Yalnız Mesajı Göster

Anadolu Selçukluları,Anadolu Selçukluları Kuruluş Tarihi,Anadolu Selçukluları Hakkınd

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Selçukluları,Anadolu Selçukluları Kuruluş Tarihi,Anadolu Selçukluları Hakkınd



Anadolu Selçukluları,Anadolu Selçukluları Kuruluş Tarihi,Anadolu Selçukluları Hakkında
Anadolu Selçukluları,Anadolu Selçukluları Kuruluş Tarihi,Anadolu Selçukluları Hakkınd1077 yılından 1308 yılına kadar sürmüştür 3 Döneme ayrılır

1) Kuruluş Devri ( 1077-1204 )
2) Genişleme Devri ( 1204–1243 )
3) Zayıflama Devri (1243-1308 )

KURULUŞ DEVRİ:

Diğer adı Türkiye Selçukluları olan Anadolu Selçuklularını Arslan Yabgu'nun torunu Süleyman Şah Kurmuştur Bunların Anadolu’ya girmeleri 1071 yılında Büyük Selçukluların Malazgirt Savaşını Kazanmasıyla başlamıştır Türklerin bu savaştan sonra Anadolu’ya akınları sürmüş ve bu akınlardan sonra akıncılar, doğudaki karargahlarına dönmüşler ve bu ülkeye yerleşmeye çalışmamışlardı Malazgirt savaşından sonra Bizans’ın askeri gücü zayıfladığı için Türkler Anadolu’ya yerleşmeye başladılar

Malazgirt Savaşının Türkler açısından sonuçları;
  • Anadolu’nun kapısı Türklere açıldı
  • Türkler Anadolu’yu fetih edip bir çok devlet ve beylik kurdular ( Bu devletlerden biri ANADOLU SELÇUKLULARI)
  • Anadolu Türklerin değişmeyen 2 Yurdu oldu
Malazgirt Savaşının Bizans açısından sonuçları;
  • Bizans çöküş dönemine girdi
  • Batıya doğru çekilmeye başlayıp Anadolu’yu kaybetti
  • Haçlı Seferlerinin doğmasına sebep oldu
(Daha çok sonuç vardır ama sadece Anadolu Selçuklularını ilgilendiren bölümler alındı)

Alp Arslan’ın ölümünden sonra Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve yanında 3 kardeşi ile birlikte Anadolu’ya geldiler Bunlardan ikisi Fatımi halifesinin hizmetinde Selçuklularla savaşınca tutsak düştüler ve Is Melikşah’a gönderildi Süleyman Şah Konya’yı aldı ve Süleyman Şah ve ağabeyi Mansur Bizans’taki taht kavgalarından yararlandılar Önce Anadolu’da Mikhael XVII’ye karşı bir ayaklanmayı yöneten Nikephoros Botaniates’i, daha sonra Nikephoros Melissenos’u desteklediler Bu arada Melikşah’ın Anadolu’ya gönderdiği komutanı Porsuk, Mansur’u öldürdü ama bir şey elde edemeden geri döndü Bizans ta ki taht kavgasını Alekios Komnenos’un kazanması üzerine Süleyman Şah Melissenos’un korumasını Türklere bıraktığı kaleleri, bu arada karargahı olan İznik’i bırakmadı ve İznik’i başkent yaptı Alekios, Süleymanşah la bir antlaşma yaparak zaten elinde bulunan Anadolu’da onun egemenliğini tanımak zorunda kaldı Doğu’ya yönelen Süleymanşah 1082-1084 arasında Tarsus, Adana, Masisa, Anabarza ve bütün Kilikia’yı zapt etti Antakya’ya savaşsız giren Süleymanşah Halep’i kuşattığı sırada Tutuş ve Artuk’un yönetimindeki Büyük Selçuklu Kuvvetlerine yenildi ve intihar etti

