| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Türk Bilim Adamları Buluşları Ve Çalıştığı Alanlar 
 
            Türk Bilim Adamları Buluşları Ve Çalıştığı Alanlar Türk Bilim Adamları Buluşları Ve Çalıştığı Alanlar
 
 Türk Bilim Adamlarının çalışmaları
 Türk bilim Adamlarının buluşları
 
 CAHİT ARF
 
 1910 yılında Selanik'te doğdu
  Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale  Superieure'de tamamladı (1932)  Bir süre Galatasaray Lisesi'nde  matematik öğretmenliği yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fen  Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı  Doktorasını yapmak için  Almanya'ya gitti  1938 yılında Göttingen Üniversitesi'nde doktorasını  bitirdi  Yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde  profesör ve ordinaryus profersörlüğe yükseldi  Burada 1962 yılına kadar  çalıştı  Daha sonra Robert Koleji'nde Matematik dersleri vermeye  başladı  1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu  (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu  Daha sonra gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırma ve  incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi  olarak görev yaptı
  1967 yılında yurda dönüşünde Orta Doğu Teknik  Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi  1980 yılında emekli oldu  Emekliye ayrıldıktan sonra TÜBİTAK'a bağlı Gebze Araştırma Merkezi'nde  görev aldı  1985 ve 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği  başkanlığını yaptı  Arf İnönü Armağanı'nı (1948) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü kazandı  (1974)
  Cebir ve Sayılar Teorisi üzerine uluslararası bir sempozyum  1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri arasında Arf'in onuruna Silivri'de  gerçekleştirilmiştir  Halkalar ve Geometri üzerine ilk konferanslarda  1984'te İstanbul'da yapılmıştır  Arf, matematikte geometri kavramı  üzerine bir makale sunmuştur  Cahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir  kalp rahatsızlığı nedeniyle aramızdan ayrıldı    
 GELENBEVİ İSMAİL EFENDİ (1730 - 1790)
 
 1730 yılında şimdiki Manisa'nın Gelenbe kasabasında doğan Gelenbevi  İsmail efendi, Osmanlı İmparatorluğu matematikçilerindendir
  Asıl adı  İsmail'dir  Gelenbe kasabasında doğduğu için ikinci adı onun bu doğduğu  kasabadan gelir  Daha çok Gelenbevi adıyla ün kazanmıştır  Önce, kendi çevresindeki bilginlerden ilk bilgilerini almıştır
  Daha  sonra, öğrenimini tamamlamak üzere İstanbul'a gitmiştir  Burada, çok  değerli ve kültürlü öğretmenlerden yararlandı ve matematiğini oldukça  ilerletti  Müderrislik sınavına girerek kazandı ve 33 yaşında müderris  oldu  Bundan sonra kendisini tümüyle ilme verdi  Gelenbevi, eski yöntemle problem çözen son Osmanlı matematikçisidir
  Sadrazam Halil Hamit paşa ve Kaptan-ı Derya Cezayirli hasan paşa'nın  istekleri üzerine, Kasımpaşa'da açılan Bahriye Mühendislik Okulu'na  altmış kuruşla matematik öğretmeni olarak atandı  Bu atama ona parasal  yönüyle bir rahatlık getirdi  Bazı silahların hedefe vurmaması, padişah III
  Selim'i kızdırmış ve  Gelenbevi'yi huzura çağırarak ona uyarıda bulunmuştur  Hedefe olan  uzaklığı tahmin ederek gerekli düzeltmeleri yapmış ve topların hedefe  vurmalarını sağlamıştır  Gelenbevi'nin bu başarısı padişahın dikkatini  çekmiş ve padişah tarafından ödüllendirilmiştir  Gelenbevi, Türkçe ve Arapça olmak üzere tam otuz beş eser bırakmıştır
  Türkiye'ye logaritmayı ilk sokan Gelenbevi İsmail Efendi'dir  
 EL-HARİZMİ
 
