Prof. Dr. Sinsi
|
Bruner, Batı Dünyasında Jerome Bruner,Bruner Eğitim Süreci
2 Tekrar Stratejileri
Kısa süreli belleğin süre ve depolama yetikliği açısından sınırlılığı, tekrar ve gruplama stratejileri ile artırılabilir Tekrar stratejileri bir listeyi yinelemek ya da bir metini aynen tekrar etmek gibi bilginin uzun süreli belleğe daha uygun işlenmesine yardım eder Ayrıca tekrar stratejileri ezberleme için de kullanılır Flavell ve Wellman (1977) küçük çocukların tekrar stratejisini kullandıklarını ancak anımsamanın sorunlu olduğunu belirtirler (16)
Bilginin olduğu gibi tekrarlandığı basit tekrar (maintenance rehearsal) bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalmasını sağlar Basit tekrarın bu işlevi dışında kullanılması yararlı değildir Bazen, bir şiiri ezberlemek gibi, kullanılabilir Bilginin uzun süreli bellekte depolanmasını sağlamak için, bilginin anlamlı kılınması, eklemlemeli tekrar (elaborative rehearsal) ile olanaklıdır Tekrar stratejisini kullanırken öğrenen kişi, olguları zihinsel ya da sesli yineler, bir metini aynen kopya eder ya da önemli tümceleri tekrarlar
Öğrenilecek metin düz yazı türünde ise tekrar stratejileri, konuyu sesli olarak tekrarlama, yazıya aktarma, bazı bölümleri aynen alıntılama ve yazının önemli kısımlarının altını çizmeyi kapsamaktadır
3 Anlamlandırmayı Artıran Stratejiler
Anlamlandırmayı artıran stratejiler bilginin aynen uzun süreli belleğe geçişinden çok anlamlı bir bütün olarak yerleşmesini sağlarlar Yeni gelen bilgiye anlam verilebilmesi için bireyin konu ile ilgili önbilgileri olmalı ve yeni bilgiyi varolan bilgilerle ilişkilendirebilmelidir
4 Yürütücü Biliş Stratejileri
Yürütücü biliş, öğrenenlerin benimsedikleri belli öğrenme stratejilerini kullanma yetenekleri ve kendi düşünmelerine ilişkin düşünmektir (25) Bireyin kendi bilişsel süreçleri ile ilgili bilgisidir Birçok yazar yürütücü bilişin iki temel öğeye sahip olduğu konusunda görüş birliği içindedir Bu öğelerden biri, bilişe ilişkin bilgidir Diğeri de bilişi denetim, izleme, düzenleme gibi öz düzenleme mekanizmalarıdır (Baker ve Brown, 1984; Brown, 1982; Gagne, E, 1985; 1993) Bilişe ilişkin bilgi, bilgiyi ve anlayışı içerir Öğrenen kişinin, belirli bir öğrenme durumunda kullandığı çeşitli öğrenme stratejileri ve kendi öğrenme sürecine ilişkin anlayışa sahip olmasıdır Örneğin; görsel eğilimli bir öğrenci kavram haritaları oluşturmanın, yeni bilgiyi anlama ve anımsamada kendisi için iyi bir yol olduğunu bilir Yürütücü bilişin ikinci öğesi bilişi izlemedir Bilişi izleme, bireyin öğrenilecek durumun öğrenilmesinde en uygun stratejiyi seçme, kullanma, izleme ve değerlendirme, yeniden düzenleme yapma yeteneğidir (26) Kavrama ve bilişin kazanılması bir metindeki sözcükler, bölümler, paragraflar gibi bilgi öğeleri ve bilgiyle öğrencilerin yaşantıları gibi temel bilgiler arasındaki ilişkileri içermektedir (27) Kavrama, öğrenilen bilginin öğeleri arasındaki ilişkilerin ve bu bilgi ya da düşüncelerle bir bireyin sahip olduğu temel bilgiler ve yaşantı arasındaki ilişkilerin yapısal ya da kavramsal bir biçimde düzenlenmesidir Yürütücü biliş stratejileri genellikle kavramayı izlemek için kullanılır Kavramayı izleme; bir öğretim ünitesi ya da etkinliği için öğrenme hedeflerinin saptanmasını, bu hedeflere erişilme düzeyini belirlenmesini ve gerektiğinde hedeflere ulaşmak için kullanılan stratejileri değiştirmeyi gerekli kılar