Süleyman Şah’ın Ölümünden Sonra Anadolu’da Meydana Gelen Olaylar
Süleymansah'in ölümünden sonra özellikle Anadolu'nun bati kesiminde ve Marmara bölgesinde vuku bulan olaylar hakkındaki bütün bilgimizi Bizans tarihçisi Anna Komnena'ya borçluyuz Anna Komnena'nin Alexiad adli eseri bilhassa kronolojik bakımdan çok karışık olmasına rağmen Türkiye tarihinin yaklaşık 40 yıllık bir kısmı için tek kaynaktır
Yukarıda temas ettiğimiz gibi Süleymansah 1084 yılı Aralık ayı içerisinde Antakya’yı fethetmek için yola çıkarken İznik ve civarını Ebu'l-Kasim adındaki bir Türk beyine bırakmıştı Ülkenin diğer bölgelerinin idaresi de muhtelif Türk kumandanlarına tevdi edilmişti Süleymansah'in Tutus'a mağlup olup intihar etmesinden sonra fırsattan istifade eden Bizans imparatoru Alexios'un Türklerin eline geçmiş olan Karadeniz kıyısındaki sahil şehirlerini geri almaya muvaffak olduğu anlaşılmaktadır Onun bu hususta Süleymansah'in ölümünden faydalanarak Anadolu'daki Türkleri kendine bağlamak için gayret eden Sultan Meliksah'in hiç tahmin etmeden verdiği bir fırsatı gayet iyi kullandığını görmekteyiz Sultan Melik sah bir adamını imparator Alexios'a göndererek ona sıhriyet (evlilik) yoluyla bir ittifak tesis etmeyi teklif etmiştir İmparator buna razı olduğu takdirde sultan sahildeki Türkleri geri çağırmayı, bu yerleri imparatora iade etmeyi ve gerektiğinde kendisine yardımcı olmayı taahhüt etmiştir Ancak elçi sultana ihanet ederek imparator için çalışmıştır
Süleymansah'in ölüm haberi, onun muhtelif bölgelere tayin etmiş olduğu Türk beylerinin bağımsız hareket etmelerine sebep oldu Bunlardan hükümet merkezi İznik’i elinde bulundurduğu için en nüfuzlusu olan Ebu'l-Kasim hiç tereddüt etmeden, kendisini sultan ilân ettiği gibi kardeşi Ebu'l-Gazi'yi de Kayseri ve civarına Emîr tayin etti Becerikli ve gayet ihtiraslı bir kimse olan Ebu'l-Kasim bundan sonra Marmara sahillerine akınlar yaparak bütün bölgeyi yağmalamamaya başladı Bunun üzerine imparator Alexios, Türk akıncılarını sahilden geri sürdü ve Ebu'l-Kasim'i barış istemeğe mecbur etti Ancak Ebu'l-Kasim barış müzakerelerini devamlı olarak uzattığından, imparator nihayet İznik üzerine bir kuvvet sevk etmeye mecbur kaldı
İleride de göreceğimiz gibi Alexios Porsuk'un büyük bir ordu ile yaklaşmakta olduğunu bildiğinden bu kuvvete karsı yalnız kalmak istememiş ve Türk'ü Türk'e kırdırmayı tercih etmiş olmalıdır O belki de bu sebepten dolayı Ebu'l-Kasim'in tamamiyla güçsüz kalmasını arzu etmemişti Alexios her halde bas basa kaldıkları takdirde Ebu'l-Kasim'i yola getirebileceğini İznik, İzmit ve civarını onun elinden alabileceğini tahmin ediyordu
Bütün bu olayların vuku bulduğu tarih hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz Cl Huart Porsuk'un Anadolu'ya gönderilisini 1088 olarak tarihleşmekte, onun Konya ve civarını Aksaray’ı aldıktan sonra İznik üzerine yürüdüğünü, fakat basari kazanamayınca geri çağırılıp yerine Urfa emri Bozan'ın tayin edildiğini söylemektedir Selçuklu tarihi hakkında yazılan diğer eser ve makalelerde de tarih verilmemektedir Yalnız IKafesoğlu, Porsuk'un takriben 1089 sonlarına doğru İznik’e gelebildiğini, fakat 3 aylık bir muhasaradan sonra bir netice alınamayınca geri çağrıldığını ve bu görevin Emir Bozan'a devredildiğini kaydeder
Muhtemelen 1090 yılı ortalarında Bizans kuvvetlerine mağlup olan Ebu'l-Kasim daha sonra İznik’e çekilmişti Ancak Porsuk'un Anadolu içinde bağımsız davranan muhtelif Türk beylerini itaat altına aldıktan sonra İznik’e yaklaşmakta olduğu sıralarda imparator Alexios Ebu'l-Kasim'a haber önererek onu İstanbul’a davet etti Anlaşıldığına göre Bizans hükümdarı Ebu'l-Kasim'a Porsuk'a karsı ittifak teklif etmiş ve onu bundan dolayı İstanbul’a davet etmişti Onun bu arada bir taraftan da Türklerin elinde bulunan İzmit’i ele geçirmek istediği bellidir Ebu'l-Kasim İstanbul’da gayet iyi karşılandı Hemen her gün kendisine ziyafetler veriliyor, hipodromda şerefine at ve araba yarışları tertip ediliyor ve İstanbul’da kalma müddeti her vesile ile uzatılmaya çalışılıyordu İki taraf arasında barış ve ittifak müzakereleri yapıldığı sırada ise Alexios, inşaat malzemesi mimarlar ve isçiler yüklediği gemileri İzmit’e yolladı Bunlar İzmit’i kontrol altına alacak yeni bir kale inşa etmekle görevlendirilmişlerdi Kalenin inşası bittikten sonra imparator Ebu'l-Kasim'a pek çok hediyeler