 Ebu Abdullah Muhammed bin Musa El-Harezmi, Özbekistan'da doğdu
  Doğum  tarihi kesin olarak bilinmemektedir  Hayatı hakında çok fazla bilgi  bulunmamaktadır  Batı bilim dünya-sında en sürekli, en derin etkiler  bırakmış matematikçi olarak tanınmıştır  El Harizmi'nin en çok ilgi gören eserleri Kitabü'l muhtasar fi'l Cebr ve'l Mukabele ve Kitabü'l muhtasar fi Hisabü'l Hindi dir
  Harizmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin ilk eser yazan  kişidir
  Bu bilim dalı daha önce az çok işlenmiş ve kısmen geometriden  ayrı bir ilim dalı olmaya başlamıştı  Birinci dereceden denklemler  çözülebiliyordu, hatta hesaplama metodlarıyla ikinci dereceden  denklemlere çözüm bulunuyordu  Fakat henüz ikinci derece denklemlerin  köklerini bulma yöntemi geliştirilmemişti  İşte El Harizmi'nin El Cebr ve'l Mukabele kitabı ikinci dereceden  denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak işleyen ilk eser  niteliğindedir ve 600 yıldan uzun bir süre (15
  yüzyıla kadar) el  üstünde tutulmasının nedeni de budur  Harizmi'nin Denklem Grupları
 El Harizmi, adı geçen eserinde denklemleri iki grupta toplamaktadır:
 Birinci grupta, çözümleri derhal bulunabilen bizim bugünkü sembollerle ifade edersek
 x2 = ax
 x2 = n
 ax = n
 şeklindeki denklemlerdir
  Bunların çözüm kurallarını gösterdikten sonra El- Harizmi ikinci denklem grubuna geçer
 x2 + ax = n
 x2 +n = ax
 ax + n = x2
 Ve bunların çözümünü bugün bildiğimiz metotla yapar
  Bu kitapta ayrıca, ikinci dereceden denklemlerin hangi durumlarda iki  kökünün , hangi du-rumlarda çift kökünün olacağını ve hangi durumlarda  denklemin reel kökü olamayacağını çok açık bir şekilde belirtmiştir
  Bu  kuralları bir öğretmen yeteneğiyle ortaya koyduktan sonra El Harizmi ,  bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır  Harizmi'nin bu eseri matematik tarihi bakımından çok önemli gelişmelere  dayanak ve başlangıç olmuş 600 yıldan biraz daha fazla (15
  y  y  sonuna  kadar) matematik öğretimi için temel sayılmıştır  Eser, Endülüs  medreseleri aracılığıyla Batı'ya geçmiştir  İlk Latince çevirisi 1183'te  yapılmıştır  Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamaları eseri  hayranlıkla incelemişler, ve kendi öğretilerinde bu eserden  faydalanmışlardır  1486 yılında Leipzig Üniversitesi'nde okutulmaya  başlanmıştır  1598 -1599 yıllarında hala cebir biliminde tek kaynak  Harizmi'nin bu eseridir  El Harizmi matematiğin yanı sıra astronomi ve coğrafya ilimlerinde de  eserler vermiştir
  Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu  eserler 12  y  y  da Latince' ye çevrilmiştir  Bunun yanısıra Ptolemy'nin  coğrafya kitabını düzeltmelerle yeniden yazmış, 70 tane bilim adamıyla  birlikte çalışarak 830 yılında bir dünya haritası çizmiştir  Dünyanın  çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır  Güneş  saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılmış eserleri de vardır  
 HÜSEYİN TEVFİK PAŞA
 
