Prof. Dr. Sinsi
|
Hz Muhammed'in Geniş Hayatı - Peygamber Efendimizin Geniş Hayatı
5- BEDİR SAVAŞI (17 Ramazan 2 H/13 Mart 624 M )
"Siz güçsüz bir durumda iken Allah size Bedir'de yardım etmişti"
(Âl-i İmran Sûresi, 123)
a) Kureyş'in Gönderdiği Kervan
Kureyş Medine'yi basıp Rasûlullah (s a s )'i öldürmek, Müslümanlığı ortadan kaldırmak için hazırlanıyordu Yapılacak savaşın masraflarını karşılamak üzere, Ebû Süfyân'ın başkanlığında büyük bir ticâret kervanını Medine yolu ile Şam'a göndermişlerdi Nahle Vâdisinde öldürülen Hadramî oğlu Amr'ın kardeşi Âmir, Mekke sokaklarında çırılçıplak:
-"Vâh Emrâh, vâh Amrâh  " diyerek dolaşıyor, halkı savaşa ve intikama teşvik ediyordu Kervan döner dönmez, Medine'ye hücûm edeceklerdi
Gönderdiği seriyyeler (keşif birlikleri) vasıtasıyla Hz Peygamber (s a s ), Mekke'de olup bitenleri, yapılan hazırlıkları tamâmen öğrenmişti Ebû Süfyân'ın idâresindeki ticâret kervanından elde edilecek kazanç, Müslümanlarla yapılacak savaş için kullanılacaktı Bu yüzden Rasûlullah (s a s ) Şam'a giderken engel olmak üzere "Uşeyre" denilen yere kadar bu kervanı tâkip etmiş fakat yetişememişti Dönüşünü haber alınca, kervanı ele geçirmek üzere, Ramazan'ın 12'inci günü Abdullah b Ümmi Mektûm'u imâm bırakarak 313 kişi ile Medine'den çıktı Yolda ensârdan Ebû Lübâbe'yi Medineye muhâfız tâyin ederek, geri çevirdi 8 kişi de mâzeretleri sebebiyle izin aldıklarından 64'ü muhâcir, diğerleri de ensârdan omak üzere 305 kişi kaldılar 6 zırh, 8 kılıç, 3 at, 70 develeri vardı Binek yetişmediği için develere nöbetleşe biniyorlardı
Ebû Süfyan, dönüşte Müslümanların kervana saldırma ihtimâline karşı Mekke'ye haberci göndererek korunması için yardım istemişti Esâsen aylardan beri savaş hazırlığı içinde olan Mekkeliler kervanı kurtarmak ve Müslümanlardan intikam almak üzere Ebû Cehil'in komutasında 950-1000 kişilik bir ordu ile hareket ettiler Ebû Leheb'den başka bütün Kureyş ulularının katıldığı bu ordunun 200'ü atlı, 700'ü develi, diğerleri de yaya idi Zırh, ok, mızrak, kılıç gibi her türlü savaş âlet ve silahları tamamdı Ebû Leheb, hastalığı sebebiyle sefere katılamamış, yerine bedel göndermişti
b) İki Tâifeden Biri
Kervanı araştırdığı esnâda, yolda Safrâ yakınlarında Zefiran Vâdisi'nde Kureyş'in büyük bir ordu ile kervanı kurtarmak üzere Medine'ye doğru yürümekte olduğunu haber alan Rasûlüllah (s a s ) durumu Müslümanlara anlatarak:
-Kureyş Mekke'den çıkmış, üzerimize doğru geliyor Kervanı mı tâkip edelim, yoksa kureyş ordusunu mu karşılayalım, diye istişârede bulundu Medine'den savaş hazırlığı ile çıkılmadığı için, çoğunluk kervanın tâkibini istiyordu (164)
Rasûlullah (s a s )'in bu duruma üzüldüğünü gören Hz Ebû Bekir ve Hz Ömer sıra ile ayağa kalkarak, Kureyş ordusuna karşı çıkmanın daha uygun olacağını savundular Hz Peygamber (s a s ) bu konuda ensâr'ın düşüncesini öğrenmek istiyordu Sonra ilk Müslümanlardan Mikdad b Esved, Muhâcirler adına söz alarak:
-Biz, kavminin Hz Musa'ya "Sen ve Rabbın gidin ve düşmana karşı savaşın Biz burada oturup bekleyelim,(165) dedikleri gibi demeyiz Biz senin sağında, solunda, önünde arkanda çarpışırız Allah ve Rasûlünün emri ne ise ona itâat ederiz Sen nereye gidersen oraya gideriz,(166) dedi Ensar adına konuşan Sa'd b Muâz da:
