Prof. Dr. Sinsi
|
Yemeklik Yağların Beslenmedeki Rolü Yemeklik Yağların Beslenmemize Faydası Yararları
Yemeklik Yağların Beslenmedeki Rolü Yemeklik Yağların Beslenmemize Faydaları Yararları
Yemeklik Yağların Beslenmedeki Rolü Yemeklik Yağların Beslenmemize Faydası Yararları BESLENME
Vücut binlerce tür organik molekül içerir ancak, sağlık için su ve bir enerji kaynağı dışında, yalnızca 24 organik bileşime, 9 esansiyel amino asite, 2 yağ asitine ve 13 vitamine gereksinim gösterir Besinlerdeki organik maddelerin büyük çoğunluğu, her ne kadar vücutta metabolize ve assimile olurlarsa da, diyetten çıkarılmaları durumunda herhangi bir hastalığa neden olmadıklarından, asal besin maddesi sayılmazlar (nonossential) Vücut yapısının karmaşıklığı ile karşılaştırıldığında, besinsel gereksinimlerin bu basitliği, organizmanın biosentez yeteneğinin bir sonucudur
Besinlerdeki inorganik bileşiklerden 15� inin beslenme yönünden asal (essential) olduğu bilinmektedir; bunlar, kalsiyum, fosfor, iyot, demir, magnesyum, manganez, molibden, çinko, bakır, sodyum, potasyum, klorür, krom, kobalt ve selenyumdur (Arsenik, vanadiyum ve kalayın da eser asal eleman olmaları olasıdır)
Bir asal besi elemanı gereksinim miktarı, vücudun normal kitlesini morfolojisini koruyan ve fizyolojik işlevlerini sağlayan, kendisine ait bir yetersizlik durumunun klinik ya da biyokimyasal belirtilerini önleyen en düşük miktar olarak tanımlanır Çocuklarda, buna normal büyüme hızını da eklemek gerekir Bir asal besin alımı kısıtlandığında, vücut bu besiyi (a) emilimi (absorption) arttırarak (kalsiyum ve demir) (b) yıkımı (katabolizma) yavaşlatarak (amino asitler, kalori) atılımı azaltarak (sodyum, potasyum, magnezyumi klorur, fosfat, su) ve vücut yedeklerini harekete geçirerek (Vit A, Vit B12 asal yağ asitleri) koruyabilir Ne zaman ki bu homeostatik (içrek) *****izmalar yetersiz kalır, işte o zaman besin yetersizliği durumu ortaya çıkar
Son otuz - kırk yıldan bu yana, artmış bireysel gelir, genişletilmiş toplumsal yardım programları, besinlerin vitamin ve minerallerle zenginleştirilmeleri de içinde olmak üzere çeşitli değişik etkenler, bilinegelen beslenme yetersizliği hastalıklarının sıklığını azaltmıştır Yine de, malnütrisyon yani yetersiz beslenme, hem belirgin ve hem de saklı biçimleri ile, özellikle fakir kesimde, yaşlılarda, alkoliklerde, süregelen hastalığı olanlarda ve hastane toplumlarında hala önemli bir sorun olmaktadır
Beslenmeyi, dengeli beslenmeyi yalnızca gerekli besi maddelerinin yeterli miktarda alımı şeklinde değerlendirmek pek de doğru değildir ve konuyu eksik, dar anlamı ile değerlendirmedir Kesinlikle önem verilmesi gereken bir özellik daha vardır Nasıl ki bir besinin (ister asal ister asal olmayan) beli bir özgül eşik değerin altındaki miktardan vücut yapı ve işlevinde bozulmaya yol açıyorsa, üst ödünlenebilme (tolere edilebilirlik) sınırını aşan miktarlarda besin alımı da, akut geri dönebilen belirtilere, akut geri dönebilen zararlanmalara ya da ilerleyici sistemik bozukluklara yol açabilir O halde fizyolojik diyet, her bir besi maddesinin en düşük gereksinim ve en yüksek ödünlenebilme (tolerable) eşikleri arasında, alınabilmesini sağlamalıdır
|