Konu: Hac İbadeti
Yalnız Mesajı Göster

Hac İbadeti

Eski 09-08-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hac İbadeti



5 Vedâ Tavâfı:
Hanefîlere göre vâcib olan vedâ tavâfı, farz olan ziyaret tavâfından sonra yapılır ve hacı kardeşimiz bununla Beytullah'a vedâ etmiş olur
Hacc ibâdeti bitmiştir, daha önce Medîne'ye gelmemiş olanlar için sıra Allah Rasûlü, Yaratan ve Yaratılanların Sevgilisi, Son Peygamber, Kâmil Örnek Muhammed Mustafâ'nın (sav) ziyaretine gelmiştir Mümin, aşk ve şevkini örten âdâb içinde bu ziyaretini de tamamlayıp günlük kulluk hayatına dönmek üzere Mekke'den Medîne'ye hareket eder
Hz Peygamber'in (sav) Mescidini ve Türbesini Ziyaret:
Bütün İslâm asırlarında, hacc ibâdeti yapan müslümanların, Rasûl-i Ekrem'in (sav) Mescidi'ni ve Türbesi'ni ziyaret etmeleri güzel bir davranış olarak kabul edilmiş, kabrin ve bilhassa Mescid'in ziyareti Efendimiz (sav) tarafından da teşvik ve tavsiye buyurulmuştur "Onlar kendilerine zulmedip günaha girdiklerinde sana gelip Allah'tan af dileseler, (Sen) Rasûl de onlar için af dileseydi Allah'ı çok bağışlıyıcı ve sınırsız rahmet sahibi olarak bulacaklardı" (Nisâ: 4/64) meâlindeki âyet, müfessirlerce şöyle anlaşılmıştır: Hayatında olduğu gibi, bekâ âlemine intikal ettikten sonra da müminler, Rasûlullah'ın (sav) yanına (kabri başına) gider ve burada Allah'tan af diler ise bu ziyaret, dileklerinin kabulü konusunda faydalar sağlayacaktır Rasûl-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur: "Hiçbir mescidi ziyaret etmek için hususî yolculuk yapılmaz; ancak bundan üç mescid müstesnadır: Kâbe (Harâm) Mescidi, Aksâ Mescidi ve benim mescidim" "Beni vefatımdan sonra ziyaret eden, hayatımda ziyaret etmiş gibidir" "Beni ziyaret edene şefâatim gerekli olur"
Bir yandan bu teşvikler, diğer yandan, Sevgili Peygamber'i (sav) hayatında görememiş bulunan müminlerin gönüllerinde yanıp tutuşan sevgi onları, karşı durulamaz bir cazibe ile Medîne'ye doğru çekmektedir:

Nasıl ki bağrı yanar gün kızınca sahrânın
Benim de bağrımı yaktıkça yaktı hicranın
Harîm-i pâkine can atmak istedim durdum
Gerildi karşıma yıllarca âilem, yurdum
"Tahammül et" dediler Hangi bir zamana kadar
Ne bitmez olsa tahammül onun da bir sonu var!
* * *
Şamdan yana bir kapusı nurdan yalabur yapusı
Şefâat umar hepisi gel varalum Muhammed'e
Mekke'nin ortası kara hem nazar ittüm dört yâra
Âşık oldum Peygamber'e gel varalum Muhammed'e
Âb-ı Zemzem suyın içen çok tevbe istiğfar iden
Ol Habîb'ün nûrun gören gel varalum Muhammed'e

İşte bu âşıkların izinde Peygamber şehrine kavuşan mümin, şehri görür görmez yüksek sesle salâvât-ı şerife okumaya başlamalı ve şuna benzer duâlar etmelidir: Allah'ım, işte Peygamberin'in (sav) mukaddes şehri; onu benim için cehenneme karşı korugan, azâb ve kötü hesâba karşı güvence kıl!" Yerini bulunca hemen yıkanmalı (veya abdest almalı), en güzel elbisesini giymeli, güzel kokular sürünmeli ve edeb içinde Ravza-i Mutahhara'ya yönelmelidir Mescid'e girince iki rek'at namaz kılmalı, sonra içi ve dışı ile huşû içinde Allah Sevgilisi'nin (sav) mübârek başlarının hizasına kadar gelmeli, birkaç adım uzakta, yönü kıble ile kabir arasına dönük olarak O'na (sav) selâm vermeli, bir adım geri atıp Hz Ebû Bekr'e, yine bir adım geri gidip Hz Ömer'e selâm vermeli, sonra ilk yerine gelerek Peygamberimiz'in (sav) rûhu için Fatîha ve Mümkünse Yâsin sûrelerini okumalı ve dilediğince duâ etmelidir Akıl, şuur ve irade yerinde olduğu müddetçe mübârek kabrin duvar ve penceresine el ve yüz sürmemeli, aşkını edebi ile kontrol etmelidir
es-Salâtu ve's-selâm aleyke Yâ Rasûlallah!

Not:
3 cildin 27-40 sayfalarında yer alan "Haccın Mahiyeti ve Hikmeti" başlıklı yazı da bunun ardından okunmalıdır

hayrettinkaramannet (alıntıdır)

Alıntı Yaparak Cevapla