-"Ey Allah'ın Rasûlü, biz sana imân ettik Getirdiğin Kur'ân'ın hakk olduğuna şehâdet ettik, sözlerini dinlemeğe ve itâat etmeğe, düşmana karşı seni korumağa söz verdik Sen nasıl istersen öyle yap Seni hak Peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki, sen bize denizi gösterip dalsan biz de dalarız, hiç birimiz geri dönmeyiz Biz düşmanla savaşmayı, harpte sebât göstermeyi biliriz Allah'a güvenerek düşman ordusunun üzerine gidelim  " (167) dedi Rasûlullah (s a s ) bu konuşmadan son derece memnun oldu
-Öyleyse haydi Allah'ın bereketine yürüyünüz Size müjdelerim ki, "Allah iki tâifeden birini (kervanın ele geçirilmesi veya Kureyş ordusunun yenilgisini) bize vâdetti" (168) Zaferimiz kesindir Ben şimdiden Kureyş reislerinin harp meydanında yıkılacakları yerleri görüyor gibiyim, buyurdu Sonra da Bedir'e doğru hareket etti (169)
Bedir deve yürüyüşü ile Medine'ye 3; Mekke'ye ise 10 günlük (80 mil) mesâfede bir köydü Her yıl burada panayır kurulur, bu sebeple Suriye'ye giden kervanlar buradan geçerdi Kureyş ordusu buraya Müslümanlardan önce gelip, suyun başını tutmuştu Ebû Süfyân idâresindeki 50 kişilik Kureyş kervanı ise, henüz Müslümanlar Medine'den çıktıkları sıralarda, sâhil yolunu izleyerek Medine'den uzaklaşmış, Kureyşlilere de geri dönmeleri için haber göndermişti Fakat, ordusuna çok güvenen Ebû Cehil, mutlaka savaşmak istiyordu Bu yüzden Mekkeliler geri dönmeyip, Bedir'e kadar ilerlemişler ve burada karargâh kurmuşlardı
c) İki tarafın durumu
17 Ramazan 2 H /13 Mart 624 M Cuma sabahı iki ordu Bedir'de karşılaştı Araplar ötedenberi hep kabîlecilik gayretiyle savaşmışlardı Bu savaşta ise din uğrunda aynı kabîlenin insanları birbirleriyle çarpışacak, kardeş, amca, yeğen, hatta, baba-oğul birbirlerini öldüreceklerdi (170/1)
Müslümanların sancaktarı Mus'ab b Umeyr'in kardeşi Ebû Azîz, Kureyş'in bayraktarıydı Utbe b Rabîa'nın oğullarından Velîd kendi yanında, ikinci oğlu Ebû Huzeyfe mü'minlerin arasındaydı Hz Ebû Bekir'in bir oğlu Abdullah kendisiyle beraber, diğer oğlu Abdurrahman ise müşrik saflarındaydı Rasûlullah (s a s )'in amcalarından Hz Hamza kendi yanında, diğer amcası Abbâs ise karşı tarafta yer almıştı Hz Peygamberi ömrü boyunca himâye etmiş olan amcası Ebû Tâlib'in bir oğlu Hz Ali Müslümanlar içinde, diğer oğlu (Ali'nin kardeşi) Âkil ise müşrikler safında bulunuyordu Rasûlullah (s a s )in ilk hanımı Hz Hatice'nin kardeşi Nevfel ile damadı (kızı Zeyneb'in eşi) Ebu'l-Âs müşrikler içinde yer almışlardı (170/2)
Düşman ordusu sayı, silah, tecrübe ve maddi kuvvet bakımından Müslümanlardan kat kat üstündü Bulundukları yer de savaş için daha elverişliydi Ancak, sabaha karşı yağan yağmur, üzerinde rahat yürünemeyen kumlu zemini sertleştirmiş ve Müslümanların su ihtiyacını gidermişti Böylece Müslümanların moralleri yükselmiş, Allahın yardımına sonsuz güven duymaya başlamışlardı Kendileri için ölüm-kalım demek olan bu savaşta, İslâm'ın izzeti ve üstünlüğü için Müslümanlar, Allah'a duâ ediyorlardı
