Konu
:
Çocuklar İçin Dini Hikayeler - Çocuklara Dini Hikayeler - Dini Hikayeler
Yalnız Mesajı Göster
Çocuklar İçin Dini Hikayeler - Çocuklara Dini Hikayeler - Dini Hikayeler
09-08-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
Çocuklar İçin Dini Hikayeler - Çocuklara Dini Hikayeler - Dini Hikayeler
Çocuk ve Top
Fatma UÇARLAR
Adeta bir çıkın gibi büzülmüş
üstünde battaniye olduğu halde titriyordu
Yaz mevsimin o sıcak sabahı böyle titremesi elbette soğuktan veya hastalıktan değildi
Sinirleri boşalmış kendi kendine “umarım hata yapmamışımdır
umarım oğulcuğum biran önce gelir
ne olur Allah’ım üzüleceğim bir sonuç olmaz
yoksa dayanamam “ diye dua ediyor ve gel gitler içindeki ruh hali ile kah ayak sesi duymuş gibi dikkat kesilip
kapıya koşuyor
kah camdan dışarıya bakıyor sonra yine büyük bir ruh sıkıntısı ile büzütmüş bir şekilde divana yatıyordu
Bir gün öncesiydi
Küçük çocuğu eve gelince ağabeyinin nerede olduğunu sorduğunda çocuğu;
- “Top oynadık ağabeyim topu kömürlüğe bıraktıktan sonra gelecek” dedi
Anne bu sözden tedirgin olmuştu
Ne topu? Top neden eve getirilmiyor da kömürlüğe bırakılıyordu? Geldiğinde oğluna sordu; oğlu biraz çekingen ve tedirgin
topu okulda bulduğunu
kızacağını bildiğinden de kömürlüğe koyduğunu
zaman zaman kardeşiyle o topu oynadıklarını söyledi
Böyle bir şey nasıl olabilirdi? Başkasına ait ve kimin olduğu belli olmayan bir eşya nasıl eve getirilirdi? O’na
hiç kimsenin özel eşyasının izinsiz alınamayacağı
insanın kendi olanaklarıyla yetinmesini bilmesi ve mutluluğu kendi içinde bulması gerektiği öğretilmişti
Her istediği olacak diye bir lüksü de olamazdı
Hangi koşullarda olursa olsun zayıflık göstermemeliydi
Bir şeyi elde etmek için sabretmeli
çaba sarf etmeliydi
O yüzden aynı ilkeler ile yetiştirmeye çalıştı çocuklarını
Biliyordu ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamıyordu ama olsun
bir çoklarından daha iyi durumdalardı
Onlara da dışarıdan bakıp imrenenler vardı mutlaka
Çok da zor bir yaşamları yoktu
Çocuklarına harçlık veremiyordu belki ama giyimlerini
yemeklerini
okul ihtiyaçlarını elinden geldiğince eksiksiz olarak yapmaya çalışıyordu
Topu görmek istediğini söyledi
Biraz sonra oğlu getirdiği topu
annesine uzattı
Top naylon bir toptu
pahalı bir şey de değildi
madem ihtiyaçları vardı neden kendisinden istenmiyordu? O çocuklarını böyle mi terbiye etmişti? Erişilemez dertlerini paylaşamayacakları bir anne olarak mı görüyordu çocukları kendisini de ihtiyaçları olan bir topu annelerinden istemiyorlardı? Çok sinirlendi ve topu bıçakla keserek çöpe attı
Çocukları böyle bir zafiyeti nasıl gösterebilirdi? Bu hatayı telafi ettirmeliydi
Oğluna sert bir ses tonu ile;
-“Bir daha eve kendinize ait olmayan hiçbir şey girmeyecek
Çalışacak ve bu topu kendi imkanların ile alıp okuldan aldığın yere bırakacaksın
Bunun için yarın cumartesi
simit satıp bu parayı kazanacaksın” dedi
Akşam yemekleri
ve akşamdan sonraki saatlerde de evde suskun ve soğuk saatler yaşandı
Sabah gün ağarınca oğlunu uyandırıp eline fırın tepsisini verirken
simit alması için çocuğuna verebileceği parası da olmadığından saatini simitlere karşılık olarak simitçi fırınına bırakmasını ve simitleri sattıktan sonra da simit parasını ödeyip saatini geri almasını söyledi
Ömer
anneye karşı gelen kaba bir çocuk değildi
Hiç bir şey demeden tepsi elinde evden ayrıldı
Anne pencereden oğlunun gidişini takip etti
Henüz on iki yaşındaydı
Kibar
pırıl pırıl bir çocuktu
Daha önce hiçbir yerde çalışmamıştı
Oğlunun elinde simit tepsisi ile “simit
simitçi
Sıcak simitlerim var” diye bağırabileceğini hiç sanmıyor ve aklı da almıyordu
Dışarıda gördüğü simitçi çocukların içinde mutlaka çok garip ve farklı kalacaktı
Acaba diğer simitçiler “sen de nereden çıktın? Bu mekan bizim
git buradan” deyip oğulcuğunu hırpalarlar mıydı? O dövüşmeyi de bilmezdi
Verdiği ceza ağır mıydı? Hep bunları düşünüyor kulağında oğulcuğunun o narin “simit
simitçi
sıcak simitlerim var” diyen sesini duyar gibi oluyor
bu onu iyice tedirgin ediyordu
Saat epeyce ilerlemiş ama Ömer hala eve gelmemiştir
Bu kez içini bir korku aldı
Ya çocuğu gelmezse
ne yapardı? O oğlunun iyiliği için bunu yapmıştı
Bu arada küçük kızı da uyanmış sarı saçları ve pijaması ile kapıya yaslanmış bir vaziyette ağabeyinin nerede olduğunu soran gözlerle annesine bakıyordu
Nerede hata yapmıştı? Verdiği ceza ağır mıydı acaba? Ama çocuğu da böyle davranmamalı
kendisine ait olmayan bir eşyaya el uzatmamalıydı
Zaman geçmek bilmiyordu
Ya çocuğu eve dönmezse
ne yapardı? Kendisine çok mu kızmıştı? O’nu anlayabiliyor muydu? Veya o çocuğunu anlayabiliyor muydu? Zaman da geçmek bilmiyordu
Elinden ayağından can kesilmişti
adeta sekaret gibi bitkin bir haldeydi
Zil çalsa
anneciğim geldim dese sım sıkı sarılıverse oğulcuğuna
Daha şimdiden ne kadar da özlemişti
ne kadar da seviyordu oğlunu
oğlunun da annesinin bu davranışı
kendisinin iyiliği için yaptığını bilmesini umuyordu
Çocukluğu geldi aklına
Okuldan dönüyorlardı
bir evin bahçe duvarından dışarıya sarkan kayısı ve erik ağaçlarının dallarındaki meyvelerden arkadaşları ile birlikte o da toplamış ve yiyerek eve ulaşmıştı
Anneciği yediği meyveleri görünce nereden aldığını sorduğunda o da anlatması üzerine annesi bu davranışın doğru olmadığını o meyvelerin izinsin alınamayacağını
kendisinden habersiz oyuncağı
kitabı
tokası alınırsa nasıl hoşnut olmaz ise bahçe sahibinin de bu durumdan hoşnut olmayacağını o yüzden gidip bahçe sahibinden özür dilemesini ve yediği meyveleri helal etmesini istemesini söyledi
O ana kadar yaptığı davranışın hata olduğunu bilmediğinden oldukça üzülmüş ve mahcup da olmuştur
Özür dilemek için gittiğinde yüksek bahçe duvarı olan evin kapısını zor bulmuş ve kapının demir tokmağını vurduğu halde kapı açılmayınca kapıyı açıp içeri girince büyük bir bahçenin içinde bulmuştu kendisini
Çok uzakta şalvarlı bir teyze vardı
Teyzenin yanına vardığında onun maydanoz kesmekte olduğunu gördü
Mahcup ve sıkılgan bir şekilde yaptığı davranışı ve annesinin kendisine kızdığını söyleyerek özür diledi
Bu konuşma teyzenin çok hoşuna gitmiş olacak ki
O’nu öptükten sonra yanına
biraz daha meyve
maydanoz
yeşil soğan koyarak annesine de selam söylemesini isteyip kapıdan uğurlamıştı
O günden sonra da hiçbir kimsenin eşyasına elini uzatmamıştı
İsteksizce kahvaltıyı hazırlarken dilinde de dua mırıldanıyordu
Evde ekmek de yoktu
tekrar camdan dışarıya bakmak isterken
bir anda çalan zil sesi ile kapıya koştu
Ömer’i gelmişti
Öyle bir kucakladı ki oğulcuğunu
Sanki günlerdir görememenin hasreti vardı üzerinde
Bu kucaklaşma anında anne oğul ikisi de ağlıyordu
Ömer elindeki üç sıcak simit ile birlikte
avucundaki bir tomar kağıt ve bozuk paraları annesine uzatırken:
-“Anneciğim
bu kadar para kazandım
Yaptığım davranıştan dolayı üzgünüm deyince Anne :
-“Oğlum biz de hatalar yapa yapa hata yapmamayı öğrendik
Ama önemli olan zararı başkasına dokunacak hata yapmamak
Ben sana da kardeşine de güveniyorum
İleri de başkaları da sizlerle gurur duyacak
Şimdi bu para ile iki top al
Biri kendinizin olsun kardeşinle oynarsınız
diğerini de okulda bulduğun topun yerine koy belki sahibi vardır topunu bulduğuna sevinir
Bu günkü kahvaltı ekmeğimiz de
oğlumun helal parasından olsun haydi iki ekmek al da gel ” derken çocuğuyla gurur duyuyor ve Allah’a şükrediyordu
Çocukluğumu Buldum
Dün gece çocuk oldum
Zaman yolculuğu yapmadan
Çocukluğumu buldum
Bedenim büyük gelse de
salıncağa kaydırağa
Örtüştü ruhum
Parktaki çocuklarla
Pamuk helvası aldım
Pespembe
Balonlarım da oldu
Rengârenk
Ama bir eksiklik vardı yine de
Nazlanacağım ne annem
Ne de babam tutuyordu ellerimden
Pamuk helvasının tadı da bir garipti
Yoksa Ağız tadım mı değişti ne?
Olsun
yine de mutluydum!
Gözlerimi yumdum
İşte şimdi çocuktum
Ben de onlar gibi
Kahkahalar savurdum
Dün gece çocuk oldum
Zaman yolculuğu yapmadan
Çocukluğumu buldum
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul