09-08-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Son Nefesten, İbretli Bir Manzara
Son Nefesten, İbretli Bir Manzara
Son Nefesten, İbretli Bir Manzara
Rebî bin Heysem -rahmetullâhi aleyh- sâlih amelleri tehir eden, nefsi tezkiye olmamış bir kişinin son nefesindeki hazin hâlini şöyle anlatır:
“Kişi ölmeden önce neye düşkün ise rûhunu o doğrultuda teslîm eder Bir keresinde can çekişen bir adamın yanında bulunmuştum Ben; «Lâ ilâhe illâllâh!» deyip telkin verdikçe o para sayar gibi parmaklarıyla birtakım hesaplar yapıyordu ”
Yâni insan ekseriyetle, “sonra yaparım” diye ertelediği hayırlara, o “sonra”larda da kolay kolay fırsat bulamaz Bunun içindir ki ârifler; “Yarın yaparım diyenler helâk oldu ” hakîkatinin hikmetine ermişlerdir Zîrâ yarını olmayan bir gün her an gelebilir
Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e bir adam gelerek, hangi sadakanın sevâbının daha büyük olduğunu sordu
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle cevap verdi:
“–Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatin yerinde, cimriliğin üzerinde, fakir düşmekten endişe etmekteyken, (veya bunun zıddına) daha çok zengin olmayı arzularken verdiğin sadakanın sevâbı daha büyüktür (Bu işi) can boğaza gelip de; «Falana şu kadar, filâna bu kadar » demeye bırakma Zîrâ o mal, zâten vârislerden şunun veya bunun olmuştur ” (Buhârî, Zekât, 11)
alıntı
|
|
|