vererek onu Iznik'e uğurladı Ebu'l-Kasim olup-bitenden haberdar olunca kadere boyun eğmek zorunda kaldı Bu sırada Porsuk İznik yakınlarına kadar gelmiş ve Ebu'l-Kasim ona karsı imparatorun yardımına muhtaç olmuştur İmparatorun hareket tarzına ve hilekârlığına çok içerleyen Ebu'l-Kasim bir müddet için kendi imkânları ile Porsuk'un kuvvetlerine karsı İznik’i korudu Ancak sonunda yardim rica etmek için imparatora müracaat etmek zorunda kaldı Bizans imparatorluğu bu sırada Peçeneklere karsı büyük bir ölüm kalım mücadelesi içinde idi İmparatorun bu cepheden ayıracak kuvveti yoktu Buna rağmen Ebu'l-Kasim'a yardim mecburiyetini hissetti İznik Porsuk'un eline geçecek olursa burayı Büyük Selçuklu imparatorluğundan kurtarıp geri almak hemen hemen imkânsız olacaktı Bu münasebetle küçük bir askeri birliği imparatorluk sancakları vermek suretiyle Ebu'l-Kasim'a yardıma gönderdi Bu yardim yolu ile Porsuk'u geri çekilmeye zorladı ve imkân bulursa İznik’i kendi adına zaptetmeyi umuyordu Porsuk'un şehri üç ay kuşatmasına rağmen basari sağlayamadığını gören Selçuklu sultani Meliksah İznik’in zaptından vazgeçmedi ve buraya değerli kumandanlarından Urfa emeri Bozan'i gönderdi Bozan'in şehri hücumla zaptetmek için birbiri arkasına yaptığı teşebbüsler Ebu'l-Kasim'in şiddetli müdafaası ve imparatordan istediği yardımı elde etmesi sebebi ile bir türlü netice vermedi İmparator bu sırada Peçenek problemini halletmiş olduğu için biraz olsun ferahlamış bulunuyordu Bozan bu şekilde İznik’i zapt edemeyeceğini anlayınca muhasarayı kaldırdı Ebu'l-Kasim'in da bu sıralarda bağımsız hüküm sürmek imkânının yok olduğunu fark ettiği anlaşılmaktadır Herhalde imparatorun kendisine ne maksatla yardim ettiğini anlamıştır Belki de imparatorla Meliksah arasında bir anlaşma yapılacağını haber almıştı Bu sebeple o doğrudan doğruya büyük sultana müracaat ederek Iznik'i onun valisi sıfatı ile idare etmeyi ümit ederek büyük hediyeler hazırladı ve kardeşi Ebu'l-Gazi'yi Iznik'te vekil bıraktıktan sonra sultanin yanına gitmek üzere Isfahan'a doğru yola çıktı Kaynakların verdiği bilgiye göre Ebu'l-Kasim bütün rica ve ısrarlarına rağmen Meliksah tarafından huzura kabul edilmemiş ve kendisine Anadolu içinde tam yetki verilmiş olan Emîr Bozan ile anlaşması tavsiye edilmiştir Arzusuna ulaşamayan Ebu'l-Kasim dönüş sırasında arkasından gönderilen bir müfreze tarafından yakalanarak yayının kirişi ile boğdurulmuştur Bu hadisenin Meliksah'in Bagdat'a gitmek üzere Isfahan'dan hareketinden kısa bir süre önce yaklaşık Eylül-Ekim 1092 tarihinde cereyan ettiği söylenebilir
Ebu'l-Kasim'in ölümünden sonra Ebu'l-Gazi İznik’i elinde tutmaya devam etti Tam bu sıralarda Sultan Meliksah'in vefat etmiş olması onu Bozan'dan kurtarmış oldu Zira Bozan bütün kuvvetleri ile birlikte Büyük Selçuklu Devleti'nde zuhur eden karışıklıklarda önemli rol oynamak üzere Suriye'ye doğru hareket etti Imparator Alexios bu defa Ebu'l-Gazi'yi hediyeler ve vaatlerle kandırıp İznik’i kendisine terk etmesini sağlamaya çalıştı Ebu'l-Gazi ise belki de henüz ağabeyinin ölüm haberini almamış olduğundan dolayı imparatoru oyalamakla yetindi Ancak Sultan Meliksah'in 1092'de ölümü Isfahan'da tevkif etmiş olduğu Süleymansah'in oğullarının serbest bırakılmalarına sebep oldu Muhtemelen Berkyaruk tarafından serbest bırakılan Süleymansah'in iki oğlu Kılıç Arslan ve Kulan Arslan Isfahan'dan süratle Anadolu'ya geldiler Yaklaşık 1092 sonunda veya 1093 yılı baslarında Iznik'e vardılar Zira bilindiği üzere Sultan Meliksah'in hanimi Terken Hatun küçük oğlu Mahmut’un Selçuklu tahtına çıkmasını sağlamak ümit ve arzusu ile Meliksah'in ölümünü bir müddet gizlemişti Böylece haberin başkent Isfahan'a ulaşması ve Kılıç Arslan ile kardeşinin buradan hareketleri ve İznik’e varışları her halde uzunca bir müddet almış olmalıdır Bizans tarihçisi Anna Komnena'nin rivayetine göre Iznik'te bulunan Türkler Selçuklu sah zadelerinin gelişini büyük bir sevinçle karşıladılar Ebu'l-Gazi'de hiç direnmeden iktidarı Kılıç Aslan’a devretmiştir Büyük Selçuklu merkezinden kaçarak Anadolu'ya gelen Kılıç Arslan ve kardeşinin babaları Süleymansah'a tabi olmuş bulunan Orta Anadolu'dan kuvvet topladıkları anlaşılmaktadır Bunların bu kuvvetlerle birlikte İznik’e gelmeleri ve İznik hükümetini devralmaları yukarıda belirttiğimiz gibi en erken 1092 sonu veya 1093 yılı baslarında olabilir

