Yalnız Mesajı Göster

Hz Muhammed'in Geniş Hayatı - Peygamber Efendimizin Geniş Hayatı

Eski 09-08-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz Muhammed'in Geniş Hayatı - Peygamber Efendimizin Geniş Hayatı



VI- MEDİNEYE HİCRET

"Rabb'ım, beni şerefli bir girişle (Medineye) koy, sâlim bir çıkışla da (Mekke'den) çıkar"

(el-İsrâ Sûresi, 80)

1- MÜSLÜMANLARIN MEDİNE'YE HİCRETLERİ

Hicret bir yerden başka bir yere göç etme demektir Müşriklerin zulümleri yüzünden Mekke'de Müslümanlar barınamaz hâle gelmişlerdi Bu sebeple 2'inci Akabe Bîatında Hz Peygamber (sas) ve Müslümanların Medine'ye hicretleri de kararlaştırılmıştı Rasûlullah (sas) "Sizin hicret edeceğiniz yerin iki kara taşlık arasında hurmalık bir yer olduğu bana gösterildi"(120) diyerek Müslümanların Medine'ye hicretlerine izin verdi 2'inci Akabe Bîatı, Peygamberliğin 12'nci yılının son ayı olan Zilhicce'de yapılmıştı 13'üncü yılın ilk ayı Muharrem'de (Temmuz 622) Medine'ye hicret başladı Mekke'den Medine'ye ilk hicret eden, Beni Mahzûm'dan Abdülesed oğlu Ebû Seleme(121), en son hicret eden ise Rasûlullah (sas)'in amcası Abbâs'tır

Mekke'nin fethine kadar geçen süre içinde, dini uğruna, evini-barkını, malını-mülkünü, âilesini, kabîlesini, akrabasını, bütün varlığını Mekke'de bırakarak Rasûlullah (sas)'in müsâdesiyle Medine'ye göç eden Mekke'li Müslümanlara "Muhâcirûn" adı verilmiştir

Medine'de muhâcirleri misâfir eden, onlara bütün imkânları ile yardımcı olan Medine'li Müslümanlara da "Ensâr" denilmiştir Muhâcirûn ve Ensâr, Kur'ân-ı Kerîm'de bir çok vesîlelerle övülmüşlerdir(122)

Muharrem ve safer aylarında Müslümanlar, âileleri ile birlikte hicret ettiler Birer, ikişer, gizlice Mekke'den ayrılıp Medine'ye gittiler Ensâr tarafından Medine civârındaki "Avâlî" denilen köylere yerleştirildiler

Hz Ömer Mekke'den gizli ayrılmadı Kılıcını kuşandı, Kâbe'yi tavâf etti Bütün müşriklere meydan okuyarak:

İşte ben Medine'ye gidiyorum Analarını ağlatmak, karılarını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyenler peşime düşsün dedi Ömer'in hicreti Hz Peygamber (sas)'in hicretinden 15 gün kadar önce olmuştu

Kısa zamanda, Mekke'li Müslümanların hemen hepsi Medine'ye göç etti Yalnızca Hz Ebû Bekir ile Hz Ali'yi Rasûlullah (sas) Mekke'de alıkoymuştu(123) Ebû Bekir hicret için izin istediğinde, Rasûlullah (sas):

"Acele etme, Allah sana hayırlı bir arkadaş verecek" diyerek hicretini geciktirmiştil(124) Mekke'de müslümanlıkları yüzünden âileleri tarafından hapsedilmiş olanlar ile köle ve câriyelerden başka Müslüman kalmamıştı Rasûlullah (sas) düşmanları arasında, en büyük tehlike karşısında yapayalnız bulunuyordu

(120) el-Buhârî, 4/ 255; Tecrid Tercemesi, 10/86

(121) İbn Hişâm, 2/112; Zâdü'l-Meâd, 2/136; Tarîh-i Din-i İslâm, 2/320

(122) Bkz el-Enfâl Sûresi 72, 74; Tevbe Sûresi, 20, 100; Nahl Sûresi, 41,110; Hac Sûresi, 58; Haşr Sûresi, 9; Fetih Sûresi, 10,18, 29,

