Yalnız Mesajı Göster

Peygamber Efendimizin Güzel Ahlakı İle İlgili Ayetler Ve Hadisler

Eski 09-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamber Efendimizin Güzel Ahlakı İle İlgili Ayetler Ve Hadisler



PEYGAMBERİMİZ (SAV) SADECE KENDİSİNE VAHYOLUNANA UYMUŞTUR
Peygamber Efendimizin Güzel Ahlakı ile İlgili Ayetler ve Hadisler

Peygamberimiz (sav)'in Kuran'da da çok kereler zikredilen en önemli özelliklerinden biri, sadece Allah'ın indirdiğine uyması, insanların rızasını gözetmeden, insanlardan çekinmeden sadece Allah'ın bildirdiklerini yapmasıdır Hatta, çağdaşı olan müşrikler ve diğer dinlerin mensupları Peygamberimiz (sav)'den kendi çıkarlarına uygun hükümler getirmesini istemişlerdir Bu kişiler sayıca ve kuvvetçe daha üstün konumda olmalarına rağmen, Peygamberimiz (sav) Kuran'ı ve Allah'ın hükümlerini daima büyük bir titizlik ve kararlılıkla korumuştur Bir ayette Allah, Peygamberimiz (sav)'in bu insanların ısrarlarına nasıl karşılık verdiğini bizlere şöyle haber vermektedir:

Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir" De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım" De ki: "Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?" (Yunus Suresi, 15-16)
İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir; onları sana bir hak olarak okuyoruz
Sen de gönderilen elçilerdensin

(Bakara Suresi, 252)

Allah, kavminin bu tavırlarına karşılık Peygamberimiz (sav)'i birçok ayetiyle uyarmıştır Örneğin Maide Suresi'nde şöyle buyrulur:

Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona 'bir şahid-gözetleyici' olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) indirdik Öyleyse aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir Artık hayırlarda yarışınız Tümünüzün dönüşü Allah'adır Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve onların h*******arına uyma Allah'ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtmamaları için diye onlardan sakın Şayet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir kısım günahları nedeniyle onlara bir musibeti tattırmak istemektedir Şüphesiz, insanların çoğu fasıklardır (Maide Suresi, 48-49)

Peygamberimiz (sav) de Allah'ın kendisine indirdiğinden başkasına uymayacağını büyük bir kararlılıkla kavmine tekrarlamıştır Peygamberimiz (sav)'in bu üstün ahlakını haber veren bir ayet şöyledir:

Hamid Aytaç Celi Sülüs Levha Hadis-i şerifte; "Hz Peygamber, insanların en hayırlısı insanların faydalı olanıdır" buyrulmuştur

De ki: "Size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam" De ki: "Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?" (Enam Suresi, 50)

Peygamberimiz (sav)'in, Allah yolunda kararlı ve sebatlı olması ile hak din, en güzel ve en doğru şekliyle insanlara bildirilmiştir İnsanların büyük bir bölümü ile kıyas yapmak Peygamberimiz (sav)'in bu üstünlüğünün daha da iyi anlaşılmasına vesile olacaktır Günümüzde de geçmişte de insanların büyük bir bölümü zaaflara, hırslara, tutku dolu isteklere sahiptirler Büyük bir çoğunluğu ise dini kabul etmelerine rağmen bu zayıflıklarına yenilirler Zaaf ve tutkularını terk etmek yerine dinin hükümlerinden tavizler verirler Örneğin dostlarının, eşlerinin, akrabalarının ne diyeceğinden çekinerek dinin bazı hükümlerini yerine getirmezler Veya dine uymayan bazı alışkanlıklarını terk edemezler Bu nedenle, dini kendi çıkarlarına göre yorumlar, kendilerine uyan hükümlerini kabul eder, diğerlerini görmezden gelirler

Peygamberimiz (sav) ise, bu tür insanların isteklerine hiçbir zaman taviz vermemiş, Allah'ın indirdiğini hiçbir değişikliğe uğratmadan, hiç kimsenin çıkarını hesap etmeden, sadece Allah'tan korkup sakınarak Kuran'ı insanlara tebliğ etmiştir Allah, Peygamber Efendimiz (sav)'in bu takva özelliğini Kuran'da şöyle bildirmektedir:

Battığı zaman yıldıza andolsun; Sahibiniz (arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir Ona (bu Kuran'ı) üstün (oldukça çetin) bir güç sahibi (Cebrail) öğretmiştir (Necm Suresi, 1-5)

Ve bilin ki Allah'ın Resûlü içinizdedir Eğer o, size birçok işlerde uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi İşte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır (Hucurat Suresi, 7)

Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar ve şahidler: "Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır" diyecekler Haberiniz olsun; Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir

(Hud Suresi, 18)

nsalara örnek davranışları

[ Peygamberimizin İnsanlığa Işık Tutan Yüksek Ahlâkı ]

Allah'ın en sevgili kulu, son ve en büyük Peygamber Hz Muhammed (sas) bir saadet güneşi olarak doğdu Kurumuş topraklar su ile yeşerdiği gibi Peygamberimizin gelmesiyle insanlık yeniden hayat buldu

O'nun kalblere yerleştirdiği iman ışığı sayesinde kalblerden yanlış inançlar silindi, cehaletin yerine ilim, zulmün yerine hak ve adalet, kin ve düşmanlığın yerine insan sevgisi, acımasızlığın yerine şefkat ve merhamet geldi Gerçek anlamda islâm kardeşliği kurularak toplum barış ve huzura kavuştu

İnsanlara dünya ve ahirette mutlu olmanın aydınlık yolunu gösteren Peygamberimiz, öğrettiği ahlâk ilkelerini önce kendisi uygulayarak en güzel örnek oldu

Yüce Allah Kur'an-ı Kerimde Peygamberimiz hakkında: «Ve sen elbette yüksek bir ahlâka sahipsin» (65) buyurarak O'nun çok yüksek ahlâk sahibi bir şahsiyet olduğunu bildirmiştir

O, ahlâkını Kur'an'dan almış, bütün iyilikleri kendisinde toplamıştır Saygıdeğer eşi Hz Aişe'ye Peygamberimizin ahlâkının nasıl olduğu sorulduğunda O, şu cevabı vermiştir:

«O'nun ahlâkı Kur'ân idi» (66)

O'nu Yüce Allah yetiştirdi ve insanlığa örnek olsun diye özel olarak terbiye etti Bu konuda Peygamberimiz şöyle buyuruyor: «Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi güzel yaptı» (67)

O, dravranışları ve üstün kişiliği ile insanlık için en güzel örnektir

Bununla ilgili olarak Allah Tealâ Kur'an-ı Kerimde:

«Andolsun Allah'ın elçisinde sizin için uyulması gereken güzel örnek vardır» (68) buyurmuş ve O'nun yaşayışını örnek almamızı istemiştir

Müslüman olarak bizim görevimiz, Peygamberimizin ahlâk ve fazilet dolu hayatını iyice öğrenmek ve O'nun ahlâkî davranışlarını örnek alarak yaşamaktır

Şimdi kısaca Peygamberimizin yaşayışını ve ahlâkî davranışlarını birlikte öğrenmeye çalışalım:

Peygamberimizin Doğruluğu

Peygamberimiz, doğruluk ve dürüstlüğün en güzel örneği idi O, çocukluğundan itibaren doğruluktan ayrılmamış, hiç yalan söylememiştir Peyganmberliğinden önceki gençlik döneminde doğruluğu ve güvenilir kişiliğinden dolayı kendisine, «Muhammedü'l-Emîn» yani, «Güvenilir Muhammed» denilirdi Düşmanları bile O'nun doğruluğunu kabul etmiş, kendisine yalancı diyememişlerdi

Peygamber olduğu zaman Mekke'de halkını İslâm'a dâvet için toplamıştı Safa tepesine çıkarak orada taplananlara: «Ey Kureyş halkı! Size bu dağın arkasından bir düşman ordusunun geldiğini söylesem bana inanır mısınız?» dedi, orada bulunanlar:

- «Hepimiz inanırız, çünkü sen ömründe yalan söylemedin» diye cevap verdiler Bu toplululğun içinde Peygamberimizin en azılı düşmanları da vardı Onlar da Peygamberimizin doğruluğunu itiraf etmişti