IKılıç ARSLAN Dönemi

Kılıç Arslan’ın yetkisi sadece İznik ve çevresini kapsıyordu ve Kılıç Arslan; İzmir ve çevresinde Çaka Bey, Amasya, Niksar ve Tokat çevresinde Danişmentliler Diyarbakır bölgesinde Artuklular, Erzincan ve çevresinde Mengücekliler bulunuyordu Ve Kılıç Arslan en çok Çaka Bey’le uğraşmak zorunda kalıyordu Çaka Bey, Peçenek Türkleriyle iş birliği yaparak Bizans’ı ortadan kaldırmak istiyordu ve Bizans için büyük bir tehlike oluşturmaktaydı Bu sırada Çaka Bey kızını Kılıç Arslan’la evlendirmişti ama bu evlilikten sonra Kılıç Arslan’ın kafasına Çaka Bey’in giderek büyüdüğü takıldı ve ona gelen ve içinde "Çaka Bey senin devletini ele geçirmek istiyor" içerikli bir mektup geldi ve Bizans’da Kılıç Arslan’la ittifak yaptı ve sonra Kılıç Arslan kayınpederini öldürdü çünkü bu hem Kılıç Arslan’ın hem de Bizans’ın işine geliyordu ve Kılıç Arslan doğuya yönelerek Mezopotamya ile Anadolu yaylasını birbirine bağlayan bir merkez konumundaki Malatya’yı kuşattı Bu sırada Bizans uslu durmuyor Haçlı seferlerinin başlamasını istiyordu Ve Haçlı seferleri başladı ve Haçlılar İznik’i kuşattılar Kılıç Arslan Malatya’dan vazgeçerek İznik doğru yola çıkmasına karşın kuşatmayı engelleyemedi Haçlıların Türkler açısından en önemli sonucu, Türkleri kıyılardan içerdeki yaylalara çekilmeyi zorlaması oldu Ve Kılıç Arslan savaşları sadece Haçlıları yıpratmak için yapmıştı Birinci Haçlı fırtınası geçtikten sonra Konya’yı başkent yapan Kılıç Arslan Bizans’la ittifak yaparak doğuya tekrar yöneldi

Dânismendliler 1071-1178 yılları arasında Sivas, Amasya, Tokat ve Malatya ile civarlarında hüküm süren bir Türk beyliğidir Sultan I Kiliç Arslan'in Haçlılarla meşgul olduğu sırada Danismendli Gümüstekin Gazi 1100 yılında Ermeni Gabriel'in elinde bulunan ve daha önce Sultan Kiliç Arslan tarafından da muhasara edilmiş olan Malatya'ya hücum etti Zor durumda kalan Gabriel haçlı reislerine haber gönderip acil yardim istedi Bunun üzerine Antakya prinkepsi (prens) Bohemund yola çıkarak Dânismendli Gümüstekin Gazi üzerine yürüdü Fakat mağlûp oldu ve esir alınarak önce Sivas'ta daha sonra da Niksar'da hapsedildi Bu durum İslâm dünyasında büyük bir sevinç uyandırdı Haçlılar ise çok büyük endişeye kapıldılar Bohemund'u kurtarmak için harekete geçen bir haçlı ordusu yukarıda temas edildiği gibi 1101 yılında Ankara’yı zaptederek yol boyunca pek çok köy ve kasabayı tahrip ve yağma etti Ayni maksatla harekete geçen başka bir haçlı ordusu da Anadolu topraklarına girmişse de Dânismendli Gümüstekin Gazi Halep Selçuklu meliki Rıdvan ve diğer emîrlerle işbirliği yapan Sultan Kılıç Arslan bu haçlı ordusunu Merzifon yakınlarında tamamen imha etmiştir Ne yazık ki bu gelişmeler Anadolu Selçuklularıyla Dâ-nismendliler arasındaki işbirliği ve ittifakın bozulmasına sebep olmuştur
Müşterek düşmanın imhâ edilmesinden sonra 1102 yılında Malatya’yı ele geçiren Danismendli Gümüstekin Gazi ile Sultan Kılıç Arslan arasında rekabet başladı 1103 tarihinde Maras yolu ile Antakya üzerine yürümekte olan Kılıç Arslan Danismend Gazi’nin Bohemund'u 100 bin dinar fidye karşılığında serbest bıraktığını, esirler arasında bulunan Richard'in da salıverilmesi maksadıyla imparator Alexios Komnenos ile müzakereye giriştiğini öğrenince hem Anadolu Selçuklu Sultani hem de müttefiki olması itibarıyla alınan fidyendin yarısının kendisine verilmesini istedi Fakat Gümüstekin Gazi bu teklifi reddedince onun üzerine yürüdü ve 1103 yılında mağlûp etti

Kılıç Arslan, Danişment Gazi’nin ölümünden sonra Malatya’yı ele geçirdi Ardından Büyük Selçukların nüfuz alanındaki Harran ve Musul’ a girdi Bu, Hanedanın iki kolunu karşı karşıya getirdi Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar’ın Musul valisi Çavlı, Artuklu İlgazi ve Halep Selçuklu Meliki Rıdvan’ın desteğiyle Kılıç Arslan’ı Habur ırmağını atıyla geçmek isterken boğularak öldü(1107)

Kılıç Arsan’ın ölümünden sonra Anadolu bir süre boş kaldı Ve İslam Dünyası genç yaşta ölen Kılıç Arslan için yasa boğuldu Taht bir süre boş kaldıktan sonra yerine yetişken oğlu Şahin Şah geçti

ŞAHİN ŞAH’IN KISA DÖNEMLİ PADİŞAHLIĞI (1110-1116)

Anadolu’nun bir süre başıboş kalmasını fırsat bilmeye çalışan Bizanslılar Edremit’ten İzmir’e ve Antalya’ya kadar uzanan bölümü almak istedi Orduları Türklere zülüm yaptı Türkler Haçlı seferlerinde kahramanlık gösteren Hasan Bey’den yardım istedi Ama Hasan Bey’de bekleneni veremedi ve Bizanslılara mağlup oldu Bu sırada Türklerin kötü durumda olduğunu fırsat bilen Ermenilerde saldırmaya başladı ama bu sefer Türkler zafer kazanmıştı Şahin Şah Bizans’ın Akınlarını durdurmak amacıyla gönderilen ordular Alaşehir valisi Gabras tarafından mağlup edildi Bu sefer bir elçi gönderen Şahin Şah barış istedi ve Bizans bunu kabul etti Ama sonucu belli olmayan savaşlar yine olmaktaydı Şahin Şah 21 yaşındayken boğularak öldü

İZZEDDİN I MESUT (1116-1155)

1Mesut taht’ a geçtiği sırada Bizanslılarda da taht değişimi oluyordu Bizanslıların başına Ioannes imparator geçti Kılıç Arslan zamanında güçlenen Danişmentliler Anadolu Selçuklularını himayesi altına aldı 1142 zamanında Danişmentliler arasında taht kavgaları başladı Ve bunları fırsat bilen I Mesut hem himayeden kurtuldu hem de sınırlarını genişletti Ankara’yı Çankırı’yı daha sonra Elbistan bölgesini topraklarına kattı Böylece Anadolu’da ki üstünlük Danişmentlilerden Selçuklulara geçti Selçukluların giderek güçlenmesi Bizanslıları endişe altına itti ve A Selçukluklarını Anadolu’dan atmak istedi Bundan dolayı Konya’ya doğru yola çıktı Bizans Ordusunu sürekli takip eden Selçuklu Ordusu Akşehir’de vuku bulan savaşta imparator Manuel ayağından vurulmasına karşın, Selçuklu ordusu geri çekilmek zorunda kaldı Ve Selçukluların geri çekilmesiyle Rumlar Türkleri tahrip ederek Konya şehrine giderek yaklaştılar Bu sırada Konya üzerine Bizans ordusunun yürüdüğünü duyan I Mesut Aksaray’a gelip hazırlıklarını yaptıktan sonra Konya üzerinde karşılaştılar Birkaç ay süren savaşta Selçuklular Bizans ordusunu yıpratmışlardı ama yenememişlerdi ve bundan dolayı Konya’yı alamayacağına karar veren Manuel çareyi İstanbul’a geri dönmekte buldu I Mesut 2 Haçlıları Eskişehir yakınlarında yendi (1147) Bu savaşta Selçuklular bir çok ganimet elde etti ve daha sonra kalelerine çekildiler Daha sonra 1149’da Haçlıların elinde bulunan Maraş’ı 1151,’de Behisni, Keysun, Antep, ve Raban’ı zapt etti Bütün Danişmentli kollarını himayesi altına altı ve Kilikia;’da ki Ermeniler üzerine 2 sefer düzenledi (1153, 1154) Sultan Mesut veba hastalığından dolayı öldü ve sultanlık görevini II Kılıç Arslan’a bıraktı Sultan Kayseri'yi damadı Danismendli Zünnûn'a Sivas ve Amasya’yı da diğer damadı Yagibasan'a vermiş, onların da bu bölgelerde Sultan II Kılıç Arslan'a tabi olarak hüküm sürmelerini istemişti

II KILIÇ ARSLAN DÖNEMİ (1155-1192)