d) Savaş Başlıyor
Kureyş adım adım Müslümanlara yaklaşıyordu Manzara pek hazîndi Bir avuç Müslüman, "Allah adını yüceltmek için", tepeden tırnağa silahlı koca şirk ordusunun karşısına çıkıyordu Rasûlullah (s a s ) yanına Hz Ebû Bekir'i alarak, kendisi için hazırlanan gölgeliğe çekildi, ellerini semâya kaldırıp:
-Yâ Rabb, işte Kureyş bütün gurûr ve azametiyle senin dinini ortadan kaldırmak için geldi Sana meydan okuyor, Peygamberini yalanlıyor Yâ Rabb, peygamberlerine yardım edeceğine dâir ahdini, bana verdiğin zafer va'dini lütfet Şu bir avuç mü'min telef olup yok olursa, bu günden sonra yeryüzünde sana ibadet ve kulluk edecek kimse kalmayacak "diye dua ediyordu
Rasûl-i Ekrem (s a s ) vecd içinde, kendinden geçerek, o kadar çok duâ etmiş ve ellerini öylesine semâya kaldırmıştı ki, sırtından ridâsının düştüğünün farkına varmamıştı Hz Ebû Bekir ridâsını örttü, elinden tutarak:
-Ey Allah'ın Rasûlü, yetişir artık, duan arşı titretti, Allah va'dini yerine getirecektir, dedi Rasûlullah (s a s )'in bu hâlini gören müslümanlar heyecandan ağlıyorlardı Nihâyet Rasul-i Ekrem (s a s ): "Taplulukları bozulacak, arkalarını dönüp kaçacaklar" (el- Kamer Sûresi, 45) anlamındaki âyet-i kerîmeyi okuyarak çadırdan çıktı (171) Allah yardımını böylece müjdelemiş, zaferin Müslümanların olacağını bildirmişti (172)
Savaşı Kureyş başlattı Batn-ı Nahl'e de kardeşi öldürülen Hadramî oğlu Âmir'in attığı ok, Hz Ömer'in azatlısı Mihca'a isâbet ederek şehit etti
Savaştan önce, her iki taraftan birer ikişer kişinin ortaya çıkıp çarpışarak tarafları kızıştırması âdetti Buna "mübâreze" denirdi Kureyş reislerinden Utbe b Rabîa, kardeşi Şeybe ile oğlu Velîd; birlikte ilerlediler Müslümanlardan kendilerine karşı çıkacak er dilediler Bunlara karşı Hz Peygamber (s a s )'in emri ile Ubeyde, Hamza ve Ali çıktılar Hamza Şeybe'yi, Ali de Velîd'i birer hamlede öldürdüler Sonra yaralı Ubeyde'nin yardımına koşup Utbe'nin de işini bitirdiler (173)
e) Sonuç: Hakk'ın Bâtıla Zaferi
Artık savaş kızışmıştı, müşrikler saldırıya geçtiler, mü'minler kahramanca karşı koydular, Allah'ın yardımı ile müşrik ordusunu bozguna uğrattılar (174) Müşrikler savaş alanında 70 ölü, 70 esir bırakarak kaçtılar Öldürülenlerden 24'ü Müslümanlara en çok düşmanlık gösteren Kureyş büyükleriydi Savaşın başkomutanı Ebû Cehil de ölenler arasındaydı (175/1) Müslümanlardan şehit düşenler ise 6'sı muhâcirlerden, 8'i de ensârdan olmak üzere 14 kişiydi (175/2)
Bedir Zaferi Medine'de bayram sevinci meydana getirdi Mekke ise mâteme büründü Ebû Leheb bir hafta sonra üzüntüsünden öldü Fakat Kureyşîler, Müslümanlar sevinmesinler diye yas tutmadılar
Zaferden sora Rasûl-i Ekrem (s a s ) Bedir'de üç gün daha kaldı Şehitler defnedildi Meydanda kalan müşrik ölüleri açılan bir çukura gömüldü
Kureyş eşrâfından 24 kişinin cesetleri ise pislik atılan susuz kuyulardan birine atıldı Rasûlullah (s a s ) Bedir'den ayrılacağı sırada bu kuyunun başına varıp, içindeki cesetlerin herbirinin adını söyleyerek:
-Ey filân oğlu filân, biz Rabb'ımızın bize va'dettiği zaferi gerçek bulduk, siz de rabbınızın size va'dettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslendi (176) Hz Ömer:
-Ey Allah'ın Rasûlü, ruhları olmayan cesetlerle mi konuşuyorsun? dediğinde, Rasûlullah (s a s ):
-Allah'a yemin ederim ki, söylediklerimi siz onlardan daha iyi işitiyor değilsiniz, buyurdu (177)
f) Bedir Esirleri
Hz Peygamber (s a s ) yolda Safra denilen yerde, elde edilen ganimetleri gazîlere eşit olarak paylaştırdı Mâzeretleri sebebiyle ordudan ayrılmış olan 8 kişiye de pay ayırdı Esirlerle ilgili henüz bir hüküm inmemişti Medine'ye gelince Rasûlullah (s a s ) bu konuyu ashâbıyla istişâre etti Hz Ebû Bekir, fidye (kurtuluş bedeli) karşılığında serbest bırakılmalarını; Hz Ömer ise hepsinin boyunları vurularak öldürülmelerini istedi Rasûl-i Ekrem (s a s ) ve ashâbın çoğunluğu Hz Ebû Bekir'in teklifini uygun buldular (178) Esirlerden fidyelerini ödeyenler, hemen serbest bırakıldı, ödeyemeyenler ise, her biri Medine'li 10 çocuğa okuyup yazma öğretme karşılığında hürriyetini kazandı
Bu olay, dinimizin ilme ve okuyup yazmağa ne kadar çok önem verdiğini; Rasûlullah (s a s )'in, Müslümanların düşmanı olan müşriklere bile öğretmenlik yaptırmakta sakınca görmediğini göstermektedir
6- BENÎ KAYNUKA YAHÛDÎLERİNİN MEDİNE'DEN ÇIKARILMASI (Şevval 2 H /Nisan 624 M )
Hz Peygamber (s a s ) Medine'de Yahûdîlerle anlaşmalar yapmış, onlarla barış içinde olmak istemişti Fakat Yahûdiler dâima düşmanca bir davranış içinde oldular Her fırsatta Evs ve Hazrec Kabîleleri arasındaki eski düşmanlıkları hatırlatıp, Müslümanları birbirine düşürmeğe çalıştılar Kendileri ehl-i kitâb ve tek Allah inancında oldukları halde, "müşrikler, mü'minlerden daha doğru yolda" (179) dediler Sabahleyin Müslüman olmuş görünüp, akşam dönerek(180), Müslümanlarla alay ettiler Hz Peygamber (s a s ) ve Müslümanlar aleyhine şiirler yazdılar Oysa, ellerinde bulunan Tevrat'taki bilgilerden Hz Muhammed (s a s )'in hak peygamber olduğunu da biliyorlar(181), buna rağmen düşmanlık ediyorlardı
Müslümanlarla Medine'deki Yahûdî kabîleleri arasında yapılan vatandaşlık anlaşmasını ilk bozan Kaynukaoğulları oldu (182)
Müslümanlardan bir kadın, Kaynuka yahûdilerinden bir kuyumcunun dükkanında alış- veriş ederken, bir Yahûdî, kadın duymadan örtüsünün eteğini arkasına bağlamış, kadın kalkıp gitmek isteyince her tarafı açılıvermişti Kadının feryâdı üzerine yetişen bir Müslüman bu Yahûdîyi öldürmüş, orada bulunan Yahûdîler de bu Müslümanı öldürmüşlerdi Bu olay yüzünden Kaynukaoğulları ile Müslümanların arası açıldı (183) Rasûlullah (s a s ) Beni Kaynuka'ya muâhedeyi yenilemeyi teklif etti, onlar buna yanaşmadılar
-"Sen bizi, savaş bilmeyen Mekkeliler mi sanıyorsun? Biz savaşa hazırız   " dediler (184) Rasûlullah (s a s ) Ebû Lübâbe'yi Medine'de vekil bırakarak Şevval ayı ortalarında ordusu ile Benî Kaynuka'yı muhasara etti Kuşatma 15 gün sürdü Kaynukaoğulları diğer Yahûdî kabîleleri ve münâfıklardan bekledikleri yardımı göremeyince, teslim olmağa mecbûr oldular Muâhedeyi bozdukları, vatana ihânet ettikleri için öldürülmeleri gerekiyordu Kaynukaoğulları daha önce Hazrec kabîlesinin himâyesindeydi Hazrec kabîlesi eşrâfından, münâfıkların başı Ubeyy oğlu Abdullah, bunu bahâne ederek bunların öldürülmemeleri için ısrar ettiğinden, Rasûlullah (s a s ) Medine'den çıkarılmalarını emretti Böylece, 700 kişiden ibâret Kaynuka Yahûdîleri, Medine'den Şam tarafına sürüldüler (185) Ele geçen ganimet mallarının beşte biri Beytü'l-mâle (Devlet hazinesine) ayrıldı (186) Geri kalanı gazilere paylaştırıldı Toprakları da, topraksız Müslümanlara verildi Böylece Müslümanlar, Yahûdîlerin en cesûru sayılan Kaynukaoğullarının kötülüklerinden kurtulmuş oldular
7-SEVİK GAZASI (Zilhicce 2 H /Mayıs 624 M 2)
Bedir Savaşında Mekkelilerin ileri gelenleri ölmüş, Kureyşin başına Ebû Süfyan geçmişti Ebû Süfyan, Müslümanlarla savaşıp, Bedir yenilgisinin öcünü almadıkça kadınlarına yaklaşmayacağına, yıkanmayacağına ve koku sürmeyeceğine yemin etmişti 200 atlı ile Mekke'den çıkarak Medine'ye bir saatlik mesâfede Urayz Köyü'ne gelmiş, çift sürmekte olan ensârdan Sa'd b Âmir ile hizmetçisini şehit edip bir kaç ev ve hurma ağacını ateşe verdikten sonra, "yeminim yerine geldi", diyerek dönüp kaçmıştır
Hz Peygamber (s a s ) bu durumu duyunca 80 süvâri, 120 yaya ile hemen tâkibe çıkmış ise de Ebû süfyân sür'atle kaçtığı için yetişememiştir Mekkelilerin erzak olarak getirip, kaçarken ağırlık olmasın diye bıraktıkları çuvallar dolusu, kavrulmuş un (sevik) Müslümanların eline geçtiğinden bu gazveye Sevik (kavrulmuş un, kavut) Gazası denilmiştir (187)
8- HİCRETİN İKİNCİ YILINDA DİĞER OLAYLAR
Medine Devri'nin 2'nci yılında, Bedir Savaşı'ndan önce Şaban ayında Ramazan orucu farz kılındı Zekât da hicretin 2'inci yılında farz kılınmıştır Bazı İslâm bilginleri, zekâtın Mekke devride farz kılındığı, Medine Devrinde ise, zekâtın verileceği yerlerin belirlendiği görüşündedir (188) Gene bu yılda Ramazan ve Kurban bayramları namazları ile fıtır sadakası ve kurban kesmek meşrû kılınmıştır (189)
Rasûlullah (s a s )'in kızı Hz Osman'ın zevcesi Rukiyye Bedir zaferi esnâsında Medine'de vefât etmiştir Eşinin hastalığı sebebiyle Hz Osman Bedir Savaşı'na katılamamıştır
Rasûlullah (s a s )'e ilk vahyin geldiği yıl doğmuş olan en küçük kızı Hz Fâtıma ile Hz Ali bu yılda evlenmişlerdir Evleninceye kadar Hz Ali Rasûlullah (s a s )'in yanında kalmış ve O'nun elinde yetişmişti Evliliğinden sonra ayrı bir eve çıktılar Rasûlullah (s a s )'in en sevgili kızı Fâtıma'ya çeyiz olarak verdiği eşya, bir yatak, bir şilte, (minder), bir su tulumu, bir el değirmeni, iki su ibriği ve bir su kabından ibârettir
Bedir esirleri arasında Hz Paygamber (s a s )'in damadı, Zeyneb'in eşi Ebu'l-As da bulunuyordu Zeyneb, eşinin fidyesi (kurtuluş bedeli) için kendisine annesi Hz Hatice'nin düğün hediyesi olarak verdiği gerdanlığı da göndermişti Bu durumdan çok hislenen Rasûlullah (s a s ) ve ashâbı, Ebu'l-Âs'ı fidye almadan serbest bırakmışlar, Zeyneb'in gerdanlığını da geri göndermişlerdir Ancak Rasûl-i Ekrem (s a s ) Ebu'l-Âs'dan müşrik olduğu için Zeyneb'in kendisine helâl olmadığını, bu yüzden hemen Medine'ye göndermesini istedi Ebu'l-Âs sözünü yerine getirdi Böylece Rasûlullah (s a s )'in en büyük kızı Zeyneb de bu yıl içinde Medine'ye hicret etmiştir (190)
|