5 Duyuşsal Stratejiler
Öğrenciler kendi kendilerine öğrenirken uygun bilişsel stratejileri kullansalar bile kimi kez öğretim hedeflerine ulaşmada güçlüklerle karşılaşırlar Bu güçlükler, duygusal etmenlerden kaynaklanabilir Öğrenmede duygusal ya da güdüsel etmenlerden oluşan engelleri ortadan kaldırmak için kullanılan stratejiler duyuşsal stratejiler olarak adlandırılmaktadır
Bu alandaki araştırmalar, öğrencilerin dikkatlerini toplamayı, yoğunlaşmalarını sürdürmeyi, edim kaygısının üstesinden gelmeyi, güdülenmeyi sağlama ve sürdürmeyi, zamanı etkili olarak kullanmayı sağlayacak stratejiler üzerinde yoğunlaşmaktadır (29)
Sonuç olarak, öğrencilerin gerek örgün eğitimde derslerde başarılı olmaları, gerekse örgün eğitimden sonra yaşadığımız bilgi çağında kendilerini geliştirebilmeleri için kendi kendilerine öğrenmeleri ve öğrenmelerini izleme yeterliği kazanmaları gerekmektedir Okullarda öğrencilere belli disiplinlerin temel kavram ve ilkeleri öğretilirken öğrenme stratejileri de öğretilmelidir İlköğretimden başlayarak öğretimin her düzeyinde derslerde konunun gerektirdiği öğrenme stratejilerinin öğretimine yer verilmelidir Çünkü iyi bir öğretim, öğrencilere nasıl öğreneceklerini, nasıl anımsayacaklarını, nasıl düşüneceklerini, güdülenmelerini nasıl sağlayacaklarını öğretmeyi içerir
LEV VYGOTSKY
Rus psikologu Lev Vygosky (1978), çocuğun sosyal çevresinin bilişsel gelişimde önemli bir rolü olduğunu ileri sürmüştür Çocuklar, çevresindeki kişilerden ve onların sosyal dünyalarından öğrenmeye başlamaktadırlar Çocukların kazandıkları kavramların, fikirlerin, olguların, becerilerin, tutumların kaynağı sosyal çevreleridir Çocuğun içinde yaşadığı çevre, kültür, ona sağlanan uyarıcıların türünü ve niteliğini belirler O halde, bilişsel gelişimin kaynağı, kişisel psikolojik süreçlerden önce, insanlar ve kültür arasındaki etkileşimdir
Vygotsky’e göre tüm kişisel psikolojik süreçler, insanlar arasında, çoğu zaman çocuk ve yetişkinler arasında paylaşılan sosyal süreçlerle başlar Bunun en açık örneği “dil” dir Sosyal etkileşimler bizim üzüntülü olduğumuzu ya da mutlu olduğumuzu belirler Sosyal çevremiz bizi belli bir kategoriye yerleştirir Örneğin; zeki, uzun, kısa, zengin vb Sonuç olarak bizim bütün kişisel psikolojik süreçlerimiz, kültürümüz tarafından biçimlendirilmiş sosyal süreçler olarak başlar
Vygotsky, çocuğun bilişsel gelişimini etkilemede yetişkin rolünün çok önemli olduğunu vurgular Ona göre, çocuklar, yetişkinlerle ya da diğer çocuklarla işbirliği içinde birlikte çalıştıklarında bilişsel gelişimleri beslenir
Bilişsel gelişim, başkaları tarafından düzenlenen davranışlardan, bireyin kendi kendine düzenlediği davranışlara doğru bir ilerleme gösterir Öğretmenlerin ve diğer yetişkinlerin asıl iş görüsü, dışsal denetimi giderek azaltıp çocuğun içsel denetimini beslemek ve kendi kendini düzenlemesini desteklemektir
Kısaca, birçok öğretme durumunda yetişkinler, çocukların düşünme ve problem çözme etkinliklerini kontrol ederler Ancak bu kontrol, çocukların öğrendiklerini içselleştirmelerini sağlamalı, onları bağımsız düşünürler ve problem çözücüler haline getirmelidir
Vygotsky’e göre yetişkinin, çocuğun bilgiyi içselleştirmesine bilgiyi kazanmasına yardım edebilmesi için iki noktayı belirlemesi gerekir Bunlardan birisi, çocuğun herhangi bir yetişkinin yardımı olmaksızın, bağımsız olarak kendi kendine sağlayabileceği gelişim düzeyini belirlemektir İkincisi ise, bir yetişkinin rehberliğinde çalıştığında gösterebileceği potansiyel gelişim düzeyini belirlemektir Bu ikisi arasındaki fark, çocuğun yakınsal gelişim alanıdır Vygotsky’nin gelişim ve eğitime getirdiği en önemli kavram yakınsal gelişim alanıdır
O halde Vygotsky’e göre öğretim, çocuğun gelişimini ileriye götürebildiği ölçüde iyidir Öğretim, çocuğun yakınsal gelişim alanını etkili olarak kullanmasını sağlamalıdır Bu nedenle, doğrudan bire bir öğretim ve çocukların çocuklarla ve yetişkinlerle etkileşimlerini sağlayan öğretim biçimleri çocuğun bilişsel gelişiminde önemli rol oynar ( Vygotsky, 1986)
PİAGET
Kişiliğin gelişimini Piaget’ in bilimsel gelişim sürecine göre açıklamaya çalışırsak şunları söyleyebiliriz:Piaget dört gelişim evresinden ( duyu - devinim dönemi, işlem öncesi dönem, somut işlemler dönemi, soyut işlemler dönemi ) söz eder Ergenlik dönemi Piaget’ in ileri sürdüğü soyut işlemler dönemi sırasında gerçekleşir ve ergenliğin başlamasıyla bilişsel yapı soyut işlemlerde yoğunlaşır
Piaget ( 1950 ), yaşamı boyunca insan aklının işleyişinin gelişimini incelemiştir Yeni bir tür düşünme kapasitesi olarak tanımladığı “simgesel işleme”yi bu gelişimin en yüksek seviyesi olarak görür Yedi ve on bir yaşları arasında çocuklar oldukça somut kavramlarla düşünürler fakat, akıl ve zeka açısından heyecan verici şeyler yapmaya başlarlar Eğitimin büyük kısmı bu yıllarda alınır, yine de, geliştirilmesi gereken özel bir düşünce vardır ve bu bir sonraki dönemde gerçekleşecektir “Simgesel İşleme” yi edinme 11 - 12 yaşlarında başlar ve ergenler bu özelliğe yaşamlarının en önemli döneminde sahip olurlar Soyut düşünme yetilerini geliştirirken, kendi düşüncelerini tartabilirler Simgeleri anlama yetileri gelişir ve bunun sonucu olarak simgesel düşünmeyi anlarlar ( Onvin, 1997:88 )
Ergenlik öncesi çocuklarda soyut düşünebilme ve anlama yeteneği yoktur Henüz ergenlik dönemine girmeyen bir çocuğa “Sen kimsin?” sorusunu sorduğumuzda muhtemelen ismini söyleyecektir Fakat aynı çocuğa “Sen nasıl bir insansın?” sorusunu sorarsak sorumuzu anlamayacak ve cevapsız bırakacaktır
Ergenlik dönemine girmeden hemen önce bir şeyler olur ve çocuklar için yeni bir dünyanın kapıları açılır Zekalarında büyük bir gelişme olmaz, ancak dünyayı değişik bir açıdan görmelerini sağlayan yeni bir beyin yetisi geliştirirler O zamana kadar ya siyah ya da beyaz olan pek çok şeyde gri tonlarını da görmeye başlarlar Daha önce doğru ya da yanlış diye nitelendirdikleri şeylere net sınırlar çizmenin zor olduğunu görürler İnsanlar hakkındaki fikirleri de değişir Bir zamanlar kusursuz olarak gördükleri kişilerin bazıları daha az kusursuz bulunur Hep kötü olarak kabul ettikleri kişilerde bazı iyi taraflar olduğunu fark ederler Akıl ve duygu gelişimlerinin bu aşamasında ergenler, kendilerini, çevrelerini, kendilerine benzeyen veya benzemeyen diğer insanları anlamalarına yardımcı olacak bazı yetenekler geliştirirler Usa vurma, analiz etme ve ayırım yapma yetenekleri gelişmiştir
|