 Hüseyin Tevfik Paşa (1832-1901) Vidin'de doğmuş, genç yaşta İstanbul'a  gelmiş ve Askerî Okul'da okumuştur
  Burada, matematik derslerindeki  yeteneğiyle Cambridge Üniversitesi'nden mezun olmuş olan matematik  hocası Tahir Paşa'nın dikkatini çekmiş ve Tahir Paşa kendisine özel  dersler vermiştir  Tahsilini bitirdikten sonra Harbiye'ye cebir hocası  olarak atanmış, Tahir Paşa ölünce onun matematik dersleri de Hüseyin  Tevfik Paşa'ya kalmıştır  Harbiye'deki hocalığı devam ederken, Tophâne  Tecrübe ve Muayene Komisyonu'na da getirilmiştir  1868'de Paris'teki  Mekteb-î Osmanî'ye müdür muavini olarak gönderilmiş ve aynı zamanda  balistik ve tüfek imalatı üzerine incelemelerde bulunmakla  görevlendirilmiştir  Bu arada matematik bilgisini geliştirmek için  üniversiteye de devam etmiş ve Paris'te kaldığı iki yıl boyunca bazı  makaleler yayımlamış ve bilimsel toplantılara katılmıştır  Hüseyin Tevfik Paşa, 1872'de Amerika'daki bazı silah fabrikalarına  ısmarlanan tüfeklerin imalatını ve şartnâmeye uyulup uyulmadığını  kontrol etme göreviyle Amerika'ya gönderilmiştir
  1878 yılına kadar  Amerika'da kalmış ve bu süre içinde matematikle uğraşmıştır; Lineer  Cebir adlı İngilizce kitabını bu sırada yazmış ve Argand'ın kompleks  sayılarla ilgili teorisinde ileri sürdüğü çarpımı üç boyutlu uzaya  uygulamanın bir yolunu bulmuştur  Eserinin önsözünde şöyle söylemektedir: "Bu kitapta incelenen lineer  cebir, dünyanın Sir William Hamilton'a borçlu olduğu quaterniyonlara çok  benzer
  Lineer cebir, quaterniyonların bütün potansiyellerine sahiptir  ve güçlüğü daha azdır  Quaterniyonlar üniversitelerde öğretilmektedir ve  kabul görmüş bir bilgidir  Lineer cebirin de aynı kabülü görüp  görmeyeceğini, hattâ quaterniyonların yerini alıp almayacağını şimdiden  bilmiyorum"  Kendi sisteminin üstünlüğünü ise şöyle ifade etmiştir:
 "Quaterniyonların çarpımı, isim olarak bile düzlem geometride ele  alındığında, bizi üç boyutlu uzayda çalışmaya zorlamaktadır; halbuki  lineer cebirde yalnızca iki boyut ele alındığı zaman bir üçüncü boyutu  düşünme durumunda değiliz"
  Hüseyin Tevfik Paşa'nın bu eseri tercüme değildir ve konuya özgün katkı yapması açısından çok önemlidir
  Tevfik Paşa'nın başka pek çok görevleri olmuş, Fransa ve Amerika'da  kaldığı sıralarda Fransızca ve İngilizce'yi, bu dillerde kitap  yazabilecek kadar iyi öğrenmiştir
  Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Yusuf Ziya  Paşa ile birlikte Cemiyet-i Tedrisiyye-i İslâmiye'nin ve Dârüşşafaka'nın  kurucularındandır  Burada matematik dersleri vermiş, yine bu sıralarda  arkadaşlarıyla çıkarttığı Mebâhis-i İlmiyye adlı aylık dergiye makaleler  yazmıştır  Bu dergide yayımladığı makaleleri arasında "Mahsûsât ve  Gayr-ı Mahsûsât" isimli felsefî bir yazısı, ayrıca türev ve fonksiyonlar  üzerine yazıları bulunur  Hüseyin Tevfik Paşa, daima devlet memuriyetiyle görevli olmasına rağmen,  matematik bilimlerle ilgilenmeye zaman ayırabilmiş, zengin bir  kütüphane oluşturmuş, çevresindeki Sâlih Zekî gibi yetenekli gençlere,  vakit ayırmış, periyodik yayınlarla entellektüel bir ortamın oluşmasına  gayret sarf etmiştir
  
 KERİM ERİM
 
 İstanbul Yüksek Mühendis mektebi'ni bitirdikten (1914) sonra Berlin  Üniversitesi'nde Albert Einstein'in yanında doktorasını yaptı (1919)
  Türkiye'ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim ü-yesi olarak çalışmaya  başladı  Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı  Yeni kurulan  İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde analiz profesörü ve dekan olduğu  gibi Yüksek Mühendis Mektebi'nde de ders vermeye devam etti  Yüksek  Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülünce buradan  ayrıldı ve yalnızca İstanbul Üniversitesi'nde çalış-maya devam etti  Daha sonra burada ordinaryüs profesör oldu  1948 yılında Fen Fakültesi  Dekanlığı'na getirildi  1940 - 1952 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne  bağlı Matematik Enstitüsü-'nün başkanlığını yaptı
  Türkiye'de yüksek  matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağ-daş matematiğin  yerleşmesinde etkin rol oynadı  Mekaniğin matematik esaslara  dayandırıl-masına da öncülük etti  Matematik ve fizik bilimlerinin  felsefe ile olan ilişkileri üzerinde de çalışmalarda bulunan Erim'in  Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır  Bunlardan bazıları şunlardır: Nazari Hesap(1931), Mihanik(1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap(1945),  Über die Traghe-its-formen eines modulsystems(Bir modül sisteminin  süredurum biçimleri üstüne - 1928)
 MATRAKÇI NASUH (
     - 1564) 
 Türk, minyatürcü
  Ayrıca matematik ve tarih konularında kitaplar da yazmış çok yönlü bir bilgindir  Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor
  Kâtip Çelebi ölüm tarihi olarak 1533'ü  vermekteyse de, bunun doğru olmadığı bugün kesinleşmiştir  Çeşitli  kaynaklarda onun 1547'den, 1551'den, 1553'ten sonra ölmüş olabileceği  ileri sürülmektedir  Yaşamı üstüne bilgi de yok denecek kadar azdır  Saraybosna yakınlarında doğduğuna, dedesinin devşirme olduğuna ilişkin  kesinleşmemiş ipuçları vardır  Enderun'da okumuştur
  Matrakçı ya da Matrakî adıyla anılması, lobotu  andıran sopalarla oynandığı ve eskrime benzeyen bir tür savaş oyunu  olduğu bilinen "matrak" oyununda çok usta olmasından ve belki de bu  oyunun mucidi bulunmasından ileri gelmektedir  Nasuh ayrıca çok usta bir  silahşördü  Bu nedenle Silahî adıyla da anılırdı  Türlü silah ve mızrak  oyunlarındaki ustalığı nedeniyle Osmanlı ülkesinde "üstad" ve "reis"  olarak tanınması için 1530'da I  Süleyman (Kanuni) tarafından verilmiş  bir beratı da vardı  Çeşitli silahların nasıl kullanılacağını ve dövüş  yöntemlerini anlatan Tuhfetü'l-Guzât adlı bir kılavuz kitap bile  yazmıştı  Nasuh, özellikle geometri ve matematik alanlarında önemli bir bilim  adamıydı
  Uzunluk ölçülerini gösteren cetveller hazırlamış ve bu konuda  kendinden sonra gelenlere önderlik etmiştir  Matematiğe ilişkin iki  kitabı Cemâlü'l-Küttâb ve Kemalü'l- Hisâb ile Umdetü'l-Hisâb'ı I  Selim  (Yavuz) döneminde yazmış ve padişaha adamıştır  Bu yapıtlardan sonuncusu  uzun yıllar matematikçilerin elkitabı olarak kullanılmıştır  Nasuh bir tarihçi olarak da önemli yapıtlar vermiştir
  Mecmaü't-Tevârih  adıyla Taberî Tarihi'ni Türkçe'ye çevirmiştir  Ayrıca Tarih'i Sultan  Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih'i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu  padişahlar dönemindeki olayları anlatmıştır  Süleymannâme adlı  kitabının üç ayrı nüshasında 1520-1537, 1543-1551 ve 1542-1543 arasında  geçen olayları ele almıştır  Kanuni'nin 1534 Irak seferini Beyan-ı  Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han'da 1538 Karaboğdan  seferini!de Fetihnâme-i Karaboğdan' da konu etmiştir  Nasuh 28 Nisan 1564'te öldü
  
 |