Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Devleti'nin Kurucuları, Osmanli Padişahlarinin İsimleri,Osmanli Padişahlari
III Mehmed (1595 - 1603)
Sultan Üçüncü Mehmed, 26 Mayıs 1566'da, Manisa'da doğdu Babası Sultan Üçüncü Murad, annesi Safiye Sultan'dır İsmini, Fatih Sultan Mehmed'e benzemesi için, büyük dedesi Kanûnî Sultan Süleyman koydu Orta boylu, kumral saçlı ve güzel yüzlüydü İyi bir ilim tahsili yaptı ve Tâcü't-Tevârih yazarı Hoca Sadeddin Efendi'den dersler aldı Sultan Üçüncü Mehmed, 1583'te Manisa sancakbeyiliğine tayin edildi 1595 yılının Ocak ayına kadar görev yaptığı Manisa'dan, Babasının ölüm haberi üzerine hareket ederek, 27 Ocak 1595 tarihinde geldiği İstanbul'da, Osmanlı tahtına geçti Sultan Üçüncü Mehmed, annesini çok sever, sayar ve dinlerdi Bundan yararlanan annesi Safiye Sultan, Osmanlı sarayında hâkimiyet kurdu Bazı konularda Padişahı zorlayıp istediğini yaptırıyor, bu da devlet işlerinde karışıklıklara sebep oluyordu Dindar olup, tasavvufa da son derece meraklıydı Hz Muhammed'in ismi anılınca, saygısından derhal ayaga kalkardı Üçüncü Mehmed devri, duraklama dönemine rastlar Sultan Üçüncü Mehmed, kolayca üzüntüye kapılır, yemekten, içmekten kesilirdi Celâlî isyanları ve İran savaşlarının çok uzun sürmesi onu büyük üzüntü içinde bıraktı İçkiyi sıkı bir şekilde yasaklayıp, bütün gizli meyhaneleri kapattırdı
Erkekçocukları: Birinci Ahmed, Birinci Mustafa, Selim, Mahmud
I Ahmed (1603 - 1617)
Sultan Birinci Ahmed, 18 Nisan 1590 günü, Manisa'da doğdu Babası Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan'dir Iyi bir tahsil gördü Arapça ve Farsça'yi mükemmel derecede ögrenmisti Ok atmak, kiliç kullanmak, ata binmek gibi savas ve askerlik alanlarinda çok usta olan Sultan Birinci Ahmed, ava ve cirit oyununa çok düşkündü Çok sade giyinirdi Babası Sultan Üçüncü Mehmed'in vefati üzerine 21 Aralik 1603'te, Eyüb Sultan'da kiliç kusanarak tahta geçti Sultan Birinci Ahmed, Kanûnî Sultan Süleyman'dan sonraki Padişahlar içinde devlet isleriyle yogun sekilde ugrasan ilk Padişahti Çocuk denecek yaslarda bile mükemmel kararlar alirdi Daima ilim ve irfan sahibi büyük kisilerle birlikte olur ve onlara akil danisirdi
Sultan Birinci Ahmed'in hayatinda on dört sayisinin önemli bir yeri vardir Çünkü, on dört yasinda Padişah olmus, on dört yil saltanat sürmüs ve Osmanlı Padişahlarinin on dördüncüsüdür Dindar bir Padişah olan Sultan Birinci Ahmed'in Hz Muhammed'e olan bagliligi o kadar ilerledi ki, onun ayak izlerinin resmi içine bir siir yazmis ve o siiri kavugunda ölünceye kadar tasimistir O siir sudur:
Sultan Birinci Ahmed, yakalandigi tifüs hastaligindan kurtulamayarak 21 Kasim'i 22 Kasim'a baglayan gece 1617 yılında yirmi seKız yasinda vefat etti
Erkekçocukları: Ikinci Osman, Dördüncü Murad, Sultan Ibrahim, Bayezid, Süleyman, Kasim, Mehmed, Hasan, Selim, Hanzâde, Ubeyde,
Kızçocukları: Gevherhan Sultan, Ayse Sultan, Fatma Sultan, Atike Sultan
I Mustafa (1617 - 1618 / 1622 - 1623)
Sultan Birinci Mustafa, 1592 yılında, Manisa'da doğdu Babası Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan'dır Sultan Birinci Mustafa güzel yüzlü, seyrek sakallı, sarı benizli ve iri gözlü bir padişahtı İki defa padişahlık yaptı Sinirli bir yapıya sahipti Sultan Birinci Mustafa, ağabeyi Sultan Birinci Ahmed'in padişahlığı süresince, on dört yıl sarayın bir odasında hapis hayatı yaşadı O devirde bu gerekli görülüyordu Aksi halde şehzadeler devlet yönetimine karışıyor, hatta padişahı devirmek için harekete bile geçebiliyor ve devlet birliği tehlikeye düşüyordu Buna meydan vermemek için
şehzadeler "izale" olunur veya bir odaya
kapatılırdı Sultan Birinci Ahmed, tahta geçtiğinde kardeşini öldürtmemiş, ancak sarayda mahbus tutmuştur Kafes hayatı denilen bu süre sonunda Sultan Birinci Mustafa, Osmanlı hanedanının en büyük erkek evlâdı olması dolayısıyla tahta çıkarılmış fakat kısa sürede dengesiz hareketleri görüldüğünden ulemâ, asker ve devlet erkânının ittifakı ile hal (tahttan indirme) edilmiştir Sultan Genç Osman'ın tahttan indirilip katlinden sonra bir kez daha cülûs etmişse de bir buçuk yıl sonra aklî dengesizliği nedeniyle tekrar tahttan indirilmesi icab etmiştir
Sultan Birinci Mustafa ile birlikte kardeş katli nadiren görülmüş, artık şehzadeler sarayda kafes ardında tahta geçecekleri günü beklemeye başlamışlardır Tabii vâlide sultanlar, şehzade anaları arasında rekabetler başlamış, her biri bir vezire ve diğer gruplara dayanarak entrikalarla padişah değiştirmeye çalışmışlardır
Sultan Birinci Mustafa, dindar bir insandı Sadaka vermeyi çok severdi Hattâ sarayın havuzuna hizmetçilerin toplaması için para atardı Saraydaki hayatını ibadet ederek, dinî eserler okuyarak geçiriyordu Tahta geçmesi için ikinci kez davet edildiği zaman, odasında Kuran-ı Kerim okuduğunu ve padişahlık istemediğini bildirmişti
Genç Osman (1618 - 1622)
Sultan Genç Osman, 3 Kasım 1604 tarihinde, İstanbul'da dünyaya geldi Babası Birinci Ahmed, annesi Mahfirûz Haseki Sultandır Mahfirûz Haseki Sultan aslen Rum'dur Sultan Genç Osman, on dört yaşında iken, amcası Sultan Birinci Mustafa'nın tahttan indirilmesi üzerine Osmanlı tahtına oturdu Annesi onun yetişmesi için çok titiz davrandı Sultan Genç Osman, iyi bir terbiye ve tahsil gördü Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve İtalyanca gibi doğu ve batı dillerini klâsiklerinden tercüme yapabilecek kadar güzel öğrendi Çok güzel bir yüzü olan Genç Osman zekî, enerjik, atılgan, cesur ve gözü pek bir padişahtı Sultan Genç Osman, Fatih Sultan Mehmed devrine kadar yapıldığı gibi saray dışından,
Şeyhülislam Es'ad Efendi'nin ve
Pertev Paşa'nın kızları ile evlendi Yavuz
Sultan Selim devrinden itibaren padişah saray dışından evlenmediği için bu davranış önemli bir değişiklik oldu
Kendisine plânlarını uygulayacak bir sadrazam bulamadı Tarihte eşine az rastlanır
bir şekilde tahtan indirilerek, Yedikule
zindanlarında boğularak şehit edilen Sultan
Genç Osman, babası Sultan Birinci Ahmed'in Sultanahmed Camii'nin yanındaki türbesine defnedildi
Tahta çıkar çıkmaz devlet erkânı içindeki üst düzey yetkilileri değiştiren, müderris ve kadıların atanma yetkilerini şeyhülislâmdan alan Sultan Genç Osman çok yenilikçi bir padişahtı
Erkek çocukları: Ömer, Mustafa
Kız çocuğu : Zeynep Sultan
IV Murad (1623 - 1640)
Sultan Dördüncü Murad, 26 Temmuz 1612 tarihinde, İstanbul'da doğdu Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan'dır Sultan Dördüncü Murad, uzun boylu, iri cüsseli, yuvarlak yüzlü ve heybetli bir padişahtı Osmanlı Sultanlarının en kudretlilerinden biri olarak tarihe geçti Son derece zeki, gözü pek, cesur, kuvvetli ve enerjik bir insandı
Sultan Dördüncü Murad, çok iyi cirit ve ok atardı Bu gücünü katıldığı savaşlarda da gösterdi Din büyüklerine hürmet eder
Şeyhülislâm Yahya Efendi'ye "Baba" diye
hitap ederdi İçki ve tütünü yasakladı Gece sokağa çıkma yasağı koydu Arapça'yı ve Batı dillerini çok iyi bilirdi İlmi ve ilim adamlarını çok sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider, onları yeni çalışmalar yapmaları için teşvik ederdi Sultan Dördüncü Murad döneminin önemli olaylarından biri de
Hezarfen Ahmed Çelebi'nin kanat takarak,
Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçmasıydı
Sultan Dördüncü Murad, çevresinde olup bitenleri dikkatle takip eder insiyatifini kullanmakta asla tereddüt etmezdi Hükümdarlığının ilk yıllarında annesinin etkisinde kaldıysa da daha sonra kadınların saltanatına son verdi; hain ve hilekâr sadrazamları şiddetle cezalandırdı Memleket meselelerini yakından takip edip, çözümler üretmeye çalıştı On yedi yıl hükümdarlık yaptıktan sonra, içkiye aşırı bağımlılığından dolayı henüz 28 yaşında vefat etti
Sultan Dördüncü Murad'ın saltanatını iki devreye ayırmak mümkündür Henüz on bir yaşında iken tahta geçtiğinden devlet işleri büyük ölçüde annesi Kösem Sultan'ın elinde yürümekteydi Onunla birlikte olan vezirler, gözünün önünde Hafız Ahmed Paşa'yı askere parçalatmışlar, genç padişahı da korkuyla dehşete düşürmüşlerdir Osmanlı memleketlerinde asayiş ve huzur kalmamış, zorbalar şehirleri ele geçirmişlerdi Delikanlılık çağında idareyi bizzat ele aldıktan sonradır ki Sultan Dördüncü Murad biraz da şiddet yolu ile bütün zorbaları sindirmiş, tekrar devlet hakimiyetini kurmuştur Tütün yasağı bahanesiyle kahvehanelerde toplanan işsiz, güçsüz, zorba takımını kontrol altında tutmuş, şiddetli ceza ve hattâ idamlarla tekrar idarî ve adlî nizamı kurabilmiştir
|