Peygamberimiz kendisi doğru sözlü olduğu gibi bizim de doğru olmamızı ve yalancılıktan sakınmamızı istemiş ve şöyle buyurmuştur: «Doğruluktan ayrılmayınız, çünkü doğruluk iyiliğe götürür, iyilikde cennete iletir İnsan doğru söyledikçe ve doğruyu aradıkça Allah yanında doğrular zümresine yazılır Yalandan sakının, çünkü yalan kötülüğe götürür, kötülükde cehenneme sürükler, insan yalan söyledikçe ve yalan peşinden koştukça Allah yanında yalancı olarak yazılır» (69)

O, yalandan hiç hoşlanmaz, yalancıları sevmezdi

Peygamberimiz bir şey hakkında söz verdimi verdiği sözde mutlaka durur, gereğini yerine getirirdi

O, kurtuluşun doğrulukta olduğunu bildirmiş, doğruların kıyamet gününde peygamberlerle beraber olacağını haber vermiştir

Peygamberimize insanların hayırlısı kimdir diye soruldu

Peygamberimiz: «Her temiz kalbli ve doğru sözlü olanlardır» (70) buyurdu

Peygamberimizin Merhameti

Peygamberimizin kalbi şefkat merhamet ve insan sevgisi ile dolu idi, Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de O'nun hakkında şöyle buyuruyor:

«Ey Muhammed! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik» (71)

O'nun şefkat ve merhameti, hayatının her döneminde açıkça görülür, merhametle dolu olan kalbi hep iyilik için çarpardı Kimseye bir kötülük dokunmasını, hiç kimsenin incinmesini istemezdi

Saygıdeğer eşi Hz Hatice ile amcası Ebu Talip Peygamberimize çok yardımcı olmuşlardı Kısa aralıklarla her ikisi de vefat edince İslam düşmanları Peygamberimize eziyeti artırdılar Bunun üzerine Peygamberimiz ilk müslümanlardan olan Zyed b Harise ile birlikte Mekkeden ayrılarak Taif halkını İslâma dâvet etmeye gitti Taifliler İslâmı kabul etmedikleri gibi Peygamberimizi taşa tuttular Zeyd, atılan taşlardan Peygamberimizi korumak için vucudunu siper etti Atılan taşlardan Peygamberimizin ayakları yaralandı, kan içinde kaldı, yürüyemiyecek duruma geldi ve yol kenarında bir üzüm bağına sığınmak zorunda kaldı

O'nun bu derece sıkıntıya düşmesi üzerine Yüce Allah Cebrail'i göndererek, dağlar meleğinin emrinde olduğunu ve ne dilerse onu bu meleğe emredebileceğini bildirdi Bunun üzerine dağlara emreden Melek Peygamberimize seslenerek selâm verdi ve:

- «Sen ne dilersen emrine hazırım, eğer şu iki dağın Mekkeliler üzerine çökerek birbirine kavuşmasını ve müşrikleri tamamiyle ezmesini istersen onu da emret» dedi

Peygamberimiz eğer isteseydi, kendisine acımasız bir şekilde saldıranlar ve O'nu kanlar içinde bırakanlar bir anda yok edilecekti Fakat Peygamberimiz, çok üzüntülü olduğu durumda bile sevgi ve merhamet dolu kalbi onların cezalandırılmalarına razı olmamış ve Meleğe şöyle demişti:

- Hayır ben onu istemem, ben isterimki Allah, bu müşriklerin soyundan yalnız Allah'a ibadet eden ve Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayan insanlar meydana çıkarsın» (72)

Peygamberimiz, insanlara ve diğer canlılara merhamet gösterenlere Yüce Allah'ın merhametle karşılık vereceğini bildirerek şöyle buyurmuştur:

«Merhamet edenlere Allah da merhamet eder, siz yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet etsin» (73)

Merhametsizler hakkında da şu uyarıda bulunmuştur:

«Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz» (74)

O, sevgi ve yardıma muhtaç olan yetimlerle özellikle ilgilenir, müslümanlara da, yetimlere merhamet gösterilmesini tavsiye ederdi

Peygamberimiz, sadece insanlara değil hayvanlara karşı da şefkat ve merhamet gösterirdi O, susayan bir kediye kendi eliyle su içirmiş, hayvanların aç bırakılmamasını, onlara iyi davranılmasını emretmiştir Bir sahabi diyor ki: Peygamberimizle beraber bir yolculuk yapıyorduk Bir ihtiyacım için ayrılmıştım Orada iki yavrusu olan bir serçe kuşu gördüm ve yavrularını aldım Serçe peşimden gelerek yavruları için çırpınıp bağırmaya başladı Bunu gören Peygamberimiz:

- «Bu kuşu yavru acısı ile sızlandıran kimdir? Yavrusunu ona verin» (75) dedi

Peygamberimizin Cömertliği

Peygamberimiz insanların en cömerdi idi Kendisinden bir şey isteyen hiç kimseyi boş çevirmez, eline ne geçerse ihtiyacı olanlara dağıtır, «Ben ancak dağıtıcıyım, veren Allah'tır» derdi Bununla beraber dilenciliği sevmez, dilenenlere bundan kurtulmaları için çalışıp kazanmanın yollarını gösterirdi

Ashaptan Cabir (ra) diyor ki: Peygamberimiz kendisinden istenilen bir şeye asla yok dememiştir (76)

Bir gün Peygamberimize bir parça kumaş hediye edilmiş, O'da bunu kabul etmişti Buna ihtiyacı da vardı Yanında oturanlardan biri «Bu ne iyi kumaş» deyince, Peygamberimiz kumaşı ona bıraktı

O, yoksulları, ihtiyaç sahiplerini kendinden çok düşünür, açları doyurur, kendisi aç kalırdı Peygamberimiz, maddi imkânlara sahip olduğu zamanlarda da sade bir hayat yaşamış, kendisi için bir şey bırakmamış, elindekileri muhtaçlara dağıttığı için aç yattığı zamanlar çok olmuştur Eşi Hz Aişe diyorki:

«Peygamberimiz, üç gün peşpeşe karnını doyurmamıştır İsteseydi doyururdu Fakat yoksulları doyurup kendisi aç kalmayı tercih ederdi» (77)

İşte kalbi, insan sevgisi, şefkat ve yardım duygusu ile çarpan Sevgili Peygamberimizin cömertliği böyle idi ve bir ömür boyu böyle devam etmiştir

Peygamberimizin Alçakgönüllülüğü

Peygamberimiz hem vekarlı hem de çok alçak gönüllü idi Asla büyüklük taslamaz, bir yere gittiği zaman kendisine ayağa kalkılmasını ve elinin öpülmesini bile istemezdi Bir defasında adamın biri elini öpmek isteyince Peygamberimiz elini geri çekmişti Bir meclise gittiği zaman boş bulduğu yere oturur, ayaklarını başkalarına karşı uzatmazdı

O, şöyle buyurmuştur:

«Kim müslüman kardeşine alçak gönüllü davranırsa Allah onu yükseltir Kim kibirlenir, üstünlük taslarsa Allah onu alçaltır» (78)

Peygamberimiz; zengin, fakir ayırımı yapmaz, kendisini bir hizmetçi dâvet etse bile, giderdi Yoksul ve fakirlerle birlikte oturup yemek yer, en fakir kimselerin evlerine giderek hal ve hatırlarını sorardı Hastaları ziyaret eder, iyileşmeleri için dua ederdi Hasta olan bir yahudi gencini de ziyaret etmişti

Başkaları konuşurken sözlerini kesmez, onları dinlerdi Hayatı son derece sade idi Kendisine ikram edilen yemeği severek yerdi Sevmediği bir yemek olursa yemez, fakat yemeği asla kötülemezdi Peygamberimiz kendisine fazla hürmet edilmesini ve aşırı şekilde övülmesini uygun bulmazdı

Peygamberimizin Hoşgörüsü ve Bağışlayıcılığı

Peygamberimiz, güler yüzlü, yumuşak huylu ve son derece nazik idi Kaba ve kırıcı değildi Ağzından kırıcı bir söz çıkmazdı O, ömründe hiç kimseye kötü söz söylememiş, kırıcı bir davranışta bulunmamış ve kimseyi azarlamamıştır

On yıl Peygamberimizin hizmetinde bulunan Enes (ra) diyor ki: «Peygamberimiz bana hiçbir gün "öf" bile demedi Yaptığım bir şey için bunu niye yaptın, yapmadığım bir iş için de niye yapmadın diye beni azarlamadı» (79)

Gördüğü kusurları kimsenin yüzüne vurmazdı Arzu edilmeyen yanlış bir davranış gördüğü zaman, «Bazıları şöyle yapıyor, şöyle söylüyor, halbuki bunlar doğru değildir» gibi umumi sözlerle nasihat eder ve böylece kimseyi utandırmadan kusur ve hataları düzeltirdi Kendisine bir şey ikram edilse az da olsa onu küçümsemez, ona değer verirdi Yapılan iyiliğe karşılık verir, iyilik yapanları hayırla anardı

Peygamberimiz çok vefakâr idi Kendisine iyilik yapanları hiç unutmaz, onları daima hayırla anardı İslâmı ilk kabul eden saygıdeğer eşi Hz Hatice idi Peygamberimiz ahlâk ve fazilet örneği hanımını ölümünden sonra da unutmamıştır O'nu daima hayırla anar, koyun kestiğinde etinden Hz Hatice'nin yakınlarına da gönderirdi

Peygamberimiz, sütannesi ve süt kardeşlerine de saygı duyar, yakından ilgilenirdi Sütannesi Halime, kendisini ziyarete geldiği zaman O'nu «anacığım, anacığım» diye karşılamış, altına elbisesini yayarak oturtup saygı göstermişti

O, çok bağışlayıcı idi Uhut savaşında düşmanlar, Peygamberimize ok atmışlar, üzerine taş yağdırmışlar ve O'nun mübarek dişini kırıp yüzünü yaralamışlardı Onların bu davarnışlarına karşılık Peygamberimiz kötü söz söylememiş, onlara beddua etmemiştir O, yüzündeki kanları silerken şöyle demiştir:

«Allahım! Milletimi bağışla! Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar» (80)

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:

«Sen af yolunu tut, bağışla, uygun olanı emret ve bilgisizlere aldırış etme» (81)

Peygamberimiz kendisine karşı yapılan kötülükleri bağışlamış, eline fırsat geçtiği halde kimseden intikam almamıştır Ancak başkalarının haksızlığa uğramasına ve zarar görmesine razı olmamış, hak ve adaletin yerini bulmasına özen göstermiştir Şüphesiz şahsımıza karşı işlenen kusurları, yapılan haksızlıkları bağışlayabilmek yüksek bir duygudur

Peygamberimizin Cesareti

Peygamberimizin özelliklerinden biri de yüksek bir cesarete sahip oluşudur O, insanları İslâma dâvet ettiği zaman tek başına idi İlk yıllarda müslümanlığı kabul edenlerin sayısı da azdı Karşısında İslâm'ı yok etmek isteyenlerin sayısı çok, maddi güçleri fazla idi

Peygamberimiz kutsal görevini yaparken büyük tehlikelerle karşılaştı Düşmanlar O'nu öldürmek, İslâm güneşini söndürmek için korkunç plânlar yaptılar Güçlü ordularla müslümanlara saldırdılar Fakat Peygamberimiz bunların hiçbirinden yılmadı, ümitsizliğe kapılmadı, görevine devam etti

O'nun hayatında pekçok cesaret ve kahramanlık örnekleri vardır O, gerektiğinde, sabır, kararlılık, cesaret ve kahramanlıkta da müslümanlar için en güzel örnek olmuştur

Peygamberimizin Misafirseverliği

Peygamberimizin üstün vasıflarından biri de misafirseverliğidir Uzaktan yakından kendisini görmeye gelenlerin sayısı çoktu O, misafirlerini en iyi şekilde ağırlar, onlara bizzat kendisi hizmet ederdi Peygamberimiz, müslüman olmayan misafirlerine de aynı şekilde davranırdı

O, misafirlerle ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

«Allah'a ve ahiret gününe inanan misafirine ikram etsin» (82)

Peygamberimizin Temizliği

Peygamberimizin yaşayışı sade ve temiz idi Bedenini daima temiz tutar, elbiselerinin temizliğine çok dikkat ederdi Dişlerinin temizliğine ayrı bir önem verir ve dişlerini temizlemek için, o devirde bir çeşit diş fırçası olan misvak kullanırdı Ashabına da diş temizliğini tavsiye ederdi

Peygamberimiz pislikten hiç hoşlanmazdı Ashabına camiye temiz gelmelerini söylerdi Bir defasında üstü başı pis ter kokusu ile câmiye gelenlere: «Yıkandıktan sonra gelseniz daha iyi olurdu» buyurmuştur

Peygamberimizin İbadeti

Peygamberimiz, her işini tam bir düzen içinde yapardı İbadet zamanları, dinlenmek için ayırdığı saatler belli idi Vakitlerini boş geçirmez, her dakikasını faydalı bir işle değerlendirirdi

Peygamberimiz, Allah'ın en sevgili kulu olduğu halde Allah'tan çok korkar, kıyamet gününden endişe ederdi

O, her an Allah'ı anar, ibadetten çok büyük haz duyardı Geceleri kıldığı namazlarda uzun süre ayakta durmaktan ayakları bile şişerdi Eşi Hz Aişe O'nun bu durumunu görünce:

- Ey Allah'ın Rasûlü! Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladığı halde kendine niçin bu kadar zahmet ediyorsun? deyince, Peygamberimiz O'na şu cevabı vermiştir:

- «Allah'a şükreden bir kul olmıyayım mı?» (83)

Peygamberimizin Aile Hayatı

Peygamberimiz örnek bir aile reisi idi O, hanımlarına karşı çok nazik bir eş, çocuklarına karşı da şefkatli bir baba idi Peygamberimiz ev işlerinde hanımlarına yardım eder, evin ihtiyaçlarını çarşı ve pazardan alarak eve kendisi getirirdi O, ne kadın ne de hizmetçi hiç imseyi dövmemiş ve incitmemiştir

Peygamberimizin evi, dünyadaki aile yuvalarının en mutlusu idi Bu yuvada kavga-gürültü yoktu Huzur vardı Peygamberimiz evde daima güler yüzle hareket eder, hanımlara karşı kırıcı söz söylemez, kaba davranışta bulunmazdı O, müslümanların da aynı davranışta bulunmasını istemiş ve şöyle buyurmuştur:

«Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı iyi davranandır»

Peygamber Efendimiz, erkeğin, eşinin davranışlarını hoşgörü ile karşılamasını da istemiş ve şu tavsiyede bulunmuştur:

«Bir kimse eşine nefret etmesin; çünkü hoşuna gitmeyen huyları varsa, buna karşılık hoşlanacağı huyları da vardır» (84)

Peygamberimizin Çocuk Sevgisi

Peygamberimiz çocukları çok severdi Onları kucağına alıp okşar, sevgi ve şefkatle öperdi Peygamberimiz, torunları Hz Hasan ve Hz Hüseyin'i öpüyordu Orada bulunan bir adam bunu görünce;

- Benim on çocuğum var, onların hiç birini öpmüş değilim, dedi

Peygamberimiz ona:

- «Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz» buyurdu

Peygamberimiz namaz kılarken sevgili torunları Hasan ve Hüseyin omuzlarına çıkardı O, ibadet halinde bile çocukların bu davranışını hoş karşılar, oyunlarına engel olmazdı

Bir yerde otururken kızı Hz Fatma gelince, ayağa kalkar, O'nun alnından öper ve O'nu yerine oturturdu O sadece kendi çocuklarını ve torunlarını değil, kimin çocuğunu görürse onunla konuşur, hatırını sorar ve severdi, çocuklara, hoşlarına giden şeyler vererek sevindirirdi O, müslüman olmayan kimselerin çocuklarını da sevip okşardı

Peygamberimiz, çocuklarla çok ilgilenirdi Bir defa çocuklar arasında koşu düzenledi, kendisi de yarışın sona ereceği noktada durdu Koşarak yanına gelen çocukları öptü ve kendilerine hediyelerini verdi (85)

Peygamberimiz, çocuklarla ilgili şu öğütlerde bulunmuştur:

«Allah'tan korkun çocuklarınız arasında adaletli davranın»(86)

«Şüphesiz ki Allah, çocuklarınız arasında öpücüklerinizde de eşit davranmanızı sever» (87)

Özet olarak Peygamberimiz; içi ve dışı tertemiz, kalbi; şefkat ve merhamet duyguları ile dopdolu, başkalarını kendinden çok düşünen, ömrünü insanlığın kurtuluşu için harcayan büyük bir Peygamber, en üstün ahlâkî faziletleri kendinde toplayan örnek bir şahsiyet idi

Ne mutlu, O'nun gösterdiği aydınlık yoldan gidenlere

Ne mutlu, O'nun yaşayışını ve ahlâkî davranışlarını örnek alanlara

Alıntı Yaparak Cevapla