduBunlar;devlete,kânunlara ve emirlere karşı gelenlerin dâvâlarına,siyâsî suçlara bakarlardıBir nevî olaÄŸanüstü mahkemeler demek olan Dîvân-ı mezâlim’e baÅŸkanlık ederlerdiKazaskerler (Kâdıaskerler) ,ordu mensuplarının dâvâlarına bakardıDîne aykırı görülen her harekete muhtesip,ânında müdâhele ederdiAdliye mensupları,bağımsız olup,büyük ve eyâlet dîvânlarına baÄŸlı deÄŸildiler
Ordu :Devletin temeli olan ordu,Hassa ordusu ve Tımarlı sipâhilerden meydana geliyorduSarayda husũsi olarak yetiÅŸtirilip,doÄŸrudan sultâna baÄŸlı olan Gulamân-ı saray askerleri çeÅŸitli milletlerden seçilirdiBunlar senede dört defâ maaÅŸ alırlardıHassa ordusu;melik,vâli,vezir ve diÄŸer yüksek rütbeli devlet memurlarının emri altında,her an harekete hazır askerler olup maaÅŸlıydılarSipâhiler,süvârî kuvvetleriydiSipâhi ordusu mensuplarından her biri,devletin çeÅŸitli bölgelerinde kendilerine tahsis edilen toprakların (iktâ=dirlik) gelirlerinden geçimlerini saÄŸlıyorduSelçuklular,askeri iktalar sayesinde,maaÅŸ ödemeden bir orduyu beslemiÅŸ,mühim bir Türkmen nüfusunu topraÄŸa ve devlete baÄŸlıyarak iskan etmiÅŸtiBu sayede istihsalin artmasını,halk ile hükümet arasında yeni askeri ve idari bir kadronun kurulmasını temin etmiÅŸtiBin süvariden fazla asker besleyen ikta sahipleri vardıBüyük Selçuklularda ordu mevcudu 400000’e kadar çıktıBunun 46000’i merkezde,geri kalanı devletin diÄŸer bölgelerine dağılmıştı İkta sistemiyle,memleket menfaatlerini ahenkleÅŸtirip,kudretli bir askeri ve idari teÅŸkilata sahip oldularAynı sistem,Osmanlılara da tesir ettiHalk arasından HaÅŸer denilen ücretli askerlerde alınırdıAyrıca gönüllü Gaziyan ve çeÅŸitli askeri sınıflar da vardı
Selçuklu ordusunun gezici hastaneleri ve Çerge denilen hamamları vardıOrduda hafif silah olarak yay,ok,kılıç,kalkan,mızrak,harbe,sökü,bozdoÄ Ÿan da denilen topuz,gürz,balta,nacak,çekre,zemberek, pala, cevÅŸen ve çokal kullanılırdıMuharasa silahların da külünk,miskap da denilen nakkap,mancınık kullanılırdıOrdunun silahları ülke içinde en iyi malzeme kullanılarak,sanatında pek mahir ustalar tarafından imal edilirdiBüyük Selçuklularda deniz kuvvetleri olmamasına raÄŸmen,baÄŸlı devletler de vardıOrdunun ihtiyacının karşılanması ve meselelerin halline Dicanü’l-ceyÅŸ bakardı
Sosyal hayat :Selçuklularda sınırsız bir cemiyet hayatı vardıSosyal yapı,ortaçaÄŸ Avrupa’sından tamamen ayrılırCemiyet;Selçuklu hanedanı ve mensupları baÅŸta olmak üzere askeri ve mülki rical ile devlet teÅŸkilatı dışında kalan ahaliden meydana geliyorsa da,Avrupa’daki gibi sınıf,Hind’deki gibi kast sistemi mevcut deÄŸildiHanedan ve devlet ileri gelenlerinin büyük yetkileri olmasına raÄŸmen ,ÅŸehirde ve köyde yaÅŸayan ahalinin,kanun karşısında hak ve vazifeleri vardıŞer’i hükümler karşısında herkes eÅŸittiKöylü hür olup,toprağın has ve ikta oluÅŸuna göre hükümetin himayesi altında çalışırıdıVergisini verirdiMülk,topraklar,veraset yoluyla çocuklara geçerdi
İktisadi ve ticari hayat :Selçukluların hakim olduğu Horasan,İran,Irak,Anadolu ve diğer Ortadoğu ülkeleri bu devirde iktisadi bakımdan en yüksek seviyeye çıkarak,milletler ve kıtalararası ticarette köprü vazifesi görüyorduSelçuklu ülkesinin her türlü zirai mahsulün yetişmesine müsait iklim,coğrafi ve tabii zenginliklere sahip olması sayesinde bol mahsul yetişiyorduTahıl sıkıntısı çekilmeyip,o günkü şartlarda fiyatı da ucuzduÜlke içinde ve dışında,kıtalar ve milletlerarası ticareti emniyetle sağlayan yol ve kervansaraylar yapılmıştı
Yabancı ülkelerle ticari anlaşmalar yapılıp,çok düşük gümrük tarifesiyle ihracat ve ithalat teşvik edildiKarada eşkıyanın ve açık denizlerde korsanların tecavüzüne uğrayan tüccarların zararının, hazineden temin edilerek garanti altına alınması ticaretin gelişmesinde çok tesirli olduDevletin tüccara garantisi,her türlü emniyet,huzur ve imkanının yanında ayrı bir teşvikti
Ticaretin gelişmesi,gümrüklerin azlığı,istihsalin bolluğu,otlak ve hayvanların çokluğu sebebiyle, Selçuklu ülkesinde zenginlik ve refah vardıBol buğday,pirinç ve pamuk ziraatı yapılıyorduHayvan çok yetiştirilip,diğer ülkelere satılıyorduBakır,demir,gümüş ve dokuma sanayii için şap madeni çıkarılıyorduHalı,pamuk ve yünlü dokuma denizci örtüleri,ipek kumaşlar,ipek tül ve mendil dokunup ihraç ediliyorduKaşihanelerde zarif çiniler imal edilip,Selçuklu eserlerini süslüyorduYapılan ve satılan mallar sıkı kontrolden geçerdiHer zanaat kolu bir lonca teşkilatına bağlıydıLonca reisine Ahi,ahilerin reisine de Ahi Baba denirdiBu teşkilat daha sonra Osmanlılara geçtiEsnaf ve tüccar mallarının alınıp, satıldığı,tanıtıldığı mahalli,milli ve milletlerarası pazarlar kurulurduSelçuklular,şeker ve nadide eşya alıp,at,halı,ipek ve maden satarlardıDevletin gelir kaynakları,arazi vergisi olan haraç,ziraat vergisi olan öşür,iltizam,ganimet,bağlı ve komşu devletlerin hediye ve yıllıkları idiHayat pahalılığı yok denecek kadar az olup,1056 ve 1131 seneleri arasındaki yetmiş beş senelik fiyat yükselmesinin oranının toplamı yüzde onu geçmemiştir
İlim :Selçuklular İslamiyet’e tam baÄŸlı,itikatta ve amelde Ehl-i sünnet mezhebine mensuptularTürkler ekseriyetle itikatta Matüridi,amelde Hanefi mezhebindendilerÜlkede kısmen de itikatta EÅŸ’ari ve amelde Åžafii ve diÄŸer hak mezhep mensupları da vardıBatıniler gibi sapık fırkalar varsa da,bunlarla alimler ve devlet mücadele halindeydiDevlet,ilim ve alimlerin yanında olup,geliÅŸmesi için bütün imkanlarını seferber etmiÅŸtiDini tahsil ve terbiyenin yapıldığı medrese,tekke ve zaviyeler ülkenin her tarafında yaygındı
Selçuklu medreselerinde dini fenni bütün ilimler,konunun mütehassısları tarafından okutulurdu Selçuklular zamanında kıymetli alimler yetiÅŸip,hala deÄŸerini muhafaza eden orijinal eserler yazıldı Sofiyye-i aliyyeden,Åžafii fıkıh alimi olup,Risale-i KuÅŸeyriyye sahibi Ebu’l-Kasım Abdülkerim KuÅŸeyri (986-1074) ;Et-Teysir Tefsiri müellifi Ebu Nasr Abdülrahim;Åžafii fıkıh alimlerinden ve BaÄŸdat’taki Nizamiye Medresesi müderrislerinden Ebu İshak Åžirazi (?-1083) ;pek çok eser sahibi Ebu Meali Cüveyni (?-1085) ;İslam alimlerinin en büyüklerinden,pek çok sahada eser sahibi Nizamiye Medresesi İmam-ı Gazali (1059-1111) ;Nizamiye müderrisi ve Åžafii alimlerinden Fahr-ül-İslam Abdülvahid (?-1108) ; Hanefi alimlerinden Kadılkudat el-Hatıbı (?-1079) ;Te’arruf kitabı ÅŸarihi ve Menazil-üs Sayirin sahibi Åžeyhülislam Abdullah-ı Ensari (1005-1088) ;meÅŸhur Besit,Vesit ve Veciz tefsirlerinin sahibi Vahidi (?-1075) ;Hanefi fıkıh ve tefsir alimi Fahru’lislam Pezdevi (1009-1089); Hanefi alimlerinden Cami-u Kebir, Cami-u Sagir,Siyer-i Kebir,Muhtasar-ı Tahavi ÅŸerhleri ve Mebsut,Kafi Åžerhi,Muhit kitaplarının sahibi Serahsi (?-1090) ;Hanefi alimlerinden ve evliyanın büyüklerinden Zinet-ül-Hayat,Menazilü’s-Sayirin ve Menazilü’s-Salikin sahibi Yusuf-i Hemedani (1048-1141) ;büyük fıkıh ve kelam alimlerinden ve meÅŸhur Milel Nihal kitabı sahibi Åžehristani (1076-1153) ;Åžafii fıkıh,hadis ve tefsir alimlerinden ve Me’alimü’t-Tanzil Tefsiri ile Mesabih hadis kitaplarının yazarı Begavi (?-1122 ) ;Åžafii alimlerinden ve tefsir ilminin üstatlarından Envarü’t-Tenzil,Tavaliü’l-Envar kitaplarının sahibi Kadı Beydavi;Kadiri yolunun önderi, fıkıh ve hadis ilimlerinde müctehid Aldülkadir-i Geylani (1077-1166) ;Nizamülmülk (1018-1092) dahil daha pak çok alim Büyük Selçuklu ve onlara baÄŸlı devletlerde çok hürmet ve himaye görüp,kıymetli eserler vererek insanlığa hizmet etmiÅŸlerdir
Bunları Türkiye Selçukluları devrinde;evliyanın büyüklerinden ve gönül sultanı Mevlana Celaleddin-i Muhammed Rumi (1207-1273) ve oğlu Sultan Veled (1227-1307); evliyadan Şemsi Tebrizi (?-1247) takip etmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla