Prof. Dr. Sinsi
|
Hz Muhammedin Dedesinin Vefatı
Hz Muhammedin Dedesinin Vefatı
Hz Muhammedin Dedesinin Vefatı
hz muhammedin dedesinin ölümü,
peygamberimizin dedesinin vefatı
HZ MUHAMMED (S A V)İN DEDESİ ABDULMUTTALIBIN VEFATI
Yaşı epeyce ilerlemiş bulunan Abdûlmuttâlib, bir gün anîden rahatsızlandı Rahatsızlığı gittikçe şiddetini artırıyordu
O, artık bir başka âleme göçün yakında başlayacağını anlamıştı Yalnız, görmesi gereken bir vazife vardı: Sevgili Peygamberimizi teslim edecek emin bir kişi seçmek  
Bunun için bütün oğullarını çağırttı Aklına E:bû Leheb geldi Fakat, o katı kalbli merhametsizin biri idi "Olmaz " deyiverdi içinden  
Ya Abbas? Hayır, o da olamazdı Çünkü, çoluk çocuğu çoktu Ancak onlarla meşgul olabilirdi
Hamza var Ona da razı olmadı Zîra, Hamza genç ve ava meraklı idi Torunuyla gereği gibi ilgilenemezdi
Ebû Tâlib! İşte, nur torununun hâmîsini bulmuştu Gerçi, Ebû Tâlib'in serveti azdı, ama merhameti ve şefkati boldu Muhamnıed'i (s a v ), himayeye ancak o lâyık olabilirdi!
Bununla beraber, Abdûlmuttâlib, onun da görüşünü almayı ihmâl etmedi "Amcalarından hangisinin himayesine girmek istersin?" diye sordu
Sevgili Peygamberimiz, dedesinin sorusuna haliyle cevap verdi Yerinden kalkarak amcası Ebû Tâlib'in boynuna sarıldı O, babasıyla anne baba bir kardeş olan amcasının himayesini kabul ettiğini, böylece ifade etmiş oluyordu
Abdûlmuttâlib de, tercihinde isabet ettiğine sevindi Sonra Ebû Tâlib'e dönerek, "Onu sana emanet ediyorum! O, İlâhî bir emanettir Onu her şeye rağmen, can, baş pahasına da olsa koruyacağına dair bana açıkça söz ver ki, gözlerim arkada kalmadan gönlüm rahat etsin " dedi
Efendimizin kendisine karşı teveccühünden oldukça mütehassis olan Ebû Tâlib, gözleri dolu dolu, babasına şu cevabı verdi:
"Sen hiç merak etme babacığım! Onu öz çocuklarıma, hattâ kendi canıma bile tercih edeceğime emin olabilirsin! Hayatta bulunduğum müddetçe ona hiç kimsenin zarar vermesine müsaade etmeyeceğime söz veriyorum!"
Bu asil konuşmadan, Abdûlmuttâlib fazlasıyla memnun oldu ve gözleri sevinç gözyaşlarıyla doldu
  Ve Abdûlmuttâlib tarafından, Nur Muhammed (s a v ), amcası Ebû Tâlib'e teslim edildi
Yakalandığı rahatsızlıktan kurtulamayan Abdûlmuttâlib, torununun neşesine, sevgisine, tebessümüne doyamadan dünyaya gözlerini 80 yaşını aşkın bir ihtiyar olarak kapadı
Tarih: Milâdî, 578 Fil Yılından sekiz sene sonra
Mekke Çarşısı, Abdûlmuttâlib'in vefatı dolayısıyla günlerce kapalı tutuldu Kureyşliler, sevdikleri ve hürmet ettikleri bu zâtın ölümü dolayısıyla günlerce yâs tuttular, cenazesini el üstünde dolaştırdılar Sonra Hacun Kabristanına, dedesi Kusay'ın yanına gömdüler
Peygamberimizin Gözyaşları
Sevgili Peygamberimiz, dedesini kaybetmekten derin üzüntü duydu Çünkü, bu kaybediş, baba ve annesinin de ebedî âleme göçünü hatırlatıyordu
Dedesinin cenazesi ve defni sırasında Peygamberimiz, gözyaşlarını tutamadı; bazan hıçkırarak, bazan da sessiz sedasız ağladı
Seneler sonra bir gün kendilerine, dedesinin ölümünü hatırlayıp hatırlamadığı sorulduğunda, "Evet, hatırlıyorum! Ben, o sırada sekiz yaşında bulunuyordum " cevabını verdi
Peygamber Efendimizin saadetli ömrünün ik sekiz senelik bölümü, İşte böyle acılarla, üzüntü ve kederlerle dolu geçmişti Âdeta büyük ruhu ve rikkatli kalbi, tâ o yaşlardan itibaren istikbâlde çekeceği meşakkat ve mihnetlere dayanmak için ızdırap ve sıkıntı teknesinde yoğruluyordu
|