09-07-2012
|
#1
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Belki De Ölümün Gizli Provasıdır Ayrılık
Belki de ölümün gizli provasıdır ayrılık 
Aldığın her nefes yalnızlığın zabtına geçmiştir
Gülümsemelerin solduğu yüz çukurlarından savruluyor
Aşkın imla hataları;
Virgüllerin beli kırılır satır ortalarında
Ve noktasız, sorusuz, işaretsiz
Hatta ünlemsiz satır sonları 
Gidenden sadece "hatıralar" kalır
Boylu boyunca pişmanlıklar uzanır dözyaşlarınla deştiğin yastık kenarlarına
Zaman durmuş gibi gelir sana, herşey bitmiş gibi
Sona yaklamış gibi susakalırsın kapı diblerinde
Giden, gider velhasıl
Perdelerimden taşınır güneş
Varlığında konuşmayan duvarlar, cümleleri sırtına yüklenip
Kirpiklerinde oyalanır kuru ayazlar
Giden, daha gitmeden gömer seni
Ve sen, sesini yitirmiş bir rüzgar gibi kalakalırsın mevsimlerin ayak ucunda
Sonra konuşmak, deli haykırmak istersin
Ama beceremezsin 
Sonra ömür boyu susmak, ya da delice ağlamak istersin 
Onu da beceremezsin 
Saklasan da içindeki yalnızlığı, seni ele verir ıslak kirpiklerin  
Akşamın karanlığı düşer ayak uçlarına
İcinde birikmiş özlemi anlatacak birisini ararsın, ya da sıcak bir omuz
Ama bulamazsın
Kimsesizliğin sert rüzgarı yalpalar yüzünü ve sonunda pes edersin
Yenilirsin
Sonra da esaretin başlar gri gökyüzünün altında  
Gün gelir ölümü arar olursun
Yenilgiyi kabul etmiş bir asker gibi diz çökersin mağlubiyetin iki yüzlü gölgelerine
Ve beklerken ölümün saatsiz sırasını, gözetlerken Azrail`in gececeği tozlu yolları
Kelimelerinle yalnızlığın kıyısına kusarsın çığlıklarını
Gözyaşın akmaz sanırsın, oysa iç cebinde biriktirdiklerin ayrılığın tek şahididir
Baktığın her kadın gideni hatırlatıyorsa
Dudaklarında yüreğin yavaş yavaş soluyorsa, susmaya mecbursun
Yalnızlığın ayak dibine düşmüşsen bir kere, kalkmak için bir el arama etrafında
Ve boşa çabalama, artık yenilmişsindir
Tüm zaferler senin eserindir artık 
Hayata cezalar kesercesine, hala sol yanım içten ice kanamakta
Hala cerahatı bitmemiş bir ayrılığın narkozunda yüreğim
Ve soğuk parmak uçlarım, ısrarla onun adını gökyüzüne karalamakta 
Sensiz ölmeyi göze alıp ölemiyorsam
Uzaklarda senin saçlarına değil de, başkasının saçlarında dolaşan ellerini hala özlüyorsam
Hala sevilmektesin, hala bendesin
Hala yüreğimde "aşka" demlenmektesin 
Bir zamanlar elele dolaştığımız sokaklarda, anılarımızı ve gül kokunu hala arıyorsam
Saatleri duvarları mıhlayıp, hep aynı şarkıyı dinleyip
Rüzgarın kovalandığı caddelerde sana arkası dönük olanları hep "sen" zannedip
Senin olmadığını anladığımda yüreğimi topuklarımda eziyorsam
Demek ki hala ben de yaşamaktasın
Hala ben de nefes almakta, hala ben de " dua dua " kanamaktasın 
Belki de yaşadıklarım acıdır
Ama aşk her acıya göğüs gerip gideni hala sevebilmektir 
Aşk belki de imkansızlığın dudaklarına mıhlanmış tek kelimedir
Ya da cümlelerin namlusundan, yüreğine saplanan kanlı bir gözyaşıdır
"Belki de sensiz aşk;
Ayrılığına göğüs gerip, bir yudum gülüşünle hiç gitmemecesine seni yaşayabilmektir  "
[size="4">"]Ölümün[/size] önsözünde birkaç cümlelik olsa da, mutluluğa senin adını yazabilmektir    "
|
|
|
|