Bunun üzerine Kılıç Arslan önce Devleti bertaraf etti Sonra da Ankara ve Çankırı meliki olan Sahinsah üzerine yürüdü Bu fırsatı değerlendiren Danismendli Yagibasan da Sivas'tan Kayseri'ye hareket etti Kılıç Arslan bu haberi alir almaz süratle Yagibasan üzerine yürüdü İki ordu savaşa girmek üzere iken alimlerin gayretleriyle buna mani olundu Fakat Yagibasan kısa bir süre sonra Elbistan'a saldırınca iki ordu yeniden karsi karsıya geldi Alimler yine oraya girip savası engellediler ve taraflar arasında anlaşma sağladılar (1155) Bu işlerle uğraştıktan sonra Kilikia’ya dönerken (1159) Kılıç Arslan’a bağımlı Türkmenlerin saldırısına uğrayan Bizans imparatoru Manuel, Selçuklulara bir darbe indirmeye kara verdi Manuel, Şahinşah ve Yağıbasan ittifakıyla karşı karşıya gelen II Kılıç Arslan, Bizans’a yanaştı, önemli ödünler veren II Kılıç Arslan Bizans’la bir antlaşma yaptı (1162)
Antlaşmaya göre;
1 Sultan Bizans imparatorluğunun düşmanlarını kendi düşmanı olarak kabul edecek ve bunlarla mücadele eden Bizans’ın safinda yer alacak,
2 Sultan ele geçirdiği Bizans şehirlerini iade edecekti
3 II Kılıç Arslan imparator Manuel'in bilgisi olmadan başka devletlerle herhangi bir anlaşma imzalamayacak ve Manuel'in yaptığı seferlere yardımcı kuvvetler gönderecekti
4 Sultan Türkmenlerin Bizans hakimiyetindeki topraklarına yaptığı akınlara mani olacaktı

Böylece Anadolu’daki rakipleri karşısında serbest kalan II Kılıç Arslan, Melik Şah’ın elindeki Ankara ve Çevresini, Malatya dışındaki tüm danişmentli topraklarını ele geçirdi(1164-1174) 1175 Selçuklularla Bizans ilişkileri bozuldu ve 1176 da Manuel Konya üzerine büyük bir orduyla yola çıktı
Bizans imparatoru Manuel, II Kılıç Arslan daha fazla kuvvetlenmeden üzerine yürümek ve Anadolu'yu Türklerden kurtarmak istiyordu Bu düşüncelerle 1176 ilk baharında Ayasofya'da yapılan muhteşem bir törenle İstanbul’dan yola koyuldu Frank, Macar, Sırp ve Peçeneklerden oluşan bu büyük ordunun sayısı hakkındaki rakamlar 700 bine kadar ulaşmaktadır Sultan tekrar elçi gönderip barış talebini tekrarladı Fakat imparator sultani yaptığı iyiliklere nankörce cevap vermekle suçluyordu Bizanslı kumandanlar Türklerin savaş gücünden bahsederek imparatoru barışa teşvik ediyorlardı Fakat Manuel onları dinlemiyordu Manuel orduyu hazırladıktan sonra Eskişehir yolu yerine Denizli yolunu takip edip Selçukluları arkadan vurmak istiyordu Bunun üzerine Selçuklular Müslüman beylerden yardım istedi ve yardım talepleri geri çevrilmedi Yardım istediği sırada düşman kuvvetlerine karşıda yıpratma savaşları yaptı Selçukluların asker sayısı 10 bindi ve yıpranmış bir orduyla savaş planlıyordu ve erkenden savaşmak varken daha çok önlerini açarak onları yıpratmayı planlıyorlardı Ve MYRİKEPHALON’da karşı karşıya geldiler ve Selçuklular sanki orduyu parçalarcasına büyük bir galibiyet kazandılar Bu galibiyetle Bizans’ın Türkleri Anadolu’dan atma hayalleri suya düşmüş oldu Savaştan sonra doğuya yönelen II Kılıç Arslan, Danişmentli Emir Gazi’nin 1124’te Tuğrul Arslan’dan aldığı Malatya’daki Danişmentli koluna son verdi (1178) II Kılıç Arslan artık yorulmuş ve seferlere çıkmaz olmuştu Bundan dolayı ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırdı

OĞULLAR ARASINDA PAYLAŞILAN YERLER(*1)

1 Kutbeddin Melik sah, Sivas ve Aksaray
2 Rükneddin Süleyman sah, Tokat ve havalisi
3 Nureddin Sultan Sah, Kayseri
4 Mugiseddin Tuğrul Sah, Elbistan
5 Muizzeddin Kayser Sah, Malatya
6 Muhyiddin Mesut, Ankara, Çankırı, Kastamonu ve Eskişehir
7 Giyaseddin Keyhüsrev, Uluborlu ve Kütahya
8 Nasreddin Berkyaruk Sah, Niksar ve Koylu hisar
9 Nizameddin Argunsah, Amasya
10 Arslan Sah, Niğde
11 Sencer Sah, Ereğli’ye melik tayin edildiler
(Bu taksim büyük bir ihtimalle 1182-1186 yılları arasında yapılmıştır )