(123) Zâdü'l-Meâd, 2/136

(124) el-Buhârî, 4/255; İbn Hişâm, 2/ 124; İbnü'l-Esîr, age, 2/101

2- HZ PEYGAMBER (SAS)'İN HİCRETİ

a) Dâru'n-Nedve'nin Korkunç Kararı

Akabe görüşmeleri ile Müslümanlık Medine'de yayılmağa başlamış, müşrikler korktuklarına uğramışlardı Üstelik Mekke'deki Müslümanlar da Medine'ye göç etmişlerdi Şimdi Hz Muhammed (sas)'de Medine'ye gider, Müslümanların başına geçerse, Mekke'lilerin Şam ticâret yolu kapanabilirdi Mekke müşrikleri Müslümanlara son derece kötü davranmışlar, târihte eşine ender rastlanan işkence ve hakarette bulunmuşlardı Bunlar Medine'lilerle birleşip, kuvvetlendikten sonra kendilerinden öç alabilirlerdi Esâsen Mekke'lilerle Medine'liler arasında, öteden beri geçimsizlik vardı Çünkü Mekke'liler Adnânîlerden; Medine'liler ise Kâhtânîlerdendi Durumun ciddiliğini anlayan Kureyş müşrikleri, Mekke'de yapayalnız kalan Peygamber Efendimize ne yapmak gerektiğini kararlaştırmak üzere Dâru'n-nedve'de toplandılar Toplantıda Ebû Cehil, Ebû Süfyan, Ebu'l-Bahterî, Utbe b Rabîa, Cübeyr b Mut'im, Nadr bHâris, Ümeyye bHalef, Hakim bHızâm gibi Mekke ileri gelenlerinin hemen hepsi vardı Müslümanlık tehlikesinin önlenmesiyle ilgili çeşitli fikirler ileri sürdüler İçlerinden Ebûl Bahteri:

- Muhammed (sas)'i bağlayıp her tarafı kapalı bir yerde ölünceye kadar hapsedelim, dedi Amr oğlu Hişâm:

- O'nu bir deveye bindirip Mekke'den çıkaralım, uzak yerlere sürelim, dedi Ebû Cehil ise:

- Kureyş'in bütün kollarından birer temsilci seçelim Bunlar aynı anda hücûm edip Muhammed (sas)'i bir hamlede öldürsünler Kimin vurduğu, kimin darbesiyle öldüğü belli olmasın Böylece kanı bütün Kureyş kabîlesine dağılsın, Hâşimîler bütün Kureyş kollarına karşı çıkamayacaklarından kan davasına kalkışamazlar Çâresiz diyete (kan bedeline) râzı olurlar Bu iş böylece kapanır dedi Ebû Cehil'in teklifi ittifakla kabûl edildi Diğer teklifler beğenilmedi Hemen Kureyş kollarında 40 yeminli kişi seçip toplantıyı bitirdiler(125)

Müşriklerin Dâru'n-Nedve'deki bu konuşma ve plânları el-Enfâl Sûresi'nin 30'uncu âyetinde şöyle özetlenmektedir

"Ya Muhammed, hatırla şu zamanı ki, inkâr edenler (Mekke müşrikleri) seni bir yere kapatmak veya (hepsi birden) öldürmek yahut da (Mekke'den) çıkarmak için sana tuzak hazırlıyorlardı Onlar sana tuzak kurarken, Allah da (onlara) tuzak kuruyordu Allah tuzakların en iyisini kurar"

b) Rasûlullah (sas)'in Evinin Müşrikler tarafından Kuşatılması

Müşriklerin bu korkunç plânını Cebrâil (as) Peygamber Efendimize haber verdi "Bu gece, her zaman yatmakta olduğun yatağında yatmayacaksın, evini terkedeceksin" dedi Böylece Rasûlullah (sas)'e de hicret için izin verildi Rasûl-i Ekrem (sas) Hz Ali'yi çağırdı

"Ben Medine'ye gidiyorum Sen bu gece benim yatağımda yat, hırkamı üstüne ört Müşrikler beni yatıyor sansınlar, onlara bir şey sezdirme Sabahleyin şu emânetleri sâhiplerine ver(126) Ondan sonra sen de hemen gel" dedi

Ortalık kararınca, Kureyş'in seçme cânileri evin etrâfını sardılar(127) Sabahleyin evinden çıkarken hep birden saldırıp öldüreceklerdi Hz Ali, Rasûlullah (sas)'in yatağına yattı Hz Peygamber (sas) eline bir avuç kum alıp, evini çeviren müşriklerin üzerine saçtı Saçılan kum taneleri cânilerden herbirine isâbet etmiş, hepsi de derin bir uykuya dalmışlardı Rasûlullah (sas) "Yâ-Sîn Sûresi"nin başından:

"Biz onların önlerine ve arkalarına birer sed çektik, böylece gözlerini perdeledik Onlar artık elbette görmezler" anlamındaki 9'uncu âyetine kadar olan kısmı okuyarak, aralarından geçip gitti(128) Müşrikler Hz Muhammed (sas)'in yatağında yattığını sanıyorlardı Sabahleyin, yatakta yatanın Ali olduğunu görünce, donakaldılar, ne yapacaklarını şaşırdılar; hiddetlerinden çıldıracak hâle geldiler Hemen her tarafı aramağa koyuldular Mekke'yi alt üst ettiler Fakat Hz Peygamber yoktu

Muhammed (sas)'i bulana 100 deve verilecek, diye ilân ettiler Bu haber duyulunca, ne kadar mâceracı, cânî, katil varsa, hepsi etrâfa yayıldı Mekke'de ve Mekke dışında, harıl harıl Hz Peygamber (sas)'i arıyorlardı

Rasûlullah (sas), gece evinden ayrıldıktan sonra Kâbe'yi tavâf etti "Ey Mekke, sen Allah katında yeryüzünün en hayırlı ve bana en sevimli yerisin; eğer çıkmak zorunda bırakılmasaydım, senden ayrılmazdım", dedi(129) Ertesi gün öğle sıcağında Hz Ebû Bekir'in evine vardı Allah'ın emri ile, berâber hicret edeceklerini bildirdi Hz Ebû Bekir, sevinç göz yaşları ile, 4 aydır dışarıya bırakmayıp, ağaç yaprakları ile beslemekte olduğu iki cins devesini işâret ederek:

Dilediğini seç, Yâ Rasûlallah, dedi Rasûlullah (sas) bedelini ödeyerek devenin birini aldı

Rasûlullah (sas) ve Ebû Bekir için hazırlanan yol azığı bir dağarcığa konuldu Ebû Bekir'in kızı Esmâ, belindeki bez kemeri ikiye ayırıp bir parçası ile bu dağarcığın ağzını bağladığı için Esma'ya "Zâtü'n-nitâkayn" (iki kemerli) ünvânı verild(130/1)

c) Mağarada Gizlenmesi

Gece olunca, her ikisi evin arka penceresinden çıktılar Ayakkabılarını çıkarıp, ayaklarının uçlarına basarak ıssız yollardan Mekke'nin güneyine doğru ilerlediler 15 saat (3 mil) mesafede Sevr Dağı'nın tepesindeki mağaraya vardılar Kureyşin araması bitinceye kadar, (perşembeyi cumaya bağlayan geceden pazar gününe kadar) üç gün bu mağarada gizlendiler

Ebû Bekir'in oğlu Abdullah, geceleri mağaraya gelip Mekke'de olup biteni anlatıyor, ortalık ağarmadan gene Mekke'ye dönüyordu Kölesi Âmr b Füheyre de koyunlarını otlatırken akşamları Sevr dağına götürüp onlara süt veriyordu

Peygamber Efendimizi ve Ebû Bekir'i arayanlar, iz sürerek, nihâyet Sevr'deki mağaranın ağzına kadar geldiler Ayak sesleri ve konuşmaları içeriden duyuluyordu Hz Ebû Bekir, başını kaldırdığı zaman onların ayaklarını görmüş ve heyecanla:

-"Yâ Rasûlallah, eğilip baksalar, bizi görecekler, demişti, bunun üzerine Peygamber Efendimiz:

-"Korkma, Allah'ın yardımı bizimledir(130/2) İki yoldaş ki, üçüncüsü Allah'tır, hiç endişe edilir mi?" buyurdu(131)

Tâkipçiler Sevr dağı'na henüz çıkmadan, bir örümcek mağaranın ağzına ağ örmüş, bir çift beyaz güvercin yuva yapıp yumurtlamıştı Bu durumda Kureyşliler mağaranın içine bakmanın ahmaklık olacağını düşünerek bırakıp gittiler(132)

Kureyşlilerin aramaları üç gün sürdü Peygamber Efendimiz ile Ebû Bekir Mekke'de iken Abdullah b Uraykıt adında henüz müslüman olmamış, fakat son derece emîn bir şahsı kılavuz olarak kiralayıp develeri de ona teslim etmişlerdi(133) Kılavuz Abdullah, üç gün sonra, dördüncü günün (Pazar) sabahı develeri mağaraya getirdi Devenin birine Rasûlullah (sas) ile Ebû Bekir diğerine ise kılavuz Abdullah ile Ebû Bekir'in kölesi Âmir b Füheyre bindiler Sâhili takibederek Medine'ye doğru 24 saat hiç dinlenmeden yol aldılar Deve yürüyüşü ile 13 günlük olan Medine yolunu 8 günde katederek 12 Rabiulevvel/23 Eylül 622 pazartesi günü Kuba'ya ulaştılar

Rasûlullah (sas)ilk vahiy Hîra (Nûr) dağı'ndaki mağarada gelmişti Hira'daki mağara ile Sevr'deki mağara arasında geçen müddet, Rasûlullah (sas) 'in Peygamberlik hayatının Mekke Devri'ni teşkil etmişti Sevr dağı'ndaki mağaradan başlayan hicret ise, Mekke Devri'nin sonu, Medine Devri'nin başı olmaktaydı

d) Rasûlullah (sas)'i Tâkibedenler

Hicret yolculuğunda Peygamber Efendimiz iki önemli takiple karşılaştı

Müdliçoğullarından Sürâka, Kureyş'in ilân ettiği mükâfâtı ele geçirmek hevesiyle, kendi bölgelerinden geçmiş olan hicret kafilesini tâkibe koyuldu Atını dört nala sürerek Rasûlullah (sas) ve arkadaşlarına yaklaştığı sırada, atı sürçüp kapaklandı Kendisi de yere yuvarlandı Yeniden atına binip koşturdu Tam yaklaştığı sırada, atının ön ayakları kuma saplandığı için, yine düştü Atını zorlukla kurtardı Sürâka'nın morali iyice bozulmuştu Rasûlullah (sas)'den özür diledi Yazılı bir emânnâme alarak geri döndü; diğer tâkipçileri de "ben aradım, boşuna yorulmayın, bu tarafta yok" diyerek geri çevirdi(134)

Eslemoğullarından Büreyde de, Kureyşin ilân ettiği mükâfâtı alabilmek için Rasûlullah'ı tâkibe başlamıştı Fakat ilk görüşte, yanındakilerle beraber Müslüman oldu Daha sonra başındaki beyaz sarığı çözerek mızrağının ucuna bağladı "Sizin gibi şanlı bir kafile bayraksız gitmez İzin verirseniz ilk alemdârınız olayım" diyerek ta Kuba Köyü'ne kadar Rasûlullah (sas)'e bayraktarlık yaptı

Daha sonra, Şam'dan Mekke'ye dönmekte olan bir ticâret kafilesine rastladılar Kafilede bulunan, ilk 8 Müslümandan Avvâm oğlu Zübeyr, Rasûlullah (sas) ve Ebû Bekir'e beyaz elbiseler giydirdi(135) Ve Medine'lilerin kendilerini sabırsızlıkla beklediklerini haber verdi

Rasûlullah (sas)'ın yola çıktığı Medine'de duyulmuştu Bu yüzden Medineliler, Rasûlullah (sas)'i karşılamak üzere her sabah şehir dışına çıkıp bekliyorlardı 12 Rabiulevvel /23 Eylül 622 Pazartesi günü yine öğleye kadar beklemişler, sıcak bastırınca ümitlerini kesip dönmüşlerdi Bu esnâda bir iş için evinin yüksek kulesinden etrafı seyreden bir Yahûdî, beyazlar giyinmiş bir kafilenin uzaktan gelmekte olduğunu gördü ve yüksek sesle:

İşte günlerdir yolunu beklediğiniz devletli geliyor, diye haykırdı

(125) Bkz İbn Hişâm, 2/125-126, İbnü'l-Esîr, age, 2/102; Zâdü'l-Meâd, 2/ 136-137; Tecrid Tercemesi, 10/87-88

(126) Mekke'de en güvenilir kimse olduğu için, bütün Mekkeliler en değerli şeylerini Hz Peygamber (sas)'e emânet ederlerdi Bu güvenirliği yüzünden O'na "Muhammedü'l-Emin" diyorlardı (İbn Hişâm, 2/129)

(127) Bu câniler arasında:Ebû Cehil, Hakem bel-Âs, Ukbe b Ebî Muayt, Nadr b Hâris, Ümeyye b Halef, Zem'a bEsved ve Ebû Leheb de vardı (Tecrid Tercemesi, 10/88; Târih-i Din-i İslâm,2/32)

(128) Kur'ân-ı Kerîm'de bu olaya işâretle: (Habibim, bir avuç kumu onların üzerine) attığın zaman sen atmadın, ancak Allah attı, hedeflerine O ulaştırdı (el-Enfâl Sûresi, 17) buyrulmuştur

(129) İbn Mâce, 2/1037 (Hadis No: 3108), Kahire, 1378/1953; Tirmizi, 5/722 (Hadis No: 3925), Kahire, 1385/1965; Asr-ı Saâdet, 1/294

(130/1) Tecrid Tercemesi, 8/415 (Hadis No: 125) ve 10/100 (Hadis No : 1ğ)

(130/2) et-Tevbe Sûresi, 40

(131) el-Buhârî, 4/263; Tecrid Tercemesi, 10/119 (Hadis No: 1557)

(132) Zâdü'l-Meâd, 2/137; Târih-i Din-i İslâm 2/330; M Hamîdullah, İslâm Peygamberi, 1/124

(133) Zâdü'l-Meâd, 2/137

(134) el-Buhârî, 4/256-257; Tecrid Tercemesi, 10/102-104; (Hadis No: 1ğ)

(135) el-Buhârî, 4/257; Tecrid Tercemesi, 10/105 (Hadis No: 1ğ)

3- MEDİNE'YE VARIŞ

a) Hz Peygamber (sas) Kuba'da

Medineliler derhal silahlanarak, bir bayram sevinci içinde yollara döküldüler Rasûlullah (sas)'i Medine'ye bir saat uzaklıkta Kuba Köyünde karşıladılar Rasûlullah (sas) burada Amr b Avf Oğulları'nda 14 gece misâfir kaldı(136) Bu esnâda Kur'ân-ı Kerîm'de "takvâ üzere yapıldığı" bildirilen Kuba Mescidi'ni binâ etti ve burada namaz kıldı(137)

Rasûlullah (sas)'den 3 gün sonra tek başına yola çıkmış olan Hz Ali de, gündüzleri gizlenip, geceleri yürüyerek, Kuba'da iken kafileye yetişti

b) İlk Cuma Namazı ve İlk Hutbe

14 gün sonra, bir cuma günü Hz Peygamber (sas) Efendimiz devesine bindi Karşılamağa gelenlerle muhteşem bir alay içinde Medine'ye hareket etti Yolda "Sâlim b Avf oğulları"na âit "Rânûnâ Vâdisi"nde öğle vakti oldu Rasûlullah (sas) burada arka arkaya iki hutbe okuyarak ilk Cuma Namazını kıldırdı

İlk hutbede Allah'a hamd ve senâ ettikten sonra:

Ey nâs, ölmeden önce Allah'a tevbe ediniz, fırsat elde iken iyi işlere koşunuz Allah'ı çok anmak, gizli ve âşikâr çok sadaka vermek sûretiyle O'nunla aranızdaki bağı kuvvetlendiriniz Böyle yaparsanız, rızıklandırılır, yardım görürsünüz, kaçırdıklarınızı tekrâr elde edersiniz

Biliniz ki, Cenab-ı Hakk, içinde bulunduğum yılın bu ayında, bugün şu bulunduğum yerde Cuma namazını kıyâmete kadar, üzerinize farz kıldı Hayâtımda veya benden sonra, -âdil veya zâlim- bir imamı olduğu halde, önemsiz gördüğü veya inkâr ettiği için kim bu namazı terkederse, Allah onun iki yakasını bir araya getirmesin ve hiç bir işine hayır vermesin Biliniz ki, böylesinin, tevbe etmedikçe, ne namazı, ne zekâtı, ne haccı, ne orucu, ne de herhangi bir iyiliği Allah katında bir değer taşır Ancak, kim tevbe ederse Allah tevbesini kabûl eder(138)

Ey Nâs, kendinize âhiret için azık hazırlayıp önceden gönderin Hepiniz ölecek ve sürünüzü çobansız bırakacaksınız Sonra Rabbınız, -arada tercümân veya perdedâr olmaksızın- bizzat:

- Sana benim peygamberim gelip haber vermedi mi? Ben sana mal vermiş, ihsânda bulunmuştum Sen bunlardan âhiretin için ne gönderdin? diye soracaktır O kimse sağına, soluna bakacak, hiç bir şey göremeyecek Sonra önüne bakacak, orada Cehennem'i görecek Öyleyse yarım hurma ile de olsa, kendini ateşten korumağa gücü yeten, bunu yapsın Buna gücü yetmeyen, bâri güzel sözle kendini kurtarsın Çünkü bir iyiliğe 10'dan 700 katına kadar sevap verilir Allah'ın selâm ve rahmeti üzerinize olsun(139)

Rasûlullah (sas) birinci hutbeyi böylece bitirdikten sonra ikinci hutbede de şunları söylemiştir

Hamd Allah'a mahsustur O'na hamdeder O'ndan yardım dileriz Nefislerimizin şerlerinden ve kötü işlerimizden Allah'a sığınırız Allah'ın hidâyet verdiğini kimse saptıramaz O'nun saptırdığını da kimse doğru yola koyamaz

Allah'tan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim O birdir, eşi , ortağı ve benzeri yoktur

Sözlerin en güzeli, Allah Kitabı (Kur'ân-ı Kerîm) dir Allah'ın kalbini Kur'ân ile süslediği, küfürden sonra İslâm'a soktuğu, Kur'ân'ı diğer sözlere tercîh eden kimse felâh bulup kurtulmuştur

Allah'ın sevdiğini seviniz Allah'ı bütün kalbinizle (can ve gönülden) seviniz Allah Kelâmı Kur'an'dan ve zikrinden usanmayınız

Allah'ın Kelâmına karşı kalbiniz katılaşmasın

Yalnız Allah'a kulluk edip ibâdetinizde O'na hiç bir şeyi ortak yapmayınız O'ndan hakkıyla sakınınız Yaptığınız iyi şeyleri dilinizle doğrulayınız Aranızda Allah'ın rahmet ve merhametiyle sevişiniz Allah'ın selâm ve rahmeti üzerinize olsun(140)

c) Hz Peygamber (sas)'in Medine'de Karşılanışı

Cuma namazından sonra Rasûlullah (sas) Medine'ye hareket etti(141) Medine, târihinin en önemli gününü yaşıyordu Halk bayram sevinci içinde, Kuba'dan itibâren yolu iki taraflı doldurmuştu Kadınlar şiirler söylüyor, çocuklar "Rasûlullah geldi, Rasûlullah geldi" diye bağrışıyor, küçük kızlar def çalarak şenlik yapıyorlardı Medine halkı, Rasûlullah (sas)'in gelişinden duyduğu sevinci, hiç bir şeyden duymamıştı

Herkes Peygamber Efendimizi kendi evinde misâfir etmek istiyor, "Ey Allah'ın Rasûlü, bize buyurunuz "diyerek deveyi durdurmak istiyorlardı Rasûlullah (sas) ise, kimseyi gücendirmemek için devesini serbest bırakmıştı

- "Siz deveyi kendi hâline bırakınız O memurdur, emrolunduğu yere gider," diyerek dâvet edenlerden izin istiyordu Nihâyet deve, hâlen "Mescidü'n-Nebi"nin bulunduğu boş arsada çöktü, Rasûlullah (sas) inmedi Deve kalkarak bir kaç adım gittikten sonra geri dönüp ilk çöktüğü yere yeniden çöktü, bir daha kalkmadı Rasûlullah (sas) üzerinden inerek:

- "Akrabamızdan en yakın kimin evi?" diyerek etrâfındakilere sordu Zeyd oğlu Hâlid(142)

- İşte evim, işte kapısı, buyurunuz Yâ Rasûlallâh diyerek Rasûlullah (sas)'i dâvet etti Peygamber Efendimiz böylece Hz Hâlid'in misâfiri oldu Bu misâfirlik "Mescidü'n-Nebî"nin inşâatı tamamlanıncaya kadar 7 ay devam etti(143)

(136) el-Buhârî, 1/11; Tecrid Tercemesi, 2/306 (Hadis No: 270

(137) (Hicretin) ilk gününde, takva temeli üzerine kurulan (Kuba'daki)Mescidde namaz kılman daha uygundur Bu mescidde temiz olmayı sevenler vardır Allah da temiz olanları sever (et-Tevbe Sûresi, 108)

(138) İbn Mâce, es-Sünen, 1/343, (Hadis No: 1081); Tecrid Tercemesi, 3/63, (Hadis No: 487'nin izâhı)

(139) İbn Hişâm, 2/146; Şerafettin Yaltkaya, Hatiplik ve Hutbeler, 22; Kısas-ı Enbiyâ, 1/176; Asr-ı Saâdet, 2/828

(140) İbn Hişâm, 2/147; Hatiplik ve Hutbeler, 22, 24; Kısıs-ı Enbiyâ, 1/177; Asr-ı Saâdet, 2/829

(141) Medine'nin eski adı Yesrib'ti Rasûlüllah (sas) hicret edip yerleştikten sonra "Peygamber Şehri" anlamında "Medinetü'n-Nebî" denildi Daha sonra kısaltılarak sâdece Medinetü'l Münevvere denilmiştir

(142) Hâlid b Zeyd Ebû Eyyûb el– Ensâri, Neccâr oğullarından ve Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalib'in annesi Selmâ Hatun'un âilesindendir Müslüman Araplar tarafından yapılan ilk İstanbul kuşatmasında bulunmuş ve şehit düşmüştür Fâtih, İstanbul'u fethedince Hz Hâlid'in kabrini buldurmuş, hâlen ziyâret edilmekte olan türbesini yaptırmıştır İstanbul'da türbenin bulunduğu semt (Eyyüb), adını onun isminden almıştır

(143) İbn Hişâm, 2/143

MEDİNE DEVRİ

"Doğrusu inanıp hicret edenler Allah Yolunda mallarıyla, canlarıyla cihâd edenler ve muhâcirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte bunlar birbirlerinin dostudurlar"

(el-Enfâl Sûresi, 72)

1- MEDİNE'DE GENEL DURUM

Medine, Mekke'nin kuzeyinde, üç tarafı dağlarla çevrili, güneyi ise ovalık bir şehirdir Havası güzel, toprağı zirâate elverişli, hurmalıkları boldur

Rasûlullah (sas)'in hicreti esnâsında, Medine'de Evs ve Hazrec adlı iki Arap kâbilesi ile, Kaynuka, Nadîr ve Kurayzaoğulları adlı üç Yahûdi kabîlesi vardı Arap kabileleri buraya "Seylü'l-arim" denilen sel felâketinden sonra Yemen'den; Yahûdîler ise, Romalıların Kudüs'ü işgal ve tahriplerinden sonra Kudüs'ten gelip yerleşmişlerdi

Başlangıçta, bir müddet Araplarla Yahûdîler iyi geçinmişlerse de, Yahûdîlerin çıkarcı davranışları yüzünden zamanla araları açılmış, Arablar Yahûdîleri yenerek Medine'de hâkim duruma gelmişlerdi Fakat çok geçmeden Yahûdîlerin entrikaları ile birbirlerine düştüler ve iki kardeş kabîle uzun yıllar birbirleriyle savaştılar Bu savaşların en sonuncusu Buâs Harbi'dir Hicretten yaklaşık 5 yıl önce sona eren ve bazı fâsılalarla tam 120 yıl süren bu savaşta her iki taraf da büyük kayıp vererek zayıf düşmüşlerdir Bu yüzden, Hicret esnâsında Yahûdîler, özellikle iktisâdî yönden Medine'de hâkim durumda bulunuyorlardı

Evs ve Hazrec kabîleleri, aralarındaki bu düşmanlığın ancak Rasûlullah (sas)'in hakemliği, İslâm'ın getirdiği adâlet, sevgi ve kaynaşma ile ortadan kalkabileceğini anlayarak Müslümanlığa sımsıkı bağlandılar Gerçekten Hz Peygamber (sas)'in Medîne'ye gelmesiyle, bu iki kardeş kabile arasında asırlarca sürmüş olan kin ve düşmanlıktan eser kalmamıştır(144)

2- MESCİD-İ NEBÎ'NİN İNŞÂSI

Hicret esnâsında Medîne'de câmi yoktu Rasûlullah (sas) namaz vaktinde nerede bulunursa namazı orada kıldırırdı İlk mescid, hicretin ilk günlerinde Kuba'da yapıldı

Hicret sırasında, Rasûlullah (sas)'in devesinin çöktüğü, Halid b Zeyd'in evinin karşısındaki boş arsaya mescid yapılacaktı Neccâroğullarından iki yetim çocuğa âit olan bu arsayı, Neccâroğulları hibe etmek istedilerse de Peygamber (sas) Efendimiz kabûl etmedi Bedeli olan 10 miskal (409 gr) altını Hz Ebû Bekir ödedi

Arsada müşrik kabirleri, yabâni hurmalar ve engebeler vardı Kabirler başka yere nakledildi Hurma ağaçları kesildi, çukurlar düzlendi Mescid'in yapımında bizzât Rasûlullah (sas)'de bir işçi gibi çalıştı Temeli taştan, duvarları ker***ten, direkleri hurma ağaçlarından yapıldı Üzeri de hurma dallarıyla örtüldü; zemini ise topraktı Kıblesi Kudüs'e doğru olan bu mescid'in, biri mihrab'ın karşısındaki ana kapı, biri Rasûlullah (sas)'in evine açılan kapı, diğeri de "Bab-ı Rahmet" denilen kapı olmak üzere üç kapısı vardı Kıble'nin değişmesinden sonra, ana kapı ile mihrap yer değiştirdiler(145/1)

Alıntı Yaparak Cevapla