TEOMAN
|
Efendimizin(S.A.V) Kırk Hadisi

40 hadis güldestesi
İslam, iman, Müslüman, ahlâk, din deyince aklımıza neler geliyor? Ya da bu kavramları tanımlamak istersek en veciz şekliyle bunu nasıl başarabiliriz?
İlk anda çok zor gelse de aslında hiç de yorulmamıza gerek yok Bu konularla ilgili dilimize yerleşmiş ve pelesenk olmuş öyle güzel ifadeler var ki, her gün kaynağını bilerek ya da bilmeyerek defalarca kullanıyoruz Atasözü olarak bildiğimiz ve yeri geldiğinde kullandığımız yüzlerce vecizenin aslında hadis-i şerif olduğunu bilmek ilk anda çok şaşırtıcı
Bu esrarlı kutlu sözlerin İslamiyet ve iman sahası başta olmak üzere birçok girift konuyu ne de güzel ifade ettiğini, özetlediğini, kulaklara küpe haline getirdiğini hissetmek ise ayrı bir duygu
Milletimiz bin sene İslamiyet’e bayraktarlık görevini yerine getirirken, Efendimiz’in kutlu sözlerini de her zaman başının tâcı yapmıştır Anadolu bozkırlarından Balkan ovalarına, Orta Asya steplerinden Yemen çöllerine, Nil vadisinden Fas’a kadar milyonlarca kilometrekarelik alanda inşa edilen camilerin, kervansarayların, medreselerin, şifahânelerin duvarlarına, kapılarına, mezar taşlarına kazınarak billurlaşan bu ifadeler günümüzü de aydınlatıyor Atalarımızın “yerde koymadığı” kutlu sözleri onlara layık torunlar olarak bizim de baş tacı etmemiz gerekiyor Son zamanlarda hadisleri küçümseyen bakış açılarının sudûr ettiğini biliyoruz Onlara göre sünnet hiçbir şey ifade etmiyor Ancak, Efendimiz’in sünnetinin yaptırım gücünün aynı Kur’an gibi olduğunu Haşr Sûresi 7’nci ayette bize bildiren Rabbimizdir: “Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa sakının ”
O'na (sas) kayıtsız şartsız uymamız gerektiğini bize hatırlatan (Al-i İmran 31-32), Hz Peygamber’in vereceği hükmü beğenmediğimiz takdirde imanımızdan olacağımızı (Nisa 64) bildiren yine Ezel ve Ebed Sultanı’dır (cc)
“Bana Kur’an ve onunla beraber onun gibisi (sünnet) verildi Yakında karnı tok, koltuğuna kurulmuş birisi ‘size Kur’an yeter, O’nda neyi helal buluyorsanız onu kabul ediniz’ diyecek Şunu iyi biliniz ki Allah Resûlü’nün haram kıldığı da Allah’ın (cc) haram kıldığı gibidir ” (Ebu Davud, es-Sünne, 5; Et-Tirmizi, El-İlim, 10; İbni Mace, El Mukaddime, 2)
Hem Kur’an’ın hem de sünnetin kaynağı İlâhi’dir Kaynağı aynı oluşu nedeniyle Kur’an’a uymak ve kabul etmek nasıl şart ise Efendimiz’in sünnetine uymak da öyledir Her farzı biz ancak O’nun sünneti üzere, yaptığı ve tarif ettiği gibi yaparsak bizim için iki cihan saadetini getirecektir Yoksa, kılmak farzdır, eğer farzlar keyfe bırakılsaydı biz oturup Kur’an’dan bir bölüm okuyup “Namaz kıldım ” diyebilirdik Ya da, Kâbe’yi şöyle bir dolanır biraz alışveriş yapıp geri döner ve “hacı oldum” sanabilirdik Ama bize emredilen farzları, vacipleri, müstehapları “sünnete” göre yerine getirmektir Efendimiz, “Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum ” buyuruyor O yüzden hem O’nu yaşatmak hem de şefaatine nail olabilmek için Prof Dr Ali Yardım Bey’in nefis bir şekilde derlediği Şihâb’ül-Ahbar Tercümesi adlı kitaptan sizin için 40 hadis-i şerifi seçtik ve bir güldeste yaptık:
40 HADİS
Âfetü’l ilmi en-nisyânü => İlmin âfeti unutkanlıktır
Et-tebessümü sadakatün => Tebessüm etmek sadakadır
Et-tuhûru şatru’l îman => Temizlik imanın yarısıdır
A’kilhâ ve tevekkel => (Deveyi) Bağla ve tevekkül et
Sûmû tesıhhû => Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz
Es-salâtü imâdü’d-dîni=> Namaz dinin direğidir
Talebü'l helâli cihâdün => Helal peşinde koşmak cihattır
Ed-dêllü alel-hayri kefâilihi => Hayra vesile olan yapan gibidir
El-kelimetü't-tayyibetü sadakatün => Güzel söz sadakadır
El-cennetü tahte zılâli's-süyûf => Cennet kılıçların gölgesi altındadır
El-mecâlisü bi'l-emaneti => Meclislerdeki sözler emanettir
El-cennetü dâr-ül eshıya => Cennet cömertler yurdudur
Es-savmü nısfu’s sabr => Oruç sabrın yarısıdır
Es-sabru nısfu’l iman => Sabır imanın yarısıdır
Es-sabru ınde sadmeti’l ûlâ => Sabır, musibetin ilk anındakidir
Es-sabrü miftahü’l-fereci => Sabır felahın anahtarıdır
Efdalü ibadeti edvemühâ => İbadetin efdali devamlı olandır
El-Kur'ânü hüve'd-devâ => Kur'an, sırf devâdır
Men samete necâ => Dilini tutan kurtuldu
Re'sü'l-hikmeti mehâfetullah => Hikmetin başı, Allah korkusudur
El-ıdetü atıyyetün => Vaad edilen verilmelidir
Ed-duâü silahu'l mü'min => Dua mü'minin silahıdır
İsmah yüsmah leke => Müsamaha et ki sen de göresin
Es-salâtü nûr'ul-mü'min => Namaz mü'minin nûrudur
En-nedemü tevbetün => Pişmanlık tövbedir
El-mescidü beyt-ü külli takıyyin => Mescid, takva sahiplerinin evidir
Ed-dînü en-nasîhatü => Din nasihattir
Ed-duâü hüve'l ibadetü => Dua ibadettir
El-cümuatü haccü'l-mesakîn => Cuma fakirlerin haccıdır
Hüsnü's-suâli nısfu'l-ilm => Güzel soru, ilmin yarısıdır
Es-selâmü kable'l kelâm => Önce selam sonra kelam
İzâ gadıbte fe'sküt => Öfkelendiğinde sus
Kesretü'd-dahiki tümîtü'l kalb => Çok gülmek kalbi öldürür
Es-savmü cünnetün => Oruç kalkandır
Es-subhatü temneu'r-rızk => Sabah uykusu, rızka engeldir
El-hamrü ümmü'l-habâis => İçki kötülüklerin anasıdır
Zina'l-uyûni en-nazaru => Gözlerin zinası bakmaktır
El kanâatü mâlün lâ yenfedü => Kanaat bitmez bir sermayedir
El-hayâü mine'l îmani => Hayâ, imandandır
El-mer'ü alâ dîni halîlihî => Kişi, arkadaşının dini üzeredir
__________________
|