II Kılıç Arslan’ın yaptığı bu paylaştırma taht kavgalarına ve bunların sonucu olarak devletin zayıflamasına yol açtı Alman imparatoru Friedrich Barbarossa’nın yönettiği üçüncü Haçlılar Selçuklu topraklarından geçerken Türkmenlerin saldırılarıyla karşılaştılar Konya’ya egemen olan büyük oğlu Melikşah’la Ankara meliki Mesutşah, Akşehir’de Haçlıları durdurmaya çalıştıysa da başarılı olamadılar Konya’ya giren (1190) Haçlılar, kenti yağmalamaya başladılar Kılıç Arslan bir an önce Suriye’ye varmak isteyen Haçlılarla bir antlaşma yaptı 1192 de II Kılıç Arslan’ın ölümünden sonra yerine küçük oğlu I Gıyaseddin Keyhusrev geçti (*2)

II Kılıç Arslan'in ölümü üzerine küçük oğlu ve veliahdı Giyaseddin Keyhüsrev Selçuklu tahtına geçti Annesi Bizans imparator ailesine mensup bir kadındı Kılıç Arslan ülkeyi taksim ettiği sırada onu Uluborlu'ya melik tayin etmişti Babasının ölümünü bir süre gizledikten sonra sultanlığını ilân etti Kardeşleri kendisini sultan olarak tanımamakla beraber saltanat hukukunu çiğnemeye cesaret edememiş ve melik unvanlarıyla yetinmek zorunda kalmışlardır En tehlikeli rakibi Kutbeddin Meliksah'in bir süre sonra ölümü üzerine biraz rahat nefes alma imkânı bulan Giyaseddin Keyhüsrev Ankara meliki Muhyiddin Mesud ile Tokat meliki Rükneddin Süleyman Sah'in fetihlerle diğer kardeşleriyle meşgul olmalarından istifade ederek kayda değer bir sıkıntıyla karsılaşmadan Konya'da Selçuklu tahtını elinde tutabildi Hatta Menderes vadisine kadar fetihlerde bulundu Çok sayıda esir ve bol miktarda ganimetle döndü Esirleri Akşehir’e sevk edip köylere yerleştirdi Onlara tohumluk dağıttı ve beş yıl boyunca vergiden muaf tuttu Daha sonra Bizans imparatoru ile barış yapılınca bunlara diledikleri yerlere gidebilecekleri söylendi Fakat onlar Müslüman Türkler arasında yasamayı tercih ettiler
Selçuklu tahtını ele geçirmek isteyen Rükneddin Süleyman Sah Ankara meliki Mesud'un elindeki bazı yerleri zaptederek onu kendine tabi kildi Daha sonra diğer kardeşlerini de hakimiyet altına alıp Konya üzerine yürüdü Ona mukavemet edemeyeceğini anlayan Giyaseddin Keyhüsrev 1196 yılına kadar tahtını korumuş ve aynı yıl Konya’yı Tokat meliki Rükneddin Süleymansah'a terk etmek zorunda kalmıştır

II SÜLEYMAN ŞAH DEVRİ (1196-1204)

II Kılıç Arslan'in en kuvvetli oğullarından biri olan Süleyman Sah Konya’yı ele geçirmek için plânlar yapmaya başladı Kardeşlerine gönderdiği mektuplarda tahta çıktığı takdire kendilerini bulundukları yerlerde melik olarak bırakacağını vaat etti Böylece onların da desteğini sağlayıp Kayseri-Aksaray yolu ile Konya'ya yürüdü Şehri dört ay kuşattıktan sonra Giyaseddin ile anlaştı Buna göre Süleyman Sah Sultana, çocuklarına, emîrle-rine ve hazinesine dokunmayacağına ve istediği yere gitmesine müsaade edeceğine söz verdi İki kardeş anlaşma şartlarına bağlı kalacaklarına yemin ettikten sonra Giyaseddin Konya'dan ayrıldı Süleyman Sah 7 Ekim 1196'da şehre girerek Selçuklu tahtına oturdu Giyaseddin Keyhüsrev Konya'dan ayrılırken iki oğlu Izzeddin Keykavus ve Alâeddin Keykubad'i şehirde bırakmıştı Süleyman Sah yeğenlerine ilgi gösterip diledikleri şekilde hareket edebileceklerini söyledi II Süleyman Sah önce kardeşlerinden Argun Sah ve Berkyaruk Sah'a karsı sefere çıkıp Amasya ve Niksar'i topraklarına kattı (594/1197) Elbistan meliki Mugiseddin Tugrul Sah da kendisine tabi olduğunu bildirdi Böylece Malatya meliki Kayser Sah ile Ankara meliki Mesud hariç bütün kardeşleri Süleyman Sah'a bağlılık arz etmiş oluyorlardı
Süleyman Sah'in dahili meselelerle uğraşmasını fırsat bilen Bizans imparatoru III Alexios doğrudan Selçuklu topraklarına tecavüz edemedi Ancak Giresun'da batan bir gemiyi kurtarmak üzere gönderdiği donanma Samsun limanındaki gemilere saldırdı Mallar yağmalandı Bunun üzerine tüccarlar Süleyman Sah 'a şikâyette bulunup yardim istediler Sultan bir elçi gönderip malların iadesini ve anlaşma yapılmasını istedi Neticede Bizanslılar Türklere yıllık vergi ödemeyi ve tüccarların malları için de tazminat ödemeyi kabul ettiler
Süleyman Sah kardeşlerini kendine tabi kıldıktan sonra taht kavgalarından istifade eden Ermenilerin üzerine yürüdü Ermeni kralı Leon Torosları asarak Kayseri yöresine kadar gelmiş ve bazı kaleleri ele geçirmişti Bunun üzerine 1199 yılında Ermenilere karsı harekete geçen Süleyman Sah işgal edilen Selçuklu kalelerini geri aldı Kilikya Ermeni Krallığı Anadolu Selçuklularına tabi oldu
Gürcülerin sürekli olarak Türk topraklarına saldırmaları üzerine II Süleyman Sah 598 (1202) tarihinde Gürcistan seferine çıktı Doğu Anadolu'da tabi hükümdar ve beylere de haber gönderip kendisine katılmalarını istedi Bu sırada Erzurum Saltuklu hükümdarı Alâeddin Meliksah'i da huzuruna çağırdı Meliksah Sultanı Erzurum yakınlarında büyük bir törenle karşıladı Bazı tarihçiler onun sultani karşılamada kusurlu davrandığı ve geç kaldığı için tevkif edildiğini söylerken diğer bazı kaynaklar da barış müzakereleri sırasında tevkif ve hapsedildiğini ifade ederler 25 Mayıs 1202 tarihinde Erzurum'a giren Sultan Rükneddin Süleyman Sah Saltuklu hükümdarını hapsedip bütün topraklarına el koydu ve bu yöreyi kardeşi Elbistan meliki Tugrul Sah'a ikna ederek Saltuklu hanedanına son verdi
Sultan Süleyman Sah Erzurum'u aldıktan sonra asil hedefi olan Gürcistan üzerine yürüdü Selçuklu ordusu Mecingerd kalesi civarında ordugâh kurdu Fakat ordugâhta istirahat halinde iken Gürcülerin baskınına maruz kaldı ve ağır kayıplar verdi Gürcüler Selçuklu ordugâhına hücum ederek çok miktarda ganimet ele geçirdiler Türk birlikleri ordugâhtan ayrılıp daha uygun bir müdafaa mevkiine çekilirken Sultanın çevrini (saltanat şemsiyesi) taşıyan görevlinin (çetrdâr) ati tökezleyip çetr yere düştü Bunu gören emîr ve askerler sultanin basına bir musibet geldiğini sanarak korkuya kapıldı ve dağıldılar Bizzat Süleyman Sah orduyu toplamak için seferber olduysa da netice alamadı ve Türk ordusu ağır kayıplar verdi Süleyman Sah Tuğrul Sah ve bazı beyleriyle Erzurum'a döndü Gürcüler ordugâhı işgal edip sayısız eşya ve levâzım, altın ve gümüş kaplar, çadırlar, halılar, at, katır ve deveyi ganimet aldılar Esir düsenler arasında Erzincan Mengücüklü Beyi Behram Sah da vardı Onu, fidyesini ödeyerek kurtardılar (1202)
Gürcistan mağlubiyetine rağmen Süleyman Sah Anadolu’da sağladığı birliği devam ettirmiştir Gürcüler de Türk topraklarını istilaya cesaret edememişlerdir İntikam hissiyle dolu olarak ikinci defa Gürcistan üzerine yürürken 6 Temmuz 1204 tarihinde (6 Zilkade 600) Konya-Malatya arasında ölmüş ve Konya kalesindeki Kümbedhane'de defnedilmiştir Gürcüler onun ölümünü fırsat bilerek 1205'te Malazgirt, Erciş ve Samankale'ye kadar olan toprakları işgal etmişlerdir Ancak Erzurum meliki Tuğrul Sah Ahlatsahlar'dan Begtimur ile birlikte Gürcüleri bozguna uğratmışlar ve Gürcistan içlerine kadar ilerleyerek çok sayıda esir ve ganimetle geri dönmüşlerdir
Süleyman Sah yaklaşık 8 yıl süren saltanatı sırasında ülkede millî birliği sağlamış, hudutlarını doğuda Gürcistan'a, kuzeyde Karadeniz sahillerine kadar genişletmiş, Mengücüklü, Artuklu, Eyyubi hükümdarlıklarını ve Kilikya Ermeni krallıklarını kendisine tabi kılmıştır Süleyman Sah yüksek devlet adamlığı vasıflarını haiz, engin kültürlü ve sair bir hükümdardı Diğer birçok Türk hükümdarı gibi o da alim, sair ve sanatkârları himaye etmiştir
Süleyman Sah'ın ani ölümü üzerine nüfuzlu kumandanları oğlu III Izzeddin Kılıç Arslan'ı hükümdar ilan ettiler Çocuk yaşta Selçuklu tahtına çıkan III Kılıç Arslan tahtı sekiz ay sonra amcası I Giyaseddin Keyhüsrev'e terk etmek zorunda kaldı (1205)

Alıntı Yaparak Cevapla